La La Land, ya da Aşıklar Şehri, Akademi Ödülleri’ne 14 dalda aday olmasıyla organizasyona damgasına vurdu. Başrollerini Ryan Gosling ve Emma Stone’nun üstlendiği müzikalin yönetmenlik koltuğunda Damien Chazelle oturuyor.
La La Land birçok kesim tarafından beğenilse de bir o kadar da tepkileri üzerine topladı. Görüntü, ses bakımından başarılı bulunan müzikal, senaryo anlamında çok fazla olumsuz eleştiri aldı. Eğer La La Land’ı beğendiyseniz ya da yetersiz bulduysanız en az kendisi kadar 9 başarılı müzikali sizler için listeledik.
Singin’in the Rain – Yağmur Altında 1952
Sinema dünyasının kültleşmiş, en eski ve en kaliteli yapımlarından biri olan Singin’in the Rain, müzikal anlamda objeleşmiş birçok imgenin başlangıcı olarak da bilinir. Gene Kelly, Donald O’Connor ve Debbie Reynolds’ın paylaştığı ve 3 gamsız insanın başından geçen olayların anlatıldığı, Hollwood’un sessiz filmden sesli filme geçişini esas alan bir yapıttır.
La La Land’da izlediğimiz bazı sahnelerde yoğun bir şekilde Singin’in the Rain’den izler görebilmemiz de mümkün.
West Side Story – Batı Yakasının Hikayesi – 1961
Şimdi sizleri 1961’in New York’un suç dünyasına götüren başka bir esere götürelim. Jerome Robbins ve Robert Wise’ın yönetmenliğini üstlendiği müzikalin başrollerinde Natalie Wood, George Chakiris, Richard Beymer bulunuyor.
New York Manhattan’da iki farklı sokak çetesinin, etnik ayrılıklar nedeniyle çekişmelerin arasında sıkışmış bir aşkı anlatan film William Shakespeare’ın Romeo ve Juliet’inin güncel hali olarak karşımıza çıkıyor.
Fiddler on the Roof – Damdaki Kemancı 1971
Aynı adlı Broadway tiyatrosunda sahnelenmiş oyundan uyarlanan Damdaki Kemancı, özellikle ırklar çatışmasının 20. Yüzyılın başındaki etkilerine dem vurur. 1905’de Çarlık Rusya’da bulunan Yahudi Köyü’nde dışlamalara rağmen yaşamaya çalışan Sütçü Tevye ve kızlarının hikayesini anlatır.
Başrollerinde Topol, Norma Crane, Leonard Frey gibi isimlerin olduğu müzikalin yönetmenlik koltuğunda Norman Jewison oturuyor.
Grease 1978
Gelelim birçoğumuzun bildiği ve müzikal denilince akıllara ilk gelen yapım Grease’e. Zamanın ötesinde bir yapım olarak bilinen müzikal eleştirmenler tarafından “1950’lerin sonu 60’ların başını anlatan, 70’ler yapımı bir 90’lar filmi” olarak biliniyor.
Başrollerini John Travolta, Olivia Newton-John ve Stockard Channing’in paylaştığı filmde Yaz aşkı yaşayan Danny ve Sandra’nın ayrılması ve ardından tesadüfen aynı okula kaydolmalarıyla başlayan bir hikayeyi anlatır.
Dancer in the Dark – Karanlıkta Dans 2000
Usta yönetmen Lars von Trier’in sinema dünyasına kazandırdığı başyapıtlardan biri olan Dancer in the Dark izleyicinin içine işleyen unutulmaz müzikallerden birisi. Film, görme engeli olan fabrika işçisi göçmen Selma Jezkova’nın oğluna hem gelecek kurma hem de dansa olan aşkıyla hayata tutunmasını anlatır.
Von Trier’in tüm ustalıklarını sergilediği yaklaşık iki buçuk saat süren Danimarka filminin başrollerinde ünlü sanatçı Björk, Catherine Deneuve, David Morse ve Peter Stormare bulunuyor.
Moulin Rouge – Kırmızı Değirmen 2001
İzleyicilerin özellikle “La La Land’dan nasıl düşük puan alır?” diye sorguladığı Moulin Rouge, Baz Luhrmann’ın yönettiği 21. Yüzyılın en etkili müzikallerinden biri olarak biliniyor. 74. Akademi Ödülleri’nde 8 dalda aday gösterilen filmin başrollerinde Nicole Kidman, Ewan McGregor, John Leguizamo bulunuyor.
Satine adındaki fahişe ve kabare oyuncusuna aşık olan genç yazar Christian’ın hikayesine yolculuk yaptığımız filmde Paris’in sokaklarına ve Montmartre Mahallesi’ndeki müzikal setlerine tanıklık ediyoruz.
Chicago – 2002
Rob Marshall’ın yönetmenliğini üstlendiği, Catherine Zeta-Jones, Renée Zellweger, Richard Gere, Queen Latifah gibi ünlü isimlerin başrollerinde yer aldığı film 13 dalda aday gösterilip en iyi film dahil 6 ödül aldı.
Filmde Caz aşığı Roxy Hart, Chicago’nun parlak ışıklarında sahneye çıkma hayalleri kurarken bir gün, bir cinayet işler ve hapishaneden kurtulmak için girdiği çabalar konu edinir.
Sweeney Todd Fleet Sokağının Şeytan Berberi – Sweeney Todd: The Demon Barber of Fleet Street 2007
Aşk ve suçlarla dolu müzikallerden sizleri biraz alıp Tim Burton evrenine götürelim. Başrollerinde Johnny Depp, Helena Bonham Carter, Alan Rickman gibi isimlerin yer aldığı müzikalde İngiltere’nin karanlık sokaklarına gidiyoruz.
Bir avukatın karısına göz koyduğu için kendisini haksız yere Avustralya’ya sürgüne gönderen adamın geri dönüşü ve kendisine yapılanların intikamını almasını konu alan filmde, eskiden berber olan Sweeny Todd’un azılı bir seri katile dönüşmesine tanıklık ediyoruz.
Les Misérables – Sefiller 2012
Ve son olarak 2012’de vizyona giren ve Tom Hooper’un yönetmenliğini üstlendiği İngiliz müzikal drama filmine gelelim. Victor Hugo’nun aynı adlı ünlü romanından esinlenilen filmin başrollerinde Hugh Jackman, Russell Crowe ve Anne Hathaway bulunuyor.
Filmde eski bir mahkum olan fabrika sahibi ve belediye başkanı Jean Valjean ve suçlulara merhamet göstermemesiyle tanınan Müfettiş Javert ile arasında yaşanılan gerilim konu edinmiştir.