Tarih acımasızlıkları ile meşhur diktatörlerle dolu. Ancak hiçbirinin yaşamı, huzurlu bir şekilde sona ermedi. Sayısız insanın hayatını kâbusa çeviren, onlarca insanın ölümünden doğrudan sorumlu olan bu diktatörlerden bazıları, iktidarı kaybettiklerinde hayatını mahvettikleri insanlar tarafından öldürüldü. Kimi, düşmanları tarafından yakalandı, ağır işkenceler altında can verdi. Kimi de düşmana esir düşmek yerine, hayatına son vermeyi tercih etti. Kısacası tarihin eli kanlı diktatörlerinin hemen hepsi, yaşamları boyunca kendilerini korkunç bir sona sürükleyen adımlar attılar. Üstelik bu korkunç maceralarında yalnız değillerdi. Kimi masum ve sıradan; kimi ise acımasız ve öfkeli kadınlar da, tarih sahnesinde bu diktatörlerle birlikte yürüyorlardı. Elbette eşleri ile birlikte yürüdükleri bu yolun sonunda, onlar için de felaketten başka bir şey yoktu. İşte Elena Çavuşesku’dan Eva Braun’a, acımasız diktatörlerle birlikte korkunç sonlara sürüklenen kadınlar.
1. Elena Çavuşesku
1980’lerin sonuna gelindiğinde Doğu Bloku, ülkeleri için işler hiç de iyi gitmiyordu. Sovyetler Birliği, birkaç yıl sonra yıkılacak, tüm dünya tarihsel olarak yeni bir döneme merhaba diyecekti. İşte bu köklü değişimin ayak sesleri, 80’lerin sonuna yaklaştıkça daha yüksek bir sesle duyuluyordu…
1989 yılında, 1965 yılından beri Romanya’yı yöneten diktatör Nikolay Çavuşesku’nun iktidarı sona erdi. İktidardan düştükten sonra mahkemeye çıkarılan eski diktatör, idam cezasına çarptırıldı. Elbette saltanat sürdüğü yıllar boyunca en büyük destekçisi olan eşi Elena Çavuşesku da yanındaydı. İkili, mahkeme kararının üzerinden fazla bir süre geçmeden kurşuna dizilerek idam edildi.
Görgü tanıklarının ifadelerine göre Elena Çavuşesku, ilk önce idam mangasındaki askerlere küfürler savurdu, sonra kaçmaya çalıştı, daha sonra ise açıkça görülebilecek bir şekilde ağladı. Ancak bunların hiçbiri, en meşhur diktatör eşleri arasında olan Elena Çavuşesku’nun Nikolay Çavuşesku ile birlikte korkunç bir sona sürüklenmesini engelleyemedi.
2. Yang Kaihui
Çin Halk Cumhuriyeti’nin komünist lideri Mao Zedong, ülkeyi bir dikta rejimi ile yönettiği yıllar boyunca sevilen bir insandı. Ancak pek çok insan tarafındansa nefret edilen bir figür oldu. Mao’ya en büyük sevgiyi besleyen de, en çok nefret eden de eşi Yang Kaihui’den başkası değildi. Yang Kaihui, Çin’deki komünist hareketin en önemli ismi Mao’nun ikinci eşiydi. Çift, 1920’lerin ikinci yarısında evlendi. Ancak Mao’nun tıpkı ilk evliliği gibi bu evlilikte de daha başlangıçtan itibaren pek çok sorun ortaya çıkmıştı. Çünkü o zamanlar zorlu bir iktidar savaşının içerisinde olan Mao, etrafındaki insanların duygu ve düşünceleri ile ilgilenmiyordu.
Mao’nun, duygularını görmezden geldiği insanlara eşi Kaihui da dahildi. Üstelik Mao, eşini sık sık aldatıyordu. Yang Kaihui, bu durumun farkında olsa da Mao’ya sonsuz bir aşk ile bağlı olduğundan, ondan bir türlü uzaklaşamıyordu… Yang Kaihui, 1930 yılında Çin’deki milliyetçi güçler tarafından yakalandı. Çok sevdiği eşine ihanet etmektense, korkunç işkencelere katlanmayı tercih etti ve idam edildi.
3. Jiang Qing
Jiang Qing, Çin Komünist Partisinin başında bulunan ve uzun yıllar boyunca ülkeyi tek başına yöneten Mao’nun son eşi. Ancak içlerinde en acımasız olanı…
Çift 1939 yılında evlendiğinde, Mao ileride mutlak iktidar sahibi olacağı bir geleceğe doğru adım atıyordu. Jiang Qing da Mao’nun bu engelli, kanlı ve uzun yolculuğundaki yol arkadaşıydı. Öyle ki Qing, milyonlarca insanın büyük acılar çekmesine neden olan Kültür Devrimi’nin de mimarlarından biriydi. Yani tıpkı eşi gibi, sayısız insanın yaşamının kâbusa dönmesinden birinci dereceden sorumluydu. Bu nedenle son nefesini, huzurlu yatağına vermesi de beklenemezdi…
Mao, 1976 hayatını kaybetti. Takip eden süreçte Jiang Qing, Mao muhaliflerinin önemli hedeflerinden biri haline geldi ve 1980 yılında, Kültür Devrimi sırasında işlediği suçlar nedeniyle idam cezasına çarptırıldı. Savunması ise hayli ilginçti. Jiang Qing suçsuz olduğunu Mao, kendisinden ne istediyse onu yaptığını ileri sürüyordu.
Bu durumu ise “Ben Mao’nun köpeğiydim. Bana kimi ısırmamı söylediyse ısırdım.” cümleleriyle ifade ediyordu. Belki de bu ikna edici savunma sayesinde, idam cezası iki yıl ertelendi. Daha sonra ise müebbet hapis cezasına çevrildi. Hapiste geçirdiği yıllarda kansere yakalandı. Ancak kanser onu öldürmeden önce, 1991 yılında intihar ederek yaşamına son verdi. Ölümü, Çin’de büyük bir sevinçle karşılandı.
4. Ekaterine “Kato” Svanidze
Sovyetler Birliği’nin Lenin’den sonraki Lideri Josef Stalin, 1900’lerin başında devrimci ideoloji ile tanışmıştı. Aynı yıllarda Gürcistan’ın Tiflis kentinde Svanidze ailesine ait bir evde, arkadaşları ile birlikte siyasi projeler üzerine çalışırken ailenin sakinlerinden Ekaterine “Kato” Svanidze ile tanıştı. İkili birbirilerine âşık oldu. Ancak bu aşk, Kato’nun yaşamında acı ve kederle dolu yeni bir sayfanın açılması anlamına geliyordu.
Josef ve Kato, 1906 yılında evlendiler. Stalin, eşine derin bir tutkuyla bağlı olsa da, ideolojik hesaplar, “memleket meseleleri” onun için daha öncelikliydi. Bu nedenle kısa süre sonra, çeşitli ideolojik ve siyasi eylemler gerçekleştirebilmek için eşini geride bıraktı.
Kato, bu süre zarfında sırf Stalin ile evlendiği için hapis cezasına çarptırıldı ve kısa bir süre hapiste kaldı. Stalin’in bitmek bilmeyen meşguliyetleri yüzünden özlemini duyduğu aile ortamına hiçbir zaman kavuşamadı, çocuğunu tek başına büyüttü, ömrü boyunca Stalin’den uzakta, tek başına bir hayat sürmek zorunda kaldı. Bu zorlu yaşam, Kato’nun hastalanmasına ve çok genç yaşta hayatını kaybetmesine neden oldu.
5. Mao Fumei
Bir dönem Tayvan’ı dikta ile yöneten Çan Kay Şek de eşinin yaşamının felakete sürükleyen diktatörlerden biri… Mao Fumei ile Çan Kay Şek henüz çok genç yaşta evlenmişlerdi. Bir başka ifadeyle Fumei, ömrünün büyük bir bölümünü psikolojik işkenceye uğrayarak geçirmek durumunda kalmıştı…
Evliliğin ardında Mao, Çan ailesinin evine taşındı. Ancak aile içi dinamiklere şahit oldukça mutlu bir evliliğe dair beklentilerini de geride bıraktı. Mao bu dönem hakkında “…Sessiz kaldım ve nadiren konuştum… Yapabileceğim tek şey mutlak çaresizliğime gizlice ağlamaktı…” ifadelerini kullandı. Mao’nun yaşadığı psikolojik savaş anacak Çan Kay Şek’in ölümüyle sona erdi. Mao ise 1939 yılında Çin-Japon Savaşı sırasındaki bir bombardımanda hayatını kaybetti.
6. Lucia Bauer
Yugoslav diktatör Josip Tito da tarihteki diğer bütün diktatörler gibi sayısız insanın yaşamını alt üst etmişti. Bu insanlar arasında, diktatörün eşlerinden biri olan Lucia Bauer de vardı…
Çiftin evliliği yalnızca iki yıl sürdü. Çünkü Yugoslavya’nın mutlak yöneticisi olan Tito’nun eşi Lucia Bauer tutuklandı. Dahası, göstermelik bir mahkemenin ardından idam cezasına çarptırıldı. Lucia Bauer idam edildikten kısa bir süre Tito, “eşinin hain eylemlerini fark edemediği için kendisini suçlu hissettiğini açıkladı.”
7. Eva Braun
Adolf Hitler, tarihin en ünlü diktatörlerinden, belki de en ünlüsü. Haliyle Eva Braun da en ünlü diktatör eşleri arasında. İkili 1929 yılında Braun henüz 17 yaşındayken tanışmışlardı. 1945 yılın 29 Nisan günü evlendiler. Yalnızca bir gün sonra, 30 Nisan’ında ise intihar ettiler…
Evet, tarihin en acımasız diktatörlerinden birinin yol arkadaşı Hitler’e koşulsuz şartsız bağlılığın sembolü Eva Braun henüz 33 yaşında, Berlin’de bir sığınakta ömrü boyunca hayranlıkla bağlı olduğu diktatör ile birlikte intihar ederek yaşamına son verdi.
Kaynak: 1