Aslında hepimiz İstanbul’da bir uçtan bir uca her gün savrulan insanlar olarak, çok da vasat bir hayat yaşamıyoruz. Maceranın, yeşil ekranın ve yalan histerinin dibine vurmuş durumdayız. Dememiz o ki, bu macerada karşınıza çıkacak kahramanları ve kötü adamları bir bilin. Dostu düşmanı tanıyın diye size bu listeyi hazırladık. Buyurun!
Radikalli pardesülü İstanbul amca
Bu beyim uzaktan buram buram İstanbul kokar, vapura binse en güzel yeri, metroya ya da trene binse en doğru mevkiyi bulur. Hayat ona öğretmiştir bunları. Elbet çayını da içer canım vapurda!
Cıkcık Teyze ve Tıynetsiz Birader
Bu teyzemin süper gücü şudur, sarılan bir çift mi var? Go go cıkcık power! Metroda biri yanlışlıkla ensesinin etrafındaki bir oksijen mollekülüne mi değdi? Go go cıkcık power! Side-kick’i Tıynetsiz Birader de bu teyze ona cıkcıklayınca, sanki bir marifetmiş gibi tüm toplu taşımanın hıncıyla onunla tartışan biraderimiz olur. İkisinden de esefle kaçınız.
Yürürsem Şerefsizim abla ve 250 çocuk gücündeki ordusu
Bu süper kahramanımızın olayı tam otobüsün / vapurun ortasına gelir ve birden meditasyona girer. Siz ona yürümesi için konsantrasyona ihtiyacı olup olmadığını sorarken size döner, bakar ve panikler. Onun süper gücü şudur; etrafındaki 250 çocuk gücündeki ufak torunu. O nereye dönse torun da onun etrafında dönerek çevresindeki kınama gücünü bükerek teyzenin gücüne güç katar.
Yürüyen Merdivenlerin Sol Tarafı bey ve ona haddini bildirecek olan Benim de Görgüden Anladığım Bu Lan çocuk
Yürüyen Merdivenlerin Sol Tarafı beyin efsanesi taa eskilere, AVM’lere kadar dayanır. Bu vicdansız, bu zalim, bu kötü kalpti lordun niyeti şudur; yürüyen merdivenin solunda durup “Merdiven kendi kendine yürüyor zati!” cümlesiyle kendine bir kalkan yapıp yürümez. Bu lord zaten kötü bir tip ama bir de ona haddini bildirmeyi kendine görev bilmiş, en fazla 2 şiddetinde cıkcıklanacak bu olaya 5 şiddetinde çıkışıp 35 saniyelik yürüyen merdiven olayımıza renk katacak olan aşırı görgülü bir çocuk var.
Ben Tek, Siz Bethooven çocuk ve CGI efektli ayakları
Küçükken radyoaktif güçler tarafından müziği kendisinin icat ettiğine inandırılmış bu süper kahramanımızın olayı kulaklığından yayılan son ses bir enfeksiyondur. Çevresini gerilimle domine eder. Bu varlığı tanımlamanın en kolay yolu, müzik dinlerken sanki her şeyini o çalıyormuşçasına dingildeyen ve etrafa verilen gerilimi bir doz arttıran ayaklarıdır. Hele hele
İstanbul’u bir şiir defteri gibi kullanan Twitter avanesi ve tek kişilikken sekiz kişi kapasiteli güzel insan.
Bir zincirleme felaket tamlaması olan İstanbul’u bir şiir defteri gibi kullanan Twitter avanesi, uzaktan çok şık görünmesiyle ünlüdür. Salaş bir gömlek, eski gibi bir defter ve hisli gibi bir defterle yolu ya da denizi izler. Bu Pokémon’un foyası dibine girince ortaya çıkar, zira kendisi şiirli edebiyatlı bir şeylerle de değil, bariz yürüyeceği kızın profiline uygun Tweet atma çabasındadır. Mention’ları bol imlasız ve yerine göre random gülüş denilen lanetle kuşanılmıştır. Uzak durun, size zarar vermesine izin verirseniz 3 doz Cemal Süreya gününüze iyi gelecektir. Zira Cemal Süreya, her şeye iyi gelir.
Plazalar ve kravatlar tarafından ele geçirilmiş zavallı adamın parlak ayakkabısından yansıyan dramı
Bu zavallı karakter, sevdiği bira ve partilemeli hayat gailesi için kendini plazalara teslim etmiş. Plazalar, en eski zamanlardan bile eski olan, evrenin hükmünde karar sahibi olan kudretli bir tarikattır. Zamanın kendisinden bile eskiler diyoruz. Bu genç Werther’da ruhunu onlara satıp traş olmuş, sabah erken kalkmış ve mecburen sabahları o Starbucks’a uğramak zorunda kalmış. Metrolarda ve vapurlarda sıkça bunları görürsünüz. Parlak ayakkabılarından bir insanlık dramı yansır. Kravatını gevşetip sigara yakar, bir saniyeliğine normale döner ve tekrar hapsolur. Yazık evlat.. Çok yazık.
Okuduğunu kitap sanan, kişisel gelişik bahar mevsimi okurları
Otobüsün en köşesinde oturmuş bu varlığın üzerinde cahil siniri vardır, başlık kendini yeteri kadar anlatıyor bizce. Lütfen koşu bandındaymışsınızcasına kaçın. Eforla kaçın. Pantalonunuzu düşürerek kaçın.
Hipsta Hipsta Bacaksız ve Skinny Mario Bros
Eskiden trenlerde mavzerlenen, trenler yerlerini MarmaranRay’lara bıraktığından beri de vapurlarda üzülen çocukların laneti ekose gömlek ve güçlerini aldıkları dar pantalonlardan gelir.
Küllüğe Düşmüşüm bey vs Yerinde Yakılan Bir Anarşi adam
Şimdi bu ikisi birbirine çok benzer ama biri villian diğeri kahramandır. Vapur nasıl olsa açık hava diye sigarasını kıyıda köşede içip, kimseye dert tasa yüklemeyen bu efendi insanlar ile metrodan iner inmez, yürüyen merdivene ayağının değeceği düşüncesinin ilk milimleri beyninin aurasının etrafında dönmeye başlar başlamaz ağzına sigarasını koyup “Tse! Almayın nefes, ben çok coolum” diyen hayvanat bahçesi sendromlarını bir ayıralım.
Vapur daha iskeleye tam yanaşmadan zıplayan küçük çılgınlar
Hınzırlar sizi.
Gelin BAYAN oturun BAYAN tabii ki otur BACIM’ın yalan duyarlılığı
Sırf bir kadın diye, ayakta duramaz mı? O erkek diye durur mu ama? Pipiden ibaret olmakla lanetlenmiş bu beyinsiz canlılar, kırsalda, Metrobüste ve bazı bazı metrolarda bulunurlar. Seksist diye diye kınayın bunları, uslanmazlar ama azalırlar.