Julio Cortazar‘ın öyküleri, toplum belleğinin edebiyatta yaşayan en canlı hali olarak karşımıza çıkar. Karakterlerin ve yaratılan dünyanın dillendirdiği felsefe, yaşamsal olarak kendi iç devinimini körüklediği gibi; dışarıya dönük olan her eylemin de arkasında yer alır. İç içe geçen anlamların etrafında şekillenen öyküler, aslında dönemsel olarak hissedilen her şeyin farklı bir parçası olarak karşımıza çıkar. Bu, edebiyatın üzerine düşen en önemli görevdir. Ancak yazar, dönüşüm anlamında ele aldığı her olaydan yeni bir çıkarım elde etmeden öykülerini noktalamaz. Cortazar, bu anlamda sürdürdüğü yazarlık hayatında pek çok nitelikli eser bırakmıştır.
Cortazar’ın eserlerinde sorguladığı düşünceyi, cümleler üzerinden derledik.
7. “Güneş de ay da gerçekten parlayan şeylerdi benim için; dingin düşünceler ortasında uyanırdım, sabahları, sayfaları katlar dua ederdim”
8. “Hiçbir kötülük görmezdim bunda, gözlerim yoktu da ondan. Hiç kötü şey duymazdım, kulaklarım yoktu da ondan; ama ama, öcümü alacağım!”
9. “Düş, bir kule gibi oluşmuştu, sonsuz sayıda yükselen ve sonsuzlukta yitip giden ya da tam tersi, basık daireler halinde alçalan toprağın sinesinde yitip giden tabakalardan oluşuyordu”
10. “Peşinden sürüklendiğimde, sarmal başladı ve bir labirentti bu sarmal. Ne çatısı, ne tabanı, ne çeperleri, ne de geri dönüşü vardı. Ama kesin bir belirginlikle yinelenen temalar vardı”
11. “İnsan kendisine sahip olamadan bir başkasına sahip olamazdı ve gerçekte de varlığına sahip olan kim vardı sözün gerçek anlamında?”
12. “Ama her eylemin altında bir karşı koyma da yatıyor, her edime bir yerden çıkıp başlanır, varmak için”
13. “Saatler geçiyor, bir-iki dakika geçiyor, zaman kamçılarla, saçılan tükürüklerle dolu olan bir şey”