Dünyanın birçok yerinde bağımsızlığını ilan eden çok sayıda mikro ülke bulunuyor. Ancak bir tanesi -her ne kadar mikro ülke olarak sayılsa da- diğer mikro ülkelerden biraz daha farklı. Bu ülke, zamanında bağımsızlığı uğruna İngiliz donanmasına -uyarı amaçlı da olsa- ateş açma cesaretini göstermiş olan Sealand…
1. Radyo istasyonundan prensliğe uzanan yol…
II. Dünya Savaşı’nda İngiliz hükümeti, Nazi savaş uçakları ve gemilerine karşı devasa platformlardan oluşan bir savunma hattı oluşturdu. Ancak savaşın bitmesi ile bu platformlar zamanla unutuldu.
1960’larda, BBC’nin radyo yayıncılığı tekelinden sıkılan ve buna isyan eden bir hareket olan “korsan radyolar” akımı ortaya çıktı. Zamanla popülerleşen ve artık BBC’nin kendi radyosunun itibarını zedelemeye başlayan bu akım, zamanın hükümeti tarafından daha sert önlemler alınmasına neden oldu.
Ülke sınırları içinde radyo yayınlarının yapılamaması; yayıncıların İngiltere’ye yakın uluslararası sularda, gemilerde radyo yayıncılığı yapmasına neden oldu. Savaş zamanında binbaşı olan Roy Bates de bu isyancı radyoculardan biriydi. Ancak Bates diğer radyocuların aksine bir gemiyi değil savaş zamanından kalma terk edilmiş bir platformu işgal ederek yayınına başlamayı planladı.
Terk edilen platformlardan birini işgal eden Bates, “Radyo Essex” ismini verdiği radyoyu kursa da bu kanal hiç yayına giremedi. Çünkü Bates’in başka planları vardı… Avukat arkadaşlarına danıştıktan sonra Bates, platformu İngiltere’den bağımsız bir prenslik olarak adlandırdı ve 1967 yılında bağımsızlığını ilan etti.
2. Sealand Kurtuluş Savaşı
Ülkenin kurulmasından hemen 1 sene sonra -1968 yılında- İngiliz hükümeti olası bir diplomatik kaosu önlemek amacıyla, bu bölgedeki tüm platformları yok etmek için bir operasyon düzenledi. Sıra Prens Bates ve ailesinin yaşadığı Sealand prensliğine gelince kriz patlak verdi.
Bates, platformdan bir İngiliz gemisine uyarı ateşi açınca olay İngiliz Anayasa Mahkemesi’ne taşındı ve platformun, İngiliz karasuları dışında olmasından dolayı İngiliz içişlerinin görev alanı dışında olduğuna karar verildi. Bu karar ile İngiltere gayri resmi olarak da olsa Sealand’i tanımış oldu.
3. Turbo milli kimlik arayışları
Diğer ülkelerin aksine Sealand’ın milli uyanışı çok hızlı bir şekilde gelişti ve hemen İngiltere savaşı sonrası Prensliğin gerek duyduğu tüm milli semboller yaratıldı. Bugün prensliğin kendi arması, bayrağı ve Amerikan Doları ile eşdeğer Sealand Doları var. Bayrağı ise kırmızı, beyaz ve siyah renklerden oluşuyor.
4. Siber ekonomi
İnternet üzerinden sunduğu hosting hizmeti, Prenslik ekonomisinin en önemli gelir kaynaklarının başında geliyor. Hatta bir ara dünyaca bilinen HavenCo’ya ev sahipliği yapmışlığı da var. Ancak 2000 yılında kurulan bu firma, sekiz yıl sonra herhangi bir gerekçe belirtilmeden kapatıldı.
5. FIFA engeline takılan dostluk maçlarının takımı
Sealand’ın bir de milli futbol takımı bulunuyor. Ancak ülkenin hiçbir ülke tarafından resmi olarak tanınmaması mikro ülkenin futbolunu da etkilemiş. Çünkü Sealand milli futbol takımı ne UEFA ne de FIFA tarafından tanınıyor.
Durum böyle olunca da takım ancak gayriresmi dostluk maçları oynayabiliyor. Sealand; tarihinin en ağır yenilgilerinden birini tanıdık bir ülkeden, K.K.T.C.’den almış. Rakiplerine acımayan Kuzey Kıbrıslılar maçı 6-1 kazanmış.
6. Soylular ülkesi Sealand
Sealand, dünyanın en çok soylu vatandaş yüzdesine sahip. Zira vatandaşlarının hemen hemen hepsi ya şövalye ya lord/leydi ya da baron/barones konumunda. Bunun sebebi ise bu unvanların internet üzerinden satın alınabilmesi. Evet, Sealand kendi resmi web sitesi üzerinden, belirli bir ücret karşılığında, resmi imzalı ve mühürlü olarak soyluluk mertebeleri satıyor.
Ayrıca, isteyenler ülkenin kimlik kartına da sahip olabiliyor. İnternetten satışının yapılıyor olması kimseyi şaşırtmasın, zira Sealandlılar bu konuda oldukça titiz çalışıyor ve size gelen belgeler gerçekten Sealand hükümetinin mührü ve imzası ile geliyor. Soyluluk unvanı satışları, Sealand’ın en önemli gelir kaynaklarından bir diğeri. Sealand’ın izlediği bu politika sayesinde bugün dünyanın birçok ülkesinde Sealand vatandaşları bulunuyor.
7. Çare Roy Bates
Askerlikten ayrıldıktan sonra 60’larda moda olan illegal korsan radyo yayıncılığına yönelen, ülkenin kurucusu Roy Bates; İngiliz bir gazetecinin “Sealand’ı neden kurdunuz?” sorusuna şu cevabı verdi: “Tüm ülkelerde bir ton bürokrasi var. Her şey çok komplike ve hiçbir ülke maalesef tam bağımsız değil. Ben de buna tepki olarak, bürokrasinin neredeyse hiç olmadığı ve tam anlamıyla bağımsız olan Sealand’ı kurdum.”
8. Denizden Gelen Özgürlük
Uluslararası sularda kurulmuş olan bu minik ülke, varlığını sürdürülebilmesini bu sulardaki konumuna borçlu. Bunun bilincinde olan Sealandlı Bates Ailesi, sulara olan bu borçlarını ülkenin parolası ile göstermiş. Sealand’ın armasında da bulunan bu parolada Latince “E Mare Libertas” (Denizden Gelen Özgürlük) yazıyor.
9. “Geleceğin Sealand’i için çalışıyoruz”
Her hükümet gibi Sealand hükümeti de ülkelerini daha iyi yerlere getirmek için daha çok para kazanmanın yollarını arıyor. Sealandlılar, merkezi platformda kurulacak bir uluslararası internet gazinosu kurmayı hedefliyor. Böylece devlet bütçelerini katlamayı planlıyorlar. Ancak proje henüz hayata geçirilmiş değil.
10. Küçük ülkenin ses getiren darbesi
1978 yılında kendini Sealand başbakanı olarak ilan eden Alman Alexander Achenbach, Hollandalı ve Alman birkaç paralı asker ile Prens Roy Bates ve karısının İngiltere’de bulunduğu gün -ki bu ülke nüfusunu oldukça etkileyen bir durum- Sealand’a girdi ve platformda bulunan Prens Michael Bates’i de esir aldı.
Roy Bates tarafından darbe girişimi olarak kabul edilen bu hareket, Bates ve birkaç arkadaşının yaptığı operasyon ile bastırıldı. Operasyon sırasında bir de Alman vatandaşı esir alındı. Bu durum Almanya ile İngiltere arasında diplomatik bir gerginlik yarattı. Sealand pasaportu taşıyan Achenbach, vatana ihanet ile suçlanarak Sealand hükümeti tarafından hapse atıldı.
İngiltere’yi suçlayan Alman hükümeti, bu durumun son bulması için İngiltere’nin bir adım atmasını beklese de; İngiliz hükümeti, karasularının dışında bulunan bu ülkenin kendi içişlerinin dışında olduğu yanıtı verdi. Bu durumda, Almanya yolladığı bir diplomat ile Achenbach’hın 35.00 poundluk kefaretini ödeyerek onun serbest bırakılmasını sağladı. Roy Bates’e göre bu olay, Almanya’nın Sealand’ı -gayriresmi olarak da olsa- tanıması demekti.
11. Bonus: Sealand Milli Marşı “E Mare Libertas”
Sealand milli marşı Slovak besteci Basil Simonenko tarafından bestelendi. Ancak marşın herhangi bir sözü bulunmuyor. Sealand milli marşının ismi ise aynı zamanda ülkenin parolası olan “E Mare Libertas”. Marş ilk defa 2005 yılında Slovak Senfoni Orkestra Radyosu’nda kaydedildi.
12. Bonus: Bir hip-hop kliple Sealand turu
Ülke tanıtımına oldukça önem veren Sealand’ın en son başarısı, Alman hip-hop grubu Fettes Brot’u klip çekimleri için ülkeye getirmeleri oldu. Klipte platform içinde bulunan küçük kilise, spor salonu, mutfak gibi yerleri de görmek mümkün. Buyrun sizi Fettes Brot eşliğinde bir Sealand turuna çıkaralım.