Bazı oyuncular kariyerleri boyunca ne kadar farklı rollerde yer alsalar da bir karakterle özdeşleşip hayatları boyunca onunla anılırlar. Bazıları da tek sıkımlık kurşun gibi en iyi rollerini o karakterlerde oynadıkları için aynı şekilde hep bir karakter üzerinden anılırlar. İyisiyle kötüsüyle sinema tarihinde yarattıkları karakterlerin en az kendileri kadar hatta bazılarında daha da ünlü oldukları 9 isim seçtik.
Emmett Brown – Christopher Lloyd
Zamanda yolculuk hikayelerinin belki de en iyilerinden olan Geleceğe Dönüş serisinin çılgın doktoru Emmett Brown’u canlandıran Christopher Lloyd için bu karakter önemli bir yere sahip. Oyuncu ilk filmde 47 yaşında olsa da daha yaşlı bir karakter olan Emmett Brown’u canlandırması hiç sırıtmaz. Yer aldığı proje sayısı bir hayli fazla olmasına rağmen hiçbirisi Emmett Brown kadar bilinmez ve hatırlanmaz. Üstelik Christopher Lloyd oyunculuk kariyerine Guguk Kuşu gibi bir filmle başlar ancak hem Jack Nicholson’ın performansı hem Lloyd’un ilk filmi olması nedeniyle bu filmde ön plana çıkamaz.
Wladyslaw Szpilman – Adrien Brody
Adrien Brody kariyeri boyunca her zaman iyi bir oyuncu olarak anıldı. Ancak Piyanist filmi ile edindiği bu ‘iyi oyuncu’ imajını bir daha hiçbir filmiyle tekrar yakalayamadı. Yer aldığı projelerin de neredeyse hiçbiri Piyanist kadar iyi yapımlar olmadı. Sadece 2014 yılında birçok ünlü isimle birlikte yer aldığı Büyük Budapeşte Oteli’nde Piyanist’in gölgesinden çıkabilecek bir işte yer almış olsa da bu filmdeki rolü konuk oyuncu olmaktan fazlası değildi.
Leon – Jean Reno
Sinemaya az ilgi duyan insanların bile bildiği, ülkemizde televizyon kanallarında defalarca gösterilen Leon filmi hem Jean Reno hem de Luc Besson için bir dönüm noktası olabilirdi. Ancak Luc Besson için Leon sonrası tam bir hayal kırıklığı olarak değerlendirilebilir. Jean Reno ise Fransa’da ve Amerika’da birçok yapımda yer aldı. Özellikle Jean-Christophe Grange’in kitaplarından uyarlanan filmlerin vazgeçilmez oyuncusu oldu. Yine de Leon’da yarattığı karakter bir kiralık katil olmasına rağmen öyle sevildi ve benimsendi ki Jean Reno mimiklerine kadar Leon ile bütünleşti.
Gandalf – Magneto – Ian McKellen
Ian McKellen’ın durumu aslında bir hayli ilginç. Tolkien’in oluşturduğu muazzam fantastik dünyanın en önemli karakterlerinden Gandalf, sinema uyarlamalarından önce kitaplardan okuyanların hayallerinde canlandırdıkları haliyle birebir uyumlu olarak Ian McKellen ile vücut buldu. Yüzüklerin Efendisi ile başlayan ve Hobbit ile devam eden 6 filmlik seride Ian McKellen Gandalf kostümünü giydiği andan itibaren hafızalara Gandalf olarak kazındı. Ian McKellen için ilginç olan durum ise yakın tarihlerde yer aldığı diğer bir seride, X-Men serisinde canlandırdığı Magneto karakteri için de benzer ifadeler kullanılabilecek olması. Üstelik bir an için McKellen kimliğini unuttuğumuzu varsayıp düşündüğümüzde Gandalf ile Magneto’yu canlandıran oyuncunun aynı kişi olduğunu hayal etmek bile güç.
İnek Şaban – Kemal Sunal
Kemal Sunal’ın Hababam Sınıfı ile bütünleştiği İnek Şaban oyuncunun sonraki yıllarda rol aldığı filmleri de etkiledi. Hababam Sınıfı’ndan sonra dahi birçok filmde Şaban ismini kullanan Kemal Sunal özellikle onu izleyen çocuklar tarafından hep İnek Şaban olarak anıldı. Öyle ki rol aldığı bazı filmlerde karakterin adı Şaban olmamasına rağmen filmin adında Şaban ismi kullanıldı.
Amelie Poulain – Audrey Tautou
2000’li yılların başında çekilen Amelie filmi hala 90’lardan izler taşıyordu. Bu filmle hayatımıza giren naif ve şirin Amelie, Audrey Tautou’yu arka plana itip yıllarca unutulmayacak bir karakter olarak ortaya çıktı. Ülke insanımızın Amerikan sinemasına olan yakınlığı ve Fransız sinemasını çok iyi tanımaması nedeniyle Audrey Tautou’nun diğer filmlerine hakim olamamasının Amelie ile Tautou’nun bütünleşmesinde etkisi oldu. Elbette Tautou’nun kariyerinde Amelie’yi geçecek bir karakter hiç olmadı. Amelie’den sadece 5 sene sonra 2006 yılında Dan Brown’un ünlü kitabı Melekler ve Şeytanlar’ın sinema uyarlamasında Tom Hanks ile birlikte yer aldı ancak sinema seyircisi için varlığı bir anlam ifade etmedi. Öyle ki Amelie’den sanki on yıllar sonra çekilmiş gibi hissedilen filmde Audrey Tautou’nun fark edilmedi bile.
Andy Dufresne – Tim Robbins
Sinema tarihinin en iyi filmi olarak nitelendirilen Esaretin Bedeli filmi kimilerince fazla şişirilmiş kimilerince ise bulunduğu yeri fazlasıyla hak eden bir film. Bu filmde başrolde yer alan Tim Robbins ise karakteriyle özdeşleşen oyuncular tanımına tam olarak uyan bir isim. Film bu kadar tartışılmasının da etkisiyle seyirci sayısını oldukça arttırmış Andy Dufresne karakterini içimizden biri haline getirmiştir. Tim Robbins’in Andy kadar baskın başka bir karaktere hayat verememesi nedeniyle de Tim Robbins her zaman Andy’nin arkasında ikinci planda kalmış durumda.
Şarlo – Charlie Chaplin
Kemal Sunal için söylediklerimizin bir benzeri de Charlie Chaplin için geçerli. Sessiz filmlerin en büyük oyuncularından birisi Charlie Chaplin’in hayata dair anlatmak istediklerini çoğunlukla kara mizah unsurlarını da kullanarak aktarmayı seçtiği Şarlo karakteri Chaplin’in sadece sinema hayatından rol çalmamış, aynı zamanda gerçek hayatında da Şarlo gibi olduğu, Şarlo’yu sinemaya taşıdığı sanılmıştır.
Wolverine – Hugh Jackman
Son zamanlarda yaratılan süper kahramanların sinema evrenlerinden önce aynı süper kahramanı birçok ünlünün oynadığını, yine aynı süper kahramanının birçok kez farklı oyuncu tarafından canlandırıldığını hatırlarız. O dönemlerde Wolverine karakterine hayat veren ve hala başarılı bir şekilde Wolverine’i canlandıran Hugh Jackman diğer rolleriyle de adından fazlasıyla söz ettirip Wolverine’in gölgesinde kalmasa da bunca süper kahramanın yer aldığı ve onları oynayan oyuncuların çok çabuk harcandığı bir zamanda canlandırdığı Wolverine ile öyle bir özdeşleşti ki bundan sonra Wolverine’i kim oynarsa oynasın Hugh Jackman’ın isminin altında ezileceği bir gerçek.