Tarihte meydana gelmiş birçok olay kendisinden sonra meydana gelecek olayların başlamasında bir domino taşı etkisi yaratmıştır. Bu domino taşlarından en önemli olanlarından biri de hiç şüphesiz Selahattin Eyyubi’nin Kudüs’ü ele geçirmesidir. Üç büyük dinin en kutsal mabetlerinin arz-ı endam ettiği bu şehir için geçmiş çağlardan bugüne birçok savaş meydana gelmiştir. Kudüs’ün cüzzamlı kralı IV. Baldvin; cüzzam hastalığına rağmen beklenenden daha uzun yıllar krallık yapmış ve şehrini korumuştur. Bu yüzden IV. Baldvin ve Selahattin Eyyubi gibi iki büyük liderin mücadelesi gerçekten bilinmeye değerdir. Ölümünden sonra; Batı dünyasının Kudüs’teki 88 yıllık hakimiyeti sona ermiş, Kudüs’ü geri alabilmek adına Batı Dünyası; ileride birçok hadisenin başlangıcı olacak olan Haçlı Seferleri’ni başlatmıştır. Sonrası zaten rönesans, reform falan…
Yazar Notu: Hastalığından ötürü IV. Baldvin’e ait, kendisini tasvir eden portre sayısı çok azdır. Bu yüzden kullandığımız IV. Baldvin’i tasvir eden görsellerde; Cennetin Krallığı Filmindeki IV. Baldvin tasvirlerinden yararlandık. IV. Baldvin’in gerçekte, filmdeki gibi maske kullanıp kullanmadığı bilinmemekte…
Acı hissetmemesi ciddi bir hastalığın habercisiydi…
Baldvin çocukluğunu babasının Kudüs’teki sarayında geçirdi. Kudüs Kralı I. Amalrik’in oğlu ve veliaht prens olduğu için ileride endişeleneceği hiçbir şey olamazdı çünkü o bir kral olacaktı. Annesi ile babası sonradan boşanmış bu yüzden de annesiyle pek vakit geçirememişti. Zamanının çoğunu onu eğiten Surlu Vilyam adındaki bir tarihçi olan öğretmeniyle geçiriyordu. Bir gün öğretmeni genç prens hakkında üzücü bir gerçeğin farkına vardı. Arkadaşlarıyla oyun oynayan genç prens acı hissetmiyordu. Vilyam onunla yalnız kaldığı zamanlarda koluna kontrol amaçlı koluna çimdik atıp acı hissedip hissetmediğini soruyordu. Baldvin’in acıyı hissetmemesi ileride çok ciddi bir hastalığın habercisiydi.
Ergenlikle birlikte hastalığın ilerleyişi hızlandı…
Cüzzam hastalığı insanı bir anda yamultan bir hastalık değil. Bilinen bir örnek vermek gerekirse tıpkı AIDS gibi vucuda girdikten sonra; uzun yıllar gerektiren bir kuluçka döneminini ardından etkilerini göstermeye başlar. Baldvin’in acı hissetmemesi cüzzam belirtisiydi ancak birkaç yıl sonrasına kadar ona cüzzam teşhisi konulmadı. Ergenlik dönemiyle beraber hastalığının ilerleyişi de hızlandı.
13 yaşında kral oldu…
Babası Kral I. Amalrik’in ölümüyle veliaht olan IV. Baldvin tahtı devralır. Ancak yaşının küçük olması nedeniyle erişkin yaşına gelene kadar krallık iki naip tarafından yönetilir. Baldvin’in hastalığı yüzünden saraydakiler onun uzun süre krallık yapamayacağını düşünmektedirler. Krallığı onun adına naip unvanıyla ilk önce Plancy’li Miles, daha sonra babasının kuzeni Trabluslu III. Raymond yönetir. 1175’te yılında Raymond, Selahaddin Eyyubi ile bir barış anlaşması yapar.
Doğuda Büyüyen Tehlike
1139 yılında Tikrit’te dünyaya gelen Selahattin Eyyubi Musul ve Halep Emiri Nureddin Mahmud Zengi’nin hizmetine girer. 1164 yılındaki Mısır seferine katılır. Hem diğer Müslüman ordularıyla hemde Hristiyan ordularıyla olan savaşlarda büyük başarılar elde etmesi üzerine şah kendisini Melik ilan eder ve veziri yapar. Şah öldüğünde Fatımi hanedanlığını ve onların Halifeliğini ortadan kaldırarak Mısır’ın tek hakimi ve Eyyubi hanedanının kurucusu olur.
İlk olarak Kudüs ele geçirilmeli…
1181’de Suriye’nin de Eyyubi hanedanlığının bir parçası haline gelmesiyle Arap Müslümanlar arasında parçalanmayı sona erdiren Selahaddin Eyyubi artık; Bağdat’taki tek halife ve Müslümanların tek bir güçlü hükümdarıdır. Ancak hakimi olduğu topraklarda adacıklar halinde bulunan Latin şehir devletlerini yok etmek isteyen Selahattin Eyyubi bunun için Kudüs’ü ele geçirmesi gerektiğini bilmektedir. Kudüs Ortadoğu’daki Latin krallıklarının merkezi konumundadır ve orayı ele geçirmek diğer küçük devletlerin kendiliğinden bitmesi anlamına gelmektedir. Üstelik karşısında tecrübesiz bir kral bulunmaktadır.
Montsigard Savaşı
Baldvin büyümekte olan tehlikenin ve Selahattin Eyyubi’nin Kudüs’ü ele geçirme planları yaptığından haberdardı. Bu yüzden şehrin savunmasını uygun bir yerde yapmak için ordusu ve 375 şövalye ile birlikte Ascalon’a doğru yola çıkar ancak 26 bin kişilik Eyyubi ordusu tarafından durdurulurlar. Bu sırada Selahattin Eyyubi Kudüs’e doğru yürümekte ve az sayıdaki Latin ordularının onu durduramayacağını düşünmektedir. Yol üzerinde; Ramla, Lydda ve Arsuf’a ele geçirir ordusunun yağma ve talan için dağılmasına izin verir. Ancak geride Latin ordularını durdurması için bıraktığı birlikler yenilmiş ve Latin orduları onun peşindedir. Tapınak şövalyelerinin de desteğini alan IV. Baldvin’in ordusu Ramla bölgesinde Montgisard’da Eyyubiler’e yetişirler. Selahaddin Eyyubi beklemediği bir anda saldırıya uğrar. Ordusu dağınık, uzun yürüyüşten dolayı yorgun ve savaşa hazırlıksızdır. Haçlılar hazırlıksız Eyyubi ordusuna cepheden saldırarak büyük zayiat verdirir. Ordusunun neredeyse tamamını kaybeden Selahaddin kendi canını zorlukla kurtarır. Gece boyunca Selahaddin’i takip eden Baldvin sonrasında Ascalon’a çekilir. Özel muhafızları olan Memluk askerleri haricinde silahlı kuvveti kalmayan Selahaddin uzun ve yorucu bir yolculuk sonucu Mısır’a dönebilir. Ordusunun ise sadece onda biri kurtulacaktır. Bu ağır yenilgi onun için; yeterince hazırlık yapmadan savaşa girmeme ve Baldvin’i bir daha hafife almama konusunda büyük bir ders olmuştur. Selahattin Eyyubi 10 yıl boyunca hazırlık yapar ve 10 yılın sonunda en modern silahları kuşanmış ve eskisinden çok daha güçlü bir ordu oluşturur.
Güçlenen Eyyubi Ordusu ve Alınan Yenilgiler
16 yaşındayken Selahattin Eyyubi’yi ağır bir yenilgiye uğratan Baldvin’in başarıları uzun süreli olmaz. Eyyubi Ordusu kısa bir zamanda toparlanmıştır. Baldvin Banias’a bir kın düzenler ancak burada Selahattin Eyyubi’nin kuzeni olan Faruk Şah tarafından yenilir. Bu savaştan atının korkması ve kendi kontrolü dışında kaçması sayesinde tesadüfen kurtulur. Ardından tapınak şövalyelerinin de desteğini alarak Lübnan üzerine bir kuvvet gönderir ancak burada da Selahattin Eyyubi’nin ordusu tarafından bozguna uğrar. Baldvin’in durumu kötüye gitmekte, kendi başına at sürememekte ve destek almadan ata binememektedir. Bu yüzden savaş alanından başka bir şövalyenin arkasında uzaklaştırılır.
Jacob’s Ford
Jacob’s Ford Kudüs’ün 100 mil güneyinde ana ulaşım yollarının merkezinde bulunan stratejik bir yerdi. Montsigard zaferinden sonra Baldvin buraya bir savunma kalesi (Chastellet Kalesi) inşa ettirme kararı aldı. Selahattin Eyyubi kalenin Kudüs’ün fethi ve Şam’ın savunması açısından sorun teşkil edeceğinin tamamen farkındaydı. fakat ordusunun büyük kısmı Kuzey Suriye’de diğer Müslüman grupların isyanlarını bastırmakla uğraştığı için kalenin inşasına karşı koyamadı. Kalenin inşasının durması için para teklifinde bulunsa da bu teklifler geri çevrildi. Bu arada kalenin büyük kısmı bitirilmiş ve duvarlar örülmüştü. Baldvin ise kaleye sadece yarım gün uzaklıkta olan ve bir sorun olması durumunda kolayca yardım edebileceği Celile Gölü kıyısındaki Tiberya’da bulunuyordu. Selahattin Eyyubi büyük bir ordu topladı. Amacı Kudüs’ten ve komşu bölgelerden haçlı yardımı gelmeden kaleyi kuşatıp almaktı. 23 ağustos 1179’da Selahattin Eyyubi “Jacob’s Ford”a ulaştı. kalenin altındaki tüneller yakılınca duvarlar çöktü ve 6 gün sonra kaleyi ele geçirdi. 600 den fazla şövalye, mimar ve işçi öldü ve 800 yakını esir alındı. Bu kalenin alınmasıyla Selahattin Eyyubi’nin Kudüs’ü ele geçirmesi kolaylaşmıştır.
Kerak Kuşatması
Baldvin krallığının saldırıya uğraması durumunda dışarıdan yardım getirebilecek yabancı birini hanedanlığa katmak amacıyla Lüzinyanlı Guy ile kızkardeşi Sibylla’yı evlendirdi. Lüzinyanlı Guy, Kerak’taki uygun pozisyonu sayesinde Mısır ve Şam arasındaki ticaret kervanlarını yağmayalayan Châtillonlu Renaud ile müttefik oldu. Selahaddin bu yağmalamalara misilleme yapmak istedi ve 1182’de Belvoir Kalesi savaşı oldu. Bu bir savaştan ziyade atışma şeklinde geçti ve bir sonuç çıkmadı. Bu olaydan sonra çok zaman geçmeden Baldwin cüzzam yüzünden tamamen güçsüz düştü, kör olmuştu ve yürüyemiyordu. Lüzinyanlı Guy’ı naip olarak atamak zorunda kaldı. Ancak 1183’te Lüzinyanlı Guy onu hayal kırıklığına uğrattı. Lüzinyanlı Guy, Châtillonlu Renaud’un üvey oğlu Toron’lu IV. Humphrey ile Baldwin’in üvey kardeşi İsabella’nın Kerak’taki evlilik törenlerinde bulunuyordu ancak törenler Selahaddin’in Kerak kalesini kuşatmasıyla yarıda kaldı. Tüm sosyete Kerak’ta kapana kısılmıştı. IV. Baldwin hasta haliyle elinde kalan askeri gücü toplayıp Kudüs’ten Kerak’a geldi ve kuşatmayı kırdı. Fakat Lüzinyanlı Guy, Selahaddin Eyyubi ve ordusuyla savaşmayı reddetti ve Selahaddin kolayca geri çekildi. Baldwin bu durumu kabul edemedi ve Guy’i naiplikten aldı. Gözden düşen Lüzinyanlı Guy, karısı Sibylla’yı da alarak Ashkelon’da inzivaya çekildi. Kerak’ı kurtarmak için yaptığı askeri harekat ve hanedanlık çekişmeleri Baldwin’i zayıflatmıştı. Annesinin 1184 sonlarında Akka’da ölümünden birkaç ay sonra, 1185 baharında IV. Baldwin Kudüs’te öldü, ve Kutsal Kabir Kilisesi’ne defnedildi.
Hittin Savaşı ve Kudüs’ün Düşmesi
Ölümünden sonra kardeşi Sybilla kraliçe konumuna yükselmiş ve kocası Lüzinyanlı Guy’a tacı devretmiştir. Guy; Trablus Kontu III. Raymond’dan Selahattin Eyyubi’ye karşı yapacağı askeri harekatta destek istedi ancak Raymond Eyyubiler’e karşı ılımlı bir tutum içerisindeydi. Onun bu tutumunu kırmak isteyen Lüzinyanlı Guy ve Chatillonlu Raynald’ın önderliğinde Saffuriye köyü civarında birkaç yüz şövalye ve piyadeden oluşan asker-kesişler grubu birliği Eyyubi keşif birliğine hücuma geçti; ama Haçlılar yenilgiye uğrayıp büyük zayiat verdiler. Bu muharebeye bir karşılık vermek gereğini duyan Kudus Krali Luziyanli Guy ve krallık konseyi Haçlı ordusunun toplanıp hucuma geçmeye karar verdiler. Kudüs Krallığı ve diğer yakin Haçlı ülkelerinde bulunan şövalyeler, piyade askerler ve Turkopol hafif süvari birliklerinden oluşan Haçlılar ordusu Akka civarında toplandı. Hemen Saffuriye üzerine yürüyüşe geçtiler. Selahattin Eyyubi ise o bölgedeki tek su kaynağı olan Tabariye Gölü ve Ürdün Nehri yakınlarındaki Hittin köyünün yakınlarında onları beklemeye başladı.
Daha hızlı olabilmek adına su kaynaklarının az olduğu bir güzergahtan buraya ulaşan Haçlı ordusu ancak akşam üstü susuzluklarını gidermeyi planladıkları Tabariye Golünü uzaktan gören bir sırta vardılar. Hıttin köyü bu sırtın altındaydı ve ilerisinde Tabariye Gölü ve su bulunmaktaydı. Ama bu mevki ile bu su kaynağı arasında Selahaddin Eyyubi’nin ordusu bulunmaktaydı. Bu nedenle Haçlı ordusu geceyi de susuz geçirdi. Hittin Savaşı’nda büyük bir yenilgi alan Lüzinyanlı Guy ve Chatillonlu Raynald esir alındı. Raynald daha öncesinde Selahattin Eyyubi ile yaptığı birçok anlaşmaya uymamış ve sürekli olarak müslüman kervanlarını yağmalamıştı. Hatta içerisinde Selahattin Eyyubi’nin kızkardeşinin de olduğu bir kervanı yağmalayarak onu esir almış ve öldürmüştü. Selahattin Eyyubi bu nedenle onu idam ettirdi ancak Lüzinyanlı Guy daha sonra serbest bırakıldı.
Bu savaştan sonra Selahattin Eyyubi Kudüs’ü kuşattı. Artık kendilerini savunacak hiçbir askeri gücü kalmamış olan kudüs yüz yüze yapılan görüşmeler sonucunda teslim edildi. Oldukça yumuşak olan teslim şartlarını kabul eden Selahattin Eyyubi şehri teslim aldı. Bu şartlara göre; Kudüs halkından sadece 7 bin kişi için fidye istenecek, fakir olan 20 bin kişi herhangi bir ödeme yapmayacaktı. Şehir teslim alındığında yağmalama olmadı ve kimsenin burnu bile kanamadı. Kudüs halkının çok önemli bir kısmı serbest bırakıldı ve bunlardan 13 bini şehirde kaldı.
Kudüs’ün Selahattin Eyyubi tarafından alınması haberi Avrupa’da bomba etkisi yapar ve Avrupalılar; ileride birçok tarihsel olayın başlamasına sebep olacak olan Haçlı Seferleri’ni başlatır.
İki Büyük Kralın Mücadelesi
Selahattin Eyyubi ve IV. Baldvin inançları uğruna mücadele veren iki büyük kraldı. Baldvin son nefesine kadar onunla olan mücadelesini, ülkesini ve insanlarını korumak adına sürdüren basiretli ve akıllı bir kraldı. Selahattin Eyyubi’ye ilk yenilgisini tattırsa da hastalığı uzun yaşamasına müsaade etmedi 24 yaşında öldü. Selahattin Eyyubi ise yine inancı için kutsal olan Kudüs şehrini ele geçirebilmek adına neredeyse hayatının yarısını harcadı ve zor olsa da burayı ele geçirdi ancak VI. Baldvin’den sonraki dönemde kendisine yapılanları umursamadan Kudüs’ü yağma, talan ya da öldürme olayı olmadan teslim aldı ve adaletle yönetti.
Cennetin Kralllığı
Cennetin Krallığı (Kingdom of Heaven), Ridley Scott’ın çektiği 2005 tarihli, Haçlı Seferleri üzerine bir filmdir. Filmin başrollerini Orlando Bloom, Liam Neeson, Jeremy Irons, Edward Norton, Eva Green ve Selahaddin Eyyubi rolünde Gassan Mesud oynamaktadır. Film Selahaddin Eyyubi’nin Kudüs şehrini haçlıların kurduğu Kudüs Krallığı’ndan geri alması olayı etrafında haçlı seferlerini ve iki tarafın bu savaşlara bakışını anlatmaktadır. Ridley Scott bu filmden sonra istenen çıkışını tekrardan yapamamış ancak Cennetin Krallığı filmi Bu iki büyük kral arasındaki mücadeleyi anlatan en iyi filmlerden biri olmuştur.