İstanbul, 44. kez sinemanın büyüsüne ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor! İstanbul Film Festivali’nin 44. edisyonu, bu yıl da seyircileri farklı ve özel filmlerle bir araya getirecek. 11 – 22 Nisan tarihleri arasında gerçekleşecek olan festival, İstanbul’un dört bir yanındaki salonlarda sinema tutkunlarına eşsiz bir deneyim sunacak. Hadi gelin, 44. İstanbul Film Festivali hakkındaki detaylara birlikte bakalım.
44. İstanbul Film Festivali ne zaman yapılacak?
İstanbul Film Festivali’nin 44. edisyonu, 11 – 22 Nisan tarihleri arasında gerçekleştirilecek. Festival süresince, İstanbul’un çeşitli sinema salonlarında yerli ve yabancı filmler seyircilerle buluşacak. Etkinlik, açılış töreni ile başlayacak ve 11 gün boyunca devam ederek yarışma filmleri, özel gösterimler, söyleşiler ve paneller gibi etkinliklere ev sahipliği yapacak.
Uluslararası İstanbul Film Festivali nerede yapılıyor?
44. İstanbul Film Festivali, şehrin iki yakasında bulunan ve sinema tutkunlarının en sevdiği altı farklı sinema salonunda gerçekleştiriliyor. Festivalin gösterimleri şu salonlarda yapılacak:
Atlas 1948 Sineması (Beyoğlu)
Beyoğlu Sineması (Beyoğlu)
CineWAM Premium City’s Nişantaşı – Salon 3 & 7
Kadıköy Sineması (Kadıköy)
Paribu Cineverse Nautilus (Kadıköy)
Sinematek / Sinema (Kadıköy)
Festival, sadece kültürel bir aktivite olmanın ötesinde; şehirle iç içe geçmiş bir sinema deneyimi sunuyor.
44. İstanbul Film Festivali programı nedir?
44. İstanbul Film Festivali’nin gösterim saatleri 11.00, 12.00, 13.30, 15.00, 16.00, 17.30, 18.30, 19.00 ve 21.30 olarak belirlendi.. Sinematek/Sinema Evi’nde tüm gösterimlerde koltuk numaralandırması yapılmayacaktır.
Festivalde üç temel yarışma bölümü mevcut:
Altın Lale Yarışması: Yerli ve yabancı uzun metrajlı kurmaca, belgesel ve animasyon filmlerin rekabet ettiği bu kategori içerisinde yaklaşık 15 film yer alacak; bunların üçte biri ise Türkiye’den gelecek.
Yeni Bakışlar: Bu kategoride, Türkiye’den ilk veya ikinci uzun metrajlı filmlere odaklanılarak, tür sınırlaması olmaksızın kurmaca, belgesel ve animasyon yapımları incelenecek.
Kısa Film Yarışması:Türkiye’den gönderilen kısa filmlerin katılacağı bu dalda, kısa metrajlı filmler yarışacak.
İstanbul Film Festivali‘nin resmi web sitesinden festival programı hakkında ayrıntılı bilgilere ve güncel bilgilere erişebilirsiniz!
44. İstanbul Film Festivali’nde öne çıkan filmler
İstanbul Film Festivali’nin 44. edisyonunda öne çıkan bazı yapımlar:
The Last Showgirl
Las Vegas’ta geçen bu film, bir dansçının içsel yolculuğuna odaklanıyor ve gösteri dünyasının ihtişamını ve kaçınılmaz sonlarını ele alıyor. Pamela Anderson’ın hayat verdiği Shelly Gardner karakteri, popülerlikle birlikte gelen yalnızlık ve yaşamın değişen dinamiğiyle uğraşırken önceki yaşantısıyla yüzleşmektedir. Yapım, hayallerin peşinden gitmenin yanı sıra onları geride bırakmanın da cesaret gerektirdiğini vurguluyor.
Yumurta
Semih Kaplanoğlu’nun Yusuf üçlemesinin son filmi olan Yumurta, Cannes Film Festivali’nde prömiyer yapmıştı. Film, yıllardır şehrine geri dönmeyen şair Yusuf’un annesinin vefatı üzerine çocukluk evine geri dönüşünü konu alıyor. Yusuf şehrine döndükten sonra annesinin adadığı adağı yerine getirmesi gerektiğini öğrenir. Bu süreçte geçmişiyle yüzleşir.
Buradayım, İyiyim
Türkiye-Almanya işbirliğiyle gerçekleştirilen ve Emine Emel Balcı’nın yönettiği film, Altın Lale Yarışması’nda yer aldı ve genç bir anne olan Filiz’in doğum sonrası depresyonla mücadelesini konu alıyor. Filiz, annelikle başa çıkmakta zorlanırken Şule ile tanışarak yeni bir dayanışma bulur.
Köln 75
Keith Jarrett’ın unutulmaz Köln konserine odaklanan etkileyici bir biyografik film, sadece müziğin büyüsünü değil, aynı zamanda tutku ve kararlılık gücünü de vurguluyor. Bu film, sadece müziğin büyüleyici yanlarını değil, aynı zamanda bir sanatçının içsel tutkusunu ve kararlılığını da izleyicilere aktarıyor. 17 yaşındaki Vera Brandes’in, o dönemin önde gelen caz piyanistlerinden birini sahneye çıkarmak için verdiği mücadele, tüm zorluklara rağmen efsanevi bir geceyi gerçekleştirmeye olanak tanıyor.
Dreams
Jessica Chastain’ın etkileyici performansıyla hayat bulan bu dram, belirsiz sınırlarda gezinen bir aşk hikayesini sunuyor. Geçmişin gölgeleriyle mücadele eden bir kadının gerçek ile hayal arasındaki ince çizgideki yolculuğu izleyicileri derin düşüncelere sevk ediyor. Michel Franco’nun benzersiz yazım tarzı, zamanın ilerleyişi ve insan psikolojisinin hassasiyeti konusunda etkileyici bir manzara oluştururken, film aşk ile hafıza arasındaki dikkat çekici kesişimi büyüleyici bir biçimde göstermektedir.
Eno
Brian Eno’nun yaratıcı dünyasına giriş yapmayı sağlayan bu deneysel belgesel, her seferinde farklı bir kurguyla seyirciye sanatın değişken doğasını gösteriyor.Film, yapay zeka teknolojisini kullanarak müzik alanında sonsuz olasılıkların keşfedilmesine odaklanıyor ve izleyicileri Eno’nun sanatsal süreçlerine dahil ediyor. Geleneksel biyografik anlatılardan sıyrılarak interaktif ve yenilikçi bir yaklaşıma sahip olan film, Eno’nun modern müzik evrimindeki etkisini farklı bir perspektifle ele alıyor.
When Fall Is Coming
Bu film, mevsimlerin değişimiyle birlikte karakterlerin iç dünyalarında gerçekleşen dönüşümü ve hüzünü gösteriyor. Karakterlerin iç hesaplaşmalarını nazik bir şekilde ele alan bu yapım, François Ozon’un özgün sinema tarzını yansıtıyor. Geçmişle yüzleşen insanların hayatındaki kırılma noktalarına odaklanan film, duygusal yoğunluğu ve incelikli senaryosuyla dikkat çekiyor. Melankolik ancak umut dolu bir hava içinde, kayıpların ve yeni başlangıçların dokunaklı bir öyküsü anlatılıyor.
Drowning Dry
Kuraklık tehdidi altındaki bir ailenin hayatta kalma mücadelesini anlatan bu etkileyici drama, sadece fiziksel felaketi değil, insan psikolojisi üzerindeki derin etkileri de ele alıyor. Çevresel krizlerin bireyler üzerindeki travmatik sonuçlarını gerçekçi bir şekilde yansıtan film, suyun yanı sıra umut ve dayanışmanın da önemini vurguluyor.
Simon of the Mountain
Simon’un kendi içsel yolculuğunu keşfetme sürecini anlatan film, doğayla baş başa kalma isteğini konu alıyor. Bir genç adamın sessiz bir köyde yaşayarak geçmişiyle hesaplaşması ve çevresindekilerle sıra dışı ilişkiler geliştirmesi anlatılan bu film, Cannes Film Festivali’nde övgüler topladı. Yalnızlık ve doğanın değiştirici gücü temalarını etkileyici bir şekilde ele alıyor.
Uluslararası İstanbul Film Festivali’ne nasıl gidilir?
Festival salonları İstanbul’un merkezi konumlarında bulunuyor; Taksim, Nişantaşı ve Kadıköy gibi bölgelerdeki sinema salonlarına kolayca erişebilirsiniz. Sinema salonlarına metro, metrobüs, Marmaray ve vapur gibi toplu taşıma araçlarıyla ulaşım sağlanabilmektedir. Şehir dışından geliyorsanız ise İstanbul Havalimanı veya Sabiha Gökçen’den Taksim veya Kadıköy’e birçok ulaşım imkanı mevcut.
İstanbul Film Festivali, yalnızca bir organizasyon değil; şehirle sinemanın bir araya gelerek oluşturduğu zengin kültürel bir etkinlik. Her film, farklı bir bakış açısı sunarken her gösterim de yeni bir deneyim vadediyor. Festival süresince sosyal medyada yapılan paylaşımları da takip etmeyi unutmayın, çünkü bu platformlar da festivalin heyecanını yaşamanıza olanak sağlayacak. Perdeler açılıyor. Hazır mısınız?