Bugünkü Avrupa Birliği ve onun öncülü olan Avrupa Ekonomik Topluluğu, iki büyük dünya savaşının potasından çıktı. Ancak bu savaşlardan bir asır önce de birleşik bir Avrupa rüyası vardı. Çünkü 6 milyona yakın insanın hayatını kaybettiği Napolyon Savaşları, kıtaya eşi benzeri görülmemiş bir yıkım getirmişti. Avrupa’nın oldukça kaotik bir döneminde hüküm süren Kraliçe Victoria’nın, kıtada barış ve refah ortamı yaratmak için mükemmel bir planı vardı: Hanedan evlilikleri. Kraliçe Victoria, İngiltere’nin etkisini tüm Avrupa’ya yayabilmek için hanedan evlilikleri aracılığıyla ittifak kurmanın öneminin farkındaydı. Bu nedenle kraliçe, Avrupa Birliği’nin henüz adı dahi yokken eşi Prens Albert ile Avrupa’nın geleceğine dair muazzam bir plan yaptı. Hadi gelin Victoria’nın olağanüstü vizyonunu ve taç giyen torunlarının evliliklerini inceleyelim.
Büyük plan
Napolyon Savaşları’ndan sonra İngiltere, Avrupa’da güç dengesi sağlamayı amaçlayan bir dış politika izlemeye başladı. Hiçbir ülke, kıtada bir daha böyle büyük bir yıkma yol açacak kadar baskın hale gelmemeliydi. Kraliçe Victoria hanedanlar arasında yapılacak her evliliğin yumuşak güç olduğunu düşünüyordu. Bu durum hem İngiliz liberal değerlerini Avrupa kıtasına yayacak hem de kıtada tek bir güç oluşmasının önüne geçecekti. Prens Albert ve Victoria, çocuklarını evlilik yoluyla Avrupa’nın dört bir yanına göndererek ortak hedefler ve çıkarlar etrafında birleşecek güçlü bir Avrupa kıtası oluşturacaklarına inanıyorlardı.
Kraliyet ailesi; 1855 yılının sonbahar aylarında Prusya tahtının ikinci varisi Prens Frederick’i İngiltere’ye davet ederek büyük plan için ilk adımı attı. Victoria ve Albert’in büyük kızları Vicky henüz 14 yaşındaydı. Ancak onun için uzun zamandır büyük bir hanedan evliliği planlanıyordu. Prens Frederick’in ziyaretinden sonra kraliçe günlüğüne şu notları düştü: Onun ziyareti kalp atışlarımı hızlandırırdı… Çünkü o, en büyük çocuğumuzun kaderini belirleyecek kişiydi. Prenses Vicky’nin romantik duyguları Frederick’le iki haftalık flörtü boyunca oldukça gelişti. Prusya prensi de Vicky’den hoşlanmaya başladı. Bir gün yürüyüşe çıktıklarında prens, bahçeden beyaz bir funda koparıp prensese evlenme teklif etti. Bu duruma en çok sevinen ise Kraliçe Victoria oldu.
Birleşik Alman gücünün “tehdidi”
1850’li yıllarda Prusya, tüm Alman devletlerini tek bayrak altında birleştirmek için öncü girişimlerde bulunuyordu. Eğer Almanya tek bayrak altında birleşirse, Avrupa’da tekrar süper bir güç ortaya çıkacaktı. Bu nedenle Prens Albert ve Kraliçe Victoria, Prusya’nın egemenliği altında birleşmiş bir Almanya istemiyordu. Tam da bu noktada Prenses Vicky, İngiltere’deki liberal düşünceyi Prusya’ya yayacak, yeni devletin parlamenter bir anayasal monarşiye doğru yönlendirilmesine yardımcı olacaktı. Kraliçe Victoria, kızına sürekli bu evliliğin mutluluk için gerçekleşmediğini hatırlatıyordu. Ona göre Vicky’nin evliliği, İngiltere’nin geleceği ve refahıyla doğrudan bağlantılıydı. Kısacası Vicky’nin Prusya prensi ile evliliğinin, Prusya’daki siyasi gelişmeleri İngiliz ideolojisi çerçevesinde şekillendirmek ve Anglo-Alman ittifakını kolaylaştırmaktan başka hiçbir amacı yoktu.
Kraliçe Victoria’nın zor görevi
Aralık 1861’de Prens Albert öldükten sonra, Kraliçe’nin sorumlulukları daha da arttı. Büyük kızı Vicky ve kraliçe, Albert’in isteklerini yerine getirmek için yeni bir misyon edindiler. Albert ve Victoria’nın sonraki iki çocuğu için uygun eş adayları önceden tespit edilmişti. İkinci kızları Alice, başka bir Alman prensi olan Hessenli Louis ile evlenirken; en büyük oğulları Prens Edward, Danimarka prensesi Alexandra ile hayatını birleştirdi. Bu evlilikler İngiltere’nin kısa sürede Danimarka, Yunanistan, Almanya ve Rusya’daki kraliyet saraylarıyla bağlantı kurmasını sağladı.
Victoria ve Albert’in küçük çocuklarından dördü daha sonra Alman kraliyet ailesinin üyeleriyle evlendi. Avrupa Birliği kavramı olmadan çok önce, hanedan evlilikleri kitlelere umut veriyordu. Ulusal çıkarların ötesinde, bu evlilikler kıtadaki barışın ve huzurun teminatı olarak görülüyordu. Yıllar geçtikçe Kraliçe Victoria’nın 42 torunu oldu. Kraliçe, tıpkı çocuklarına yaptığı gibi torunlarını da stratejik evliliklerle kilit noktalara yerleştirdi. 19. yüzyılın ikinci yarısında İngiltere, Avrupa’da benzersiz bir ağ oluşturmayı başardı. “Kraliyet mafyası” kıta toplumunun en tepesinde önemli bir yer işgal ediyordu.
Dünyanın en seçkin flört ajansı
Victoria, dünyaya zaten ayrıcalıklı bir statüde gelmişti. Ayrıcalıklı statüsü büyük planı sayesinde daha fazla genişledi. Sonunda kraliçe, tüm Avrupa’nın “anne figürü” haline geldi. Dolayısıyla sadece kendi ülkesinde değil kıtanın dört bir yanındaki insanlar, kraliçeye saygı duymaya başladı. Victoria adeta flört ajansı gibi çalışıyordu. Her bir evlilik onun için önemliydi. Bu nedenle evliliklere karar vermeden önce danışmanlarıyla uzun uzun konuyu tartışır, en doğru kararı alana kadar karar vermekten kaçınırdı. Çocukları ve torunları sayesinde İngiltere’nin nüfuzu her geçen gün genişliyordu. Bu sayede Victoria’nın düşünceleri Avrupa’nın dört bir yanında saygıyla karşılanıyordu. Kıtadaki diğer ülkelerin prensleri arasındaki otoritesi, onu Avrupa’nın tek hakimi yapmıştı. Victoria, ülkeler arasındaki anlaşmalara kolayca müdahale edebiliyor, yanlış olduğunu düşündüğü evlilikleri iptal ediyor hatta akrabası olmasa dahi kimin kiminle evleneceğine karar veriyordu.
20. yüzyılın başlarında kraliçenin akrabaları Norveç, İspanya, Yunanistan, Rusya ve Almanya’da tahta çıkmayı başardı. Her ne kadar İngiltere güçlü bir ağ kurmuş olsa da dünya savaşlarının eli kulağındaydı. Victoria’nın tahta çıkan son akrabası 1914 yılında taç giyen Romanya Kraliçesi Marie’ydi. Marie’den sonra güçlü bir değişim rüzgârı esmeye başladı. Uzun yıllardır barış ve istikrar içinde yaşayan Avrupa toplumu, kendisini kısa bir süre sonra büyük bir savaşın içinde bulacaktı. Bölgenin en büyük üç gücü İngiltere, Rusya ve Almanya’ydı. Bu ülkelerin hükümdarlarının hepsi birinci dereceden akrabalardı. Büyükanneleri ise tabi ki Victoria’ydı.
Kraliçe Victoria’nın adı konulmamış eseri olan Avrupa Birliği, savaşın başlamasıyla yok oldu. Ancak 1950’li yıllarda Avrupa ülkelerinin tek çatı altında toplanması düşüncesi tekrar gündeme geldi. Avrupa bu sefer, hanedan evlilikleri aracılığıyla değil meclisler, yasalar ve kurullar aracılığıyla bir araya gelecekti.
Bu içerik ilginizi çektiyse;
Kraliyet Düğün Gelenekleri: Görgü Kuralları, Yemek Menüleri ve Kıyafetler
Tarih Boyunca Kraliçenin Gölgesinde Kalan Kraliyet Eşleri
listelerimize de göz atmak isteyebilirsiniz!?