Seçim sonrası etrafınızdaki insanların hemen nasıl da “Gidelim buralardan, dayanamıyorum.” veya “Benim için artık tek çare yurt dışı.” kafasına girdiklerinin farkındasınız değil mi? Uruguay‘a ciddi olarak yerleşmeyi düşünmüyor olsak bile bir ara en azından 3 kere hayal ettik bu ihtimali. Uçak bileti baktık falan, o kafalar. Ama bir ihtimal var, o da ölmek mi derseniz değil tabii ki.
O ihtimal İzlanda. “İzlanda müziği” diye adlandırılabilecek kendi toprağına özgü müthiş gruplarıyla, aynı anda hem mutlu hem melankolik olmayı becerebilen havasıyla bizim için paralel evrende (paralel sözcüğünü kullanmaktan utanır olduk) gayet yaşanılası bir yer İzlanda. O zaman sıcağı sevenler Uruguay’a, soğukçular da Reykjavik’e marş.
Peki neden İzlanda’yı bu kadar seveceksiniz?
Çünkü Cumartesi günleri şeker ve çukulat fiyatları yüzde 50 indirimli
Ülkenin mutluluk anlayışı hakkında baya fikir veriyor bu uygulama bize. Cumartesi aban şekere çikolataya, sonra gelsin diyabet, gelsin diş çürüğü. Oh mis.
Çünkü okullarda “örgü örme” dersi var, ders gibi ders
Öyle kışa, böyle kazak. Koyunuyla meşhur olan ülke haliyle artan yün miktarını nasıl kullanırız ederiz diye düşünüp durmuş, çareyi de okullarda örgü örme dersini zorunlu kılmakta bulmuş. Vizede geyikli, finalde bağlı bahçeli kazak soruyorlardır diye tahmin etmekteyiz.
Çünkü devlet veya özel fark etmez, okullarda “at sürme” dersi de var
O kazakları örüp at üstünde giymeden olmaz.
Çünkü Kakosupa adını verdikleri kakao çorbası (bildiğiniz sıcak çukulat) cidden akşam yemeğinin bi’ parçası
Şimdi bu ülkede çocuk olmak vardı. O tabaktakilerin hepsi bitecek! Ayıb ettin ana…
Çünkü politika, eğitim ve iş alanlarındaki eşitlikçi anlayışıyla Dünya’da kadın olunabilecek en iyi yer
Avrupa’nın ilk kadın başkanının da buradan çıktığını söylememize gerek yoktur herhalde.
Çünkü bebeğinizi restoranın dışında bırakacak kadar güvenli bir ülke
Dışarıda dizili bebek arabalarından birini karıştırmadığınız sürece bizce problem yok. Bizdeki “Sen benim gözümde hep bebeksin yavrum.” anlayışının tam tersi olmasıyla birazcık eleştiri oklarını muhtelif yerlerine sokacağımız bir durum olsa da bizce o bebek arabalarının güpegündüz orada durabilmesi bile ayrı bir güzellik.
Çünkü orada erkeklerin de çiçek alabildiği bir ‘Kocalar Günü’ var
Cinsiyet eşitliği vesaire konuştuk ettik, kadınlar için en yaşanılacak yer dedik. Kocalar Günü gibi bir jeste sahip olmasıyla da her cinsiyet için ideal ülke olmayı başarıyor İzlo. Şimdi gidin o kocanız için bir akşam “daha” pişirin, hani zaten pişiriyorsunuzdur muhtemelen, ama bu sefer bi de gidin çiçek alın, müsrif olun. Biraz da “Erkekler çiçek gibidir!” diyelim. Kıllı, sert, narin olmayan bir çiçek. Harika!
Çünkü orada Cumhurbaşkanı’na bile adıyla hitap edebilirsiniz
“Bağğyana yol verin”i unutun. Hatta direk bayan kelimesini unutun. Resmi her türlü ön adı unutun. Çünkü İzlanda’da öğrenciler öğretmenlerine, çocuklar ebeveynlerine, işçi başkana, kısacası herkes birbirine isimleriyle hitap ediyor. “Başkanım, pardon Olafur, Youtube’da dolaşmayı ne zaman bırakıcan?”
Çünkü suçlu olmak için bile mükemmel bir yer
İzlanda’da mahkum olmanın keyfi bile ayrı a dostlar. Bir kere hapishane gibi görünmeyi bırak, küçük şehirde nasıl valinin oturduğu ev en lüks evse, işte öyle yerlerde kalıyorlar. Okula gidebiliyorlar, kendi yemeklerini kendileri pişiriyorlar, sosyal sorumluluk projelerine katılıyorlar. Bütün bunlar adeta suça teşvik gibi görünse de, İzlanda Dünya’da suç oranının en düşük olduğu ülkelerden biri.
Çünkü “Okuyom ben yeaa!” demek orada bu kadar para gerektirmiyor
Harcı, kitabı, yemeği, yurt parası, maarif takvimi, altın dişi derken üniversite üzerimize binen en ağır yüklerden bir tanesi. Artık şaşırmıyoruz, İzlanda’da üniversiteler ve eğitim acccaaayip ucuz. Burada yatay geçiş kasacağımıza hemen gidip biletimizi alıyoruz.
Çünkü okuma-yazma oranı yüzde 100
Dolayısıyla insanlara kitap hediye etmek hala bir gelenek ve kitap aldığınız kişi suratınıza “Bu ne şimdi yea?” bakışıyla bakmıyor ve ülkede Noel’de insanların birbirine en çok hediye ettiği şeyi bilin bakalım.
Çünkü mahalle baskısı filan dinlemeden boş olun boş olun ve bir daha boş olun
İzlanda’nın Dünya’daki en çok bilmem nelere sahip olduğu kısımlardan bir tanesi de en yüksek boşanma oranı. Aman Kuzeyli babam ne der, Keltler kabusumuz olur mu gibi düşüncelere hiiiiç gark olmadan tek celsede halay çekebiliyorsunuz. Burada boşanma kavramını savunuyor falan değiliz, fakat yürümediği bilinen bir şeyi sırf komşuların ağzından çıkacak olana göre yürütmeye tabii ki karşıyız.
Çünkü gün ışığı orada çok çok daha değerli
Kuzey’in asi evlatlarından biri olan İzlanda’nın bazı bölgeleri haftalarca güneş almıyor. İntihar oranlarının ve alkol satışlarının tavan yaptığı bu günler bitip de ufukta güneş göründüğünde ise açan güneşe karşı bir fincan kahve içiyorlar. Buna da “gün ışığı kahvesi” denmiş. Bi tekila shot ataydınız iyiydi, kahve ne be?
Çünkü İzlanda’dan Ferhat Güzel çıksa dinleriz!
“İzlanda müziği” şeklinde ayrı bir janra sahip olan ve belki de dünyanın en hisli folk müziğini icra eden ülkeden çıkan her grup ayrı ayrı birer cevher. Sigur Ros, Björk gibi bol bilinenler ve Of Monsters And Men, Seabear, Soley, Olafur Arnalds, Emiliana Torrini, Mum gibi kıyı köşe efsaneleriyle İzlanda’dan çıkan her grup coğrafyasının toprağını yutmuş, soğuğuyla kavrulup müziğine bunu ateşlemiş hisli müzik icracıları. Dinlerken eski sevgilinizi falan hatırlayıp ona buna hallenmezsiniz, bilek de kestirmez, huzur verir işte. Huzur.
Çünkü sokakta bir Porsche ile bir Şahin’i aynı anda göremezsiniz
Zira ülkede herkes giderine göre gelir alıyor. Bu da kadınların çoğu zaman erkeklerden daha az para alması demek fakat sınıf farklılaşmalarını tetikleyen gelir uçurumlarındansa komün benzeri bir kollektif içerisinde herkesin birbirine yakın paralar alması daha makul.
Çünkü olur da ilginç bir intihar etme yöntemi isterseniz bir sürü seçeneğiniz var
O seçeneklerin adı 200’ün üzerindeki yanardağı. Seçin, beğenin, ölün.