2007 yılında çekilen Kabadayı, son dönem filmlerimiz arasında en başarılı örneklerden birisidir. Bu başarılı filmin arkasında da yine bir Şener Şen / Yavuz Turgul ortaklığı var. Yavuz Turgul bu sefer filmin yönetmen koltuğunda değil. Senaryosunu Yavuz Turgul’un yaptığı filmin yönetmen koltuğunda ise Ömer Vargı oturuyor. Tövbekar bir “Kabadayı”nın yıllarca varlığından bile haberdar olmadığı oğlunun mafyanın hedefinde olduğunu öğrenince tövbesini unutur. Mamafih kurt kocamıştır. Bir yandan alzheimer ile mücadele ederken bir yandan da evladına kol kanat germeye çalışmaktadır. İşte tövbesini bozan bir kabadayının hikayesini anlatan replikler:
1. Haco – “Su uyur düşman uyumaz.”
Ali Osman – “Uyumuyorlar zaten, hepsi mezarda.”
2. “Teoman’la hesabı kapattık.”
Murat – “Öldü mü?”
Fedai – “Öldü. Aslında sen de ölüsün ama henüz bunu bilmiyorsun.”
3. Murat – “Belki seni dinlerler. Ne de olsa eski mafyasın.”
Ali Osman – “Ne diyorsun ulan sen. Ağzını topla, ağzını. Kim söyledi sana mafya olduğumu? Ben mafya değilim. Hiç bir zaman olmadım. Benim arkamda polis yoktu, milletvekilim yoktu. Ben ne uyuşturucu, ne silah, ne fahişe sattım. Ben işimi tek başıma gördüm. Düşmanlarımla tek başıma hesaplaştım. Ve yaptığım her şeyin bedelini ödedim.”
4. Murat – “İçeriye silahla nasıl girdiniz?”
Ali Osman – “Ne silahı? Biz silah taşımayız.”
Murat – “Ya üzerinize gelselerdi?”
Ali Osman – “Gelebildiler mi?”
5. “Senin silahında mermi ters dönmüş evlat. Dikkat et kendini vurmayasın.”
“Delikanlı adam yol yordam bilir. Raconda sığınanları teslim etmek gibi bir şey var mıdır? Duydun mu hiç? Bak Devran efendi. Sen beni tanımazsın. Ben arkamda çok ceset bıraktım. Çok aileyi ağlattım. Bir sürü bela herifin ciğerini gözümü bile kırpmadan söküp aldım. Cesetleri çoktan çürüdü. Bunların bir kısmı bilinir, bir kısmı bilinmez. Sonunda bir şeyler oldu ve ben silahı bıraktım. Tövbe ettim. Uzun zamandan beri beladan uzak, sakin bir hayat yaşıyorum.”
6. Ali Osman – “Yalnız, biliyor musun? Ben hastayım, bu hastalık şey… Unutuyorsun. Herkesi, her şeyi unutuyorsun. Kafanda ne varsa silinip gidiyor, sıfır oluyorsun. Bu ne demek biliyor musun?”
Devran – “Anlatırsan, anlarım.”
Ali Osman – “Şu demek. Seni şuracıkta gebertsem, zerre kadar vicdan azabı çekmeyeceğimi biliyorum. Çünkü yeminimi unutacağım. Seni unutacağım. Silahımı nasıl beynine dayadığımı, nasıl tetiği çektiğimi, o sefil beyninin nasıl dağıldığını asla hatırlayamayacağım. Yani benim açımdan artık tövbe diye bir sorun yok.
7. Sürmeli – “Nafile uğraşma, aslanım. Senin sertliğin bana sökmez. Niye biliyor musun?”
Devran – “Niye?”
Sürmeli – Bendeki g*t hiçbirinizde yok da ondan.
8. “Zaten biz yokmuşuz. Cesaret yokmuş. Yiğitlik, mertlik yalanmış. Ölümüne arkadaşlık, dostluk filan palavraymış. Racon bitmiştir. Dördünüzü toplasan bi’ Sürmeli etmez.”
9. “Yeter, yüzüme vurma. Karaca beğenmeyecek beni. Zaten bu halimi de pek tutmuyor ya.”
10. Ali Osman – “Eğer bu alemde Ali Osman’a meydan okuyacaksan, onun kaç tabanca taşıdığını bileceksin.”
Devran – “İyi, kulağıma küpe olsun.”