Oğuz Atay’ın, içinde 8 tane birbirinden muhteşem hikayeyi barındıran kitabıdır “Korkuyu Beklerken”. Kitap, ismini içindeki aynı isimli hikayeden alır. Her Oğuz Atay eserinde olduğu gibi, bunda da yoğun karamsarlık vardır; okurken buhrandan buhrana sürüklenirsiniz. Ama bu, asla, kitaptan keyif almanıza engel değildir. Tüm öykülerde, kahramanlar farklı oldukları için yalnızlardır; farklı olmanın getirdiği buhranı yaşarlar. Ama siz bu kahramanların hikayelerine ortak olup karamsarlığa kapıldığınızda bile, Atay’ın bir cümlesiyle yeniden gülümseyebilirsiniz.
İşte zaten muhtemelen hayranı olduğunuz Oğuz Atay’ın bu özel kitabına ait, karamsar ama bir o kadar da anlamlı alıntılar…
1. “Tez davranıp inandıkları uğrunda ölmesini beceremeyenler, inanç değiştirmekten başları döne döne ihtiyarladılar.”
2. “Yalnız yaşayan insanların kendi içlerinde başlayıp biten eğlenceleri vardır.”
3. “… Fakat, mesele bu değildi; mesele, bir şeyleri, sıcak bir çorbanın kokusunu duyar gibi hissedebilmekti.”
4. “Ne zaman vaktin var, dedi. Her zaman. Ona bu sözü söylemedim tabii. Her zaman vakti olanlara saygı duyulmaz.”
5. “İyi şeyler birdenbire olur, bu kadar bekletmez insanı.”
6. “Çaresizlik yüzünden birçok şeyin anlamı kayboluyor. Sen olmadıktan sonra sana yazılan mektup ne işe yarar?”
7. “Çünkü sevmek, yarıda kalan bir kitaba devam etmek gibi kolay bir iş değildi. Ya hiç sevmemişsem bugüne kadar? Bir kitaba yeniden başlamak gibi, sevmeye yeniden başlamak pek kolay sayılmazdı herhalde.”
8. “Heyecanlarımı hep gelecekteki günler için saklamıştım; babam öldüğü zaman bile yeteri kadar üzülmemiştim, mezarın başında küçük ayrıntılara takılmıştım. Bir ağacı, bir kuşu filan seyrederken değil, düşünürken sevmiştim.”
Hayır belki de kendimi yaşanacak güzel günler için saklamamıştım: belki de sadece duygularımda her zaman biraz geç kalıyordum. Babam öldükten iki yıl sonra bir akşamüzeri, biraz üzülür gibi olmuştum. Bazı kitapların da yıllar geçtikten sonra anlamlarını sezmeye başladım. Babam ölmüştü. Eski kitapları da okuyamazdım artık.
9. “Ben ucuz bir romandım. Hayır, kötü bir edebiyatın bile bir gerçekliği vardı: Can sıkıcı taklitçilikleri bile benden gerçekti.
Ben yoktum; hatta ben yokum, olmadım diyemeyecek bir yerdeydim; kelimeler bile yan yana gelerek beni tanımlamak istemezlerdi. Ne olurdu benim de kelimelerim olsaydı; bana ait bir cümle, bir düşünce olsaydı. Binlerce yıldır söylenen milyonlarca sözden hiç olmazsa biri, beni içine alsaydı! Çok insan için söylendi ama, sana da uygulanabilir denilseydi.
10. “Her şeye yeniden başlamak da mümkün değildi. İstesem de mümkün değildi. Nerede kaldığımı unuttuğuma göre, baştan başlamak için de birtakım yetenekler gerekliydi; daha talihli doğmuş olmak gerekliydi mesela.”
11. “Beni anlamıyorlardı. Zarar yok. Zaten beni, daha kimler anlamadı.”
12. “Ben bir şeyin taklidiydim; fakat aslımı bile doğru dürüst öğrenememiştim. Belki de bana ne olduğunu sonuna kadar okumamıştım.”
Yarabbim ne korkunçtu! Belki de birilerinden duymuştum, onlar da başka birilerinden duymuştu, başka birileri de…