“20’li yaşlarda en çok hayat değiştiren doğa olayları” listemiz henüz ortalıkta olmasa da eminiz ki bu listenin birinciliğine filmler ve konserler beraber oynardı.
İzlendiğinde hayat amacı veren, doğmamış çocuğu kestiren, pet şişede bilet alabilmek için para biriktirten konserler ve her konserde mutlaka karşılaşacağınız tiplerle bir konser anatomisi orada şurada değil, ama aha burada aşağıda.
En önde aşkından bayılan “çocuğumu keserim”ci kız topluluğu
Bazı gruplar/müzisyenler var ki ergenliğe giren kızların bu süreci azan hormonlarla beraber daha rahat geçirmelerine yardımcı oluyorlar. 6 milyon genç kızın rüyasını tek gecede Inception’a çeviren bir Levo Dicaprio bunun oyuncu versiyonuysa (doğal olarak Titanic), adını anmak bize acı verse de bunun “müzik” kulvarında at koşturanı huzur bozucu Justin Bieber’dır. Biraz daha toprağımıza dönersek özellikle bir 15-20 yıl öncesinde duvara asılan güneş kolyeli Kenan Doğulu ve parlak gözlü Tarkan posterleri de işe yarayabilir tabii.
Aşkından gerçekten bayılan, alana ambulans getirten histerik hatunlar
Zamanında Tarkan konserlerinde çok olurdu bu. Bu olayı kızın konser anında hayalini kurduğu adamı onun kadar isteyen seksen milyon kız daha görünce yaşadığı hayal kırıklığının bedende yarattığı gözlenebilir bir sonuç olarak görüyoruz.
Arkalarda hem at koşturup hem pogo yapan hiperaktif gençler sürüsü
Dostça dokunuşlara gark olan bu gençler konserleri tam anlamıyla bir enerji boşaltma arenası olarak gördüklerinden ortalığın bağırsağına koyarlar tekmeyi. Çoğu zaman olaysız dağılsalar da yanlış yere gelen bir yumruk kavga sebebi de olabilir, dikkat.
Bir adet “Merhaba İstanbuuuuuul!” diye bağıran yağuşuklu yabancı grup frontman’i
Sana da merhaba Alexciğim. Yabancı grupların izleyicinin kalbini çalmak için kullandığı en belirgin yöntemlerden biri size şehrinizmiş gibi hitap etmek, bir diğeri de Google Translate’ten teşekkür ederim, harikasınız gibi basit takdir cümleleri öğrenip onları kötü bir telaffuzla söylemek -telaffuz ne kadar kötüyse seyirci o kadar bayılır “Aaaa canım bak nasıl da söyleyemiyo bi teşekkür ederim’i” diyerek. O zaman “Teşşeakuğle İstanbuuuul!”
Sağırlığını dile getirmeye meraklı “Sizi duyamıyoruuuuum” diye bağıran solist
Eve gittiğinizde boğazınızın niye şiştiğini merak ediyorsanız cevap işte tam da burada gizli.
Sevgilisinin omzunu katır gücüyle çökertmese ölecek aşk koalası
Bencil sevgili diye buna deriz. Bi in la çocuğun kucağından, baldırınla tıkadın zaten herifin kulaklarını, bi dur o da dinlesin. Bir dahaki sefere yanında en dandiğinden 3-5 beyaz plastik düğün sandalyesi götür de onların üstüne çıkar dinlersin omuz düşmanı bencil seni.
Almak için kavanozda para biriktirilen gitarı umarsızca parçalayan kızgın gitarist
Sahneden uzak durma sebebidir, kör eder.
Grupların “He hadi şimdi içeri koşalım sonra hemen geri gelelim” diyerek yaptığı “bis”
Bi kere de ağlatmayın, çığırtmayın şu insanları. Gitmeden gelin işte. Tuvalet molası veriyor olsanız neyse. Koşup geliyorsunuz lan! Koşup geliyorsunuz el insaf…
Konseri izlemeyi unutup video çekmeye dalan oynat tuşu elemanı
Bunun altında yatan iyi niyeti biliyoruz. Bir daha yaşanmayacağı kesin olan bir anın bir şekilde saklanmaya çalışılması. Lakin yolunun da bol uğultulu ve sabitlenememesi normal bir elden geçmeyeceği de açık sanki.
Konseri geçici bir ‘moda kusma alanı’ olarak gören kombin hatun
“Yırtık kot, kovboy çizmesi, göbeği açık üst. Hem özenmemiş gibi görüneyim ama aslında bunları birleştirmek için 2 saat harcadım, neyse şortum yırtık oradan bi evsiz puanı alırım.”
Grup tişörtünü hiç yıkamamış, giymek için konser gününü beklemiş sadık dinleyici
Saygı duyulası elemandır. Konseri tek izlemeye gelmiştir, zaten onun için astral seyahat niteliğindeki bu deneyim sosyal bir etkinlikten öte bir kaçıştır. Konser bitiminde adeta sinemadan çıkmış insan gibidir. Suratında huzurlu bir gülümsemeyle onu alanı terk ederken görebilirsiniz.
“El üstünde tutulmak” deyiminin vücut bulduğu “crowd surfing”ciler
Atlayan Khaleesi değil de bir başkası olsun da ense tıraşınızı görelim.
Konser bittiğinde terli tişörtten ceplerindeki çekirdeğe kadar her şeyi bağışlayan anlayışlı grup
Bunun bir de kendisini kalabalığa fırlatan grup üyesi modeli vardır ki, pek kullanışlı olmaz. Adamı halıya sarıp götürecek değiliz. Adam gibi yarın öbür gün “Bende o konserin setlist’i var ehe ehe” diyerek hava atacağımız materyalleri gönderin bize. Baget olur, pena olur, hadi leş gibi kokan tişört de olur…
Sahneye iç çamaşırını atmayı sosyal sorumluluk projesi haline getiren kız
Yakın zamanda evde giymediği ne varsa poşetle alana getirip her şarkıda üç beş tane fırlatacaktır etrafa. Harbiden o sütyenler ne oluyor merak edeniniz var mı?
Konser izlemeye değil aşk tazelemeye gelen yekvücut olmuş sevgililer
“Şşş eve gidin laa” şeklinde salça olunası tiplerdir. Onlar yanda öpüşür koklaşır, gözünüz kayar, belki eski sevgilinizle Özpudingler Pastanesi’nde yediğiniz muhallebi aklınıza gelir. Bünyeye zarar.