Sanat ile uğraşmak, tarihin hemen bütün dönemlerinde pek çok zorluğa katlanmayı, bazı fedakarlıklarda bulunmayı gerektiriyordu. Yani sanat, geçmiş dönemlerde de uğruna bedel ödenen bir şeydi. Ancak 16. yüzyıl İtalya’sında yaşayan ve kilise korolarında şarkı söylemek için özel olarak yetiştirilen küçük yaştaki erkek şarkıcılar, sanat için oldukça sıra dışı bir fedakârlıkta bulunmaya, korkutucu bir bedel ödemeye zorlanıyorlardı. Kastrato olarak isimlendirilen bu şarkıcılar, kadınsı ve tiz bir sese sahip olabilmeleri için küçük yaşlarda hadım ediliyorlardı!
19. yüzyılın başlarına kadar, İtalyan kiliseleri onlarca kastrato istihdam etmişti. Kadınsı sesleri ile sıra dışı bir müzik anlayışının icracısı olan bazı kastratolar, Avrupa’da önemli bir popülarite yakalamış, büyük bir şöhret sahibi olmuştu. Yine de pek çok kastratonun kaderinde yoksulluk, hastalık ve unutulmak yazılıydı… İşte, kadınsı ve tiz sese sahip olabilmeleri için küçük yaşta hadım edilen İtalyan şarkıcıların sıra dışı öyküsü…
16. yüzyıl İtalya’sında soprano, mezo-soprano veya kontralto, yani ince ve tiz bir sese sahip erkek çocuklar, yoksul ailelerin “kurtuluş” umudu olarak görülüyordu
Çünkü bu çocuklar, kilise korolarında yer alabilir, şansları ve yetenekleri ölçüsünde şöhret ve zenginlik sahibi olabilirdi. Ancak şöhret ve zenginlik, 16 yüzyıl İtalya’sında da kolaylıkla elde edilebilen bir şey değildi. İlgili kriterleri karşılayan erkek çocukların, kadınsı seslerini ömürleri boyunca korumaları gerekiyordu.
Yani seslerinin kalınlaşması, şöhret ve zenginlik yolundaki en büyük engel olarak karşılarına çıkıyordu. Bu erkek çocukların, ince seslerini koruyabilmelerinin ise yalnızca bir yolu vardı, hadım edilmek! İşte İtalya’daki ince sesli erkek şarkıcı adayları, kilise korolarında yer alabilmeleri için hadım edildiler ve kastrato olarak isimlendirildiler…
16. yüzyılda Vatikan, kadınların kilise korolarında yer almasını yasakladı. Bu yasağın ardından kastratolar oldukça popüler bir ikame haline geldi
Özellikle ince sesli bir erkek evlada sahip olan yoksul İtalyan aileler bu yasağı yoksulluktan kurtulmanın en kısa yolu olarak görüyordu. Bu nedenle çok sayıda ince sesli erkek çocuk, kilise korolarında kadınların yerini doldurabilmeleri ve şarkıcılık kariyerlerine uzun yıllar boyunca devam edebilmeleri için küçük yaşta hadım edildi…
17. yüzyılın sonlarında, yılda 4.000 çocuk kastrato olabilmek için hadım ediliyordu
Çünkü İtalya’daki kiliseler ve Papalık çok sayıda kastratoya ihtiyaç duyuyordu. Ancak küçük yaştaki erkek çocuklarının hadım edilmesi o dönemlerde yası dışı bir uygulamaydı!
İtalya’nın ince sesli erkek şarkıcı adayları, karanlık muayenehanelerdeki cerrahlar veya berberler tarafından hadım ediliyordu!
Elbette bu operasyonlarda günümüzdeki modern uygulamalara rastlamak da mümkün değildi. Öyle ki bu talihsiz kastrato adayları, çoğu zaman anestezi dahi kullanılmadan ameliyat ediliyorlardı. Yapılan araştırmalara göre o yıllarda hadım edilen çocukların yüzde 20’si, ameliyat sırasında hayatını kaybediyordu.
Çocukları sözde ameliyat masasından kalkamayan aileler ise ceza almamak için, evlatlarının attan düşerek öldüğünü veya vahşi hayvanların saldırısı sonucu hayatını kaybettiği yalanını söylüyorlardı…
Hayatta kalmayı başaran bu çocuklar ciddi bir müzik eğitimi alma fırsatı yakalıyordu
Eğitimlerini tamamlayan ve gerçek anlamda birer kastrato haline gelen çocuklar, kilise korolarında görev alarak kariyerlerine başlıyorlardı. Ancak şansı yaver giden kastratolar için çok daha ışıltılı bir yaşam da mümkündü.
Tarihteki bazı kastratolar, büyük bir servet ve ün sahibi olmayı başardı
İnce sesli erkek çocuklarının kilise korolarında yer alabilmeleri için hadım edilmeleri geleneği, yalnızca İtalya’da uygulanıyordu. Bu nedenle Avrupa’nın tümüne yayılan ve farklı coğrafyalarda ün sahibi olan şarkıcıların hepsi Avrupa içlerine İtalya’dan dağılıyordu. Üstelik bazı kastratolar, Avrupa’nın farklı ülkelerindeki saraylara girmeyi başarmışlardı. Kraliyet üyeleri için şarkı söyleyen kastratolar ise büyük bir servete sahip oluyordu.
18. yüzyılda Avrupa çapında şöhrete kavuşan Farinelli isimli kastrato, kariyerinin zirvesindeyken yılda 5.000 sterlin kazanıyordu
Tüm Avrupa’da çeşitli performanslar sergileyen ve büyük bir popülarite yakalayan Farinelli, İspanya Kraliçesi Elisabetta Farnese tarafından işe alınmış ve bir saray sanatçısı haline gelmişti.
Uzun yıllar boyunca İspanya kraliyet ailesinin hizmetinde kalan Farinelli, tarihin en bilinen kastratolarından biri olmayı da başardı… Ancak İtalyan kastratoların büyük çoğunluğu, hiçbir zaman Farinelli’nin elde ettiği imkânlara kavuşamadı.
Kastratoların büyük bir bölümü küçük yaşta hadım edilmelerine bağlı olarak, pek çok sağlık sorunu ile boğuştukları zorlu bir hayat yaşadı
Her şeyden önce, hadım edildikleri için ömürleri boyunca devam eden hormon bozuklukları yaşıyorlardı. Bu nedenle tarihteki kastratoların hemen hepsi sıra dışı şekilde uzun boyluydu. Kemik büyümesi ve kemik erimesi gibi sorunlar da oldukça sıradandı.
Kastratolar, 19. yüzyılın başlarında gözden düşmeye başladı
Çünkü Papalık, 18. yüzyılın sonlarında kadın şarkıcıların kiliselere dönmesine izin verdi. Bununla birlikte dönemin en önemli filozoflarından Jean-Jacques Rousseau, kastrato geleneğini hayli sert şekilde eleştiren bir yazı kaleme aldı.
Rousseau, oğullarının hadım edilmesine göz yuman ebeveynleri “Şehvet düşkünü zalim kişilerin eğlencesi için çocuklarından vazgeçen insanlık dışı babalar!” olarak nitelendirdi. Takip eden süreçte küçük çocukların hadım edildiği bu uygulama, İtalya’da bir utanç vesilesi haline geldi ve kiliselerdeki kastratoların sayısı giderek azaldı.
Bilinen son kastratolardan biri olan Alessandro Moreschi ise 1913 yılında şarkıcılık kariyerini sonlandırdı
Böylece hem bu ilginç uygulama hem de kastratolar tarihin tozlu sayfalarına karıştı…
Kaynak: 1