Atlantis, insanlık tarihindeki en ünlü kayıp kıta. Ancak türünün tek örneği değil. Bir zamanlar üzerinde çeşitli canlıların ve insanların yaşadığına ancak gizemli bir şekilde ortadan kaybolduğuna inanılan başka kıtalar da var. İşte Lemurya da onlardan biri. İlk kez 1800’lerin ikinci yarısında bilim dünyasının ilgi alanına giren ve takip eden süreçte çok sayıda popüler kültür eserinde kendisine yer bulan kıtanın gerçekten var olup olmadığına dair tartışmalar bugün de devam ediyor. Ancak 2010’ların başında bulunan bazı kanıtlar, Lemurya’nın üzerindeki gizem perdesini aralamaya yardımcı olabilir. İşte binlerce yıl önce okyanusun altına gömüldüğüne inanılan kayıp kıta Lemurya hakkında bilmeniz gerekenler.
Philip Lutley Sclater isimli İngiliz avukat ve zoolog, 1864 yılında Madagaskar Memelileri başlıklı bir makale kaleme aldı
Sclater makalesinde Madagaskar’da, Afrika ve Hindistan’dakinden çok daha fazla lemur türü bulunduğundan söz ediyor, bu dikkat çekici gözlemini bilim dünyasında paylaşarak Madagaskar’ın lemurların ana vatanı olduğunu ileri sürüyordu. Öte yandan bu görüşün doğruluğu kabul edildiğinde lemurların yaşam alanlarına dair hayli dikkat çekici bir açıklamada bulunmak gerekiyordu.
Sclater’a göre lemurların ana vatanlarından bölgeye yayılmaları Hint Okyanusu boyunca üçgen şeklinde uzanan ve artık var olmayan bir kıta sayesinde mümkün olmuştu
Sclater, Lemurya (Lemuria) adını verdiği kıtanın uçlarının Hindistan’a, Güney Afrika’ya ve Avustralya’ya kadar uzandığını ileri sürüyordu
Yine Sclater’a göre Lemurya kıtası, uzun zaman önce okyanusun derinliklerine gömülerek ortadan kaybolmuştu.
Sclater’ın kayıp kıta Lemurya teorisi bilim çevrelerinde kısa sürede kabul gördü
Elbette teorinin benimsenmesinde bilimsel olanakların bugünkü kadar gelişmiş olmaması da önemli bir etkendi. Yine de çok sayıda bilim insanı, Hint Okyanusu’nda bir zamanlar devasa bir kıtanın var olduğu görüşünde hemfikirdi. Ancak kayıp Lemurya kıtası hakkında ortaya çıkmayı bekleyen başka teoriler de vardı!
1860’ların sonunda Alman biyolog Ernst Haeckel, insanların Asya’dan Afrika’ya Lemurya üzerinden göç ettiği savını ortaya attı
Haeckel, 1870’lerde ise Lemurya’nın kayıp bir cennet ve insanlığın beşiği olduğunu ileri sürüyordu
Zaman ilerledikçe Lemurya kıtası hakkındaki ilginç teorilerin sayısı da arttı
Bazı araştırmacılar ve yazarlar, uzun zaman önce yok olan bu kayıp kıtanın, devasa boyutları olan dört kollu bir insan türüne ev sahipliği yaptığı teorisini dile getiriyordu. Öte yandan kıta üzerinde yaşayan ve “Lemuryalılar” olarak isimlendirilen türün bugünkü lemurların ataları olduğunu ifade edenler bile vardı.
Kayıp kıta Lemurya, 1900’lerin ortalarına kadar popüler bir tartışma konusu olmayı başardı
1940’lı yıllar kadar, Lemurya kıtasını merkeze alan çok sayıda edebiyat ve sinema eserine rastlamak mümkündü. Ne var ki bilimsel olanakların gelişmesi, yeni teoriler ve kanıtlar, Lemurya kıtası hakkındaki görüşlerin sorgulanmasına ve gözden düşmesine neden oldu. Böylece Lemurya, bilim dünyasına ait bir tartışma konusu olmaktan çıkarak popüler kültürün ilginç bir öznesi haline geldi. Takip eden süreçte ise kıtaya olan ilgi büyük oranda azaldı. Zaten modern bilim de böyle bir kıtanın hiçbir zaman var olmadığını ifade ediyordu. Unutulan Lemurya, ikinci kez yok oldu.
Sıra dışı anlatılar Lemurya kıtası ile sınırlı değil
Geçmişte, kıtaya ne olduğunu açıklayan teorilerin yanı sıra kıtada yaşayanlara ne olduğunu açıklayan teoriler de vardı. Söz gelimi kıtanın yerli halkı olan Lemuryalıların kıtayla birlikte yok olup olmadığı sorusu aklınıza gelebilir. En yaygın ve dikkat çekici teoriye göre Lemuryalılar kıtayla birlikte yok olmadı. Shasta Dağı’nın altına inşa ettikleri ve Telos adını verdikleri şehirde yaşamlarını sürdürüyorlar! Öyle ki dağın yakınlarında insan benzeri tuhaf canlılarla karşılaştığını veya çok ilginç nesnelere ve yazılara rastladığını iddia edenler dahi var.
Lemuryalıların uzaydan gelen bir yaşam forumu olduğunu düşünenlerin sayısı hiç de az değil
Telos şehrinin ileri teknolojiyle inşa edildiğine ve hatta şehrin boyutlar arası bir geçit olduğuna inanan çok sayıda insan var. Elbette bu gizemli şehrin varlığına dair herhangi bir güvenilir kanıt bulunmuş değil. Ancak aynı şey kayıp için geçerli olmayabilir.
2013 yılında elde edilen bazı veriler Lemurya kıtasının varlığına işaret ediyor
Modern bilimin olanaklarından faydalanan jeologlar 2013 yılında Hint Okyanusu’nda kayıp bir kıtanın izlerine rastladı. Uzmanlar Hindistan’ın güneyindeki yüzlerce kilometre boyunca Mauritius isimli Madagaskar yakınlarındaki ada ülkesine doğru uzanan ve 3 milyar yıl öncesine tarihlenen granit parçaları ve zirkon tespit etti. Bölgenin yakınlarındaki Mauritius adasından alınan örnekler ise yalnızca 2 milyon yıl öncesine tarihleniyordu. Bilim insanlarına göre zirkon uzun zaman önce Hint Okyanusu’na batmış çok daha eski bir kara kütlesinin, belki de kayıp kıta Lemurya’nın bir parçası! Yani bölgede, uzun zaman önce bir kara parçası olduğuna inanan bilim insanlarını sayısı bir kez günden güne artıyor. Elbette bu kara parçasının Lemurya olup olmadığı geçmişte olduğu gibi bugün de net değil.
Kaynak: 1