Yeşilçam’ın “Gülen Adamı” Kemal Sunal… İsmini duyduğumuzda bile yüzümüzde gülümsemeye sebep olan Sunal, yarattığı değerle kendisinden sonraki nesilleri de etkilemeye devam ediyor. Türkiye’nin yetiştirdiği en büyük tiyatro ve sinema oyuncularından biri olduğu herkesçe kabul edilen Sunal’ın sinemadaki etkinliği 70’li yıllarda Ertem Eğilmez’in filmlerinde rol almasıyla başlıyor. Kendisini 82 filmde bıkmadan izledik, her izlediğimizde kendisine yeniden güldük. Gülmeye devam edeceğimizi bile bile.
Sosyolojik tespitlerin olduğu, siyasal gönderilerin halka güldürü yoluyla ulaştırıldığı Kemal Sunal filmleri ile Charlie Chaplin filmleri arasındaki benzerlikse son yıllarda bazı platformlarda tartışılır hale geldi. Konunun aslı nedir, ne değildir? Bu cevaplanması kolay değil ancak kendisinin özgün olmadığı hatta “intihalci” suçlamaların dahi yöneltildiği bu suçlamaların sebebi büyük olasılıkla kendisi değil. Çünkü başrolde rol alsa da bu işin sorumluluğu dönemin filmlerinin senarist, yönetmen ve yapımcılarında olması gerekir diye düşünüyoruz. Çünkü o dönem “uyarlama” yönteminin uygulandığı birçok film ve tiyatro oyunu olduğunu zaten biliyoruz.
En Büyük Şaban
Kartal Tibet’in yönetmen koltuğuna oturduğu ve yapımcılığını Yahya Kılıç’ın üstlendiği bu 1983 yapımı filmde Sunal, alıştığımız gibi yoksul bir karaktere hayat veriyor.
Tanıştığı bir çiçekçi kıza (Nilgün Bubikoğlu) duyduğu aşkın anlatıldığı bu filmde kızın gözleri görmüyor ve Şaban da ona yardım etmek istiyor.
Kamran Usluer ve Reha Yurdakul gibi isimlerin de rol aldığı filmde aynı zamanda “Sülün Osman” eleştirisi ve toplumsal sorunlara gönderme yapılması dikkatleri çeken unsurlar oluyor ancak asıl mesele, bu filmi Charlie Chaplin’nin 1931 yapımı Şehir Işıkları (City Lights) ile olan benzerliği. Senaryonun yanı sıra sahnelerin de neredeyse bire bir olması eleştirilerin güçlenmesine sebep oluyor.
Bu filmdeki Kamran Usluer’in intihar etmek istediği sahne ile kendisinin “Şaban” tarafından kurtarılması ile başlayan dostluk sonrası birlikte gidilen parti ve orada yaşananlar Chaplin’in Şehir Işıkları’ndaki sahnelerle neredeyse aynı.
Garip
Bu filmin yönetmeni üstat Memduh Ün’dür. Ün ile Sunal arasındaki dostluk birçok filmdeki çalışma arkadaşlığıyla devam etti. Osman Fahir Seden’in yapımcı olduğu filmde Kemal karakteri ile tanıdığımız Sunal, fanatik bir Beşiktaş taraftarıdır. Yine alt gelir sınıfına mensup biri olan “Kemal”, gayrimeşru bir ilişki sonrası sandala bırakılan bir bebeğe babalık yapıyor. Burada da içi dolu eleştirilerin izleyiciye ulaşmasıyla bilinen film, Chaplin’in 1921 yapımı Yumurcak ( The Kid) filminden uyarlama. Keza, bire bir benzer sahnelerin olduğu filmde Sunal’ın daha duygusal bir profil çizdiğini görüyoruz. Aynı şekilde filmin ilerleyen sahneleri kısmen de olsa farklılaşmaktadır.
Dikkat çeken bu iki film arasındaki benzerliklerin Kemal Sunal’a yöneltilen suçlamaların haklı bir dayanağı olarak görülemeyeceği gibi sinemadaki tarz-akım, öykünme-uyarlama kavramları nedeniyle herhangi bir “arak, intihal, çalma” durumlarından bahsedilemez. Profesyonel bakışa göre sinemadaki uyarlama anlayışı gereği doğrudan Kemal Sunal’ın hedef tahtasına oturtulması, “yargısız infaz”a örnektir. Çünkü Sunal’ın Chaplin’den uyarlanan filmlerde oynadığı eleştirilmektedir ancak Chaplin’in de Max Linder’dan esinlendiğini belirttiği bilinmez. Bilinmeyince de Sunal, suçlamaların odağı olur.