Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nde (IKBY) bugün (25 eylül), toplumun yoğun eleştiri ve erteleme taleplerine rağmen, bağımsızlık referandumunu gerçekleşiyor. Son günlerde KDP’nin, iki yıl önce kapattığı parlamentoyu apar topar açma çabasının yanında bölgede durulmayan IŞİD ve çözülmeyen terör olaylarına referandum gerçekleşiyor. Peki Kürdistan referandumunu hazırlayan süreç ne? Başta Türkiye olmak üzere neden birçok ülke Kürdistan’a karşı? Liderler ne diyor? 16 Kritik adımda sizler için derledik.
1. Aslında bir otoriter sistemi olan başkanlık sistemiyle işleyen Barzani yönetimi ciddi bir politik meşruiyet bunalımı içinde. 2005’ten beri başta olan Barzani’nin gerçek başkanlık süresi 2013’te sona ermişti.
2. Bunun ardından süre, yasal olarak mümkün olmadığı halde ve muhalefet partilerinin itirazlarına rağmen iki yıllığına uzatıldı. 2015’te bu uzatma da doldu, Barzani yine koltuğunu bırakmadı.
3. Bu Barzani’nin istediği ilk referandum değil. Ocak 2005’te de enformel bir bağımsızlık referandumu yapılmış, ezici çoğunluk ‘Evet’ dediği halde bu yönde herhangi bir somut adım atılmamıştı.
4. Öte yandan bölge son dönemde ciddi bir ekonomik kriz içinde. 2005’ten itibaren, Irak hükümet bütçesinin %17’si bölge yönetimine aktarılıyordu.
5. Bunun dışında Irak hükümetinin itirazlarına rağmen 2015’te Türkiye’yle 50 yıllık bir anlaşma imzalayıp, petrol satmaya başlamıştı. Türkiye’yle sıkı fıkı bölge elitini zenginleştirdiğini tahmin edebileceğimiz bu kritik karar, parlamentoya danışmadan alındı
6. Bağdat’ın %17’lik bütçe payını kesmesi ve petrol fiyatlarının iyice düşmesi sonucu, bölge yönetimi bütçesi fazlasıyla kötü günler geçiriyor.
7. Dolayısıyla bu politik – ekonomik kriz, KDP’yi (Barzani’nin partisi) referanduma iten güç konumuna geliyor. KDP, referandum için diğer partilerle görüşmelere Mart ayında başlıyor. Goran ve Komala’nın katılmadığı görüşmeler sonunda, 7 Haziran günü, referandum tarihi olarak 25 Eylül ilan ediliyor.
8. Irak’ın çözmesi gereken bir başka sorun ise tartışmalı bölgeler. Bu bölgeler; Kerkük, Ninova, Diyala ve Salahaddin gibi eyaletlerden oluşuyor.
2005 Anayasa’sına göre (140. madde), Irak hükümeti tarafından 31 Aralık 2007’ye kadar referandum düzenlenmesi gerekiyordu; ancak merkezi hükümet bunu yerine getirmedi.
9. Tartışmalı bölgelerde yaklaşık 2.7 milyon kişinin bulunduğu belirtiliyor. Bu önemli nüfus Araplar, Süryani ve Keldaniler, Yezidiler, Türkmenler gibi farklı etnisiteleri de içeriyor.
10. Referandumun bu tartışmalı bölgelerde Kürt ve Şii milis güçleri arasında çatışma tetiklemesi ihtimali olması öngörülüyor. Bu da ileride gerçekleşebilecek, samimi bir bağımsızlık hamlesine ciddi zarar verme, bağımsızlık fikrinin içini boşaltma riskini de taşıyor.
11. Ağustos ayının başında Barzani tavrını net şekilde koyarak “Bunu üzülerek belirtmem gerekiyor, Irak’ın doğru düzgün bir ülke olacağından hiç ümidimiz yok. Irak’la tüm yolları denedik ancak tamamen çaresiz ve umutsuz kaldık.” ifadelerini kullandı.
12. Muhalif taraftan en etkin ses ‘Referanduma Şimdi Hayır Hareketi’nin kurucusu Şasivar Abdulvahid’den gelmişti.
Açıklamalarda önemli konulara değinen Abdulvahid amacın Kürdistan olmadığını belirterek; “Halkımızın hayır demesi gerekiyor çünkü siyasetçilerin yalan söylediğinin ve doğru konuşmadıklarının farkına varmaları gerekiyor. Mevcut siyasi partilerin çoğu kendi çıkarlarını düşündükleri için birbirlerini koruyor. Bu nedenle halka gerçekleri söylemekten çekiniyorlar. Doğruları ve referandumun perde arkasındakileri halkımıza aktarmayı bir Kürt olarak borç biliyorum.”” açıklamalarında bulundu.
13. Peki referanduma şiddetli şekilde karşı çıkan Türkiye bu duruma ne diyor? 22 Eylül akşamı apar topar gerçekleşen MGK toplantısında Türkiye referandumla ilgili şu kararları almıştı.
Referandum gayrimeşrudur kabul edilemez kararı adı altında fikir birliğine varılan MGK’da BM’Güvenlik Konseyi’ne de çağrıda bulunuldu. “Türkiye’nin yanısıra, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, uluslararası toplum ve Irak merkezi hükümetinin de kabul etmediği bu yanlışta ısrar edilmesi halinde, Kuzey Irak’la birlikte bölgemizin tamamına zarar verecek vahim sonuçların ortaya çıkmasının kaçınılmaz olduğu ifade edilmiştir. ” Kararının yanında “Tüm ikazlarımıza rağmen bu referandumun yapılması halinde Türkiye, ikili ve uluslararası anlaşmalardan doğan haklarını mahfuz tutar.” cümleleri de dikkat çekti.