Kızıl Ordu başlangıçta Sovyetler Birliği halklarına ve cephelerde savaşan askerlerine moral ve motivasyon vermek amacıyla kurulmuş bir ordu korosu. Adını da kendinden alıyor haliyle… Özellikle İkinci Dünya Savaşı yıllarında büyük başarılara imza atmış Kızıl Ordu Korosu’nu dünya üzerinde bilmeyen yok. Dost-düşman demeden herkesin severek dinlediği koro, gittiği her yerde sahneleri hıncahınç dolduruyordu. 2016 yılında yaşanan trajik uçak kazası olmasaydı günümüzde varlığını sürdürmeye devam edecek olan koro, arkasında notalardan oluşturduğu bir külliyat bıraktı.
Sovyetler Birliği tarafından kurulmuş Kızıl Ordu Korosu, bir ordu korosu olmasının da dışında, dünya müzik tarihinde de önemli bir yere sahip.
Koro, Rusya’nın halk şarkılarından kilise müziklerine, opera aryalarından popüler şarkılara kadar birçok şeyi seslendiriyordu.
“Katyuşa”, “Kalinka”, “Kernina” ve “Ave Maria” icra ettiği en sevilen eserler arasında yer alıyor.
Sovyetler Birliği 1991 yılında dağılsa da koro, her dönemin hit şarkılarını repertuvarına katarak Rusya başta olmak üzere, dünyanın her yerinde konserler vermeye devam etti.
Dünyaca ünlü Sovyetler Birliği Marşı’nın bestecisi koronun ilk kurucularından ve ölene dek koroda şeflik yapan Aleksandr Aleksandrov.
Marş Sovyetler’in parçalanmasından sonra sözleri değiştirilerek günümüzde Rusya Ulusal Marşı olarak da kullanılıyor.
Sovyet tarihinin en ünlü bestelerinden Büyük Anayurt Savaşı marşları olan Svyaşennaya Voyna ve Nesokruşimaya i Legendarnaya besteleri yine Aleksandr Aleksandrov’a ait.
Bünyesinde oniki asker, bir vokal, bir akordiyon, iki dansçı ve bir anlatıcı bulunan Kızıl Ordu ilk şeklini 1928 yılında Moskova Merkez Ordu Kulübü’nde aldı.
İlk resmi gösterisini 1929 yılında Sovyetler Birliği’nin uzak doğu bölgesindeki demir-yolunda çalışan askerler için yaptı.
Ordu içerisinde hiyerarşi göz önünde bulundurulmadan, her kademeden askerin katılabildiği koro, 1933 yılına kadar askerlere moral olması ve kaliteli müzik sunmak adına 300’e yakın konser serileri gerçekleştirdi.
İkinci Dünya Savaşı’nda tüm Sovyet bölgelerinde halka ve askerlere daha fazla moral vermek adına 1500’e yakın konser verdi.
Aleksandr Aleksandrov’un 1946 yılında konser için gitmiş olduğu Berlin’de hayatını kaybetmesi üzerine oğlu Boris Aleksandrov babasının görevini devraldı ve o da babası gibi başarılı bir şekilde şeflik görevini sürdürdü.