Türkiye’nin en çok nüfusa sahip ve deyim yerindeyse “kalbinin attığı” şehir olan İstanbul, sayısız tarihi ve doğal güzelliğe ev sahipliği yapması ile de biliniyor. Oldukça kalabalık ve tam bir metropol havasında olan İstanbul’un aslında saklı yerlerinde birbirinden harika ve gezilesi mekan bulunmaktadır. Her millet ve kökenden insanın bir arada olduğu İstanbul, tam bir kültür şenliği! Havaların ısınması ve iç ısıtan günlerin geldiği şu dönemde bakalım İstanbul’da gezilebilecek yerler neresiymiş?
1. Olağanüstü bir mimari: Sultanahmet Camii
Mavi Camii (Blue Mosque) olarak da bilinen Sultanahmet Camii, Sultan I. Ahmet’İn isteği doğrultusunda 1609-1616 yılları arasında inşa edilmiş. İstanbul’a her gelenin mutlaka ziyaret ettiği bir nokta olan Sultanahmet Camii, aynı zamanda Türk-İslam mimarisinin en başarılı örneklerinden bir tanesidir. İç mekan süslemeleri ile de oldukça büyüleyici bir mekan olan Sultanahmet’i, muhakkak seyahat listenize eklemelisiniz!
2. Haliç’e panaromik bir bakış: Pierre Loti Tepesi
İsmini Fransız yazar Pierre Loti’den alan bu tepe, Haliç’e panaromik olarak bakmanızı sağlıyor. Tepe’nin öyküsü ise bir hayli ilginç. İstanbul’a gelen Pierre Loti, Eyüp’te bir kahveyi kendine mesken edinir ve her zaman oraya gelir. Bu kahvenin adı, Rabia Kadın Kahvehanesi olarak bilinir. Pierre Loti’nin durmadan o kahveye gelmesinin sebebi ise, Selanikli biri ile evli olan bir kadına aşık olmasıymış. Gel zaman git zaman Pierre Loti hep o kahveye gitmiş ve halk arasında önce kahvenin adı Pierre Loti kahvesi, tepenin adı ise Pierre Loti Tepesi olmuş.
3. 1482 yıllık tarih: Ayasofya Müzesi
Bizans İmparatoru I. Jüstinyen tarafından 532-537 yılları arasında inşa edilen Ayasofya, “Kutsal Bilgelik” anlamına gelmektedir. Yapıldığı zamanlarda “Büyük Kilise” olarak anılan Ayasofya, yaşamış olduğu sayısız deprem ve yangına rağmen 3 kez tekrar inşa edilmiş ve hala sapasağlam durumda. 1000 yıl boyunca dünyanın en büyük katedrali olan Ayasofya, 1453 yılında Osmanlılar tarafından ele geçirilmiş ve Mimar Sinan tarafından harap edilen yerleri özenle restore edilmiş. Ayasofya, Mustafa Kemal Atatürk’ün isteği ile 1935 yılından beri müze olarak kullanılıyor. Bizans ve Osmanlı mimarisini bir arada görmek isteyenler burayı es geçmemeli!
4. Bir rivayet vardır ki: Galata Kulesi
Dünyanın en eski kulelerinden birisi olan Galata Kulesi, İstanbul’da en çok ilgi çeken yapılardan birisi olmaktadır. Bizans İmparatoru Anastasius Oilosuz tarafından yapılan kule, ilk olarak tamamen ahşaptan oluşmaktaydı. Oluşan bir yangın sonucunda tamamen kullanılamaz olan Galata Kulesi, 1348 yılında Cenevizliler tarafında yğma taş ile yeniden yapılmış. Kule bugüne kadar fener, mehteran ocağı ve tersane esirleri barınağı olarak kullanılmış. Şimdi ise turizme büyük katkı sağlayan Galata Kulesi, her gün ziyaretçi akımına uğramaktadır. Ha, bir de eğer bir kadın ve erkek, Galata Kulesi’ne ilk kez birlikte çıkarlarsa, mutlaka evlenirlermiş…
5. Açık havanın tadını çıkarın: Emirgan Korusu
Emirgan Korusu, lale bahçeleri, köşkleri ve muazzam boğaz manzarası ile şehrin içinde nefes alınacak bir yer! İstanbul’da en çok rağbet gören açık alanlardan biri olan Emirgan Korusu, içerisinde bulunan 3 köşk ile ziyaretçilere kahvaltı imkanı tanıyor. Aynı zamanda muhteşem boğaz manzarası eşliğinde piknik yapabilir ve laleler arasında uzun yürüyüşler ile güneşin tadını çıkarabilirsiniz. Bunun yanı sıra 1-30 Nisan arasında düzenlenen Emirgan Lale Festivali kapsamında tam 190 türde 2.8 milyon lale sergileniyor.
6. İstanbul’un kalbi: İstiklal Caddesi
İstanbul’a ilk adım atanların ilk geldiği yer olan İstiklal Caddesi, ticari ve sosyal bakımdan İstanbul’un kalbi niteliğinde! Tarihi oldukça eskilere dayanan İstiklal Caddesi, Osmanlı zamanında Pera olarak anılıyormuş. Her dönem popüler bir yer olan İstiklal Caddesi’nin en büyük sembolü ise Şişhane-Taksim arası ulaşımı sağlayan tarihi kırmızı tramvay! Burada her kültürden insan ile rastlaşabilir, sokak müziğinde dans edebilir ve bilmediğiniz sokak lezzetlerini tadabilirsiniz!
7. Boğaza nazır: Dolmabahçe Sarayı
Boğaza nazır bir saray olan Dolmabahçe Sarayı, dünyanın en büyük saray içi balo salonuna sahip mekanıdır. Osmanlı Devleti’nin yıkılması öncesinde saray olarak kullanılan Dolmabahçe Sarayı, 1927-1949 yılları arasında Cumhurbaşkanlığı olarak kullanılmış ve 1984 yılında resmen müze ilan edilmiş. Sayısız ihtişamlı oda ve salonun bulunduğu bu saraya giderseniz, Mustafa Kemal Atatürk’ün dünyaya gözlerini kapadığı yatak odasını da ziyaret etmelisiniz.
8. Boğazın gözcüsü: Rumeli Hisarı
İstanbul Boğazının güvenliği için Anadolu Hisarı’nın tam karşısına yapılan Rumeli Hisarı, yüzlerce yıldır boğazların koruyucu görevini yerine getirmiştir. Deprem ve yangın gibi felaketler geçiren Rumeli Hisarı, daha sonra aslına uygun olarak restore edilmiş ve şuan da müze ve açık hava tiyatrosu olarak kullanılıyor.
9. Bir İstanbul efsanesi: Kız Kulesi
Sayısız film, şarkı, kitap ve şiire ilham olmuş Kız Kulesi, İstanbul’un simgesi desek yalan söylemiş olmayız. Eşsiz manzarasının yanı sıra Kız Kulesi’ni bu kadar çekici yapan şey, buranın konu olduğu efsanelerdir. Yapımı Bizans dönemine dayanan kule, küçük bir adacığın üzerinde kurulu. Geçirmiş olduğu yangın ve depremler sebebi ile defalarca restore edilen Kız Kulesi, şuan restoran ve müze olarak kullanılıyor.