Bu listeyi Fil’m Hafızası ekibinden Elif Bulut hazırlamıştır, haberiniz olsun.
İçsel yolculuk yapmak, kendimizi keşfetmek, geçmişimizdeki talihsizlikleri görmek ve kendimizi kabul etmekle ilgili olan “kendimizle yüzleşme”, insanlığımızın bir parçası ve büyümemizin kaçınılmaz koşulu olabilir. Zaman akarken karşımıza engeller çıkar ve içinden çıkamayacağımız durumlara düşebiliriz. Fakat zaman akmaya ve olaylar seyrini korumaya devam eder. Bu durumlarda, olumsuz veya olumlu bir şekilde kendimizle yüzleşmek bazen mutluluk için en büyük adım olur.
Bu listede “kendimizle yüzleşme”ye bağlı olarak çeşitli filmler incelenmiştir. Bu temanın etrafındaki alt konulara da açıklamalarda temas edilmiştir. İyi okumalar…
Not: Liste alfabetik olarak sıranlanmıştır.
1. Another Earth (2011)
2011 yılında Sundance’i şaşırtan ve Mike Cahill’e iki ödül birden getiren bilim-kurgu film Another Earth, hayatın alternatifleri üzerinde duruyor. Gökyüzünde birdenbire beliren ve insanlığı olağanüstü bir şoka sokan ikinci Dünya, aslında Rhoda’nın (Brit Marling) içsel yaşantısının yansıması.
Bu durumda, herkesin bir diğer alternatifi başka bir yeryüzünde yaşıyor. Rhoda, diğer dünyadaki alternatifiyle paylaşılan bir geçmiş sayesinde herhangi biriyle kurulabilecek en üst seviyede empatiyle, kendisi ile yüzleşiyor.
2. Återträffen (2013)
Yıllar sonra ünlü bir sanatçı olan Anna Odell, okul geçmişinde akranları tarafından ağır bir zorbalığa uğramıştır. Bunun izlerini ise üzerinden hayatı boyunca atamamıştır. Geçmişiyle yüzleşmek için bir film çeker ve lise arkadaşlarıyla 20. yıl buluşmasını kurgular. Aslında çektiği film, kendisiyle ve geçmişiyle yüzleşmesini sağlar.
3. A Separation (2011)
Asghar Farhadi’ye “En İyi Yabancı Film” dalında Akademi Ödülü’nü getiren A Separation, karakterlerin film boyunca birbirleriyle yüzleşmesini ve büyük resimde de kendileriyle ahlaki açıdan yüzleşmelerini konu alıyor.
4. Comment Je Me Suis Disputé… (Ma Vie Sexuelle) (1996)
Paul (Mathieu Amalric), 29 yaşında bir genç olup uzun süredir kariyerinde bir üst seviyeye çıkamamaktadır. Kazancından memnun değildir ve doktora tezini bir türlü tamamlayıp kadrolu akademisyen olamamaktadır. Diğer yandan yıllardır devam eden ilişkisinin onu engellediğini düşünür ama buna rağmen kendisini çeşitli aşk üçgenlerinin içine doğru iter.
Babasıyla olan geçmiş yaşantısı ve ilişki üçgenleri, Paul’ün büyümesine yardımcı olacaktır ama bu alaycı adamın olgunlaşması sadece kendini tanıması, yani yüzleşmesiyle mümkün olacaktır.
5. Everything Is Illuminated (2005)
Jonathan Safran Foer’in romanından uyarlanan ve hikâyenin baş kahramanı yine Jonathan Safran Foer’in kendisi olan filmde, Johnathan, Amerikalı bir yahudi olarak dedesinin geçmişini araştırmak için Ukrayna’ya gider ve orada birçok gerçekle yüzleşir.
Bu sayede Johnathan, rehber Alex (Eugene Hütz) ve beraber yola çıktıkları yaşlı dede; geçmişin gölgesini aydınlatır ve gerçekler açığa çıkar. Bu keşif sayesinde karakterler kimliklerinin keşfi ile yüzleşmeler yaşar.
6. Io e Te (2012)
70’li yaşlarında olan usta yönetmen Bernardo Bertolucci, elbette ergenlik çağındaki bir gencin var olma çabalarını anlatmak istemesiyle izleyenleri şaşırtmıştır. Lorenzo (Jacopo Olmo Antinori), asosyal bir lise öğrencisi olarak ailesine okul gezisiyle kayak tatiline gitmek istediğini söyler. Ancak tek amacı bir hafta boyunca apartmanlarının bodrumunda tek başına yaşamaktır.
Bu süre boyunca Lorenzo kendi varoluşunu, üvey ablasının sürpriz varlığıyla keşfedecek ve Olivia (Tea Falco) ile birbirlerini tanımaları sayesinde kendi benlikleriyle yüzleşeceklerdir.
7. Into the Wild (2007)
Chris McCandless’in biyografik hikâyesini konu alan film, büyük çerçevede sistem eleştirisini önce aile üzerinden, sonra ise iş hayatı üzerinden yapar ve modern yaşamı reddeder.
Bu anlamda kendisiyle doğada başbaşa kalan Chris (Emile Hirsch), uzun yolculuğunu aslında kendi içsel dünyasına doğru yapar. Kendisiyle ölümün ve yaşamın kıyısında bilgeleşerek yüzleşir. Artık geç olsa da…
8. Le Rayon Vert (1986)
Eric Rohmer’in yapıtlarından biri olan filmin baş karakteri Delphine (Marie Rivière); işini, ilişki hayatını, arkadaşlıklarını ve en sonunda kent hayatındaki yalnızlığını sorgular. Bu sorgulama ona mutsuzluk verir. Çıktığı tatil yolculuğunda devamlı hayatın gizemini arayıp büyülenmeye hazırdır. Ancak asıl mesele kendi acısı ile yüzleşip mutluluğa hazır olmasıyla ilgilidir.
9. Les Chansons d’Amour (2007)
Ismaël (Louis Garrel) beraber yaşadığı sevgilisi Julie’nin ani ölümüyle adeta yıkılır. Bundan önceki yaşamında hayatının aşkını bulmuş olduğunu düşünse de onu kaybetmiştir. Fakat kız arkadaşının ölümünden sonra bir başkasının, Erwann’ın ilgisine karşılık vermekle vermemek arasında gidip gelir.
Cinsiyetsiz aşk teması üzerinde duran filmde Ismaël, kendisini keşfetmeye yalnız devam ederek hayatındaki büyük değişiklikleri benliğiyle yüzleşerek yaşar.
10. The Skeleton Twins (2014)
İkiz kardeşler Milo ve Maggie, babalarının ölümünden sonra 10 yıl boyunca birbirleriyle iletişimlerini koparmışlardır. Şimdi yaşadıkları hayatlar ise kendi benlikleriyle uyumlu değildir. Bu nedenle her ikisi de intihar girişiminde bulunmuşlardır.
Yıllar sonra talihsiz bir olay sonucu bir araya gelmeleriyle geçmişlerini tekrar anımsarlar ve benliklerinde reddettikleri gerçekleri birbirleri sayesinde ortaya çıkarırlar.
11. Stalker (1979)
Tarkovski’nin Stalker’ında metafizik, emprisizm, varoluşçuluk ve tinsellik gibi kavramlara temas edilmiştir. Fakat Stalker’ın temelindeki konu kişinin kendisiyle yüzleşmesi. Karakterler, varoluşlarının sorgulanmaya mecbur kalmasıyla, herkesin asit testinden geçmesiyle anlatılıyor. Bu sırada yüzleşmeler meydana geliyor.
12. Yumurta (2007)
Yusuf (Nejat İşler), annesinin ölümü üzerine seneler sonra İstanbul’dan kalkıp doğduğu taşraya, Tire’ye gider. Yıllarca Tire’deki geçmişinden korktuğu için oradan uzak duran ve orayla iletişimini koparan Yusuf, başına gelen çeşitli rastlantılar sonucu mecburen annesinin vasiyeti olan adak için Ayla (Saadet Işıl Aksoy) ile yola çıkar.
Neticede, Yusuf geçmişini reddetmekten vazgeçecek, taşraya ve korkularına kucak açıp kendisini oluşturan hatıralarla yüzleşecektir.
13. Wild (2014)
Cheryl Strayed, annesinin ölümünün ardından acılarından kaçmak için uyuşturucu kullanma ve yabancılarla sıklıkla ilişkilere girme gibi kendini sabote eden davranışlar içerisine girmektedir. Kocası da ona yardım etmek için ne yapması gerektiğini bilememektedir.
Yasın en yıkıcı şeklini tutan Cheryl, kendinden ağır sırt çantasıyla çoğu kadının tek başına cesaret edemeyeceği 1.100 Mil süren The Pacific Crest rotasında (Kaliforniya’dan geçerek Meksika’ya ve oradan Kanada’ya kadar olan çeşitli yeryüzü ve hava koşullarını taşıyan rota) yürümeye karar verir.
Bu yolculuk sırasında yaptığı hataları gözden geçirir. Ailesini, annesinin çabalarını ve babasının şiddet içeren davranışlarını anımsar. Kendisini suçlamak yerine varoluşunu çeşitli edebiyat eserleriyle ve tinsel bakışı sayesinde kabul eder.
Zor olanı başarıp rotayı tamamlayarak, kendi yüzleşmesine doğru yaptığı yolculuğu da tamamlar ve sırt çantasındaki ağırlıkları attığı gibi hayatındaki yükleri de omuzlarından atar. Böylece yas sürecini tamamlamış olur.