Uzun yıllar önce ortaya koyduğu fikirleri bugün bile pek çok insan tarafından benimseniyor. Hayatı ve düşünceleri hakkında onlarca kitap yazılıyor, şarkılar besteleniyor. Karşınızda kapitalizmin düşmanı, işçilerin dostu Karl Marx!
Karl Marx’ın ilk yılları
Karl Heinrich Marx, 5 Mayıs 1818’de Almanya’nın Trier şehrinde doğdu. Yahudi bir ailede dünyaya gelen Marx’ın sekiz kardeşi vardı. Karl Marx, ilköğretimini bu şehirde tamamladı. Edebiyat ve felsefe ile ilgilenmek istiyordu. Kendisi bir avukat olan babası, Karl Marx’ın hukuk eğitimi almasında ısrarcıydı. Bu sebeple 1835 yılında Bonn Üniversitesinde hukuk eğitimine başladı.
Devrimciliğe giden yol
Marx, çeşitli olaylara karıştığı Bonn Üniversitesi’nden bir yıl sonra ayrıldı. Ardından Berlin Üniversitesi’ne kaydoldu. Burada Hegel felsefesiyle tanıştı ve Hegel’in eserlerinden etkilendi. Bu sırada toplumdaki mevcut fikir ve kurumlara meydan okuyan Genç Hegelciler Topluluğu’na katıldı. Karl Marx, 1842 yılında üniversiteden mezun olduktan sonra Rheinische Zeitung gazetesinde çalışmaya başladı. Gazete ertesi yıl, radikal yayınlar yaptığı gerekçesiyle hükümet tarafından kapatıldı. Karl Marx, burada çalıştığı süre boyunca Fransız sosyalizmini yakından inceleme fırsatı buldu. Daha sonra, 1843 yılında Jenny von Westphalen ile evlendi ve Paris’e taşındı.
Friedrich Engels ile tanışması
Karl Marx 1844 yılında Paris’te, “Yahudi Sorunu” adlı yazısını yayımladı. Bu yazısında siyasal düşüncelerini ilk kez kapsamlı bir şekilde açıkladı. Öte yandan 1844 El Yazmaları adlı yapıtında, çeşitli politik ve ekonomik tartışmalar çerçevesinde, ana teması yabancılaşma olan hümanist bir felsefe geliştirdi. Aynı yıl, hayatı boyunca dostluk edeceği Friedrich Engels ile tanıştı. Engels de tıpkı Marx gibi devrimci bir filozoftu.
Engels ile 1845 yılında ortak kaleme aldıkları ilk metinde ( Kutsal Aile), tarih felsefesini materyalist yaklaşımla eleştirdi. Karl Marx, Paris yıllarında kentteki işçi toplulukları ve sol düşünce örgütleriyle yakın ilişkiler kurdu. Bu sebeple Marx’ı sakıncalı bulan Fransız hükümeti, Almanların da baskısıyla ünlü düşünürü sürgün etti. Bunun üzerine Brüksel’e yerleşmek zorunda kaldı. Kısa bir süre sonra Engels’in de Brüksel’e gelmesiyle düşünce ve üretim süreçlerine birlikte devam ettiler. Brüksel döneminde Marx, fikirlerini ana hatlarıyla ortaya koymaya başladı. Ayrıca, bir filozof olarak dünyaya bakışı bu dönemde netleşti. Karl Marx dünyaya bakışını, 1845 yılında yayınladığı “Feuerbach Üzerine Tezler” adlı yapıtındaki şu sözlerle açıkladı: “Filozoflar şimdiye kadar dünyayı yalnızca çeşitli biçimlerde yorumladılar, oysa asıl önemli olan dünyayı değiştirmektir.”
Komünist Manifesto ve yeniden sürgün
Karl Marx, Brüksel’de yaşadığı yıllarda sadece düşünsel faaliyetlerde bulunmadı. Kuramsal çalışmalarının yanı sıra, sık sık sosyalist işçilerle bir araya geldi. Brüksel’deki Alman göçmenlerle ilişkilerini güçlendirdi. Bunun sonucunda Brüksel Alman İşçiler Derneğini kurdu. Karl Marx ve Friedrich Engels 1848 yılında Komünist Manifesto adlı eseri İngiltere’de yayımladılar. Manifestoda, “şimdiye kadarki bütün toplumların tarihi, sınıf savaşlarının tarihidir” şeklindeki tanımlarıyla ezen ve ezilen sınıflar arasındaki mücadeleye dikkat çektiler. Ayrıca aynı yapıtta yaklaşmakta olan proleter devrimin, kapitalist sistemi tamamen ortadan kaldıracağını ve bu sayede işçilerin yeni egemen sınıf haline geleceğini belirttiler.
1848 yılında Avrupa’da bir dizi devrimci ayaklanma başladı. Ayaklanmalar Avrupa’daki hükümetleri ciddi şekilde tehdit eden boyutlara ulaştı. Karl Marx, Brüksel’deki devrimci çevrelerle yakın ilişki içindeydi. Bu sebeple Belçika hükümeti, devrimci ayaklanmalara destek verdiği gerekçesiyle Karl Marx’ı suçladı. Bunun üzerine bir kez daha sürgün edildi ve Paris’e geçmek zorunda kaldı. Paris’te bir süre yaşadıktan sonra Almanya’nın Köln şehrine geçti. Burada Neue Rheinische Zeitung adlı gazeteyi çıkarmaya başladı. Ne var ki burada da sürekli takip ediliyor ve polis baskınlarına maruz kalıyordu. Bunun üzerine 1849 yılında ömrünün sonuna kadar yaşayacağı Londra’ya yerleşti.
Dünyanın bütün işçileri, birleşin!
Karl Marx, Londra’da yaşadığı dönemde iktisat çalışmalarına yoğunlaştı. Kapitalizm ve endüstrileşme hakkında incelemeler yaptı. Sermaye, emek, mülkiyet, ekonomi ve devlet gibi kavramlar üzerine teoriler geliştirmeye devam etti. Kapitalizm fikrine karşılık komünizm fikrini savundu. İnsanlığın temel çatışmasının fabrikalar ve madenler gibi üretim araçlarını elinde bulunduran egemen sınıflar ile emeğinin gücüyle yaşayan işçi sınıfı arasında gerçekleştiğini belirtti. Devrimle beraber egemen sınıfların yer değiştireceğini, işçi sınıfın diktatörlüğünde, nihayet sınıfsız bir toplum biçiminin mümkün olabileceğini savundu. Bu sebeple, dünyanın bütün işçilerini birleşmeye çağırdı.
Marx, 1864 yılında, Uluslararası İşçiler Derneği’nin kurucuları arasında yer aldı. 1. Enternasyonal’in tüzüğünü hazırlayarak açılış konuşmasını gerçekleştirdi. Londra’da yaşadığı dönemde en önemli eseri olarak kabul edilen Kapital’i hazırlamaya başladı. Kitabın ilk cildi 1867 yılında yayımlandı.
Karl Marx’ın son yılları
Karl Marx’ın Londra yılları düşünsel açıdan verimli geçse de ekonomik olarak büyük sıkıntılar yaşıyordu. Bu sebeple 1851-1861 yılları arasında New York Tribune gazetesi için Avrupa muhabirliği yaptı. Öte yandan eski dostu Engels’in destekleriyle geçinmeye çalışıyordu. Olumsuz ekonomik koşulların üzerine sağlık sorunları eklenince Karl Marx’ın son yılları daha da kötüleşti. Çeşitli hastalıkları vardı. Özellikle, eşinin 1881’deki ölümünden sonra Marx’ın sağlığı tamamen bozuldu ve 14 Mart 1883’te yaşama veda etti.
Cenazesi, sade bir törenle Londra’daki Highgate Mezarlığı’na defnedildi. Kadim dostu Engels, cenaze töreninde Marx’ı şu sözlerle andı: “14 Mart günü öğleden sonra üçü çeyrek geçe, yaşayan en büyük düşünür artık düşünmüyordu. Kendisini sadece iki dakikalığına yalnız bırakmıştık, döndüğümüzde onu huzur içinde koltuğunda sonsuza dek uykuya dalmış halde bulduk.”
Karl Marx, asıl şöhretini öldükten sonra kazandı. Fikirleri, uzun yıllar boyunca sol teori içinde çok sayıda tartışmaya sebep oldu. Onu ve fikirlerini destekleyenler kadar karşı çıkanlar da vardı. Buna rağmen Karl Marx, sosyalist hareket içindeki yüksek konumunu hâlen koruyor.
Karl Marx’ın bazı eserleri
- 1844 El Yazmaları, 1844
- Kutsal Aile, 1845
- Feuerbach Üzerine Tezler, 845
- Alman İdeolojisi, 1845- 1846
- Komünist Manifesto, 1848
- Das Kapital, 1867
İlginizi çekebilir: Filozof, Politik Ekonomist ve Devrimci Karl Marx’ın 15 İlgi Çekici Sözü