Osmanlı başkenti İstanbul’daki genelevlerin tarihi, 1800’lü yılların başına kadar uzanıyor. Ancak Osmanlı İmparatorluğu’ndaki ilk “resmi” genelev, 19. yüzyılın ikinci yarısında II. Abdülhamit’in izniyle açıldı. İlk genelevler için seçilen adresler ise Galata ve Pera idi. Üstelik bu yapıların resmi statüye kavuşmasına büyük oranda bir savaş sebep olmuştu. Kırım Savaşı’nın ardından imparatorluğun başkenti İstanbul yabancı askerlerin akınına uğramış, demografik yapıdaki bu değişiklik şehirdeki zührevi hastalık sayısında ciddi bir artışa neden olmuştu. Galata ve Pera’daki genelevlerin kontrole tabi olmayışı ise özellikle frengi hastalığının yayılmasına neden oluyordu.
Bu sebeple İstanbul’daki genelevlerde çalışan kadınların düzenli olarak muayene edilmesine karar verildi ve kadınların tedavileri Altıncı Daire gözetimi altında gerçekleştirilir oldu. 1884 yılında çıkarılan talimatname ile genelevlerdeki sağlık kontrolleri belediyelerin sorumluluk alanına dahil edildi. Böylece genelevler belediyede görevli memurlar, hekimler ve çavuşlar tarafından kontrol edilir oldu. İşte bu talimatname sebebiyle İstanbul’daki ilk resmi genelevin 1884 yılında açılmış olduğu kabul ediliyor. Elbette bu genelevlerin dönemin toplumsal yapısı üzerinde de önemli bir etkisi vardı. Gelin dünden bugüne İstanbul’daki genelevlerin tarihine ve toplumsal yaşamdaki yansımalarına birlikte göz atalım.
Osmanlı İmparatorluğu’nda yönetim şekli ve dini inançlar nedeniyle “zina” en büyük suçların başında geliyordu
Buna rağmen kayıt dışı genelevler yüzyıllar boyunca faaliyet göstermeye devam etti. 1821 yılında dünyayı kasıp kavuran veba salgını İstanbul’a da ulaşınca insanlar bu salgının sebebi olarak genelevleri göstermeye başladı. Bunun üzerine tüm genelevler yıkıldı ve sokakların kötü şöhretini unutturmak için yerlerine camiler yapıldı. Bir süre sonra şehir genelinde frengi hastalığı yaygınlaşmaya başlayınca genelevlerin resmi kontrole tabi tutulmasına karar verildi. Böylece ilk resmi genelev 1884 yılında açılmış oldu.
Seks işçilerinin tedavi masrafları için genelevde çalışanlardan “vergi” olarak tanımlayabileceğimiz ücretler toplanıyordu
Bu noktada genelevler dört sınıfa ayrılmıştı. Seks işçileri hangi genelev sınıfına dahilse yetkililere o tutarda ödeme yapıyordu. Sırayla her sınıftan ayda; 3 mecidiye, 1 lira, 1.5 lira ve 2 lira toplanmaya başladı. Bu ücret kadınların tedavisi ve diğer hastane masrafları için kullanılıyordu.
O dönemde genelevde çalışan seks işçileri “Kartopu Şöhret”, “Vuslat”, “Kaymak Tabağı Servet” ve “Candayanmaz Zisan” gibi lakaplar kullanıyordu
Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde genelevlere giden kişiler, İstanbul’da sözü geçen önemli kişilerdi. Bu nedenle genelevler kapatılamıyordu. Zaten devlet de bu yerleri denetime tabi tutuyordu.
1920 yılında Sıhhiye Heyeti Müdürlüğü’nün kayıtlarına göre İstanbul’da 175 genelev bulunuyordu. İkisi Pera’da biri Galata’da olmak üzere şehrin üç büyük genelev mahallesi vardı
Pera’daki Abanoz bölgesindeki Karnavula, Fıçıcı, Lale, Kilid, Küçük Kasıcı genelevlerin bulunduğu sokaklardı. Ziba bölgesinde ise Paşa Bakkal, Küçük Ziba gibi sokaklarda genelevler yer alıyordu. Galata bölgesinde ise Zürafa, Beyzade, Şerbethane, Bülbül ve Oğlak gibi sokaklarda çok sayıda “randevu evi” bulunuyordu. Asya’daki genelevler ise Üsküdar’ın Bülbül Deresi bölgesine sıralanmıştı. Aslında II. Meşrutiyet döneminde bu genelevlerin tek bir yerde toplanması düşünüldü. Ancak yetkililerin planları hiçbir zaman hayata geçmedi.
1884 yılında II. Abdülhamid döneminde açılan ilk resmi genelev, Cumhuriyet ilan edildikten sonra Zürafa Sokağa taşındı
Zürafa Sokak, Beyoğlu’nda bulunan Arnavut kaldırımlı, 42 evin yer aldığı bir çıkmaz sokak. Buradaki evlerden 37 tanesi Matild Manukyan’a, beşi ise Sümbül Yaşar Karasu’ya ait. 1960’lı yıllar boyunca buradaki 18 evde 120 seks işçisi çalışıyordu. 2010 yılından sonra Zürafa Sokak’ta sadece 4 ev faaliyet gösteriyordu. Koronavirüs salgınıyla birlikte evlerin tamamı kapatıldı.
Pandemi nedeniyle yaklaşık iki yıl önce kapatılan Zürafa, Alageyik ve Kadem sokaklarında dönüşüm süreci başladı
Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Beyoğlu Belediye Başkanı Haydar Ali Yıldız, Zürafa Sokak’taki evlerin Kültür Sanat Merkezi haline getirileceğini duyurdu
Yıldız yaptığı açıklamada bu sokaklardaki evlerin eski fonksiyonlarından arındırıldığını ve buranın kültür merkezi olacağını belirtti. Aynı zamanda evlerin mülkiyet durumu ve hak sahipliğiyle ilgili belediyenin herhangi bir çalışmasının olmadığını ifade etti. Zürafa Sokak’taki evlerin neredeyse tamamı Matild Manukyak’a ait. Manukyan’ın varisleri Zürafa Sokak’taki dönüşümü desteklediklerini açıkladı.
Terk edilen evlerde tarihe ışık tutacak çok sayıda belge bırakıldı. Bu belgelerin yakın dönem tarih çalışmalarına yol göstereceği tahmin ediliyor
Proje ilk başladığında evlerde çeşitli eşyalar, belgeler ve hasılat raporları bulunuyordu. Ancak bu belgelerin çoğu ne yazık ki dönüşüm çalışmaları sırasında çöpe gitti. Matild Manukyan’ın yıllarca tuttuğu arşivlerin kaybolduğu öğrenildi.
İstanbul’un ilk genelevinin bulunduğu sokağın dönüşüme girmesi tartışmaları da beraberinde getirdi
Çoğu insan genelevlerin insanlık onuruna büyük bir hakaret olduğunu düşünüyor. Aynı zamanda bu evlerin kadınları nesneleştirdiği ifade ediliyor. Bununla birlikte genelevler HIV, Hepatit ve HPV gibi virüslerin yayılma kaynağı olarak gösteriliyor. 2013 yılında bu gerekçeleri öne süren AK Parti İstanbul Milletvekili Nureddin Nebati, verdiği bir yasa teklifiyle genelevlerin kapatılmasını istemişti. Nebati, genelevlerin modern çağda kölelik düzenini devam ettirdiğini ifade etmişti. Ancak Grup Başkanlığı’nda yapılan incelemelerde “olumsuz” görüşler bildirildi. İlk incelemeler sonucunda, genelevlere ihtiyaç duyan bir kesimin olduğu ifade edildi. Bu kesimin genelevlerden mahrum kalmasının tecavüzleri artırabileceği dile getirildi. O dönemde teklif beklemeye alınsa da genelevler başka gerekçelerle kapatılmaya başladı. Bazı illerde binaların tadilata gireceği, genelevin tekrar açılacağı söylendi. Ancak kapatılan genelevler hiçbir zaman tekrar açılmadı. Öte yandan koronavirüs pandemisiyle birlikte tüm genelevlerinin kapısına kilit vuruldu. Bu durum kayıt dışı çalışan seks işçilerinin sayısını artırdı.
Biz Derneği Avukatı Ahmet Çevik, genelevlerin kapatılmasının ardından şiddet, intihar ve tecavüz vakalarının arttığını belirtiyor
Aynı zamanda Çevik, genelevlerin kapatılmasının seks işçilerini birçok ekonomik zorlukla yüz yüze getirdiğini söylüyor. Salgın gerekçe gösterilerek kapatılan genelevlerde çok sayıda kadın çalışıyordu. Ancak evlerin kapatılmasıyla birlikte çok sayıda seks işçisi kayıt dışı çalışmaya başladı. Seks işçileri vesikaları oldukları için sigortalı bir şekilde çalışıyordu. Bu da onlara ekonomik bir güvence sunuyordu. Şimdilerde işsiz kalan seks işçileri, şiddete daha açık bir şekilde çalışıyor. Seks işçilerine göre genelevlerde çalışmak daha güvenliydi. Çünkü evlerde haftanın iki günü sağlık kontrolü yapılıyordu. Aynı zamanda kapıda güvenlik görevlileri oluyor ve kimse içeri kesici-delici aletle giremiyordu. Şu anda genelev çalışanları internetten ya da telefonla müşteri buluyorlar. Dolayısıyla kadınların karşısına sapık, bağımlı ya da psikopat insanlar çıkabiliyor. Seks işçilerinin tekrar güvenle çalışması için gerekli koşulların ne zaman oluşturulacağı belirsizliğini koruyor. Hükümetin bu konudaki tavrı ise çoğunlukla eleştiriliyor. Çünkü genelevlerin ihtiyaç nedeniyle değil “ahlaki” kaygıyla kapatıldığı düşünülüyor.
İlginizi çekebilir:
Osmanlı’da Genelevler ve Dönemin İlk Genelev Patroniçesi: Langa Fatma