Latin Amerika edebiyatı her zaman harflerin en büyülü ve tuhaf yönünü temsil etmiştir. Büyük ölçüde, varlığını büyülü gerçekçilikte bulan 1960’ların sözde “Latin Amerika patlaması” olarak tanımlanan Latin Amerika edebiyatı, aynı zamanda kayıp insanların, benzersiz karakterlerin ve politik eleştirinin hikayelerini sıkça okuyucuyla buluşturan oldukça kendine has bir kategoridir. Büyülü gerçeklikten politik kargaşaya Latin Amerika edebiyatının en iyilerini sizler için derledik. İşte Latin Amerika edebiyatının en iyileri…
Yüzyıllık Yalnızlık – Gabriel Garcia Marquez
Kolombiyalı yazar Gabriel Garcia Marquez’in muhteşem kitapları arasından birisini seçmek oldukça zor olsa da yazarın Yüzyıllık Yalnızlık kitabı, Latin Amerika edebiyatını gerçekten uluslararası haritaya yerleştiren romanlardan biridir. Yüzyıllık Yalnızlık, Buendia ailesinin hikayesini anlatıyor ve yalnızlık arzusu ile aşk ihtiyacı arasındaki uzlaşmaz çatışmayı “büyülü gerçekçilik” olarak bilinen bütün bir türü tanımlayan zengin, yaratıcı bir düzyazıyla anlatıyor. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Seksek – Julio Cortazar
Arjantinli romancı Julio Cortazar’ın kaleme aldığı Seksek, iki farklı bölüm sıralamasına göre okunabilen bir bilinç akışı romanıdır. Seksek, Cortazar’ın kendisi de olmak üzere birçok farklı kişi tarafından geleneksel öyküleme yöntemi ve kurguyla bağını koparan roman yani karşı-roman olarak görülür. Arjantin edebiyatının ilk sürrealist romanlarından biri olan Seksek, olay örgüsünü tanımlamak, kendine özgü yapısı ve çok yönlü üslubuyla neredeyse imkânsız olsa da, Cortázar’ın Mandala başlığı altında sarmak üzere olduğu bir evrende Horacio Oliveira’nın izini sürüyor. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Ruhlar Evi – Isabel Allende
1982 yılında Buenos Aires’de ilk kez yayınlanmadan önce birçok yayımcı tarafından reddedilen Ruhlar Evi, Şilili yazar Isabel Allende’nin ilk romanıdır. Anında çok satanlar listesine girmeyi başaran Ruhlar Evi, Allende’yi Latin Amerika edebiyatında adeta bir yıldız haline getirdi. Hikâye, Trueba ailesinin dört kuşağı kapsayan yaşamını tüm ayrıntılarıyla anlatıyor ve Şili’nin sömürge sonrası sosyal ve politik ayaklanmalarının izini sürüyor. Ruhlar Evi, esas olarak Esteban ve Alba’nın bakış açısından anlatılıyor ve büyülü gerçekçilik unsurlarını bünyesinde barındırıyor. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
2666 – Roberto Bolano
Şilili yazar Roberto Bolano’nun yaşamının son yıllarında kaleme aldığı 2666, yazarın en iddialı eserlerindendir. 1973 Şili darbesi döneminde genç bir adam olan Bolano, yaşadığı dönemin karanlık ve vahşi aurasını eserlerinde sıkça hissettirir. Yazarın 2003 yılındaki ölümü sonrasında, ailesi için geçim kaynağı sağlamak amacıyla beş parçaya bölünen roman, kadın cinayetleriyle ün salan kurgusal bir Meksika şehri Santa Teresa’da kesişir. 2666, Roberto Bolano’yu Latin Amerika edebiyatının efsane yazarları arasında yer almasında büyük bir etkiye sahiptir. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Kucaklaşmanın Kitabı – Eduardo Galeano
Eduardo Galeano’nun çizimlerinin eşlik ettiği kısa hikayeler serisi Kucaklaşmanın Kitabı, kafamızda tutmanın imkânsız olduğu kadar geniş soyutlamaları keşfetmek için fabl, tarihi anekdotlar ve rüya gibi ruminasyonlar kullanıyor. Ta ki Galeano onları bir anda, görüntüde veya cümlede çarpıcı bir netlikle temsil edene kadar. Galeano’nun yazım tarzı çok şiirsel ve bazen beklenmedik şekilde dokunaklıdır. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Teke Şenliği – Mario Vargas Llosa
Perulu yazar Mario Vargas Llosa’nın yirmiden fazla başarılı eseri olmasına rağmen, Teke Şenliği açık doğası ve yazarın iyi biriş çıkarması nedeniyle biz okuyucuları, Latin Amerika’nın en karanlık siyasi olaylarından biri olan Dominik Cumhuriyeti’nde Rafael Leonidas Trujillo diktatörlüğü dönemine götürüyor. Üç hikâyeye ve iki farklı bakış açısına bölünen 2000 yılında yayınlanan roman, köpekbalıklarına atılan erkekler, iktidarın gölgesinde kalan kızlar veya 1961’de yerleşen bir cinayet komplosunun ardından intikam hırsı ile kurulan bir tahakkümün etkisini ele alıyor. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Acı Çikolata – Laura Esquivel
Meksikalı yaza Laura Esquivel’in 1989 yılında yayınlanan eseri Acı Çikolata, büyülü anlar, dünyevilik, acı tatlı nükte ve tariflerle harmanlanan romantik ve dokunaklı bir hikaye anlatıyor. Görkemli bir roman şöleni, tamamı kadınlardan oluşan De La Garza ailesinin tuhaf tarihini anlatıyor. Evin en küçük kızı olan Tita’nın evlenmesi yasaklanmış, Meksika geleneğine göre annesi ölene kadar ona bakmakla suçlanmıştır. Ancak Tita, Pedro’ya aşık olur ve Pedro, Tita’nın pişirdiği sihirli yemeklerle baştan çıkar. Çaresizlik içinde olan Pedro, Tita’nın kız kardeşi Rosaura ile evlenir, böylece bitmeyen bir tutkuyla ikisi de birbirlerinin etrafında dönüp dururlar. Sadece garip bir trajediler zinciri, kötü şans ve kader onları her şeye rağmen yeniden bir araya getirecektir. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Yirmi Aşk Şiiri ve Umutsuz Bir Şarkı – Pablo Neruda
Gabriel Garcia Marquez’in “Yirminci Yüzyılın En Mükemmel Şairi” dediği Şilili şair Pablo Neruda, Yirmi Aşk Şiiri ve Umutsuz Bir Şarkı kitabı 1924 yılında yayınlanmıştır. Genç aşığın başlardaki yoğun tutkuları sonraki şiirlerde yerini melankoliye bırakır. Aşk ilişkilerine dair hatıraları, Şili’nin güneyindeki bakir doğaya ilişkin hatıralarına karışır. Neruda, kadını doğayla bir tutan aşk şiiri geleneğini alıp “kozmik boyutlara” taşımıştır. Onun şiirinde kadın, evrenin gerçek gücüdür. Son derece özgün ve incelikli imgelerle, eğretilemelerle bezeli bu şiirler, hiç kuşkusuz, bugün hala dünyanın dört bir yanındaki aşıkların ve şairlerin esin kaynağıdır. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Pedro Paramo – Juan Rulfo
Kızgın Ova adlı ilk öykü dizisinin yayınlanmasından sonra, Meksikalı yazar Juan Rulfo, 1955’te yayınlanan ilk romanı Pedro Paramo sayesinde büyülü gerçekçiliğin temellerinin atılmasına yardımcı oldu. Meksika’nın Colima çölünde bir kasaba olan Comala’da geçen Pedro Páramo, Ölüm döşeğindeki annesinin hayaletli köy Comala’ya babasını aramaya gönderdiği Juan Preciado’nun hikayesidir. Jorge Luis Borges, Meksikalı yazarın bu eserini herhangi bir dilde yazılmış en büyük metinlerden biri olarak kabul ettiğini söyler. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Bu Dünyanın Krallığı – Alejo Carpentier
Fransız sömürgeci yönetiminden kurtuluşundan birkaç yıl sonra, Haiti, siyahi Kral Henri Christophe’nin saltanatı altında emsalsiz bir vahşet, korku ve batıl inanç dönemi yaşadı. Kadim köle Ti-Noel’in gözünden anlatılan Bu Dünyanın Krallığı, Fransızları alaşağı eden aynı yozlaşma ve insan hayatını küçümseme üzerine kurulu siyahi rejimin; vudu, ırkçı nefret, erotomani ve sahte zarafetin fantastik ihtişamı gibi unsurlarla harmanlanan yıkılışını tasvir eder. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Alef – Jorge Luis Borges
Kitabın Tanıtımından: Arjantinli yazar Jorge Luis Borges Alef’te düş ile gerçek, eski ile yeni, Batı ile Doğu arasındaki ikiliklerde gidip gelen bir zenginliğin anlatısını sunuyor. Borges’in en verimli döneminde yazdığı hikâyeleri bir araya getiren Alef, İbrani alfabesinin ilk harfi olan alefi merkezine alarak, bizi evrenin kökenine ve sonsuzluk düşüncesine götürüyor. Alef uzay boşluğundaki tüm noktaları kapsayan bir noktadır; bu noktadan içeri bakan kişi evreni görür ve onu kucaklar. Burası, sonsuzluğun hem başladığı hem bittiği yerdir. Zaman, kimlik ve ölümsüzlük temaları çevresinde kurulan Alef, farklı gerçeklik ve anlam katmanları vaat eden bir metindir. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Mola – Mario Benedetti
Uruguay’ın varoluşçu yazarı Mario Benedetti tarafından kaleme alınan Mola, son bir kez aşık olduğunda yeniden doğan sıradan bir adamın samimi, yürek burkan günlüğü, Latin Amerika edebiyatının en sevilen romanlarından biridir. Kırk dokuz yaşında, iyi kalpli, ayak bileklerindeki varisler dışında ciddi rahatsızlıkları olmayan, iyi bir maaşı ve huysuz üç çocuğu olan dul muhasebeci Martín Santomé emekli olmak üzeredir ve en son beklediği şey, utangaç genç çalışanı Laura Avellaneda’ya tutkuyla aşık olmaktır. Mutlu ve sorumsuz bir ilişkiye girdiklerinde, Martín sessiz varoluşunun ağırlığının arttığını hissetmeye başlar, ta ki bir anda sevinçleri yarıda kesilene kadar. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Kelebekler Zamanı – Julia Alvarez
Garcia Kızları Aksanlarını Nasıl Kaybettiler’in yazarı Julia Alvarez’in, Trujillo diktatörlüğünün yükselişi sırasında Dominik Cumhuriyeti’nde geçen bir cesaret ve kardeşlik hikayesini anlatan Kelebekler Zamanı romanı ilk kez 1994 yılında yayınlamıştır. Gerçeğin ve kurgunun ustaca bir karışımı olan Kelebekler Zamanı, 1960 yılında hükümeti devirmek için bir yeraltı komplosunda kendi rolleri için öldürülen üç Mirabal kız kardeşin gerçek hikayesinden ilham alıyor. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Terra Nostra – Carlos Fuentes
Meksika’nın en büyük yazarlarından biri olan Carlos Fuentes’in belki de en iddialı romanı olan Terra Nostra, yazar Akdeniz kültürünü binlerce senelik birikimi üzerinden Latin Amerika’nın köklerini yeniden yorumlar. Eski dünyanın yeni dünyayla buluştuğu, öykü içindeki öykülerle günümüz dünyasına ışık tutar. Terra Nostra, geçmişin kabuslarından silkinerek geleceğin hayallerine kavuşmaya çabalayan iktidar sahiplerini imanla ve toplumla hesaplaştıran bir başyapıttır. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Kolombiyalı yazar Gabriel Garcia Marquez’in muhteşem kitapları arasından birisini seçmek oldukça zor olsa da yazarın Yüzyıllık Yalnızlık kitabı, Latin Amerika edebiyatını gerçekten uluslararası haritaya yerleştiren romanlardan biridir. Yüzyıllık Yalnızlık, Buendia ailesinin hikayesini anlatıyor ve yalnızlık arzusu ile aşk ihtiyacı arasındaki uzlaşmaz çatışmayı “büyülü gerçekçilik” olarak bilinen bütün bir türü tanımlayan zengin, yaratıcı bir düzyazıyla anlatıyor. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Arjantinli romancı Julio Cortazar’ın kaleme aldığı Seksek, iki farklı bölüm sıralamasına göre okunabilen bir bilinç akışı romanıdır. Seksek, Cortazar’ın kendisi de olmak üzere birçok farklı kişi tarafından geleneksel öyküleme yöntemi ve kurguyla bağını koparan roman yani karşı-roman olarak görülür. Arjantin edebiyatının ilk sürrealist romanlarından biri olan Seksek, olay örgüsünü tanımlamak, kendine özgü yapısı ve çok yönlü üslubuyla neredeyse imkânsız olsa da, Cortázar’ın Mandala başlığı altında sarmak üzere olduğu bir evrende Horacio Oliveira’nın izini sürüyor. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
1982 yılında Buenos Aires’de ilk kez yayınlanmadan önce birçok yayımcı tarafından reddedilen Ruhlar Evi, Şilili yazar Isabel Allende’nin ilk romanıdır. Anında çok satanlar listesine girmeyi başaran Ruhlar Evi, Allende’yi Latin Amerika edebiyatında adeta bir yıldız haline getirdi. Hikâye, Trueba ailesinin dört kuşağı kapsayan yaşamını tüm ayrıntılarıyla anlatıyor ve Şili’nin sömürge sonrası sosyal ve politik ayaklanmalarının izini sürüyor. Ruhlar Evi, esas olarak Esteban ve Alba’nın bakış açısından anlatılıyor ve büyülü gerçekçilik unsurlarını bünyesinde barındırıyor. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Şilili yazar Roberto Bolano’nun yaşamının son yıllarında kaleme aldığı 2666, yazarın en iddialı eserlerindendir. 1973 Şili darbesi döneminde genç bir adam olan Bolano, yaşadığı dönemin karanlık ve vahşi aurasını eserlerinde sıkça hissettirir. Yazarın 2003 yılındaki ölümü sonrasında, ailesi için geçim kaynağı sağlamak amacıyla beş parçaya bölünen roman, kadın cinayetleriyle ün salan kurgusal bir Meksika şehri Santa Teresa’da kesişir. 2666, Roberto Bolano’yu Latin Amerika edebiyatının efsane yazarları arasında yer almasında büyük bir etkiye sahiptir. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Eduardo Galeano’nun çizimlerinin eşlik ettiği kısa hikayeler serisi Kucaklaşmanın Kitabı, kafamızda tutmanın imkânsız olduğu kadar geniş soyutlamaları keşfetmek için fabl, tarihi anekdotlar ve rüya gibi ruminasyonlar kullanıyor. Ta ki Galeano onları bir anda, görüntüde veya cümlede çarpıcı bir netlikle temsil edene kadar. Galeano’nun yazım tarzı çok şiirsel ve bazen beklenmedik şekilde dokunaklıdır. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Perulu yazar Mario Vargas Llosa’nın yirmiden fazla başarılı eseri olmasına rağmen, Teke Şenliği açık doğası ve yazarın iyi biriş çıkarması nedeniyle biz okuyucuları, Latin Amerika’nın en karanlık siyasi olaylarından biri olan Dominik Cumhuriyeti’nde Rafael Leonidas Trujillo diktatörlüğü dönemine götürüyor. Üç hikâyeye ve iki farklı bakış açısına bölünen 2000 yılında yayınlanan roman, köpekbalıklarına atılan erkekler, iktidarın gölgesinde kalan kızlar veya 1961’de yerleşen bir cinayet komplosunun ardından intikam hırsı ile kurulan bir tahakkümün etkisini ele alıyor. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Meksikalı yaza Laura Esquivel’in 1989 yılında yayınlanan eseri Acı Çikolata, büyülü anlar, dünyevilik, acı tatlı nükte ve tariflerle harmanlanan romantik ve dokunaklı bir hikaye anlatıyor. Görkemli bir roman şöleni, tamamı kadınlardan oluşan De La Garza ailesinin tuhaf tarihini anlatıyor. Evin en küçük kızı olan Tita’nın evlenmesi yasaklanmış, Meksika geleneğine göre annesi ölene kadar ona bakmakla suçlanmıştır. Ancak Tita, Pedro’ya aşık olur ve Pedro, Tita’nın pişirdiği sihirli yemeklerle baştan çıkar. Çaresizlik içinde olan Pedro, Tita’nın kız kardeşi Rosaura ile evlenir, böylece bitmeyen bir tutkuyla ikisi de birbirlerinin etrafında dönüp dururlar. Sadece garip bir trajediler zinciri, kötü şans ve kader onları her şeye rağmen yeniden bir araya getirecektir. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Gabriel Garcia Marquez’in “Yirminci Yüzyılın En Mükemmel Şairi” dediği Şilili şair Pablo Neruda, Yirmi Aşk Şiiri ve Umutsuz Bir Şarkı kitabı 1924 yılında yayınlanmıştır. Genç aşığın başlardaki yoğun tutkuları sonraki şiirlerde yerini melankoliye bırakır. Aşk ilişkilerine dair hatıraları, Şili’nin güneyindeki bakir doğaya ilişkin hatıralarına karışır. Neruda, kadını doğayla bir tutan aşk şiiri geleneğini alıp “kozmik boyutlara” taşımıştır. Onun şiirinde kadın, evrenin gerçek gücüdür. Son derece özgün ve incelikli imgelerle, eğretilemelerle bezeli bu şiirler, hiç kuşkusuz, bugün hala dünyanın dört bir yanındaki aşıkların ve şairlerin esin kaynağıdır. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Kızgın Ova adlı ilk öykü dizisinin yayınlanmasından sonra, Meksikalı yazar Juan Rulfo, 1955’te yayınlanan ilk romanı Pedro Paramo sayesinde büyülü gerçekçiliğin temellerinin atılmasına yardımcı oldu. Meksika’nın Colima çölünde bir kasaba olan Comala’da geçen Pedro Páramo, Ölüm döşeğindeki annesinin hayaletli köy Comala’ya babasını aramaya gönderdiği Juan Preciado’nun hikayesidir. Jorge Luis Borges, Meksikalı yazarın bu eserini herhangi bir dilde yazılmış en büyük metinlerden biri olarak kabul ettiğini söyler. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Fransız sömürgeci yönetiminden kurtuluşundan birkaç yıl sonra, Haiti, siyahi Kral Henri Christophe’nin saltanatı altında emsalsiz bir vahşet, korku ve batıl inanç dönemi yaşadı. Kadim köle Ti-Noel’in gözünden anlatılan Bu Dünyanın Krallığı, Fransızları alaşağı eden aynı yozlaşma ve insan hayatını küçümseme üzerine kurulu siyahi rejimin; vudu, ırkçı nefret, erotomani ve sahte zarafetin fantastik ihtişamı gibi unsurlarla harmanlanan yıkılışını tasvir eder. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Kitabın Tanıtımından: Arjantinli yazar Jorge Luis Borges Alef’te düş ile gerçek, eski ile yeni, Batı ile Doğu arasındaki ikiliklerde gidip gelen bir zenginliğin anlatısını sunuyor. Borges’in en verimli döneminde yazdığı hikâyeleri bir araya getiren Alef, İbrani alfabesinin ilk harfi olan alefi merkezine alarak, bizi evrenin kökenine ve sonsuzluk düşüncesine götürüyor. Alef uzay boşluğundaki tüm noktaları kapsayan bir noktadır; bu noktadan içeri bakan kişi evreni görür ve onu kucaklar. Burası, sonsuzluğun hem başladığı hem bittiği yerdir. Zaman, kimlik ve ölümsüzlük temaları çevresinde kurulan Alef, farklı gerçeklik ve anlam katmanları vaat eden bir metindir. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Uruguay’ın varoluşçu yazarı Mario Benedetti tarafından kaleme alınan Mola, son bir kez aşık olduğunda yeniden doğan sıradan bir adamın samimi, yürek burkan günlüğü, Latin Amerika edebiyatının en sevilen romanlarından biridir. Kırk dokuz yaşında, iyi kalpli, ayak bileklerindeki varisler dışında ciddi rahatsızlıkları olmayan, iyi bir maaşı ve huysuz üç çocuğu olan dul muhasebeci Martín Santomé emekli olmak üzeredir ve en son beklediği şey, utangaç genç çalışanı Laura Avellaneda’ya tutkuyla aşık olmaktır. Mutlu ve sorumsuz bir ilişkiye girdiklerinde, Martín sessiz varoluşunun ağırlığının arttığını hissetmeye başlar, ta ki bir anda sevinçleri yarıda kesilene kadar. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Garcia Kızları Aksanlarını Nasıl Kaybettiler’in yazarı Julia Alvarez’in, Trujillo diktatörlüğünün yükselişi sırasında Dominik Cumhuriyeti’nde geçen bir cesaret ve kardeşlik hikayesini anlatan Kelebekler Zamanı romanı ilk kez 1994 yılında yayınlamıştır. Gerçeğin ve kurgunun ustaca bir karışımı olan Kelebekler Zamanı, 1960 yılında hükümeti devirmek için bir yeraltı komplosunda kendi rolleri için öldürülen üç Mirabal kız kardeşin gerçek hikayesinden ilham alıyor. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Meksika’nın en büyük yazarlarından biri olan Carlos Fuentes’in belki de en iddialı romanı olan Terra Nostra, yazar Akdeniz kültürünü binlerce senelik birikimi üzerinden Latin Amerika’nın köklerini yeniden yorumlar. Eski dünyanın yeni dünyayla buluştuğu, öykü içindeki öykülerle günümüz dünyasına ışık tutar. Terra Nostra, geçmişin kabuslarından silkinerek geleceğin hayallerine kavuşmaya çabalayan iktidar sahiplerini imanla ve toplumla hesaplaştıran bir başyapıttır. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.