Seri katiller ve cinayetler… Tarihte korkunç olaylarla anılan birçok seri katil var. Bunlardan bazıları yakalandı, bazılarını kaçtı ve bazılarının ise kimliği bile tesit edilemedi. Türkiye’de Karındeşen Jack olarak bilinen Jack the Ripper da bunlardan biri. 1888 yılında Londra’daki Whitechapel semti ve çevresindeki çoğunlukla fakir bölgelerde faal olduğuna inanılan bu katil, birçok kişiyi vahşice öldürdü. Pek çok kişiye ise korku saldı. Ancak bu katilin kimliği asla tespit edilemedi. Bu da onun hikayesini daha da ilginç kıldı. Birçok delil, gazeteye yazılan bir mektup ve çözülemeyen bir sır; Karındeşen Jack aslında kimdi? Biz de “Tarihte Çözülemeyen Sırlar” yazı dizimizin üçüncü bölümünde bu katilin kimliğini ele alacağız.
“Tarihte Çözülemeyen Sırlar” serimizin ilki olan Kleopatra’nın Mezarı Nerede? adlı yazımıza buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.
“Tarihte Çözülemeyen Sırlar” serimizin ikincisi olan Babil’in Asma Bahçeleri Gerçek Mi? adlı yazımıza ise buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.
Not: İçerikteki görseller hassas olabilir.
İngiltere 19. yüzyılda bir seri katilin işlediği cinayetlerle sarsıldı. Katil, özellikle yoksul mahallelerde yaşayan genç kadınları kurban olarak seçiyordu
Genellikle İngiltere’nin doğu yakasında yaşayan kadınları hedef alıyordu.
İlk olarak, 31 Ağustos 1888 günü Mary Ann Nichols isimli kadının cesedi 2 adam tarafından bulundu. Kadının boynu vahşice kesilmişti. Bu olay halk arasında da büyük paniğe neden oldu. Ancak seri katil ihtimali üzerinde durulmadı
Nitekim, 8 Eylül 1888’de bir kurban daha bulundu. Annie Chapman isimli kurbanın bu kez, boğazı kesilmiş ve rahmi yerinden çıkarılmıştı. Operasyon o kadar incelikle yapılmıştı ki, katilin anatomi bilgisine sahip olduğu düşünüldü
Katilin yöntemleri vahşiceydi. Kurbanlarını önce boğazlayarak etkisiz hale getiriyor daha sonra da boğazını kulaklarına kadar kesiyordu
Ufak tefek değişikliklerle beraber kurbanların tamamına yakınının karnı ve cinsel organları deşilmiş, bazı organları çalınmış, bazen de burun ve/veya kulakları kesilmişti. Jack kurbanlarını, dizleri karınlarına çekilmiş ve bacakları açık bir şekilde düzenleyerek terk ediyordu. İkinci kurbanın ardından cinayetlerle ilgili dedikodular çoğaldı. Özellikle 1888 yılının Eylül ve Ekim ayında güçlenen bu dedikoduların ardından, Scotland Yard ve çeşitli medya organları katil olduğunu iddia eden kişi veya kişilerce gönderilen mektuplar aldı.
27 Eylül 1888’de katil ‘Sevgili Patron’ başlığıyla ünlenen o mektubu yolladı. Mektup, 27 Eylül 1888 tarihinde postalanarak Merkezi Haber Ajansı tarafından alınmış, 29 Eylül tarihinde Scotland Yard’a tekrar postalanmıştı. Mektupta şunlar yazıyordu;
Sevgili Patron,
Polisin beni yakaladığını duyup duruyorum ama beni daha idam etmeyeceklermiş. Öyle zeki göründüklerinde ve benim izimde olduklarını söylediklerinde güldüm. Hele o deri önlük konusunda espriler çıkınca gerçekten gülme krizine girdim. O***puların peşindeyim ve kelepçeler takılana kadar onları parçalara ayırmaktan vazgeçmeyeceğim. O son yaptığım iş çok harikaydı. Kadının bağırmasına fırsat bile vermedim. Beni şimdi nasıl yakalayacaklar. İşimi seviyorum ve yeniden başlamak istiyorum. Yakında benden ve küçük tuhaf oyunlarımdan yine haber alacaksınz. Son yaptığım işte o kırmızı şeyden bir kök birası şişesine koyup saklamıştım. Onunla yazacaktım ama yapışkan gibi sertleşti ve kullanamıyorum. Umarım kırmızı mürekkep de uygundur, ha ha. Bir sonraki işimde kadının kulaklarını kesip polise göndereceğim, eğlence olsun diye, siz yapmaz mıydınız? Bu mektubu biraz bekletip, biraz daha iş yapıp öyle göndereyim.
Bıçağım öyle tatlı öyle keskin ki, fırsatını bulduğumda hemen işe koyulmak istiyorum. Bol şans. Saygılarımla.
Karındeşen Jack (Jack The Ripper)
Ünvan kullandığım için kusura bakmayın.
Not: Bu kırmızı mürekkebi ellerimden çıkarmadan mektubu göndermek bana yakışmazdı. Henüz fırsatım olmadı. Bana doktor diyorlar artık. Ha ha.
Karındeşen Jack, başka bir mektup daha yolladı. “Cehennemden” mektubu, kurbanlardan birinden alındığı düşünülen muhafaza edilmiş yarım bir böbrek ile birlikte Whitechapel Tetkik Komitesi lideri George Lusk tarafından teslim alındı.
Bu mektubun ardından cinayetler devam etti. 1888’de gerçekleşen bütün cinayetlere kesin olarak Karındeşen Jack’e bağlanamadı. Ancak sıralı beş olarak bilinen Mary Ann Nichols, Annie Chapman, Elizabeth Stride,Catherine Eddowes ve Mary Jane Kelly isimli 31 Ağustos ve 9 Kasım arasında öldürülmüş beş kurbanın katili Karındeşen Jack olarak belirlendi
– Mary Ann Nichols (kızlık adı Mary Ann Walker, lakabı “Polly”), 26 Ağustos 1845 – 31 Ağustos 1888, Cuma.
– Annie Chapman (kızlık adı Eliza Ann Smith, lakabı “Dark Annie”), Eylül 1841 – 8 Eylül 1888, Cumartesi.
– Elizabeth Stride (kızlık adı Elisabeth Gustafsdotter, lakabı “Long Liz”), 27 Kasım 1843 İsveç doğumluydu. Ölümü 30 Eylül 1888, Pazar.
– Catherine Eddowes (takma isimleri “Kate Conway” ve “Mary Ann Kelly”), Thomas Conway ve John Kelly ile evlenmişti. 14 Nisan 1842 – 30 Eylül 1888, Pazar.
– Mary Jane Kelly, 1863 İrlanda doğumluydu. 9 Kasım 1888’de öldürüldü. Bu cinayetteki yöntemin Karındeşen Jack’e ait olduğu düşünülmüyordu. Çünkü kurban kapalı bir mekanda öldürülmüştü, kadının organları ise son derece amatörce kesilip çıkartılmıştı.
Karındeşen Jack, basının ilgi odağı olmuştu. Korku salan bu katilin kimliği ise tespit edilmeye çalışılıyordu. Karındeşen Jack’in kimliğine dair onlarca iddia ortaya atıldı ancak hiçbiri kanıtlanamadı
Karındeşen Jack kimdi? Polis tarafından katilin bir profili çıkarıldı ve bir şüpheli listesi oluşturuldu. Bu liste birçok önemli ve soylu kişiyi de içeriyordu
Katil olduğunu iddia eden kişinin Merkezi Haber Ajansına gönderdiği mektubu inceleyen uzmanlar mektubun yazarının alt tabakadan, eğitimsiz biri olduğu sonucuna vardılar.
İç organların çıkarılması nedeniyle katilin cerrah ya da kasap olabileceği iddiaları ortaya atıldı. Kesikler son derece muntazamdı. Bir görgü tanığı katili, “şapkalı ve uzun palto giyen bir adam” olarak tasvir etti
Katilin kurbanlarının yanına yaklaştığında onların dikkatini çekmediği için o zaman yaşayan insanlar gibi giyindiği ve hareket ettiği düşünülüyordu. Uzun palto ve şapka da o dönem hemen hemen herkesin giyebileceği bir giysiydi.
Karındeşen Jack’in kimliğine dair pek çok iddia ortaya atıldı. Şüphelilerden biri; Montague John Druitt’ti. İşlenen cinayetlerin yakınlarında bir yerde tıp okuyor ve kuzeni ile birlikte yaşıyordu
İlk cinayetten yaklaşık bir ay kadar önce, Montague’ın annesi akıl sağlığını yitirmişti. Montague kendisinin de akıl sağlığının yerinde olmadığını yazan bir mektup bırakıp, cinayetten hemen sonra ortadan kayboldu. Montague’ın cansız vücudu ise son cinayetten bir ay sonra bir nehirde sürüklenirken bulundu.
İkinci şüpheli ise Michael Ostrog’du. Michael aklı dengesinin bozukluğu ve cinayet yatkınlığı yüzünden akıl hastanesinde yatmıştı. Ancak onu cinayetlerle yakından ilişkilendiren herhangi bir somut kanıt bulunamadı
21. yüzyılın modern profil uzmanlarına göre katil zanlısı olabilme ihtimali en yüksek aday ise Yahudi tüccar Jacop Levy’di. Jacop Levy cinayetlerin işlendiği bölgede kasaplık yapıyordu
İlk cinayet bir hastane önünde işlenmişti. Hastane frengi hastalarını tedavi ediyordu. Levy tedavi amaçlı gittiği hastaneden düş kırıklığı çıktı ve o anki nefret ile cinayeti işlemiş olabilirdi. Levy son cinayetten 2 yıl sonra öldü, ölüm raporunda frengi yazıyordu.
Bir diğer şüpheli ise, Aaron Kosminski isimli şahıstı. Kosminski o bölgede yaşıyordu ve cinayetler sona erdikten sonra akıl hastanesine kaldırılmıştı
Karındeşen Jack’in kim olduğu ve ne iş yaptığı konusunda çok fazla teori vardı. Uzmanlar onların hiçbirini kabul etmedi. O dönemde yaşayan pek çok kişinin ölmüş olması da katilin kimliğinin açığa çıkmasını zorlaştırdı
Şüpheli olarak gösterilen kişilerin sayısı 1000’nin üzerindeydi. Hatta katilin bir kadın olduğuna dair bir iddia da ortaya atılmıştı. Ancak gerçek son kurbanın öldürülmesinde 126 yıl sonra açığa çıktı
Şüphelilerden biri olan Polonyalı berber Aaron Kosminski’nin DNA’sı kurbanlarından Catherine Eddowes’in şalı üzerinde tespit edildi
Dünyaca ünlü DNA uzmanı Dr Jari Louhelainen, 1888 yılında Londra’nın doğusundaki Whitechapel semtinde Karındeşen Jack tarafından öldürülen Catherine Eddowes’in cinayet mahalinde bulunan kana bulanmış bir şal üzerinde yaptığı testler sonucunda ünlü seri katilin Polonya göçmeni berber Aaron Kosminski olduğunu keşfettiğini açıkladı. Elde ettiği bulguları İngiliz Mail on Sunday gazetesinde yayınlayan Dr Louhelainen, Karındeşen Jack’in Kosminski olduğunu “şüpheye yer bırakmayacak şekilde kanıtladığını” söyledi.
Kaynak: 1