ABD, şimdiye dek birçok kez, insanlar üzerinde tüyler ürpertici deneyler yaparken enselendi. Çoğunda deneklerin ne rızası ne de kendisine ne yapıldığı hakkında fikri vardı. Biliyoruz komplo teorileri sizin de canınızı sıkıyor ama bu deneyleri okuyunca insan ister istemez “Acaba?” diyor.
Deneyler arasından en korkunç ve ölümcül olanları listeledik ve dünyaya güveninizi sarsmak pahasına paylaşıyoruz:
1. Askerler üzerinde denenen hardal gazı (iperit)
1940’lı yıllarda biyolojik silah araştırmaları artış gösterdi. Yetkililer, bu silahları ordu üzerinde denemeye karar verdi ve buna hardal gazından başladılar. Askerlerin vücuduna, kendilerine hiç bilgi verilmeden, hardal gazı spreyleri sıkıldı. Gazın içindeki diklorodietil sülfür, askerlerin derilerinde yanıklara ve şiddetli acılara sebep oldu. Yetkililer, çok yetkili olduklarından, gaz maskelerinin bu gaza karşı ne kadar koruma sağladığını da merak etti ve askerleri maskelerle birlikte gaz odalarına kapatıp daha kötü sonuçlara yol açtı.
2. Japon ameliyat canavarı
İkinci Dünya Savaşı’nda, Japonya’nın biyolojik ve kimyasal savaş araştırmaları yapan bir ekibine başkanlık eden Dr. Shiro Ishii, mahkumlar üzerinde anestezi kullanmaksızın viviseksiyon (deneysel amaçlı canlı kesim) uygulamakla görevli bir doktor. Bu korkunç deneylerde, hamile kadınların bebeklerinin ölmesine ve kimilerinin kalp krizi geçirip hayatını yitirmesine dahi sebep olmuştur. 1945’teki yenilginin ardından, doktor Ishii tüm mahkumların öldürülmesini emredip tutuklanmıştır. Ardından, Amerikan general Douglas McArthur kendisiyle bir anlaşma yaparak, şimdiye dek yaptığı araştırma sonuçlarını paylaşması karşılığında, işlediği suçlardan hüküm giymekten kurtulmasını sağlamıştır. Direkt olarak suçları işleyen taraf olmasa da, Amerikan hükümeti burada suça adeta ortak olmuş ve daha birçok insanın ölümüne yol açacak biyolojik savaş hakkında güçlenmiştir.
3. Şehirlere sıkılan kimyasal spreyler
Amerika’nın kötü senaryoları değerlendirme şekli gerçekten inanılmaz. Bir ordu, CIA ve hükümet ortak yapımı olarak, bazı Amerikan şehirleri üzerinde 1950-1969 seneleri arasında biyokimyasal savaş simülasyonu oyunları oynanmıştır. Florida’daki Tampa kıyısına bir öksürük virüsü yayılarak 12 kişinin ölümüne sebep olunmuş, San Francisco’ya sıkılan bakteriyel patojenlerle birçok vatandaşın zatürreye yakalanmasına yol açılmış, Florida’daki çeşitli parklara salıverilen çekirgelerle birçok insan sarı humma ve dang hummasının pençesine bırakılmıştır.
4. Guatemala’ya bilinçli şekilde bulaştırılan zührevi hastalıklar
https://www.youtube.com/watch?v=j8PMZB1bvZE
1940’larda penisilinin frenginin tedavisinde kullanılmaya başlanmasının ardından, Amerikan hükümeti tabii ki bu tedaviyi test etmek istedi. Deneklerini Guatemalalı vatandaşlardan seçen Amerika, frengili hayat kadınlarını bilinçli şekilde mahkumların arasına ve askeri kamplara bıraktı ve hastalığın fuhuş yoluyla dağılmasını sağladı. Bu şekilde istediklerini elde edemeyince ise, deneklere aşı yapmaya başladı! Araştırmacılar, frengi bakterisini erkeklerin penislerine, kollarına ve yüzlerine enjekte etti. Hasta etme işlemi bitince de tedavi sürecine başladılar. Bu süreçte, deneklerin 3’te 1’i hiç tedavi edilmedi ve ölüme terk edildi. Ekim 2010’da, Hilary Clinton, bu olaylar için geç de olsa resmi bir özür diledi.
5. Manhattan Project’i böyle bilmezdik: İnsanlar üzerinde yapılan gizli atom bombası deneyleri
Hepimizin bildiği gibi Hiroshima ve Nagasaki’yi darmaduman eden atom bombası, “Manhattan Project” adıyla bilinen çalışmalar serisinde geliştirildi. Ancak tarih kitaplarında yazanların ardında, saklanan bir gerçek vardı: Manhattan Project süresince, 18 insana plütonyum enjekte edildi! Bu insanların bir kısmı orduda asker, bir kısmı ise, o dönem Chicago hastanesinde yatmakta olan insanlardı. Tabii ki hiçbirinin deneyden ve kendilerine verilen zarardan haberi olmadı. Enjeksiyon sonrasında 18 hastanın yalnızca 5’i 20 seneden fazla hayatta kalabildi. Plütonyumdan sonra işin içine uranyum da girdi. 1946 ve 1947 yıllarında, Massachusetts hastanesinde yatan 11 hastaya, Manhattan Project’in finanse ettiği Dr. William Sweet tarafından uranyum enjekte edildi. Hastaların tamamı öldü.
6. Ataç Operasyonu
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra, Amerikan hükümeti gizlice “Operation Paperclip” yani “Ataç Operasyonu” adını verdiği bir program başlatarak, Nazi Almanyasından ve çevre ülkelerden 1500 bilim insanı, teknisyen ve mühendisi ülkeye soktu. Bunu, Almanların ürettiği teknolojiyi Sovyetlerden ve İngiltere’den korumak için yapan Amerika, aileleriyle birlikte 3700 kişi eden bu güruhu saatlerce ve günlerce sorguya çekti, yerleştirildikleri yerleri terk etmelerini engelledi ve kendilerine zorla bilgi vermelerini sağladı.
7. Porto Riko’ya bulaştırılan kanser
1931’de Dr. Cornelius Rhoads, Rockefeller Enstitüsü’nden finansal destek alarak Porto Riko’da kanser çalışmaları yapmaya başladı. Porto Rikolu vatandaşlara kanserli hücre yerleştirip sonuçlarını araştıran doktor, 13 kişinin ölümüne sebep oldu. Bununla da kalmayıp şu demeci verdi: “Porto Rikolular bu dünyanın görüp görebileceği en pis, en tembel, en hırsız ve en dejenere ırktır. İmha sürecinde elimden geleni yaparak sekizinin ölmesini, birçoğuna da kanser hücresi yerleştirilmesini sağladım. Tüm doktorlar, talihsiz deneklerin işkence görmesinden zevk alır.” Keşke bununla kalıp hapse atılsaydı ancak Rhoads, Birleşik Devletler Atomik Enerji Komisyonu’na seçilerek kimyasal savaş projelerinin başına getirildi. Aynı zamanda Amerikan Kanser Derneği’nin de başkan yardımcısı oldu. Hayat hiç adil değil.
8. Pentagon’un kanserli Afrikan-Amerikanlara radyasyon vermesi
1960’larda Savunma Bakanlığı pek çok fakir ve kanserli Afrikan-Amerikan hasta üzerinde röntgen ve ışıma deneyleri yaptı. Hastalara yalnızca tedavi alacakları söylendi ancak yapılan, vücutlarını yüksek seviyede radyasyona maruz bırakmaktı. İleride dava açmalarını önlemek için, kendilerine yapılanlarla ilgili detayları içeren hastane evraklarına, hastaların isimlerinin yalnızca baş harfleri yazıldı. Atomik Destek Teşkilatı’ndan Dr. Eugene Saenger aynı prosedürü benzer niteliklerdeki başka hastalara da uyguladı. Hastalar şiddetli ağrı, kusma, burun ve kulaklarından kan gelmesi gibi şikayetlerle acı çektiler ve proje sonunda 20’si hayatını kaybetti.
9. Gece Yarısı Orgazmı Operasyonu (Operation Midnight Climax)
https://www.youtube.com/watch?v=c4f9Hs0s1jQ
Bu da bir LSD deneyi hikayesi… Rızaları alınmadan seçilmiş bir grup insan, CIA’in finanse ettiği seks işçileri tarafından New York ve San Francisco’da belli genelevlere götürüldüler. Seks işçileri , deneklerle seks yapmak yerine, onlara LSD ve marihuana verdi. Olaylar, aynen bir araştırma şirketinin yaptığı görüşmeler gibi bir camın arkasından izlendi.
10. Tuskegee
1932 ve 1972 seneleri arasında, bilim insanları Tuskegee’deki frengili 400 Afrikan-Amerikan çiftçi üzerinde çalışmalara başladı. Çiftçilere tabii ki gerçek açıklanmadı. Onlara, frengi hastası oldukları söylenmedi, literatürde dahi olmayan “bad blood” hastalığından muzdarip olduklarını ve bunun tedavisini uyguladıklarını söylediler. 1947’de, penisilinin frengi için standart bir tedavi yöntemi olduğu fark edildi. Yine de, Tuskegee’lilere kürü olan bir hastalığa sahip oldukları açıklanmadı ve araştırmalara devam edildi. Olay meydana çıktıktan sonra, Bill Clinton 1997 senesinde resmi bir özür dileyerek hükümetin bu denli ırkçı bir araştırma yürüttüğü için çok üzgün olduğunu söyledi.