Herkesin bir hayali vardır. Herkes bir şeyler olmak, bir şeyler yapmak ister bu dünyada. Kimisinin fırsatı olur, kimsi ise cesaret edemez sadece hayal olarak kalır. Çünkü yaratıcı olmak, bir şeyler üretmek kurmak cesaret ister. İşte James Casey’de bu cesareti olup harekete geçenlerden. Henüz 19 yaşında arkadaşından borç alarak küçük bir şirket kurarak başladı onun hikayesi. Daha sonra ne mi oldu bu şirket o kadar çok büyüdü ki dünyanın en büyük taşımacılık şirketlerinden biri oldu. Hadi James Casey’nin hikayesine bir göz atalım.
James E. Casey babasını erken kaybetmiş, yoksul 4 çocuklu bir ailenin oğlu.
Ailesine yardımcı olmak için daha önce bazı kurye şirketlerinde çalıştı.
Daha önce çalıştığı taşımacılık işini kendisinin yapabileceğini düşünüp o zamanlar riskli olarak tabir edilen işe girmeyi istiyor.
Henüz 19 yaşındaki genç Casey, bir arkadaşından 100 dolar borç alarak Seattle, Washington’da American Messenger Company’i (Amerikan Kurye Şirketi) kurdu.
Şirketin işlerini ortağı Claude’le birlikte bir apartmanın zemin katından yönetiyorlardı.
Kuryeler lokantalardan yemek siparişleri, bavullar, notlar taşırlardı. Çoğunluğu teslimatları yaya yapar, uzak mesafelere de bisikletlerle giderlerdi.
Şirketin 1913 ekonomik buhranından çıkmasındaki en büyük etkisi Jim’in bulduğu “En iyi hizmet en düşük fiyatlar” sloganı sayesinde olmuştu.
Babasını erken yaşta kaybedip, ailesine yeterince vakit ayıramayan Casey aynı durumdaki insanları topluma kazandırmak için Casey Family Programs derneğini kurmuş. Belki de topluma olan borcunu bu şekilde ödemeyi düşünmüş.
Daha sonra şirket sürekli büyüyerek UPS(United Parcel Service) adını alıp genişlemeye devam etti.
O yıllarda girişimcilik kelimesinin g harfi bilinmezken, hayata değişik perspektiflerden bakan 19 yaşındaki bir genç dünyanın en büyük şirketlerinden birini böyle kurmuştu.
James Casey bize gösteriyor ki yeterince isteyip çalıştığımızda sadece kendi hayatımızı değil, herkesin hayatına dokunabilecek büyük değişiklikler yapabiliriz.