Uhud’da terkedilen okçular tepesinin ya da Pearl Harbor’da dikkate alınmayan radar operatörlerinin önemini savaş sonunda herkes öğrenmişti değil mi ? Savaşın kendisi bir hatadır biliyor ve kabul ediyoruz ama savaş ciddisi abilerimizin hatalarına da tebessüm etmekten alamıyoruz kendimizi. Keşke komik hatalar olarak kalabilselerdi elbette… Bol tebessümlü savaş hataları için buradan bilgi edindik ve sizin için derledik.
Gemisinin üstüne sifon çeken kaptan
Bu model botta yüksek basınçlı ve hareket halindeyken bile kullanılabilen yeni bir sifon çekme sistemi vardı. O kadar karmaşık bir sistemdi ki, başında denetçi olmadan kullanılamıyordu.
Ama kaptan Karl-Adolp Schlitt yine de denemeye karar verdi. Nasıl olsa bir tuvaletti, ne kadar karmaşık olabilirdi?
Biraz sonra Schlitt kendini denizaltının içine giren Atlantik suyunun içinde buldu. Geri pompalayamadığı için denizaltını su üstüne çıkarmaktan başka çaresi olmadığına karar verdi.
Bu olay savaşın ortasında oluyordu ve Alman denizaltısı casus görevi için İngiltere sahiline 10 mil ötedeydi. Neredeyse dakikasında İngiliz uçakları tarafından görüldü ve bombalandı. Schlitt kaçamayacağını anladığı zaman gemiyi terk etmeleri için emir verdi ve sağ kalan her asker yakalandı.
Oyun oynarken kalesini kaybeden kaptan
1761’de Michilimackinac Kalesini kazanan İngilizlerin yerli kabilelerden komşuları olmuştu. Savaş olanca hızıyla devam ederken kalenin dışında ki yerliler lekros oynuyor, İngilizlerse bayılarak izliyorlardı. Gittikçe yumuşayan bir havayla aylarca devam etti bu ikilinin flörtü. Sonunda neden kaleleri olduğunu unutan askerler; oyun oynamak, yerlileri aşağılamak ve oyun skorlarına bahse girmek için çıktılar kalelerinden. Bugünden sonra birlikte oynadıkları lekrosda top kaleye her yaklaştığında yerliler silah depolamış, sonunda da kale içinde kuşandıkları bu silahlarla kaptan dahil çoğu İngiliz askeri öldürerek kaleyi alıp oyuna kısa bir ara vermişler.
Savaş alanını bulamayan general
Shiloh savaşında General Lew Wallace yedek bölüğe komuta ediyordu. Yani işler sarpa saracak noktaya gelirse takviye birlik olarak savaşa destek verecekti. Nitekim .Wallace’a ihtiyaç duyuldu, ama Wallace birliğini yanlış rotayla savaş alanına götürüyordu. saatler süren bir yolculuktan sonra şaşılacak bir talihle kendilerini düşman arkasında buldular. Savaşa gecikmesinin bahanesini muhteşem bir avantajla yakalayan Wallace, bunun kendi fikri olduğunu söyleyerek hatasını telafi edebilir dahası dehasını tarihe not düşebilirdi. Wallace bunun yerine pozisyonlarının yanlış olduğuna kanaat getirdi ve ilk olmaları gereken yere ulaşmaları için emir verdi. bu yolculukta da epey zaman kaybeden general, birliğine kavuştuğunda küplere binmiş bir generalle kaybedilmek üzere olan bir savaş buldu önünde. Sonuç olarak savaş kaybedildi ve Wallace’ın apoletleri de söküldü.
William Wallace yoksa cesur yürekler para eder mi ?
Breaveheart’tan yüzyıllar sonra, İngiliz ve İskoçlar birbirilerinden nefret ediyorlardı ve iki ülke arasında çıkan savaş herhangi bir nedenden dolayı olabilir. Bu örnekte İngiltere Kralı Henry VIII yeğeni İskoçya Kralı, James V. ile mutlu değildi çünkü James amcasıyla olan bir görüşmeye gelmemişti. Henry yağmalama, yıkım ve James’in topraklarını mahvetmesi için binlerce adam gönderdi. Neticede İskoçların sabrı da taştı…
İskoçlar savaşa geldiğinde hazırlandılar ve generallerinden hevesli bir şekilde emir beklediler. Etrafa bakınıp birkaç dakika bekledikten sonra fark ettiler ki sorumlu kimse yoktu. İskoç komutanı Robert Maxwell (gayriresmi bilgi) hastalanmış ve orduyu bırakmak zorunda kalmış. Ama bütün bunları küçük bir görevi yerine getirmeyerek yapmıştır: Kimseyi yerine bırakmamıştır. İngilizler geldiğinde bazı İskoçlar kaçmış, bazıları savaşmış bazıları da öylece durup emir verilmesini beklemiş – İngilizlerin orada ve onları öldürmelerine rağmen. En sonunda 3,000 İngiliz askeri hala etrafta olanları yakalamış ve 1,200 esir almışlar.
Boş adaya saldırıp üstüne 100 küsür zayiat vermek
Amerikalılar tarafından işgal edilmiş Kiska adasını Japonlar 500 denizciyle geri alınca, Amerikalılar 35 bin adamla karşılık vermeyi düşündü. Düşmandan 70 kat fazla asker getirmek “defolun” mesajını vermeye yeter.
17 Ağustos 1943’te Amerikan ordusu Kiska sahiline 95 gemi ve 168 uçakla geldi. Sahilleri uçaklarla bombaladılar, toplarla garnizonları yok ettiler ve en son askerler gördükleri her şeye ateş ederek saldırdı.
Adayı aldılar ve 122 adam kaybettiler. Amerikalılar silahlarını yeniden doldurmaktan vazgeçip kendilerini övüp cesetleri saymaya başladılar. Ama bir anda hiç düşman cesedi bulamadıklarını fark ettiler. Ya Japon askerleri yabani bir hayvan tarafından yok edilmişti ya da Amerikalılar işletilmişlerdi.
Peki ya nasıl oldu da boş adada zayiat verildi? Amerikan İstihbarat görevlileri bu ödülü kazanıyor. Uçağı gönderip fotoğraflarını çektikten sonra Kiska adası terkedilmişe benziyordu. Ve terkedilmişti – Japonlar adayı 2 hafta önce terk etmişlerdi. Yine de adanın boş olup olmadığını kontrol ederek zaman harcamamak için askerleri yollama kararı alındı. Tebrikler baylar!
Eğlenceli bir hata olabilirdi – 122 asker ölmeseydi. Peki düşmansız bir savaşta nasıl bu kadar adam ölür? 24 kişi dost ateşinden, gemiyi patlatan mayından 51 kişi ve 47 kişi de ormanın içinde kayboldu.