İffet ve “cinsel ahlak” gibi nedenlerle kadın üreme organına zarar veren her türlü uygulama, kadın genital mutilasyonu (KGM) diğer bir ismiyle kadın sünneti olarak kabul ediliyor. Bugün hayatta olan tam 200 milyon kadın, çeşitli yöntemlerle sünnet edilmiş durumda. Kadın sünnetinin medikal anlamda hiçbir yararı bulunmuyor. Aksine uygulamadan sonra kadınların büyük çoğunluğu yaşamları boyunca ruhsal ve fiziksel sağlık sorunlarıyla boğuşuyor. Kadın ve çocuklara yönelik bir şiddet türü olan bu uygulamaya karşı uluslararası alanda mücadele başlatılmış durumda. Ancak ritüel haline gelen kadın sünneti, dünyanın çeşitli yerlerinde uygulanmaya devam ediyor.
Birleşmiş Milletler 2003 yılında, 6 Şubat’ı Kadın Sünnetine Karşı Sıfır Tolerans Günü ilan ederek konu hakkında farkındalık oluşturdu. Uluslararası alanda her yıl kadın üreme organını sakatlayan bu ritüele son verilmesi çağrısı yapıyor. Ancak kadın sünneti 30’a yakın ülkede uygulanmaya devam ediyor. Peki bu uygulama neden durdurulamıyor? Kadın sünneti hangi ülkelerde yaygın?
Kadın sünneti nedir?
Dünya Sağlık Örgütü, tıbbi olmayan nedenlerle kadınların üreme organına zarar veren her türlü uygulamayı kadın sünneti olarak tanımlıyor. Günümüzde her 20 kadından birinin maruz kaldığı kadın sünneti, genellikle 15 yaşından önce yapılıyor. Kadınların genital sakatlanması insanlık dışı pek çok işlemi kapsıyor. Hangi türde yapılırsa yapılsın bu uygulama önemli sağlık sorunlarına yol açıyor. Sünnet olan kadınlar bu durumdan en çok ruhsal olarak etkilendiklerini belirtiyor. Örneğin Mısırlı ünlü blogger Omnia İbrahim, sünnet olduktan sonra duygusal olarak kimseye bir şey hissedemediğini ve hiç kimseyi arzulayamadığını ifade ediyor.
Kadınlar neden sünnet ediliyor?
Kadınların sünnet edilmesinin en temel nedenleri arasında; dini inanışlar, kişisel temizlik konusundaki yanlış bilgiler, erkeğin cinsel ilişkide aldığı hazzı artırma, bakireliğin korunması ve kabile gelenekleri gibi çok farklı unsur bulunuyor. Ancak en temel neden kadın cinselliğinin kontrol edilmesi. Dünyada en çok Afrika kıtasında görülen kadın sünneti, kadının “cinsel saflığı” için muhakkak yapılması gereken bir uygulama olarak değerlendiriliyor. Katı ahlaki kuralların geçerli olduğu toplumlarda, sünnet olmayan kadınlar sosyal alandan tamamen dışlanıyor. Bu nedenle uygulama günümüzde hala devam ediyor.
Kadın sünneti neden durdurulamıyor?
- Sosyal baskı, sosyal olarak kabul edilme ihtiyacı ve topluluk tarafından reddedilme korkusu gibi unsurlar kadın sünnetinin en temel nedeni olarak gösteriliyor.
- Kadın sünneti genellikle bir kız çocuğu yetiştirmenin gerekli bir parçası olarak kabul ediliyor. Sünnet, kadınları evliliğe hazırlamanın bir yolu olarak görülüyor.
- Kadın sünneti kadının ruhsal ve fiziksel olarak yaraladığı için uygulama sonrası kadınların cinsel isteği azalıyor. Böylece kadınların evlilik içindeki sadakati sağlanmış oluyor!
- Hiçbir kutsal kitapta belirtilmese de insanlar dini olarak kadınların sünnet edilmesi gerektiğini düşünüyor.
- Topluluk liderleri, dini liderler, sünnetçiler ve hatta sağlık personeli gibi toplum üzerinde otorite sahibi olan kişiler uygulamanın sürdürülmesini destekliyor.
Kadın sünnetinin sınıflandırılması
Kadın genital mutilasyonu, dünyanın her bölgesinde farklı şekilde uygulanıyor. Etnik kimlik, gelenek, din gibi nedenler bu farklılığın en temel nedenleri arasında yer alıyor. Örneğin 1998 yılında Nijer’de yapılan bir anket çalışmasında, kadınlar kendilerine yapılan yöntemi anlatmak için elli farklı terim kullanmıştır. Bunun sebebi her sünnetçinin farklı bir teknik kullanması. Bu nedenle anket çalışmaları bu konuda net bir bilgi vermiyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün sınıflandırmasına göre kadın sünneti dört farklı şekilde yapılıyor:
Klitoridektomi
Yaygın bir uygulama olan klitoridektomi, klitorisin tamamı ya da bir kısmını keserek vajinadan ayırma işlemidir. Somali, Cibuti ve Eritre gibi ülkelerde kadın sünneti çoğunlukla bu yöntemle yapılıyor.
Eksizyon
Klitoris ile birlikte vajina iç dudaklarının kesilerek vajinadan tamamen çıkarılmasıdır.
İnfibülasyon
Kadın sünnetinin %20’sinin infibülasyon şeklinde yapıldığı tahmin ediliyor. Bu uygulamada vajinanın hem iç hem de dış dudakları önce kesiliyor ardından tekrar dikiliyor. İdrar ve adet kanamasının dışarı atılması için küçük bir aralık bırakılıyor. İnfibülasyon sırasında oldukça zor bir prosedürün uygulanmasını gerekiyor. Bu nedenle işlem sonrası pek çok çocuk enfeksiyon riskiyle karşı karşıya kalıyor.
Diğer genital sakatlamalar
Bu kategoride yer alan uygulamalar arasında klitorisin çizilmesi, ateşle yakılması, oyulması ya da bazı ilaçlar kullanarak vajinanın daraltılması yer alıyor.
Kadın sünnetinde hangi yöntemler izleniyor?
Bu uygulamayı “sünnetçi” ismi verilen kadınlar yapıyor. Sünnet işlemi evde yapıldığında anestezi kullanılmıyor. Kötü koşullarda yapılan bu işlem; ustura, makas, bıçak ya da cam gibi steril olmayan nesnelerle gerçekleştiriliyor. 2007 yılında The Lancet dergisinde yayınlanan bir makalede Ugandalı bir sünnetçinin aynı bıçakla 30 kız çocuğunu sünnet ettiği belirtiliyor. BM raporlarına göre Afrika kıtasının neredeyse tamamında kadın sünneti geleneksel şekilde sünnetçiler tarafından yapılıyor. Mısır ve Endonezya gibi ülkelerde ise kadın sünneti sağlık çalışanları tarafından yapılıyor.
Kadın sünnetinin sağlık açısından oluşturduğu riskler nelerdir?
Kısa vadede; Tetanos gibi enfeksiyonlar, genital doku şişmesi, şiddetli ağrı ve kanama, idrara çıkmada problemler, enfeksiyona bağlı ölüm ve travma gibi psikolojik hastalıklar.
Uzun vadede; Travma sonrası stres bozukluğu başta olmak üzere çeşitli ruh sağlığı hastalıkları, adet düzensizliği, kronik enfeksiyon, kist oluşumu, hamile kalamama, cinsel isteğin azalması, ağrılı cinsel ilişki.
Hangi ülkelerde kadın sünneti yapılıyor?
Kadın sünneti yapılan ülkelerde bu konunun konuşulması toplumsal bir tabu olarak görülüyor. Bu nedenle Birleşmiş Milletler ve Dünya Sağlık Örgütü’nün yaptığı saha araştırmaları çok net bilgiler vermiyor. Kadınların çoğu toplumsal eleştiriye maruz kalacağı korkusuyla konu hakkında konuşmuyor. Dolayısıyla kadın sünnetine dair istatistikler çoğunlukla tahminlere dayanmakta. Rakamlar tahmini olsa da kadın sünnetine maruz kalanların önemli bir kısmının Mısır, Endonezya, Gambiya ve Etiyopya’da yaşadığı biliniyor. UNICEF’in 2016 yılında hazırladığı rapora göre; Afrika ve Orta Doğu bölgesi başta olmak üzere dünyanın çeşitli bölgelerindeki kadınlar bu uygulamaya maruz kalıyor.
Kadın sünneti gelişmiş ülkelerde de görülüyor. İngiltere Ulusal Sağlık Hizmetleri verileri, İngiltere’de 8 binden fazla kız çocuğunun sünnet edildiğini gösteriyor. Benzer uygulamalar Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) de yapılıyor. ABD 1996 yılında kadın sünnetini yasaklamış olsa da kız çocukları sünnet edilmeye devam ediyor. UNICEF raporunda Yeni Zelanda ve Avustralya’da yaşayan göçmenler arasında bu uygulamanın yaygın olduğu belirtiliyor. Özetlemek gerekirse kadın sünneti bölgesel olmaktan çok küresel bir sorun olarak karşımıza çıkıyor.