İngiliz yazar, eleştirmen ve ressam John Berger… Berger, tüm dünyaya kazandırdığı sayısız eserle; özellikle sanat tarihi alanına, adını altın harflerle yazdırmayı başarmış biri…
İşte bu usta isim, dün, 90 yaşındayken aramızdan ayrıldı. Biz de onun eserlerinden en anlamlı alıntıları sizlerle paylaşarak; daha çok yeni kaybettiğimiz bu önemli adama bir saygı duruşunda bulunalım istedik. Ama sizi onun sözleriyle baş başa bırakmadan önce, Cumhuriyet gazetesinden Cevat Çapan’ın; Berger’in İstanbul ziyareti sırasında, onunla anılarını anlattığı bölümden anlamlı bir parça sunmak istiyoruz sizlere…
“Kararlaştırdığımız tarihte verdiğimiz ev adresine, John Berger, eşi Beverly ve iki buçuk yaşındaki oğulları Yves’le geldi. Hazırladığımız sofrada onları bekleyenler arasında Cihat Burak, Can Yücel ve Mehmet Ulusoy gibi arkadaşlar da vardı. Konuklarımız Alplerdeki Quincey köyünden küçük Citroen arabalarıyla kazasız belasız gelmişlerdi. Sofrada hemen aileden birileri gibi bize katıldılar ve kırk yıllık dostmuşuz gibi sohbet başlamış oldu. Bergerlar Türkiye’de kaldığı bir aya yakın süre içinde İstanbul’un görülecek yerlerini gördü, sanat dünyasından birçok insanla tanıştı, bir arkadaşın evinde Ruhi Su’yu dinledi, bir başka arkadaşın evinde Beklan Algan’ın sahneye koyduğu Cesaret Ana ve Çocukları oyununu televizyondan izledi. Kumkapı’da Kör Agop’un meyhanesinde Yaşar Kemal’le türküler üzerine sohbet ettiler.
Bir ara İstanbul dışına çıkmak için gazeteci bir arkadaşın kılavuzluğunda önce Adapazarı’na, oradan Bolu ve Mudurnu’ya da gittiler. Adapazarı’nda Çark Gazinosu’nda onları ağırlayan Belediye Başkanı, Berger’ı Sait Faik’in amcaoğluyla da tanıştırmış. O da Berger’a Sait Faik’in Fransızcaya çevrilen öykü kitabını getirmiş, ‘Sabaha kadar Sait Faik okudum’ demişti Berger döndüğünde. Bu kısa yolculuğun başka ilginç bir rastlantısı da Mudurnu’ya vardıklarında, Bülent Ecevit’in ünlü ‘Köy-Kent’ mitingini izleme fırsatını bulmaları.”
Bu anı, sanıyoruz Berger’in, onca başarıya rağmen, aslında ne kadar samimi biri olduğunun da kanıtı…
1. “Koca bir büyüteçtir umut. Bu yüzden fazla ileriyi görmeni önler.”
Buluştuğumuz Yer Burası
2. “Güvensizliğin yaygın, toplumsal ıstırapların derin olduğu hayatlara güven veren bir sözcük vardı; evet, sevgi.”
Bir Fotoğrafı Anlamak
3. “Gidermek istemediğimiz acılar da var. Belki gece göğünün bize hatırlattığı şeylerden biridir bu da.”
A’dan X’e
4. “Paylaşmak, insana hakikat duygusunu yeniden kazandırır.”
Bir Fotoğrafı Anlamak
5. “Vücutların kişiliği açıkladığı söylenir. Yanılıyorlar. Vücutlar bize oyun kağıdı gibi dağıtılmıştır. Kişilik, sende olanı nasıl oynadığınla başlar.”
Leylak ve Bayrak
6. “Çiğneyip aşacağız zamanın parmaklığını alıp ayaklarımızın altına.”
Sanat ve Devrim
7. “Cinsiyet, yaş ve kişilik ayrılıkları, bir yüzdeki ifade değişikliklerinden daha büyük anlam taşımaz. Yaşayanlar arasında olmak, yaşayan olmak demektir.”
Sanat ve Devrim
8. “Yüreklilik, tehditlere ve acılara tepki göstermenin yollarından biridir.”
Sanat ve Devrim
9. “Gülmek bir tepki değil, katkıdır.”
Bento’nun Eskiz Defteri
10. “Cehennem para babalarının icadıydı.”
A’dan X’e
11. “Kendi ölümümle beni en çok uzlaştıran şey bir düşünce; senin ve benim kemiklerimin birlikte gömülüp dağıldığı, çırılçıplak kaldığı bir yer düşüncesi…”
Kemiklerimizin ortalığa saçılmış darmadağın yattıkları bir yer. Kaburga kemiklerinden biri kafatasıma dayalı. Sol el kemiklerimden biri kalça kemiğinin içine girmiş. (Kırık kaburga kemiklerimin üstünde göğsün bir çiçek gibi.) Ayak kemiklerimiz, yüzlercesi darmadağın.
12. “İç içeliğimizi böyle imgeleyişimin, yalnızca kalsiyum fosfattan oluşsa da, huzur verici olması garip. Ama öyle. Seninle olduktan sonra, kalsiyum fosfat bile olmanın yeteceği bir yer düşünüyorum.”
Ve Yüzlerimiz, Kalbim, Fotoğraflar Kadar Kısa Ömürlü
13. “Dünya ancak onu dönüştürme umudu var olduğu ama bu umudu gerçekleştirme olanağı bulunmadığı zaman katlanılmaz bir hale gelir.”
Bir Fotoğrafı Anlamak
14. “Geçmiş içinde yaşanacak bir şey değildir. Eyleme geçerken içinden bir şeyler çekip çıkarttığımız bir sonuçlar kuyusudur.”
Görme Biçimleri
15. “Ölülere yakılan ağıtlar, ölmekle kaybettikleri umutlaradır aslında.”
Ve Yüzlerimiz, Kalbim, Fotoğraflar Kadar Kısa Ömürlü
16. “Düşen bir ağacın düşme anından sonra gelen sessizlik, bir ölümün ardından gelen sessizliğe benzer.”
Ve Yüzlerimiz, Kalbim, Fotoğraflar Kadar Kısa Ömürlü