Delta Force ve Counter Strike gibi kült savaş oyunlarının ardından Hollwood filmleri ile aşina olduğumuz hayalet katillerin hiç bilinmeyen karanlık dünyası ile tanışma vakti.
Birinci ve İkinci Dünya Savaşı, toplumsal krizlere yol açan suikastler, soğuk savaşlar ve rehine kurtarma operasyonlarında çok önemli roller üstlenen keskin nişancılar, 20. yüzyılı yeniden yazdılar.
Sanılanın aksine yalnız çalışma gibi huyları pek olmayan bu ölüm makineleri çoğunlukla Nato ve Amerikan ordusu dışındaki birliklerde solo performans gösterir. Kendilerine refakat eden diğer bir kişi ise keskin nişancının vuracağı müstakbel maktülün uzaklığı, mevcut çevre koşulları ve dürbün hesaplamaları gibi coğrafi ve matematiksel verileri bir co-pilot edası ile kendisine aktarır.
Görevlerini başarı ile tamamlama deneyimleri ve hayatta kalma olasılıkları çoğu zaman arazide ne kadar iyi kamufle olduklarıyla doğru orantılı olan keskin nişancılar, II. Dünya Savaşı sırasında etkin olarak görülmeye başladı ve hiçbir şey bir daha eskisi gibi olmadı…
1. Lyudmila Pavlichenko: Bir ABD başkanı tarafından Beyaz Saray’a kabul edilen ilk Sovyet vatandaşı
Kadınların tehlikeli ve saygı duyulası yaşam formları olduğu konusunda erkekler olarak hemfikiriz.
Lyudmilla Pavlichenko, mankenlere taş çıkarabilecekken Sovyet Ordusu’nda keskin nişancı olmayı tercih eden 2000 kadından biriydi. II. Dünya Savaşı boyunca görev aldığı Odessa, Sivastapol cephelerinde 36’sı düşman keskin nişancı olmak üzere 309 Alman askeri öldürerek bir kadının istediğinde ne kadar tehlikeli olabileceğini tüm dünyaya kanıtladı…
Bir tanıtım ziyareti için Amerika’ya gönderildiğinde kendisini Beyaz Saray’da Franklin Roosevelt karşıladı. Pavlichenko, böylelikle Sovyet tarihindeki bir ilke imza atarak ABD başkanı tarafından kabul edilen ilk Sovyetler Birliği vatandaşı oldu.
2. Kapıdaki Düşman: Vassili Zaitsev
Dünya Savaşı’nda sahneye çıkan ve hayatı Hollywood filmlerine konu olan Sovyet keskin nişancı. II. Dünya savaşı sırasında görev aldığı Sovyet ordusunda, Stalingrad cephesinde aralarında 13 Alman keskin nişancının da bulunduğu toplam 225 askeri yok etti.
Hayatının anlatıldığı Enemy at the Gates adlı filmde Hollywood, Zaitsev’in yazdığı efsaneyi zedelemek için amansız düşmanı olan keskin nişancı Binbaşı Walter König adlı karakteri yarattı.
1943 yılında dürbünü içinden geçerek gözüne isabet eden sniper mermisi ile ciddi şekilde yaralandı ve ölümden döndü… Tam 12’den yediği bu mermi onu cephelere veda etmek zorunda bıraktı. Her şeye rağmen başarıları, Sovyet ordusunun morallerini yüksek tutması için askerler arasında kulaktan kulağa yayıldı.
3. Bağdat Avcısı: Juba
Amerika’nın sözüm ona demokrasi götürmek amacıyla Irak’ı işgal etmesinin ardından ortaya çıktı ve Iraklı her çocuğun idolü olan bir halk kahramanına dönüştü.
Avladığı askerlerin vuruluş anlarını videoya çekmesi ve Youtube’da yayınlaması +pr yönüyle onu diğer diğer keskin nişancılar arasında ayrı bir noktaya taşıdı. Gerçek hayatı ve adına dair bilgiler rivayetten öteye gidemese de Irak İşgali’nden bu yana resmi olarak 645 Amerikan askeri öldürerek normal bir taburdan çok daha etkili bir rol üstlendiği gayet açık.
4. Beyaz Ölüm: Simo Häyhä
Yeryüzünün gelmiş geçmiş en iyi keskin nişancısı. Rus’ların Finlandiya’yı işgal etmesinden önce sadece basit bir çiftçi ve sade vatandaşken orduda görev aldığı 1939 – 1940 yılındaki Kış Savaşı boyunca 505 asker öldürdü. Bu tek kişilik katliamın ardından Kızıl Ordu tarafından kendisine “Beyaz Ölüm” lakabı ithaf edildi ki Ruslar’a bu konuda hak vermemek işten bile değil…
100 günden daha kısa bir sürede sniper ile elde edilen en çok ölü sayısına ulaştı. Ünü cephede kulaktan kulağa Rus komutanlarına kadar gidince peşine özel birlikler takıldı. -40 derecede nefesinin belli olmaması için ağzında kar ile atış yapan Hayha, topçu ateşi desteği ile 6 Mart 1940’da bir Rus askeri tarafından çenesinden vuruldu.
Çenesi paramparça olmasına rağmen hayatta kalmayı başardı ve kısa bir süre komada kaldıktan sonra barış anlaşması imzalanan 13 Mart tarihinde uyandı…
5. Mümkün olmayan tesadüf: Thomas Plunkett
600 metreden yapmış olduğu atış ile ünlü bir Fransız generalini vurarak ordusu adına kritik ve önemli bir başarıya imza atan İrlandalı keskin nişancı. Tuhaftır ki yapmış olduğu atışın şans eseri olduğunun düşünülmemesi için aynı hedefi tekrar vurma ihtiyacı hissetmesi kalifiye bir ruh hastası olduğunun da en büyük göstergesi.
Ordusundaki askerler hedeflerini 50 metreden vurmak için eğitim almalasına rağmen Plunkett 600 metredeki hedefine isabetli iki atış yaparak en iyi keskin nişancılar arasındaki yerini almıştır.
6. Ramadi Şeytanı: Chris Kyle
Amerika’nın Irak işgali sırasında 255 kişiyi öldürerek ABD ordusunun gelmiş gelmiç en ölümcül keskin nişancısı olarak tarihe geçen deniz piyadesi. Ülkesine dönmesinin ardından psikolojik sorunları olduğu iddia edilen eski bir ABD askeri Eddie Ray Routh tarafından öldürülmesi, 6 dalda oscar’a aday gösterilecek bir propaganda filmine dönüşmesini sağladı.
ABD’nin Kyle’ın hayatının anlatıldığı American Sniper yapmış olduğu vicdan mastürbasyonu kesinlikle oscarı hak ediyor…
7. Korkunç Abdul
Çanakkale Savaşı sırasındaki performansı ile tarihe geçen ilk Türk keskin nişancı. Anzaklar tarafından kendisine “Abdul the Terrible” lakabı verilen Abdul, Gelibolu Cephesi’nde Osmanlı ve Alman askerlerini canından bezdiren Billy Sing isimli keskin nişancıyı ortadan kaldırmak ile görevlendirilmişti. Bunun için siperinde 1 hafta beklediği rivayet edilse de Gelibolu Katili lakaplı Billy Sing tarafından öldürülmüştür…