Lezzetli yemekleriyle, sarışın, mavi gözlü ve uzun boylu insanlarıyla, muhteşem doğal güzellikleriyle İzlanda’ya hepimiz bir sempati besleriz. Zaman zaman huzur dolu ufak bir ada olan İzlanda’da yaşama hayalleri kurmuşsunuzdur belki de. Biz seviyoruz sevmesine ama acaba bu sarışın arkadaşlar bizim hakkımızda ne düşünüyor? Birazdan anlatacağımız yaklaşık 400 yıl önce gerçekleşen ve tarih kaynaklarımızda “İzlanda Seferi” olarak geçen olay hakkında bilgi sahibi olduktan sonra pek de iyi şeyler düşünmediklerini tahmin edebilirsiniz.
Nedir bu İzlanda Seferi, ne yapmış olabiliriz İskandinavya’daki birkaç yüz bin nüfuslu bu güzel adaya da sevmesinler bizi diye düşünüyorsanız eğer, İzlanda’da Tyrkjaránið (Turkish Raid) olarak bilinen, Türkçe’ye “Türk İstilası” olarak çevirebileceğimiz bu olay hakkında önemli detaylarıyla birlikte bilgi sahibi olmak için bu yazının devamına bekliyoruz sizi.
1500’lü yıllardan itibaren Kuzey Afrikalı denizci kabilelerden oluşan korsan donanmaları Akdeniz’e kıyısı olan ülkeleri yağmalayarak servetlerine el koyuyordu.
Bu korsanlar, kendilerine güvence sağlamak için gemilerine Osmanlı sancağı çekerek kendilerine güvence sağlarken Osmanlı Devleti de karşılığında yüklü miktarda vergiler alıyordu.
Bir süre sonra Akdeniz’in Türk gölü haline gelmesiyle Kuzey Afrikalı korsanlar için yağmalanacak yer kalmamaya başlar. Hal böyle olunca Cebelitarık’ı geçip Atlantik Okyanus’una kıyısı olan Avrupa ülkelerine göz diker.
Hollanda sahillerine saldırdıkları sırada Jan Janszoon isimli bir Hollandalı korsan Türk donanmasından çok etkilenir ve onlara katılmak istediğini söyler. Bu kişi, daha önce Hollanda – İspanya savaşında yapılan savaşta harikalar yaratsa da Hollanda savaşı kaybedince denizleri terk edip karada yaşamaya karar veren ünlü bir denizcidir.
Jan Janszoon devşirilerek müslüman olur ve adını Genç Murat Reis olarak değiştirerek Osmanlı donanmasına katılır. Sonunda kendini ait hissettiği güçlü bir donanması olmuştur. Ancak ilk yıllarda Viking torunu İskandinav ülkelerini yağmalamaya çalışırken güçlü bir direnişle karşılaşır.
Hem Genç Murat Reis hem de tayfası Norveç, Danimarka gibi ülkelerden istediğini alamayınca huzursuzlanmaya başlarken İskandinavya’da savaşçı kimliği olmayan küçük bir ada keşfederler. Bu ülke tahmin edebileceğiniz gibi İzlanda’dır.
Genç Murat Reis’in yıllardır beklediği fırsat sonunda gelmiştir. Geçimini balıkçılıkla sağlayan ve bugüne kadar kimseyle huzursuzluk yaşamadığı kendini savunma konusunda hiçbir tecrübesi bulunmayan İzlanda, bu bakımdan diğer İskandinav ülkelerinden çok farklıdır.
Neredeyse tamamı Araplar ve Afrikalılardan oluşan Murat Reis önderliğindeki Osmanlı donanması 1627 yılında İzlanda’yı istila ederek servetlerine el koyar. Aynı zamanda genç erkek ve kadın esir alınır.
Kısa süre sonra bir sefer daha düzenlenir. Bu kez halkın neredeyse tüm değerli eşyaları ele geçirilir, çok sayıda insan esir alınır
O dönem nüfusu 60.000 olan ülkenin genç ve üretken nüfusunun büyük çoğunluğu İzlanda’dan ele geçirilen sarışın mavi gözlü uzun boylu kadınlara, güçlü kuvvetli erkeklere köle pazarında oldukça yüksek değer biçilir tabii.
İzlanda’da Tyrkjaránið olarak bilinen bu olayın ardından İzlandalılar silah kullanmayı ve savaşmayı öğrenmek için kendilerini eğitmeye başlar. Bugün bile o vahim hatıranın yası tutulan İzlanda’da bununla ilgili bestelenen bir halk şarkısı bile var.
Gerçekliği kesin olmayan bir söylentiye göre olay öyle derin bir etki yaratmıştır ki acı ve nefretle dolan İzlanda halkı Türkler’i öldürmenin serbest olduğu bir yasa çıkarmıştır, bu yasa 1970’lerde kaldırılmıştır.
Ancak tabii ki bu güzel insanlar geçmişte yaşanan şeylerin kinini tutmuyor. Günümüzde orada yaşayan ya da turist olarak giden insanlarla oldukça iyi anlaşıyorlar.
Kaynak: 1