Adı artık “mutlak hükümdar” anlamına gelmesine rağmen Jül Sezar (Julius Caesar), hiçbir zaman Roma İmparatoru olmadı. Öncelikle demokratik Roma Cumhuriyeti’nin bir konsülü olan Sezar, ömür boyu “diktatör” ilan edildikten sonra cumhuriyet yönetiminin sonunu getirdi ve imparatorluk yönetiminin yolunu açtı. Muzaffer bir general, popüler siyasi bir lider ve üretken bir yazardı. Tarihi derinden etkilemiş önemli karakterlerden biri olarak görülüyor.
Geçirdiğimiz tarihsel süreçte diktatörlerin pek de hayırlı insanlar olmadıklarını bildiğimizden, günümüzde kelime olarak “buyurgan, zorba” gibi olumsuz bir manası olan “diktatör”; Latincede “emir veren, dikte eden” demek… Yani diktatörlük, otokratik bir hükümet biçiminde, yönetimin diktatör olan tek bir bireyde toplanması. Otokrasi nedir derseniz; o da demokrasinin tam tersi… Yöneticinin tüm siyasi yetkileri tek başına elinde bulundurduğu mutlak monarşinin bir çeşidi fakat yönetimin miras kaldığı monarşinin aksine; yönetim tek bir kişi tarafından zor yoluyla ele geçiriliyor ve o kişi bütün siyasi yetkileri tek başına elinde bulunduruyor.
Roma Cumhuriyeti’nde, siyasi bir makam olarak “Roma diktatörlüğü” mevcut. Olağanüstü askeri zamanlarda, altı aylık bir dönem için diktatör atanır. Anayasal hükümet dağıtılır ve diktatör devletin mutlak başkanı durumuna gelirdi. Diktatörün dönemi sona erdiğindeyse, yeniden anayasal hükümet kurulurdu. “Diktatör” kelimesinin zamanla “zorba” gibi anlamlara gelmesi; yaşanmış pek çok deneyimle sabit hale gelen, bir türlü sona eremeyen diktatör dönemlerine istinaden… Roma Cumhuriyeti’nin sonunu getiren ve imparatorluk sistemine geçişi işaret eden kesin olayın ne olduğu sorusunun cevabı bir yorum meselesi olarak çeşitli tarihçilere göre değişiyor. MÖ. 44’te Jül Sezar’ın daimi diktatör atanması, MÖ. 31’de Aktium Deniz Muharebesi’nde Marcus Antonius’un yenilgisi ya da MÖ. 27’de Octavianus (Augustus)’a Roma Senatosu tarafından olağanüstü güçlerin bağışlanması, cumhuriyeti sonlandıran asıl olaylar olarak gösterilse de bu dönüşümün Sezar ile başladığı aşikar. Söz konusu “anayasa değişikliği”nin ülkemizde niçin bir krize neden olduğu ve bu değişikliğin nasıl da çabucak ve kolayca “rejim değişikliği”ne evrilebileceğinin tarihteki en açık ve önemli kanıtı olması bakımından da, Sezar’ın hayatıyla ilgili derlediğimiz yazıya bir göz atalım.
1. MÖ. 100 yılının Temmuz ayında “Gaius Julius Caesar” adıyla dünyaya geldi.
Caesar adının, “kesilip alınan” anlamında olduğu yani sezaryen ile doğmuş atalarından birinden gelmiş olabileceği tahmin ediliyor. Antik Roma’da sezaryen uygulaması ilk kez ölmüş bir annenin rahminden bebeği çıkarmak için uygulanmış. Sezar’ın annesi Aurelia başarılı bir doğum gerçekleştirmişti ve ölmemişti. Bu durum Sezar’ın sezaryenle doğmadığını gösteriyor. Fakat ilk eşi bir oğlan çocuğu doğururken öldü ve sezaryen yapılsaydı belki de ölmeyecekti.
2. “Sezar” adının pek çok anlamı var.
Sezaryen ile doğmuş bir ata kadar, güzel saçlı, gri gözlü ya da fil avcısı anlamına geliyor olabilir. Sezar’ın favorisi, sonuncu yorum…
3. Sezar’ın ailesi, tanrıların soyundan geldiğini iddia ediyordu.
Mensubu olduğu Julian ailesi, Troy prensi Aeneas’ın soyundan geldiklerine ve onun da annesinin Venüs olduğuna inanıyordu.
4. Aeneas, Roma’nın efsanevi kurucuları Romulus ve Remüs’ün atasıydı.
Aeneas’ın memleketi Troy’dan İtalya’ya seyahati, Virgil’in yazdığı Roma edebiyatının en büyük eserlerinden biri sayılan “Aeneid”de anlatılıyor.
5. Sezar’ın aynı ada sahip babası da çok güçlü bir adamdı.
O, Asya adı verilen ve şimdiki Ege bölgesi ve civarlarını kapsayan eyaletin valiliğini (prokonsül) yaptı. Kız kardeşi ise Roma siyasetinin önemli isimlerinden Gaius Marius ile evliydi.
6. Annesinin ailesi daha da önemliydi.
Sezar’ın annesi Aurelia Cotta’nın babası Lucius Aurelius Cotta, yine tıpkı kendi babası gibi bir konsüldü. Konsül, Antik Roma medeniyetinin, cumhuriyet ile yönetildiği dönemdeki en üst düzey yöneticilerini ifade ederdi. Halk Meclisi tarafından seçilen ve bir yıl boyunca görev yapan iki konsül, Roma’nın tüm devlet işlerini beraber yürütürdü. Ancak, zamanla işlerin artmasıyla iş bölümüne gittiler. Örneğin biri Roma’nın yargılama işlerine bakarken, diğeri ordunun başında savaşı yönetiyordu. Konsülken yaptıkları işlerden sorumlu tutulabilmeleri için iktidar süreleri sonunda sıradan yurttaş haline gelirlerdi.
7. Sezar’ın, adları Julia olan iki kız kardeşi vardı.
Büyük Julia Caesaris, Pinarius ile evlendi. Onların torunu Lucius Pinarius başarılı bir asker ve eyalet valisi oldu. Küçük Julia Caesaris, Marcus Atius Balbus ile evlendi. Üç kız çocuğu doğurdu. Onlardan biri olan Atia Balba Caesonia, İlk Roma İmparatoru (Augustus) olacak olan Octavian’ın annesidir.
8. Sezar’ın halası Julia ile evli olan Gaius Marius, Roma tarihinin önemli isimlerinden biriydi.
Gaius Marius, istilacı denilen Germen kabileleri yenen Romalı bir general ve kariyeri boyunca eşi benzeri görülmemiş biçimde yedi kere konsül seçilmiş bir siyasetçiydi. Topraksız sıradan vatandaşların (proleterlerin) askere alınması ve lejyonların piyade taburları biçiminde yeniden örgütlenmesi gibi çarpıcı yenilikleri içeren “Marian Reformları” ile tarihe geçti. “Romanın üçüncü kurucusu” ünvanını kazanan Gaius Marius’un Sezar’ın rol modeli olduğu söyleniyor.
9. Babası, MÖ. 85’te aniden ölünce Sezar saklanmak zorunda kaldı.
Sezar’ın amcası konumundaki Marius, Lucius Cornelius Sulla ile kanlı bir iktidar mücadelesine girmişti. MÖ. 86’da Marius’un ölmesiyle birlikte Sulla güç kazanmaya ve Marius’un destekçilerine karşı iç savaşa devam etti. MÖ. 85’te Sezar’ın babası bir sabah ayakkabılarını giyerken aniden öldü. Görünürde ölümünü açıklayacak bir sebep yoktu. Sezar ailesinin başına geçti ve Sulla’nın bir başka rakibi ve amcasının arkadaşı Cinna’nın kızı Cornelia ile evlendi. MÖ. 82’de Roma’yı ele geçiren Sulla, kendisini diktatör olarak atadı ve politik düşmanlarının yüzlercesini öldürdü ya da sürgüne gönderdi. Sezar, Marius’un yeğeni ve Cinna’nın damadı olarak başlıca hedeflerden biriydi. Amcasının kalan mirasından, karısının çeyizinden ve son olarak rahiplik görevinden mahrum bırakıldı ancak karısından boşanmayı reddedince saklanmak için kaçmak zorunda kaldı. Öldürülmekten, Sulla destekçileri ve Vesta bakirelerinin de bulunduğu aile üyelerinin arabuluculuğu sayesinde, Sulla’nın geri adım atmasıyla kurtulabildi. Plutarkhos, Sulla’nın “Sezar’da çok sayıda Marius gördüğünü” söylediğini iddia eder. Sulla’dan ve onun intikamından uzak kalmak isteyen Sezar, 18 yaşında orduya katıldı.
10. Sezar askeri kariyerine MÖ. 81’deki Midilli Kuşatması’nda başladı.
Midilli Adası’ndaki şehre yerel korsanların yardım ettiğine dair duyulan şüphe üzerine Romalılar bir orduyla adayı kuşattılar.
11. Kuşatma sırasında gösterdiği üstün başarılarından ötürü “Corona Civica” ile ödüllendirildi.
Meşe yapraklarından yapılan bir taç ve Romalı bir yurttaş tarafından istenebilecek en yüksek ikinci askeri nişan olan “Corona Civica”, yoldaşı olan askerlerin hayatını kurtaran ve çarpışmalarda yararlılık gösteren askerlere veriliyordu. Sulla’nın anayasal reformlarından sonra “Corona Civica” verilmiş olan yurttaşlar doğrudan senatoya girmeye hak kazandılar.
12. Askeri bir görevle gittiği Bithynia ile ilgili hikayeler hayatının geri kalanında Sezar’ın peşini bırakmadı.
MÖ. 80’de Kral IV. Nikomedes’in güvenliğini sağlamak için eşlik ettiği Bithynia’da kralın sarayında gerektiğinden uzun kalınca tüm hayatı boyunca peşini bırakmayacak olan kralla bir ilişki yaşadığı söylentileri ortaya çıktı. Hatta kendisinden hoşlanmayanlar, “Bithynia Kraliçesi” diyerek Sezar’la alay ediyorlardı.
13. Roma’ya döndüğünde sıradan bir hayat yaşamaya başladı.
MÖ. 80’de diktatörlükten istifa eden Sulla, MÖ. 78’de öldü. Kendisi için yeterince güvenli hale geldiğine inandığı Roma’ya geri dönen Sezar, tüm mallarına el konulduğundan, Roma’nın dışında alt sınıfların yaşadığı Subura’da mütevazı bir eve yerleşti.
14. Yolsuzluk yapanları acımasızca cezalandıran insafsız bir avukattı.
Para kazanması gerekiyordu. Olağanüstü hitabetine eşlik eden heyecanlı jestleri, ince sesi, yolsuzluktan yargılanan valilerin davalarındaki insafsızlığı sayesinde tanınan bir avukat haline geldi. Retoriğini mükemmelleştirmek amacıyla Cicero’nun da öğretmeni olan Apollonius Molon’un yanına, Rodos’a gitmeye karar verdi.
15. Ege Denizi’ni geçerken korsanlar tarafından kaçırıldı.
MÖ. 75’te Kilikyalı korsanlar tarafından kaçırılan Sezar, Oniki Ada’lardan biri olan küçük Farmakos Adası’nda tutsak edildi. Esareti boyunca gururlu bir tavır sergileyen Sezar, kendisi için 20 talent fidye istemeye karar veren korsanlara 50 talent istemeleri konusunda ısrar edip, özgür kaldığında onları çarmıha gereceği konusunda söz verdi. Onun şaka yaptığını düşünen korsanlar, fidyenin ödenmesinden sonra Sezar’ı serbest bıraktılar. Bunun üzerine Sezar bir donanma topladı ve korsanları kovalayarak yakaladıktan sonra Bergama’ya hapsetti. Asya eyaleti valisi korsanları idam etmeyi reddedip köle olarak satmayı tercih ettiğini söyleyince valinin emrine uymadı ve söz verdiği gibi onları çarmıha gerdi.
16. Askeri ve politik hayatına geri döndü.
Roma’ya geri döndüğünde, MÖ. 73’de ülkenin kamu yönetimine talip olanların üstlenmek durumunda oldukları bir dizi ardışık kamusal görev olan, askeri ve politik memuriyetlerin bir karışımını içeren Corsus Honorum’un ilk basamağı “tribün” görevine seçildi. Bu görevlerin her birine seçilmek için yaş sınırı vardı. Spartaküs’e karşı yapılan savaş (MÖ. 73-71) bu dönemdedir ancak Sezar’ın bu savaşta herhangi bir rolü olup olmadığı bilinmiyor. Daha sonra sırasıyla MÖ. 69’da “quaestor” seçildi ve aynı yıl teyzesi ve Marius’un dul eşi Julia’nın cenaze töreninde bir konuşma yaptı. Karısı Cornelia da o yıl doğum yaparken ölecekti. Sezar cenazenin ardından “auditor” göreviyle Hispania’ya (İber Yarımadası) denetçi olarak gönderildi.
17. Bu seyahatinde kendi kahramanını buldu.
Orada bulunduğu sırada Büyük İskender’in heykeliyle karşılaştığı ve İskender’in bilinen dünyanın hakimi olduğu yaşta olduğu halde onunla karşılaştırıldığında çok az şey başardığı gerçeğini fark ederek hayal kırıklığına uğradığı söylenir. Bunun üzerine görevinden erkenden ayrılma talebinde bulunur; kabul edilince de Roma politik yaşamına geri döner.
18. Gladyatörlere bir servet harcadı.
Geri döndüğünde elinden zor kurtulduğu Sulla’nın torunu Pompeia ile evlendi. Sezar popülerliğin satın alınabileceğini biliyordu. MÖ. 65’te, 20 yıl önce ölen babasını onurlandırmak adına bir gladyatör gösterisi düzenledi. Böylelikle şimdiden yüklü bir borcun altına girmişti; fakat Sezar aynı zamanda kalabalıkları memnun etmek için gladyatör kullanan ilk isim oldu.
19. Borç paralarla mevki satın aldı.
Ardından “aedile” seçilen Sezar, yönetimdeki Sulla yanlısı rejimle çelişerek amcası Marius’un zaferleri anısına yapılan anıtları restore ettirdi. Ayrıca aldığı borç paraları kamu işleri ve siyasi oyunlar için harcamaya devam etti. Sulla tarafından atanan “Pontifex Maximus”un ölmesi üzerine Sezar, MÖ. 63’te bu göreve talip oldu. Pontifex Maximus, Antik Roma devletinin baş rahibi olarak bu dinin en önemli pozisyonuydu. Sezar’ın iki rakibi hakkında rüşvetçilik suçlamaları ortaya atılmıştı. Sezar seçim sabahı annesine, geriye ya bir “Pontifex Maximus” ya da bir hiç olarak döneceğini, seçilememesi durumunda kampanyası için aldığı muazzam borç yüzünden sürgüne gönderilebileceğini söylemişti. Sonuçta Sezar, rakiplerinin tüm tecrübe ve mevkilerine rağmen, oylarının bölünmüş olması nedeniyle rahatça kazandı.
20. Festivalde çıkan rezalet yüzünden eşini boşadı.
MÖ. 62’de “praetor” olarak görev yaptı. Aynı yıl Bona Dea (“iyi tanrıçalar”) festivali Sezar’ın himayesinde ve onun evinde yapıldı. Erkeklerin festivale katılmasına izin verilmediği halde genç bir patrici olan Publius Clodius Pulcher, kadın kılığında içeri girmeyi başarmış, Sezar’ın karısı Pompeia’yı açıkça ayartmaya çalışmış, yakayı ele verince de dinsel saygısızlıktan mahkum edilmişti. Sezar, Roma’nın en güçlü patrici ailelerinden birini gücendirmemek adına Clodius’un duruşmasında ona karşı tanıklık etmemişse de bu olayda uğradığı itibarsızlığın faturasını eşine kesti ve “karım hakkında hiçbir şüphe olmamalı” diyerek Pompeia’dan boşandı.
21. Roma’da siyasi kariyer ve popülarite çok pahalı.
Praetorluğunun bitmesinin ardından Sezar, Hispania Ulterior eyaletine vali olarak atanmış olsa da praetorluğu sona erince dokunulmazlığı kalkacağı için borçları yüzünden kendisine dava açılması söz konusuydu ve Roma’dan ayrılmadan önce borçlularını tatmin etmek durumundaydı.
22. Roma’nın en zengin adamlarından birinin yardımını istedi.
Borçlarının ödenmesi için Marcus Licinius Crassus’a başvurdu. Crassus, Pompey’in çıkarlarına karşı olan muhalefetinde kendisine destek olması karşılığında Sezar’ın borçlarının bir kısmını ödedi ve geri kalanlarına da garantör oldu. Yine de dokunulmazlığı kalkınca borçluları tarafından dava edilmesini önlemek için Sezar, henüz görevi sona ermeden, eyaletine gitmek üzere Roma’dan ayrıldı. Çok yakında Pompey, Crassus ve Sezar müttefik olacaklardı.
23. Hispania’da imparator olarak selamlandı.
Hispania’da Callaici ve Lusitanilerin topraklarını fethetti ve birlikleri tarafından imparator olarak selamlandı. Valilik görevini yüksek bir saygınlıkla tamamladı. Sezar imparator olarak selamlandığı için bir Roma Zafer Alayı ile ödüllendirildi. Savaştan zaferle dönen komutan ve ordusu için senato tarafından düzenlenen törene Zafer Alayı deniyor. Ancak Sezar’ın gözü cumhuriyetin en yüksek mertebesi olan konsüllük görevindeydi.
24. Sezar, konsül seçiliyor.
Sezar konsül olmak istiyorsa askerlik görevini bırakmalı ve şehre sıradan bir yurttaş gibi girmeliydi. Konsüllük için yarışan üç aday vardı: Sezar, Marcus Calpurnius Bibulus ve Lucius Lucceius. Sezar, Cicero’nun desteğini istemiş ve zengin biri olan Lucceius’la ittifak yapmıştı. Ancak mali durumu Bibulus karşısında yetersiz kaldı. Sonuç olarak Sezar ve Bibulus, MÖ. 59 yılı için konsül seçildiler. Sezar’ın başarılı bir biçimde konsüllüğe seçilmesi Roma tarihinin en kirli olaylarından biriydi ve Crassus, Sezar’ın ödeyeceği rüşvetleri daha önceden borç olarak vermişti.
25. İktidar, para ve evlilik oyunları; bunlar Sezar için hep çocuk oyuncağı…
Sezar, borcu yüzünden Crassus’a politik olarak bağımlıydı fakat onun rakibi Pompey ile de iyi geçinmeye çalıştı. Pompey ve Crassus, birlikte konsüllük yaptıkları MÖ. 70’den beri kavgalıydı ve Sezar biriyle ittifak kurmanın, diğerini kaybetmek anlamına geldiğini bildiğinden aralarını bulmaya çalıştı. Bu üçlünün, kamu işleri üzerinde kontrolü sağlayabilmek için hem paraları hem de politik nüfuzları vardı. Birinci Üçlü Yönetim (triumvirat) olarak bilinen bu gayri resmi ittifak, Pompey’in Sezar’ın kızı Julia ile evlenmesiyle daha da sağlamlaştırıldı. Bu arada Sezar da ertesi yıl konsül seçilecek olan Lucius Calpurnius Piso Caesoninus’un kızı Calpurnia ile evlendi.
26. Borç, Sezar’ın kariyerinin en önemli etkenlerinden biri olabilir.
Sezar, Pompey ve Crassus tarafından da desteklen ve kamu arazilerinin fakirlere gerekirse güç kullanılarak dağıtılmasını içeren bir kanun teklifi sunarak bu ittifakı açıkça ortaya koydu. Pompey, şehri askerlerle doldurdu ve muhaliflerin gözünü korkutmayı başardı. Bibulus, kanunu geçersiz kılmaya çalıştıysa da Sezar’ın silahlı destekçileri tarafından forumdan uzaklaştırıldı. Hayatından endişe eden Bibulus, yılın geri kalanını evinde saklanarak geçirdi. Romalı taşlama ustaları bu yılı “Jül ve Sezar’ın konsüllüğü” olarak adlandırmışlardı. Sezar, Cisalpina Galya ve İllirya’ya ilave olarak Gallia Narbonensis eyaletlerinin yönetimine atandı. Bu sayede dört lejyonun komutasını eline almıştı. Konsüllük görevi süresince yaptığı yolsuzluklar yüzünden hakkında dava açılması tehlikesi yüzünden yine aynı taktiği uygulayarak görev süresi dolmadan Roma’dan ayrıldı ve atandığı eyalete gitti.
27. Sezar’ın ilk muharebesi: Bibracte Savaşı
Sezar kuzeye giderken Roma zaten Galya’ya doğru genişlemesinin başlangıcındaydı. Sezar hala çok borçluydu ve bir eyalet yöneticisi olarak para edinmek için ya zorla vergi toplamak ya da askeri bir maceraya girişmekten başka seçeneği yoktu. Roma’nın müttefiklerinden Aeduiler, Ariovistus liderliğindeki Germen kökenli Suebilerin yardımıyla bozguna uğratılmış ve Helvetiler, Romalıların savaşacaklarını düşünerek korktukları için büyük çaplı bir göçe başlamışlardı. Suebi kabilesi lideri Ariovistus, MÖ. 63’de rakip kavimlerle yaptığı savaşları kazanmış ve tüm Galya’nın lideri konumuna gelmişti. Helvetilerden boşalan yerleri istila etmeye başladı. Kabileler birbirini ittirerek Roma topraklarını da istila etmeye başladılar. Yeni iki lejyon daha toplayan Sezar, MÖ. 58’de Bibracte Savaşı’nda önce Helvetileri yendi. Bu savaş Sezar’ın başlattığı sekiz yıl sürecek Galya Savaşları’nın ilkidir.
28. Diğer Galya kabileleri Roma’dan yardım istedi.
Ariovistus’un Suebi kabilesi, Galya’ya doğru hareket etmeye devam ediyordu ve bundan rahatsızlık duyan diğer Galyalı kabile liderleri bir konferans düzenleyerek korunmasız kaldıkları taktirde İtalya’yı tehdit edecek şekilde hareket edecekleri konusunda Sezar’ı uyardılar. Sezar’da bunun üzerine eski bir müttefik olan Ariovistus’a uyarı mesajları gönderdi.
29. Ariovistus’la olan savaşlarında askeri yeteneğini gösterdi.
Sezar, şimdi Basançon olan Fransa’daki Vesontio yakınlarında Suebilerle çatışmalara girdi. Sezar’ın büyük oranda siyasi manevralarla elde ettiği lejyonları yeterince güçlü olduklarını bu savaşta kanıtladılar. 120 bin kişilik Suebi ordusu silindi. Ariovistus kendi iyiliği için Almanya’ya geri dönmek zorunda kaldı. Bu savaştaki başarısıyla birlikte Sezar, Fransa’nın güneyinde yer alan Gallia Narbonensis’in ötesindeki topraklara karşı ilgisinin geçici olmadığı sinyalini verdi.
30. Modern Belçika’nın sakinleri olan Belgic kabileleri Roma’ya meydan okudular.
Sezar’ın eylemlerine karşılık Kuzeydoğu Galya’nın Belgic kabileleri silahlanmaya başladılar ve Roma müttefiklerine saldırdılar. Nervii Savaşı’nda neredeyse Sezar’ı yeniyorladı. Sezar bu duruma sert bir hareketle cevap vererek kabileleri parça parça fethetti. Daha sonra bir mektubunda Belgicleri, “Galyalılar’ın en cesurları” olarak tanımlamıştı.
31. Sezar’ın prokonsüllüğü beş yıllık bir süre için yeniden uzatıldı.
MÖ. 56’da Üçlü Yönetim yenilenirken Sezar’ın prokonsüllüğü beş yıllık bir süre için yeniden uzatıldı. Crassus ve Pompey’in yeniden konsül seçilmesi ve tıpkı Sezar gibi aynı süreler için Crassus’un Suriye ve Pompey’in Hispania prokonsülü olmaları kararlaştırıldı.
32. Armorica Yarımadası’nı fethetti.
Bu arada Crassus’un oğlu Publius komutasındaki bir Roma lejyonu da Armorica yarımadasındaki yerel kabilelerin topraklarını fethetmeye başlamıştı. Buradaki halklardan biri olan Venetiler, usta denizcilerdi ve uzun bir mücadeleden sonra Sezar’ın onları deniz savaşında yenmesi ile Armorica Yarımadası fethedilmiş oldu. Genç Crassus da güneybatıda Aquitanilerin topraklarının fethini tamamlamıştı.
33. Rakipleri, Sezar’ın Galya’yı fethetme görevinden çok, kendi kişisel kazanımları için çalışmasından şikayet ediyor.
MÖ. 55’de Ren Nehri üzerine bir köprü yaptırarak Almanya’ya geçti. Germen topraklarında bir süre dolaşarak gövde gösterisi yaptığı söylenir. Britonların bir önceki yıl kendisine karşı savaşan Venetilere yardım ettiği gerekçesiyle Britanya’ya geçti. Fakat buradaki durumunu muhafaza etmesi zordu bu yüzden kışı geçirmek için Galya’ya geri döndü. Ertesi yıl daha büyük bir güç ve daha iyi hazırlanarak geri dönen Sezar ülkenin içlerine kadar ilerledi. Ancak Galya’da hasatın kötü gitmesi, tüm kış ve takip eden yılın ortalarına kadar sürecek bir ayaklanmaya neden olduğu için Galya’ya geri dönmek zorunda kaldı.
34. Üçlü Yönetim sona eriyor.
Sezar, Britanya Seferi’nde olduğu sırada kızı Julia doğum yaparken öldü. Pompey’in karısı olan Julia’nın ölümüyle Sezar, onun desteğini kaybetmemek ve ittifak anlaşmasını yenilemek için o sırada yine Romalı bir politikacı olan Gaius Marcellus’la evli yeğeni Octavia’yı Pompey’e teklif etti fakat Pompey bu öneriyi reddetti. Crassus, MÖ. 53’de, başarısız bir Part ülkesinin işgali sırasında öldü. Pompey tek başına konsül olarak atandı ve düzeni sağlamak için boş kalan konsül koltuğuna kendisiyle birlikte oturması için Sezar’ı değil, onun politik rakiplerinden Quintus Metellus Scipio’yu davet etti ve onun kızı Cornelia ile evlendi. Üçlü Yönetim, böylelikle sona ermişti.
35. Vercingetorix, Galya’nın en önemli lideriydi.
MÖ. 52’de Arverni kabilesinden Vercingetorix’in liderliğini yaptığı yeni bir isyan Galya’ya yayıldı. Tüm Galya kabilelerini bir araya getirmeyi başaran Vercingetorix, gerilla taktiklerine başvurarak, Sezar’ı Gergovia Savaşı ve birkaç çarpışmada yendi.
36. Alesia Kuşatması, Sezar’ın Galya’daki son zaferi oldu.
Özenle hazırladığı kuşatma planına göre Sezar, Galya kalesinin etrafına iki hat inşa etti ve bu sayede iki büyük orduyu yendi. Savaş ancak Vercingetorix’in kendi silahlarını Sezar’ın ayaklarının önüne atmasıyla tümüyle son buldu. Ertesi yıl süren dağınık isyanların bastırılmasıyla Galya’nın fethi tamamlandı. Vercingetorix, halkının esir alınmaması karşılığında Sezar’a kendi hayatını sunmuştu. Vercingetorix, MÖ. 46’da, zincirlenerek bir zafer alayıyla Roma’ya getirildi, kafes içerisinde dolaştırıldı ve beş yıl Roma zindanlarında kaldıktan sonra Roma’nın zafer kutlamaları esnasında idam edildi.
37. Galya’nın fethi, Sezar’ı çok güçlü ve popüler biri haline getirdi.
Plutarkhos, Roma ordusunun Galya Savaşları boyunca savaşmak zorunda kaldığı asker sayısının üç milyon civarında olduğunu, bunun bir milyonunun öldürüldüğünü, bir milyonunun da köleleştirildiğini iddia ediyor. 300 kabileye boyun eğdirilmiş ve 800 kent yıkılmıştı. Avaricum (Bourges) kentinin nüfusunun neredeyse tamamı, toplam 40 bin kişi, kılıçtan geçirilmişti. Sezar’ın propaganda amaçlı verileri ve antik metinlerdeki abartılı rakamlar göz önüne alındığında Galyalıların sahip olduğu savaşçı sayısının bu kadar yüksek olamayacağı söylenir. Buna karşın Sezar adı, sahip olduğu askeri yeteneklerden dolayı tarihin en önemli askeri stratejistleri olarak kabul edilen Büyük İskender, Sun Tzu, Halid bin Velid, Hannibal, Cengiz Han ve Napolyon Bonapart’la birlikte anılır.
38. Pompey Sezar’a karşı…
MÖ. 50’de Pompey’in önderliğindeki Senato, Sezar’a prokonsüllük görevi sona erdiği için ordusunu terhis etmesi ve Roma’ya geri dönmesi emrini verdi. Dahası Senato, Sezar’ın yokluğunda (in absentia) ikinci kez konsül seçilmesini de yasakladı. Sezar, konsüllerin kullandığı dokunulmazlık hakkı ya da ordusunun gücü arkasında olmadan Roma’ya girmesi halinde mahkemeye verileceğini ve politik kariyerine son verileceğini düşünüyordu. Pompey, emirleri yerine getirmeyen Sezar’ı vatana ihanetle suçladı.
39. Sezar’ın geri dönüşü olmayan kararının sonucunda Roma’da iç savaş çıktı.
Sezar’ın MÖ. 49’da generallerin ordularıyla geçmelerinin yasak olduğu Kuzey İtalya’daki Rubicon Nehri’ni 13. Gemina (İkiz) Lejyonu ile geçmesiyle Roma’da iç savaş başlamış oldu. Plutarkhos, Sezar’ın Rubicon’u geçtiğinde Eski Yunancada “ok yaydan çıktı” ile benzer bir manaya gelen “Alea iacta est” (Zar atıldı) deyimini kullandığını söylüyor.
40. İç Savaş kanlıydı ve uzun sürdü.
Sezar’ın sahip olduğu tek lejyon olan 13. Lejyon’dan çok daha büyük bir askeri güce sahip olan Pompey savaşmak istemiyordu. Pompey’i kaçmadan yakalayabilmek amacıyla Sezar onu, Brindisium’a kadar kovaladı. Pompey onu atlattı ve bir gemiyle limandan ayrılarak kurtulmayı başardı. Pompey önce İspanya’ya kaçtı. Daha sonra Yunanistan’a ve sonunda da Mısır’a… Pompey önde, Sezar arkada, bu kovalamaca MÖ. 45’e kadar devam etti.
41. Sezar, en büyük düşmanına hayrandı.
Bir zamanlar müttefiki ve damadı olan Pompey’le hesaplaşmak üzere şimdiki Arnavutluk’a doğru ilerleyen Sezar, MÖ. 48’de Dyrrhachium’da yapılan savaş sırasında tahkimat hattının yıkılması sonucu neredeyse kendi ölümüyle sonuçlanabilecek savaştan bozguna uğrayarak ayrıldı. Pompey harika bir askerdi ve kolayca savaşı kazanabilirdi. Fakat büyük bir hata yaparak karşı saldırıda bulunmak yerine, Sezar’ın ona tuzak kurduğundan şüphelenerek askerlerine durmaları emrini vermişti. Sezar, Yunanistan’daki Teselya bölgesine geri çekilirken, Pompey de Pharsalus Savaşı’nın yapılacağı yere konumlandı. Sezar, iki katı piyadeye ve kayda değer miktarda süvari fazlasına sahip Pompey’i MÖ. 48’de kesin olarak yenilgiye uğrattı ve Pompey’i Mısır kraliyet yetkilileri tarafından öldürüleceği İskenderiye’ye kadar kovaladı. Anlatılanlara göre XIII. Ptolemaios’un mabeyincisi Pothinus tarafından kendisine yaranmak için hediye olarak takdim edilen Pompey’in kesik başını gördüğünde ağlamıştı. Sezar’ın Pompey’in katillerini idam ettirdiği söylenir.
42. MÖ. 48’de ilk kez diktatör seçildi.
Bu göreve atanmasından sadece 11 gün sonra diktatörlükten istifa ederek Pompey’in peşine düşen Sezar, Publius Servilius Vatia ile ikinci kez konsül seçildi. MÖ. 46’da üçüncü ve MÖ. 45’de dördüncü defa konsül seçildi. Sonunda, MÖ. 44 tarihinde hayat boyu diktatör ilan edilecekti.
43. Kleopatra ile olan ilişkisi iç savaş dönemine dayanıyor.
Kleopatra’nın bir halı içinde Sezar’ın sarayına yarı çıplak girdiği ve onu kendisine aşık ettiği rivayet edilir. Pompey’in öldürülmesinden sonra Sezar, XIII. Ptolemaios ve onun kız kardeşi-karısı olan kraliçe VII. Kleopatra arasındaki iç savaşa dahil oldu. Sezar bu savaşta Kleopatra’nın tarafını tuttu; bunun başlıca sebeplerinden biri Ptolemaios’un Pompey’in katlindeki rolü olduğu düşünülüyor. MÖ. 47’de yapılan Nil Savaşı’nda Sezar, Ptolemaios’un ordusunu yendi ve Mısır tahtına Kleopatra çıkarıldı, kardeşi Ptolemaios öldürüldü. Sezar ve Kleopatra, İskenderiye iç savaşı sırasında elde ettikleri zaferi MÖ. 47 yılı baharında Nil üzerinde düzenledikleri bir zafer alayı ile kutladılar. Dört yıllık ilişkileri ve Sezarion adındaki oğullarına rağmen Kleopatra ve Sezar hiçbir zaman evlenmediler. Çünkü Roma kanunları sadece iki Roma vatandaşının evliliğini geçerli sayıyordu. Sezar’ın 10 yıldır evli olduğu üçüncü eşi Calpurnia Pisonis’den çocuğunun olmaması dolayısıyla, Kleopatra ile olan ilişkisi Romalılar tarafından zina olarak görülmedi ve Sezar ilişkisini sorunsuzca sürdürebildi. Kleopatra Roma’yı birkaç kez ziyaret etti ve bu ziyaretlerinde Sezar’ın Roma’nın hemen dışında, Tiber Nehri kıyısında bulunan villasında kaldı. Plutarkhos’un “Sesi, istediği her titreşimi çıkarıp, istediği her dili kullanabildiği çok telli bir müzik aleti gibiydi” diyerek tarif ettiği Kleopatra en az dokuz dili mükemmel biçimde konuşup yazabiliyordu. 52 yaşının tüm olgunluğu ve şöhretinin zirvesini yaşayan Sezar’ı sadece güzelliğiyle baştan çıkardığını ileri sürmek Yine Plutarkhos’un belirttiği üzere “güzel olmaktan çok, zeki ve kültürlü” olan Kleopatra’ya haksızlık. Elbette Sezar’a da….
44. Mısır takvimini kabul etmesi, muhtemelen en uzun soluklu reformudur.
Sezar MÖ. 63’de, görevleri arasında takvim hazırlamak olan “Pontifex Maximus” seçilmişti. Bu yetkiyle mevcut takvim sistemi üzerinde bir dizi revizyon gerçekleştirdi. MÖ. 46’da her dört yılda bir artık yıl hesabına dayalı 365 günlük takvim sistemini geliştirdi. 366 gün çeken bu yıllardaki fazladan bir gün Şubat ayına eklenir. Takvim Ay yerine Güneş’i baz alır. 1582’de Gregoryen Takvimi geliştirilene kadar adını verdiği Julian Takvimi, Avrupa ve kolonilerinde kullanıldı. Gregoryen Takvimi’nin 7. ayına, yine Sezar’ın onuruna Latince Julius’dan türetilen “July” adı verildi.
45. Vasiyetini hazırlıyor.
MÖ. 45’de Roma’ya geri döndü ve vasiyetini hazırladı. Ünvanı da dahil, sahip olduğu her şeyin mirasçısı olarak yeğeni ve evlatlığı Gaius Octavius’u (Octavian) belirledi. Sezar ayrıca Octavian’ın kendisinden önce ölmesi durumunda ikinci varis olarak Marcus Junius Brutus’u seçti. Bazı kaynaklarda Brutus’u evlatlık ilan ettiği söylenir.
46. Sezar’ın zafer kutlamaları…
Öldürdüğü Romalılar için kutlama düzenleyemeyeceği için, hayli büyük ölçekteki zafer kutlamalarını yurtdışında gerçekleştirdi. Sezar adına 400 aslan öldürüldü. Arenalar suyla doldurulup, minyatür donanmaların birbiriyle savaştırıldığı gösterilerde iki bin mahkum öldürüldü. Bu derece ölçüsüzlük ve israfa itiraz eden bir isyan baş gösterdiğinde Sezar, iki isyancının daha öldürülmesi emrini verdi.
47. Roma’nın demokratik ve cumhuriyetçi bir hükümetle yönetilemeyecek kadar büyüdüğünü düşünüyordu.
Eyaletler kontrolden çıkıyor ve yolsuzluk yaşanıyordu. Sezar’ın yeni anayasal reformları ve muhaliflerine karşı acımasız askeri kampanyaları, büyüyen imparatorluğun merkezi olarak yönetilmesini sağlayacak tek bir varlık haline getirmek için tasarlanmıştı.
48. İddia ettiğine göre; tek amacı Roma’nın gücünü artırmak olan kanunlar ve reformlar geçekleştirdi.
Yoksulluk yardımını kesti ve daha çok çocuk yapmaları halinde halkı ödüllendirecek kanunları yürürlüğe koydu. Böylelikle israf olarak gördüğü harcamaları azalttı. Bu arada diktatör olduğunda yaptığı ilk işlerden biri de hala ödeyemediği borçlarının geri kalan dörtte birini tümüyle silmek oldu. Arazi reformalarının bozuk aristokrasinin gücünü azaltacağını düşünerek 15 bin ordu gazisine toprak verilmesini sağlayacak bir yasa çıkardı. Böylece ordusunun gücünü arkasında tutmayı amaçlıyordu.
49. Bu olaylar Sezar’ın suikast sonucu öldürülmesinin başlıca nedenleri olarak görülüyor.
Antik biyografi yazarları, Sezar’ın krallık iddiasının Senato ile arasındaki gerginliğin başlıca nedeni olduğunu belirtirken; Plutarkhos, Sezar’a verilen onurların olması gerekenden fazla olduğunu Senato’ya bildirdiğini ancak “nankör” olarak görülmemek için bu pozisyonları kabul ettiğini aktarır. Sezar’a “Pater Patriae” (Vatanın Babası) unvanı verilmişti. Üçüncü kez diktatör seçilmiş ve on yıllık bir süre için diktatör olarak atanmıştı. Bizzat Senato tarafından “ömür boyu diktatör” anlamına gelen “Dictator Perpetuo” olarak adlandırılmıştı. Cassius Dio, MÖ. 44’de Sezar’a verilen onursal yetkileri bildirmek üzere bir senatör heyetinin onu ziyaret ettiğinden bahseder. Sezar, heyeti ayakta karşılamak yerine onları oturarak kabul eder. Dio’ya göre bu durum gücenmiş senatörlerin Sezar’a suikast düzenlemesinin başlıca nedenidir. Yine Dio’nun yazdığına göre; Sezar’ın yandaşları bu hareketin nedeni olarak Sezar’ın ağır bir ishal geçirmesini gösterirler fakat düşmanları onun hiç kimsenin yardımı olmadan eve gittiğini gördüklerini iddia ederler.
50. Suikast günü…
MÖ. 15 Mart 44 tarihinde bir grup senatör, senatoya gücünü geri vermesini rica eden bir dilekçe taslağını okuması için Sezar’ı foruma çağırır. Ancak dilekçe bir kandırmacadır. Suikast planını bir gece önce kısmen öğrenen ve işlerin kötüleşmesinden korkan Marcus Antonius, Sezar’ın senatoya gitmesini önlemek için foruma gider. Ancak Sezar’ın yolu bir grup senatör tarafından kesilir ve başka bir odaya doğru yönlendirilir. Sezar dilekçeyi okumaya başladığı sırada Tillius Cimber, Sezar’ın togasını aşağı indirir. Sezar, Cimber’e “Ama bu bir vahşet!” (Ista quidem vis est!) diye bağırdığı sırada, Servilius Casca hançerini çeker ve diktatörün boğazını bir yandan diğer yana keser. Bazı kaynaklarda Sezar’ın bu ilk yarasını ensesinden aldığı da söylenir. Sezar, Casca’nın kolunu yakalayarak “Casca, seni hain, ne yapıyorsun?” der. Korkudan donakalmış olan Casca, Yunanca “Kardeşlerim, yardım edin” diye bağırır. Tam bu sırada aralarında Brutus’un da bulunduğu grubun geri kalanı da Sezar’ı bıçaklamaya başlar. Sezar kaçmaya çalışır ancak ayağı takılır ve yere düşer. Eutropius’a göre bu suikaste dahil olan kişi sayısı altmışdan fazlaydı. Sezar 23 kere bıçaklanmıştı. Suetonius’a göre bir doktor, aldığı yaralardan sadece boynundakinin ölümcül olduğunu ispatlamıştı.
51. “Et tu Brute?” son sözleri miydi?
Sezar’ın son sözlerinin ne olduğu kesin olarak bilinmiyor. Genellikle en bilinen versiyonu Latince bir deyiş olan “Et tu, Brute?” (Sen de mi, Brutus?) şeklindedir ve bu deyiş tarihçilerden ziyade Shakespeare’in “Julius Caesar” adlı oyunundan alıntıdır. Romalı tarihçi Suetonius, Sezar’ın son sözlerinin Yunanca bir deyim olan “Kai su, teknon?” (Sen de mi çocuğum?) olduğunu iddia eder. Diğer taraftan Plutarkhos, Sezar’ın hiçbir şey söylemediğini ve suikastçilerin arasında Brutus’u gördüğünde togasını başının üstüne çektiğini aktarır.
52. Sezar’ın ölümünü takip eden kaos ve cumhuriyetten imparatorluğa geçiş…
Sezar’ın öldürülmesi, suikastçilerinin öngöremediği şekilde Roma Cumhuriyeti’nin sonunu hazırladı. Sezar’ın son derece popüler olduğu Roma’nın orta ve alt sınıfları, küçük kibirli entelektüel bir grubun koruyucularını öldürmüş olmalarından ötürü oldukça öfkelendi. Marcus Antonius, Octavian ve diğerleri bir iç savaşta karşı karşıya geldi ve tüm bunlar Roma İmparatorluğu’nun doğumuyla sonuçlandı. Sezar, tek varisi olarak yeğeni Octavian’ı seçmiş; onu Roma’nın en zengin yurttaşlarından biri yapmış, “Sezar” unvanını da ona miras bırakmıştı. Gaius Octavian, Büyük Sezar’ın evlatlık oğlu olması nedeniyle Roma halkının çoğunluğunun da sadakatine sahipti. Sezar öldüğü sırada henüz 19 yaşında olan Octavian, daha sonra Sezar’ın sevgilisi Kleopatra ile 7 süren bir ilişki yaşayacak olan Marcus Antonius’la giriştiği Aktium Savaşı’nı kazandı. Böylece Octavian, “Caesar Augustus” adıyla ilk Roma İmparatoru oldu.
53. Ölümünden sonra imparatorlar tanrı figürleri haline gelecek ve ailesi nesiller boyu güçlü kalacaktı.
Sezar, kendisine ilahilik atfedilen ilk Romalıydı. Bu onur, öldükten sonra tanrı ilan edilebilen ve hayattayken de selefleriyle bağlantı kurmak için ellerinden geleni yapan pek çok Roma imparatoruna verilmişti. Bu kişisel kült, Senato gibi kurumların önemini yitirmesine neden oldu. Biri, halkın popülerliğini kazanabilir ve ordunun sadakatini sağlayabilirse imparator olabilirdi. İmparatorlar Tiberius, Claudius, Nero ve Caligula, bizzat Sezar’ın soyundan gelen akrabalarıdır.
54. Roma’nın topraklarını genişletti. Britanya’yı bilinen dünyanın geri kalanına tanıttı.
Galya’nın zengin toprakları imparatorluk için devasa ve değerli bir varlıktı. İmparatorluk kontrolü altındaki topraklar sabit hale getirildi ve yeni katılan topraklardaki vatandaşlara haklar tanınarak dünya tarihinin en büyük imparatorluklarından birinin bir asırı aşkın bir süre ayakta kalması sağlandı. Sezar, Britanya’yı tam olarak istila etmeyi başaramadı, ancak adaya yaptığı iki sefer dönüm noktası oldu. Onun Britanya ve Britanyalılar hakkında yazdığı eserler, onlar hakkında edinilen ilk bilgiler olma özelliği taşıyor ve adalara geniş kapsamlı bir bakış açısı sağlıyor. Kaydedilen ilk İngiliz tarihi, MÖ. 43’de Roma’nın istilası ile başlıyor.
55. Sezar epilepsi miydi yoksa hipoglisemi mi?
Plutarkhos kaynaklı bilgilere göre; Sezar’ın bazan epilepsi nöbetleri geçirdiği düşünülüyor. Fakat bu konuda tarihçiler keskin bir biçimde bölünmüş durumdalar. Özellikle MÖ. 80’de Sulla dönemi yasaklamaları sırasında sıtmadan rahatsız olduğu yönünde iddialar var. Sezar’ın sara nöbetlerinden ilk bahseden kişi, onun ölümünden sonra doğmuş bir biyografi yazarı olan Suetonius. Bir kısım tarihçi Sezar’ın sara ile aynı belirtileri gösteren hipoglisemi’den muzdarip olduğunu iddia ediyorlar.
BONUS: Sezar Şifresi
Yararlanılan Kaynaklar: 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24