“Sıcak değil de nem çok, nem” diyen, “Esmiyor” diye kendini klimaların kucağına bırakanlar size sesleniyoruz. İstanbul’un Afrika çöllerine dönüştüğü bu günlerde serinlemek yine de mümkün. Esmiyor deseniz de esen yerler var çok şükür. Hem de öyle ormana, tepelere çıkmadan, tam şehrin ortasında, her gün geçtiğiniz yerlerin kesişim noktasında.
Misal…
1. Sapphire’in yanından Çeliktepe’ye uzanan kurander
İstanbul’un en uzun binası ünvanını henüz kimseye kaptıramayan Sapphire’in yanından Çeliktepe’ye uzanan o ince ve dar yol yılın 365 günü esme garantili. Öyle ki buradan kışın, özellikle karlı havalarda geçtiğinizde “Şahidim var, havada durdum” cümlesini rahatlıkla kurabilir, sonra da poponuzun üzerine donmuş kaldırıma düşebilirsiniz. Yazın 40 derece sıcaklıkları ise buraya hiç uğramıyor, gidin Çeliktepeli dostlarla burada kaynaşın, Sapphire’e gelen Arap turistlerle birlikte kültür şoku yaşayın.
2. Adı üstünde Esentepe’de, Gayrettepe metrosu ile Zincirliköy metrobüs durağını bağlayan yol
Adamlar buranın adını koyarken pek düşünmelerine gerek kalmamış, çünkü esen ve tepe. Adına münhasır bu semtte Gayrettepe metrosu çıkışından Zincirliköy metrobüs durağına yürümeye çalışın, hatta orada bir Onur İş Merkezi var, onun önünde bir süre durun ve doğal klima etkisi neymiş anlayın. Zaten ikisini bağlayan metro tünelini kullanmayın, canlı bomba falan.
3. Ada vapuru yandan çarklı
Karada bize rahat yoksa biz de İstanbul’un denizinin keyfini çıkarırız. Kolibasilleri denize cup diye atlamamıza ve serinlememize izin vermese de güzide toplu taşıma aracımız vapurlar esintileriyle derdimize derman olabilir. İlla ada vapuru olmak da zorunda değil, karşıdan karşıya Marmaray ve metrobüsle geçeceğinize binin bir vapura, çıkın terasına, serinleyin.
4. Taksim’e çıkma cesareti gösterenler için Odakule tüneli
Hani şu İstiklal ile TRT binasının olduğu Meşrutiyet’i bağlayan pek de tekin olmayan Odakule tüneli var ya, ha işte orası esiyor abi. Hem de püfür püfür. İstiklal’e çıkmaya cesareti olanlara duyurulur.
5. Öğrenciler de yokken İTÜ Ayazağa kampüsü
Ağaçlarla kaplı olmasının yanı sıra esintileriyle kendinizi mesire yerinde piknik yapar gibi hissedeceğiniz İTÜ Ayazağa kampüsü dertlerinize derman olacak. Çünkü es-iyor! Yeterli, geçiniz.
6. Mimar Sinan her şeyi düşünmüş: Üsküdar Şemsi Paşa Camii
Buranın hikayesi epey ilginç, biz de Ekşi Sözlük‘ten öğrendik. Şimdi diğer adı Kuşkonmaz Camii olan bu caminin yapımı bir adamın Mimar Sinan’a “Kuşların pislemeyeceği bir cami yap bana” talebiyle başlıyor. Mimar Sinan da rüzgarların aynı yerde kesiştiği ve bu nedenle kuşların asla konamayacağı bir yer olarak tam bu noktaya seçiyor ve camiyi bir güzel yapıyor. Sonuç her daim esen ve sıcak nedir bilmeyen bir yapı. Gidin bahçesinde oturun ve üşüyün.
7. Haziran sıcağında deri kıyafetli insanların dolaşabildiği Kabataş
Ya biz de kara kara düşünüyoruz yıllardır, Gezi olaylarının başladığı Haziran ayında Kabataş’ta derilere bürünmüş insanların ne işi var? Meğersem boşuna kafa patlatıyormuşuz, çünkü Kabataş esiyor, esiyor! Özellikle Dolmabahçe Sarayı’nın o taraflara doğru giderseniz pişik olmadan deri kıyafetle de dolaşırsınız, kazak da giyersiniz. Bizden söylemesi.