Giderek daha fazla kalabalıklaşan İstanbul, bir zamanlar tarlaydı efendim; dutluktu dutluk. Çok eskiye gitmeye de gerek yok üstelik, anne-babalarımız bile iyi bilir o tenha yılları.
Sonra mı ne oldu? Sonra biz her şeyi mahvettik. Çevreyi, denizi kirlettik; doğayı yok ettik. Şimdilerde İstanbul’da ne denize girmek mümkün, ne de balık çeşitliliğine rastlamak; ya da güvenli bir şekilde deniz ürünleri tüketmek.
Oysa bir zamanlar İstanbul, gerçek bir balık cennetiydi. Biz diyelim orkinoslar, siz deyin kılıçbalıkları… Eminiz, balık yiyebilmek bugünkü kadar pahalı ve zor da değildi o yıllarda. Şimdi göreceğiniz fotoğraflar, İstanbul’un cennet olduğu yıllara ait. Ve adeta Tim Burton filmlerinden fırlamış gibi.
Ah İstanbul, suyun, havan, tabiatın ne güzeldi o zamanlar. Nüfus 1 milyondu. Annem ve babamla Boğaz daki unlu pınarlara su içmeğe giderdik. Çocukken gülerdim suyun da tadı mı olurmuş diye, 50 yıl sonra anlıyorum..,