Geçmişte yüzyıllar boyunca atalarımızı ve hayvanlarımızı koruyan kangal köpeği, TKC ve AKC gibi evrensel büyük köpek kulüpleri ve federasyonları tarafından tanınmamaktadır. Fakat 2019’da kangal köpekleri, FCI (Uluslararası Köpek Bilimi Federasyonu) tarafından ‘Kangal’ adı altında özel bir ırk olarak tescillendi.
Türkiye’de ‘köpek’ dendiğinde hemen aklımıza “kangal köpeği” gelir. Çoğunlukla “Sivas kangal köpeği” ve “karabaş” adlarıyla bilinen bu ırkı en az bir kez görmüşüzdür. Görmüş olanlar iyi bilir ki, kangal köpekleri abartıldıkları, daha doğrusu anlatıldıkları gibi kötü değildir. Aksine güçlü ve kalıplı olmasına rağmen sakin bir yapısı vardır. İşte kangal köpekleri hakkında bilmeniz gereken her şey…
Kangal köpeği tarihçesi ve kökeni
Kangal köpeği, uzun yıllar boyunca çoban ve bekçi köpeği olarak kullanılmıştır. Bunun yanı sıra aslan avında da kendisinden faydalanılmıştır. Özellikleri ve huyları sayesinde Anadolu insanı için vazgeçilmez bir köpek olmuştur.
Kangal köpeğinin Orta Asya’dan göç eden Kanglı (Kangar) Türk boyu tarafından getirildiği tahmin edilmektedir. Kangal ilçesinin adını, kangal köpeğinden aldığı düşünülmektedir. Orhan Yılmaz’ın kitabına göre Kanglı, göç ederken yanında üç şey getirmiştir; bunlar ise it, koyun ve attır. 11 Temmuz 2003 yılındaki I. Uluslararası Kangal Köpeği Sempozyumu’ndan çıkan sonuca göre, kangal köpekleri, Türk göçleri sırasında Türkistan’dan Anadolu’ya getirilmiştir. Osmanlı İmparatorluğu arşivlerinde de bahsedilen aslan kadar kuvvetli kangal köpeği, yeniçeriler tarafından hem savaşlarda hem de askeri işlerde kullanılmıştır.
Kangal köpeği, kurtlara karşı koyabilen tek köpek ırkıdır. Sıcak veya soğuk fark etmeksizin en zorlu şartlarda görevine sadık olmaya devam eder. Bu yüzden çobanlar için vazgeçilmezdir.
Kangal köpeğinin fiziksel özellikleri
Anadolu çoban köpeği olarak da bilinen kangal köpeği, kalıbı yüzünden “dev köpekler” sınıfında yer alır. İşte yapısı gereği aslanı andıran kangal köpeğinin fiziksel özellikleri.
– Kangalların kafalarına göre küçük kulakları vardır ve kafasına yapışıktır. Üçgen şekline benzeyen kulakları sarkıktır.
– Gözleri, kafatasına göre küçük olmasına rağmen canlı bakışları vardır. Göz rengi ise altın ve kahverengi arasında değişiklik gösterebilir.
– Boynu hafif eğik ve güçlüdür.
– Dudakları sarkık, dişleri sağlam ve çeneleri kuvvetlidir.
– Dişilerin yüksekliği 71-77, erkeklerin ise 77-87 santim arasında değişmektedir.
– Erkekler 50-64 kg, dişiler ise 41-59 kg ağırlığındadır.
– Kuyrukları uyarıldıkları zaman dik ve kıvrık, rahat olduklarında ise sarkıktır.
– Tüyleri açık sarı, boz veya çelik rengi olabilir. Yüzleri siyahtır.
– Tüy yapısı kısa ve orta uzunlukta, yoğun ve serttir.
– Ön bacakları, arka bacaklarına göre daha da güçlüdür.
Kangal köpeğinin karakter özellikleri
Fiziksel özelliklerinin yanı sıra bir köpeği güçlü ve sadık kılan şey, karakteristik yapısıdır. Bir köpek sahiplenmeden önce dikkat edilmesi gereken en önemli şey budur. Örneğin kangal köpeği, özelliklerine bakıldığında bekçi veya çoban köpeği olmaya uygundur. İşte kangal köpeğinin karakter özellikleri.
– Kangal köpeği bir tehdit olmadıkça ve kışkırtılmadıkça havlamaz.
– Oyuncu değildir. Sakin ve ağırkanlı olur.
– Çocuklarla iyi anlaşır.
– Koku alma duyusu ve gözlem yeteneği çok gelişmiştir.
– Alıngan ve hassas bir yapıya sahiptir.
– Tıpkı tüm çoban köpeklerinde olduğu gibi bağımsızlığına düşkündür. Genellikle yalnız kalmayı tercih eder.
– Ödüllendirme sistemi ile kolaylıkla eğitilebilir.
– Sürüyü koruma özelliği sayesinde mükemmel bir çoban köpeğidir.
– Kurtlarla baş edebilen tek köpek türüdür.
– Ürkütücü görünmesine rağmen pek saldırgan değildir, ısırma huyu yoktur. Ancak safkan olmayan melez ırklarda bu durum değişebilir.
Kangal köpeğinin günlük bakımı
Dışarıda kulübede yaşayan kangal köpekleri sağlık açısından günlük olarak tımar işlemi görmelidir. Az kirlenen ve herhangi bir görevi olmayan kangal köpeği, haftada 3-4 kere tımar işlemi görse yeterli olacaktır.
Kangal köpeğinin tüyleri uzun ve sert ise madeni fırçalar kullanılarak tımar yapılmalıdır. Fırçayı kullanırken önce tüy yatımı tersine, sonra tüylerin yattığı tarafa doğru yapılmaya özen gösterilmelidir. İşlem bittikten sonra dökülen kıllar, parmak uçları ile bir tarak misali alınmalıdır.
Tüyleri çok dökülen ve yumuşak tüylü kangal köpekleri ise el ile yıkanmalıdır. El suya sokulup bir tarak gibi kullanılarak köpeğin vücudu temizlenmelidir. Daha sonra özel bir fırça ile fırçalanıp, özel bir tarak ile taranmalıdır. Fakat köpekleri sık sık yıkamak sağlık açısından zararlıdır.
Yıkama işleminde ılık su ve veterinerin tavsiye ettiği zeytin yağlı sabunlar kullanılmalıdır.
Kangal köpeğinin beslenmesi
Erişkin bir kangal köpeği, her gün düzenli olarak aynı saatlerde beslenmelidir. Ortalama bir köpek için hazırlanan iki kiloluk diyet üçe bölünür. Bu diyetin %33’ü sebze, %33’ü et ve kalan kısmı ise tahıldan oluşmaktadır. Diyet, köpeğin ağırlığına ve yaptığı işe bakılarak hazırlanmalıdır. Mesela kangal köpeği fazla çalışıyor ya da normale göre zayıf ise ilave gıdalar verilmelidir.
Yavrulara ise emmeyi bıraktıktan sonra bile 6-7 aylık olana kadar süt verilmelidir.
Kangal köpeğinin saf olup olmadığı nasıl anlaşılır?
Kangal köpeği, genellikle ona benzeyen diğer çoban köpeği ırkları ile karıştırılır. Bu nedenle saf bir kangal köpeği almak isteyenlerin bilmesi gereken bazı şeyler vardır. Kangal köpeğinin saf olduğunu gösteren bazı şeyler şunlardır:
– Kangal köpeklerinin kuyruğu dik ve sırtına doğru kıvrık bir şekilde durur.
– Saf kangalların dizlerinin üstünde çizgi şeklinde lekeler bulunmaz.
– Gövdelerini kaplayan tüyler lekesiz olmalıdır.
– Arka ayaklarında bulunan 5 tırnak, saf olduğunu gösterir.
Kangal köpeklerinde görülen sağlık sorunları
Yaklaşık olarak 12 ila 15 yıl yaşayan kangal köpeği, genetik olarak bir hastalığa yatkınlık göstermez. Ancak her köpekte olduğu gibi bazı sağlık sorunları yaşaması mümkündür. Bu muhtemel sağlık sorunları şunlardır:
– Kangal köpeği, tıpkı tüm büyük köpeklerde olduğu gibi kalça çıkığı sorunu yaşayabilir.
– Düzenli olarak kuduz aşısı yapılmadığı takdirde kuduz olabilir.
– Pire ve kene gibi dış parazitlerden korunması için bu amaçla üretilen damlaların kullanılması şarttır.
– Doğumdan sonraki 6-7 ay süt içmelidir. Aksi takdirde gençlik hastalığına yakalanabilir.