Belki bir film veya dizi de, belki de bir kitap okurken “Kelt” adına denk geldiniz. Sonra hemen merak edip “Kelt nedir” ve “Keltler kimdir” diye araştırmaya başladınız. Hiç merak etmeyin, sizleri bu konuda yavaş aydınlatacağız. Sorduğunuz, hatta sormadığınız soruları bile cevaplayacağız.
Keltler, tarihöncesi ve ilkçağ dönemlerinde varlığını sürdüren ve günümüzde altı ulustan oluşan bir halktır. Keltlerin bahsedildiği ilk yazılı kaynak Yunan tarihçi Hecataeus (M.Ö. 517) tarafından yazılmıştır. Kelt kelimesi ise erdemli ve cesur anlamına gelmektedir. Keltler hakkındaki bilgilerin çoğu Yunanlılar ve Romalılar tarafından kayda geçirilmiştir. Gelin, Keltler hakkında geçmişten günümüze ulaşan tüm bilgileri inceleyip “Keltler kimdir” sorusuna cevap arayalım.
Antik Keltler
Keltler, 4000 yıl önce anavatanları olan Orta Avrupa’dan İspanya’ya, Büyük Britanya Adaları’na ve Galya’ya göç ettiler. Demir Çağı döneminde İrlanda ve Britanya nüfusunun büyük bir kısmını oluşturuyorlardı. Bazı Keltler ise farklı uygarlıklarda yaşıyordu. Öyle ki, o dönemde tesadüfen karşılaşan farklı uygarlıkların Keltleri aynı kültürü yaşıyor olsalar da, konuştuklarında birbirlerini anlayamazlardı. Çünkü tek bir ulus kurma düşüncesinden ziyade yayılmayı tercih ediyorlardı.
Harika birer savaşçı ve avcı olmalarının yanı sıra çiftçilik konusunda da gelişmişlerdi. Bunun yanı sıra fıçıyı icat ettiler. Keltler, çoğunlukla özgür ve bağımsız olsalar da, reislerine ve krallarına bağlı bir halktı. M.Ö. 1500’lü yıllarda bronz ile zırh ve miğfer yapmayı öğrendiler ve gelişmeye başladılar. Bronz Çağı’nın sonu Demir Çağı’nın başında göç etmeye başladılar. Göçleri sırasında Etrüsklerin, Yunanların, İtalyotların tekniklerini kullanmaya başladılar. Kazancılık ve çömlekçiliği geliştirdiler. M.Ö 800’de ise demir kullanarak güçlü silahlar yaptılar. İnanışlarına göre liderlerini değerli hazineler ile gömdüler. Yollar yaptılar, hatta onların yaptığı yollara ilerleyen yıllarda Romalılar taş döşeyecekti. Keltler, rahiplerinin belirlediği yaşam biçimine uyarlardı. Mahsullerini koruyan kır tanrılarına taparlar, gelenekleri koruyan ve yargıç görevi gören rahiplerinin (druid) yönetimini kabul ederlerdi.
Kelt uygarlığı Orta Çağ’a kadar varlığını sürdürse de, büyük bir çoğunluğu M.S. 1. yüzyılda Romalılar tarafından yıkıldı. Günümüzde Breton ve İrlanda törelerinde Kelt uygarlığının yaşadığını görmek mümkün.
Kelt dini ve druidler
İlk Keltler, günümüz Türkiye’sinden doğu ve orta Avrupa’ya, batıya ve kuzeye İspanya, Portekiz, Fransa, Belçika, İngiltere ve İrlanda’nın çoğuna uzanan muazzam bir bölgede yaşıyorlardı. Bu geniş yayılma, çeşitli bölgelerde yaşayan Keltlerin dininde bir fark yarattı. Keltler, kadın ve erkek çeşitli tanrılara tapıyordu. Bu tanrılardan bazıları evrenle (güneş, ay, yıldızlar), bazıları doğayla (tepeler, nehirler, kuyular, göller, ağaçlar ve dağlar) ve diğerleri de bilgelik, beceri ve şifa gibi kültürel yönlere sahipti.
İlk Keltler bazı ağaçların kutsal olduğuna inanırdı. Eburonian kabilesinin ismi bunun en büyük kanıtıdır. Eburonian, porsuk ağacı ile ilgili bir terimdir. Romalı yazarlar, Keltlerin insan kurban ettiğini yazsalar da, bunu sadece bazı söylentiler desteklemektedir. Bu nedenle günümüz tarihçileri, Kelt dininde çok nadir insan kurban edildiğini varsaymaktadır. Kelt uygarlığında savaşçı kültü de vardı. Keltler, bu külte göre düşmanlarının kafalarını keserlerdi. Ayrıca Keltler, bir tür ahiret inanışına da sahipti. Ölülerini silahlar ve değerli eşyalar ile birlikte gömerlerdi. Bunun dışında ölüleri gömmeden önce kafalarını kesip kafataslarını kırarlardı. Canice görülen bu eylemin hayaletin çıkıp dolaşmasını önlemek için olduğu tahmin edilmekte.
Druidler, Keltler için mitolojik ve dini gelenekleri uygulayan bir tür rahip-kahin sınıfıdır. Çoğunlukla verasete dayalıdır ve aile büyüğünden küçüğüne geçmektedir. Druidler, büyük oranda büyü, kurban ve kehanetle uğraşmış olan Hindistan’daki Brahmin kastı veya İran’daki magiye benzetilir. Druidler genellikle meşe ağacı ile ilişkilendirilmiştir. Bununla birlikte halusinojenik karışımlar ve ilaçlar hazırlamak için sürekli ökse otu kullandıkları düşünülmektedir.
Galatlar
Galatlar, M.Ö. 280-274 yıllarında Batı Anadolu ve Balkanlar’da yaşadıktan sonra Yozgat, Çorum ve Ankara bölgelerine göç edip yerleşen ve Kelt kavminden olan Yunanlara, Galyalılara ve Romalılara verilen isimdir. Keltler, yani Galatların bulunduğu yere eski dönemlerde Galatya dendi. Galatlar, M.Ö. 1 yüzyılda Roma İmparatorluğu’nun egemenliğine girdikleri zamana kadar bu bölgelerde yaşadılar.
Keltler, Romalılar ile savaştıktan sonra dağıldılar. Galatları oluşturan Keltler ise Roma İmparatorluğu’nun baskısı yüzünden Güney ve Doğu Avrupa’ya göç etmek zorunda kaldı. Galatlar, Brennios (Brenn) adlı bir lider tarafından komuta ediliyordu. Antik yazılarda Galat ordusunun 20.000 erkek ve kadından oluştuğu belirtilir. M.Ö. 280-279 yıllarında bugünkü Macaristan ve Yunanistan’ı yağmaladıktan sonra İstanbul’un (Bizantion) karşısındaki tepeye konuşlanıp şehre göz diktiler. Yapılan anlaşmalar sonucunda Bizantionlular, Galatların günümüz Adapazarı bölgesine yerleşmelerine izin verip boğazdan geçmelerine yardım ettiler. Galatlar bir kış boyunca İstanbul’da kaldılar. Bazı Galatlar, İstanbul’u özümsediler ve burada kaldılar. Galata adını, geçmişte İstanbul’da yaşamayı seçen Galatların verdiği söylenir.
Roma İmparatorluğu öncesinde ve sonrasında Galatlar
Galatlar, M.Ö. 277 ve 274 yılları arasında Ege bölgesini yağmaladılar. Delphi zaferinden sonra Tektosagi, Tolistobogii ve Trogmi adlı üç boya bölündüler. Bu üç boyun yerleşim merkezi Ankara (Ankyra), Sivrihisar (Pessinus) ve Yozgat Büyüknefes (Tavium) oldu. Bugün kullandığımız Ankara adının Galatlar tarafından verildiği düşünülmektedir.
Galatya, M.Ö. 1. yüzyılda Roma İmparatorluğu’nun eyaleti oldu. Aziz Paulus, aynı yıllarda uzun çabaların ardından Galatların Hristiyan olmasını sağladı. Bizans (Doğu Roma İmparatorluğu), 1071 Malazgirt savaşında Türklere mağlup oldu. Savaştan sonra Bizans generallerinden Frank kökenli Roussel de Bailleul, Doğu Roma İmparatorluğu’nun aldığı yaralar yüzünden zayıflamasını fırsat görüp bölgedeki Galatlardan oluşan bir devlet kurdu. Bizanslılar bu devleti yıkmayı başaramayınca, Selçuklu Devleti’nden yardım istedi. Türkler bu Frank-Kelt karışımlı devletin ileride daha büyük sorunlara sebep olabileceğini hesaplayınca Bizanslılara yardım ettiler. En nihayetinde Frank-Kelt karışımlı devleti yıktılar.
Keltler ve Türkiye
Keltler, Anadolu’da varlığını sürdürmüş olan en önemli halklardan biridir. Birçok kez dağılmalarına rağmen siyasal çatışmaları umursamadan yaşamayı başardılar. Keltler, daha Anadolu adı konmadan önce bu bölgede yaşayıp ve Galatya ismini verdiler. Kelt rahibi-rahibeleri olan druidlerin yazdığı belgelere göre Keltler, bu bölgeye Galatya adını verdikten sonra başkentin ismini “Turkije” koydular. Turkije, Kelt dilinde “medeni alan” ve “tarıma elverişli alan” anlamlarına gelmektedir. Tabii ki bu bilgilerin hepsi birer varsayımdır.
Günümüzdeki Kelt ulusları ve dilleri
Günümüzde varlığı sürdüren altı Kelt ulusu bulunuyor. Bunlar Breton, İrlanda, Comwall, Galler, Man Adası ve İskoçya’dır. Az önce söylediğimiz altı ulus Kelt Kongresi (Celtic Congress) Kelt Birliği ve Pan-Kelt grupları tarafından Kelt ulusları olarak kabul edilirler. Her ulus Keltliğin göstergesi olarak bir Kelt dili konuşmaktadır. Bu diller ise Bretonca, İskoç dili, Adam dili, Kernevekçe, İrlandaca ve Galce’dir.