Başlık çok iddialı değil mi? Business Insider sitesinde rastladığım bu yazı merak uyandırıcı başlığı ile dikkatimi çekti ve Türkçesini kendi yorumlarımı da ekleyerek sizlerle paylaşmak istedim.
Harvard Business School profesörlerinden Clay Christensen, Steve Jobs ve diğer vizyonerlerin kurumlarında başarılı bir şekilde uyguladığı yıkıcı inovasyon strateji (disruptive innovation: tam Türkçesi olmamakla aykırı inovasyon ya da zıplatıcı inovasyon de denilebilir) teorisiyle ünlüdür.
Yaptığım iş benim için anlamlı mı? Kendimi geliştirmem için bana fırsat tanıyacak mı? Dürüstlüğümden ödün vermeden sorunlardan uzak durabilmek için nasıl ilerlemeliyim? Tüm insanlar hayatlarının bir aşamasında buna benzer soruları kendilerine sormaya başlıyor.
Olmak İstediğim İnsan (How Will You Measure Your Life) adıyla Türkçe olarak da yayınlanan kitabında, büyük kurumların deneyimlerinden örnekler vererek bu tarz sorulara yanıt vermeye çalışıyor. Netflix’in video perakende endüstrisini değiştirmesi gibi başarılı vaka çalışmalarını hayatımıza nasıl uygulayabileceğimizi ele alıyor.
Ana stratejiniz ile şartlara göre değiştirmeniz gereken stratejilerinizi dengeleyin
En iyi strateji, kesinleştirilmiş, esnek veya acil durumlarda uygulamamız gereken stratejiler arasında denge sağlamaktır.
Honda’nın amacı Amerika da büyük motosikletler satmaktı. Honda çalışanları, Los Angeles civarında küçük motosikletleri kullanırken daha fazla eğlendiler ve stratejilerini değiştirerek çok başarılı oldular. Honda’nın başarılı olmasının nedeni esnek stratejisiydi: şirket, işletme planını ve önceliklerini değiştirmeye hazırdı.
Hayatta ulaşmak istediğimiz hedeflerimiz olmalıdır. Ama aynı zamanda bu hedeflere ulaşmak için farklı şartlara uyum gösterebilecek kaynak ve esnekliğe sahip olmamız gerekmektedir.
Kaynaklarınızı verimli kullanın ve akıllıca dağıtın
1990’lu yıllarda, Steve Jobs Apple’dan çıkarıldıktan sonra şirket dünyadaki en iyi ürün sağlama stratejisini kaybetti. Apple yöneticilerinin insanların ne istediğini düşündükleri ile piyasanın gerçekte ne istediği arasında kopukluk vardı. Kaynakları yanlış alanlarda harcıyorlardı.
Steve Jobs 1997’da döndüğü zaman önce kaynak dağıtım sorununu çözmek için adımlar attı. Bu şekilde dünyada ki en iyi ürünü yaratmayı desteklemeyecek tüm süreçleri kaldırdı.
Kendi değerlerimizi kendimiz belirleriz, aynı zamanda enerji ve kaynaklarımızı nereye harcadığımıza bağlı olarak kaderimizi de kendimiz belirleriz.
Yıkıcı yeniliğinizi, sizi farklı kılan özelliklerinizi neyin yönlendirdiğinin farkında olun
Christensen’i ünlü yapan teori buydu. Bu teori, küçük, zayıf ama yaratıcı olan rakiplerin piyasaya girerek ve piyasayı bozarak diğer rakiplerinin pazarını ele geçirmesi fikrini içeriyordu.
Steve Jobs bu teoriyi Apple’ın iş planı için kullandı. Netflix de Blockbuster gibi büyük video perakendecilerinin işlerini bu şekilde günümüz için geçersiz hale getirdi.
Hayatta karar vermeden önce tüm verilere ve tüm olasılıkları tahmin etme gücüne sahip olamayız. Bu yıkıcı yenilik gibi teorilerin kanıtladığı bir gerçektir. Hayatımızı deneyimlerimizden yola çıkarak, daha önce yaşanmış örnekleri, sebep ve sonuç ilişkisini ele alarak yönlendirmeye çalışıp, kararlarımızı buna göre verebiliriz.
Yatırımlarınızı belli bir sıra yerine, ihtiyacınız olduğunda yapın
İş dünyasında şirketler yıkıcı yenilik uygulayan rakiplere cevap vermekte geç kalarak çok büyük hatalar yapmaktadırlar. Blockbuster ve Best Buy gibi büyük perakende şirketlerinin başarısız stratejileri bu hatalara güzel örnektir.
Toplum alacağımız bazı kararlar için bizi ikna etmiş durumda; ilk olarak kariyere odaklanmak, sonra evliliğe ve daha sonra da çocuklara. Ama işler genellikle bu sırada gerçekleşmez ya da gerçekleşmemeli. İhtiyaçlarımız ve yapmak istediklerimiz için zamanında harekete geçmez isek daha sonraki aşamalarda bu ihtiyaçlarınız doğduğu zaman çok geç olma olasılığı yüksektir.
Kısa ve uzun vadede elde edeceğiniz sonuçları iyi düşünün
Ortaklardan veya hisse senedi yatırımcılarından gelen baskılar nedeniyle birçok şirket uzun vadeli sonuçlar yerine kısa vadeli sonuçlara öncelik vermektedir.
Benzer şekilde hayatlarımızda da buna benzer davranmaktayız. Yıllar sonra elde edilebilecek faydalar yerine kısa dönemde elde edebileceğimiz kazançları tercih ediyoruz.
Christensen “çoğu insanda başarılı olma isteği var ve bunu elde etmenin de en hızlı yolu kariyerinizde yapacaklarınızdır” şeklinde belirtiyor.
Ama bu yolda ilerlerken kişisel ilişkilerimizi göz ardı edersek, ileride geri döndüremeyeceğimiz etkileri olabilir.
İyi ve kötü sermayeyi tanımlayın
Profesör Amar Bhide “Yeni İşletmelerin Kökeni ve Evrimi” yazısında başarılı olan şirketlerin yüzde 93’ünün orijinal stratejilerini terk ettiklerini göstermektedir. Bu şirketler değişimi yapabilecek para ve kaynaklara sahip oldukları için stratejilerini değiştirebilmişlerdir.
Motorola Iridium’a 6 milyar $ yatırım yaparak risk almış ve başarısız olduktan sonra 25 milyon $’a satmıştır. Bu oldukça kötü bir sermaye yatırımıydı ve yatırım ne kadar büyük olursa kazanç elde edilmesi o kadar zor olmaktadır.
İyi sermaye, pozitif getiri sağlama ihtimali olan veya en azından size destek sağlayabilecek kaynakları yaratan yatırımlardır.
Kişisel yaşamımızda kısa dönemli getirilere saplanıp kalmak oldukça olasıdır. Ama eğer arkadaşlık ve aile gibi önemli konulara zamanında yatırım yapmazsınız, bunlara gerçekten ihtiyaç duyduğunuzu fark ettiğiniz zaman çok geç olabilir.
Tüketicilerin tam olarak ne istediklerini anlayın
IKEA, müşterilerin ne istediklerine karşısında neye ihtiyaçları olduğunu doğru bir şekilde değerlendirerek dünya çapında en başarılı perakende şirketlerinden biri olmuştur.
Genellikle bizden bekleneni yapmaya çalışırız. Bunun yerine hayallerimizi gerçekleştirmek için çalışmak daha mutlu olmamızı sağlayabilir.
Harekete geçmeden önce tüm olasılıkları düşünün ve test etmeye çalışın
Büyük kararlar vermeden önce varsayımları test etmek önemlidir. Bu, piyasa araştırmasının değeridir.
Şirketler piyasayı değerlendirmeden pazara girmeye çalıştıklarında genellikle büyük hatalar yaparlar. Örneğin, Best Buy Avrupalıların büyük perakendeciler yerine küçük mağazaları tercih ettiklerini fark edemedi.
Aynı zamanda Disney de Avrupa’da büyük bir hata yaptı. Dünyanın diğer parklarında 45 tane tren varken Paris tema parkında sadece 15 tane vardı. Planlayıcılar ne kadar ziyaretçinin geleceğini ve ziyaretçilerin ne kadar kalmak isteyeceğini yanlış hesapladı.
Hayatta büyük kararlar vermeden önce geleceği planlamamız ve tahminlerde bulunmamız gerekir. Ama bunlar sadece mantıklı varsayımlara dayandığında yardımcı olacaktır. Her zaman “doğru olduğu kanıtlandı mı?” diye düşünmek ve kararlarımızı buna göre vermek çok önemlidir.
Asla geleceğiniz için dış kaynak kullanmayın
Dell 1990’ların başında yıkıcı güçlerden biriydi çünkü üretimi Tayvanlı tedarikçi Asus üzerinden yapmaktaydı. Şirket çok başarılı oldu. Fakat tedarik zincirinin yönetimini ve bilgisayar tasarımını da dış kaynaktan temin etmeye başladıktan sonra işler değişti ve Asus 2005 yılında kendi bilgisayar markasını piyasaya sürdü.
Dell şimdi başka bir piyasa segmentine geçti fakat bu da eğitici bir hikaye. Christensen, “Zaman içerisinde şirketin öncelikleri şirketin nasıl para kazandığıyla ilişkilendirilmelidir” şeklinde belirtiyor .
Örneğin tüm ebeveynlik görevlerimizi dış kaynak diye tanımlayabileceğimiz bakıcılar vasıtasıyla temin edebiliriz fakat bunun etkilerini kısa vadede görebileceğimiz gibi çok uzun vadede etkileri ortaya çıkabilir. Gerçek başarı ve mutluluğu sınırsız kaynaklar ile elde edemeyiz, bağımsız olarak yaşayabildiğimiz ve sorunlarımızı çözdüğümüzde elde ederiz.
Her şeyin arkasında görünmez bir el vardır.
İş dünyasında şirketleri ve piyasaları yönlendiren “görünmez bir el” vardır. Ekonomist Adam Smith’in teorisine göre sistemler kurulduktan sonra, özgür bir toplumda, insanlar sistemi refah için en doğru istikamete yönlendireceklerdir.
Benzer şekilde Kurum Kültürü alanında dünyanın lider akademisyenlerinden olan MIT’li Edgar Schein, sadece kural ve kılavuzların kurum kültürünü belirlemediğini, bunların kurumun DNA’sı olabilmesi için liderlerin güçlü eylemler ve mesajlar sunmaları gerektiğini belirtmektedir. Örneğin Pixar kurum kültüründe yaratıcılığı destekleyerek şirketin gerçekten bu özelliklere sahip olmasını sağlamıştır.
Hayatınızı sadece kurallara göre yaşayamazsınız. Bu kurallara gerçekten inanıyorsanız ve bunları hayatında uygulayabiliyorsanız başarılı olabilirsiniz.
Amaçlarınızı önceden belirleyerek hatalardan kaçının
Christensen “Amaç, bilinçli olarak belirlenmeli ve seçilmeli ve daha sonra da takip edilmelidir” diyor.
Hayatımızda hedeflerimizi belirlemeli ve bunları gerçekleştirmek için peşini bırakmamız gerekmektedir.
Marjinal düşünmenin tehlikelerinin farkında olun
Marjinal düşünme esasen kısa vadeli düşünmedir ve büyük perakendecilerin ve dinazor işletmelerin genellikle yaptığı bir hatadır.
Christensen “Hiçbir şirket bilerek ve isteyerek rakipleri tarafından devre dışı bırakılmak istemez. Daha ziyade yıllar önce verilmiş olan ve bu şirketleri bu duruma düşmesine neden olan zararsız kararları vardır” diye ekliyor. Günün sonunda tüm sonuçlara siz katlanıyorsunuz.
Zamanında piyasalarında baskın olan oyuncular, piyasaya giren yıkıcı şirketleri göz ardı etmek yerine sistemlerini güncellemek, işletme modellerini yeniden düzenlemek ve rakiplerine hızlı bir şekilde cevap vermek için yatırımlar yapmalıdırlar.
Hayatımızda da marjinal temelde düşünmek oldukça tehlikelidir ve zaman içerisinde çok büyük hatalar yapmamıza neden olabilir. Örneğin içeriden öğrenme yoluyla oluşan ticaret skandallarının kökeni marjinal düşünmedir.
Zamanın %100’ü yerine %98’ini adamak
Marjinal düşünmenin sorunu kademeli olarak alınan kararların birbirlerini tamamlamayacağını düşünmesidir. Fakat tamamlarlar.
Christensen “Birçoğumuz kendi kişisel kurallarımıza bir seferlik uymayabileceğimizi inanırız. Zihnimizde bu küçük kararları ve kurallarımızdan sapmaları haklı çıkarabiliriz. Bunların hiç biri ilk ortaya çıktıklarında yaşamımızı değiştiren kararlar olarak görülmez. Marjinal maliyetleri her zaman düşüktür.” şeklinde belirtiyor.
Verdiğimiz kararların ve yaptığımız eylemlerin sonucunda elde edeceğimiz faydaların dışında sonuçlarını da düşünmeliyiz. Hayatınızdaki rahatsız edici ahlaki ödünlerin sonuçlarını önlemenin tek yolu, bunları en baştan itibaren hiç yapmamaktır.
Tutarsızlıklara bakarak teorileri test edin
Herhangi bir teoriyi test etmenin en iyi yolu tutarsızlıklara veya teorinin açıklayamayacağı konulara bakmaktır.
Bilim ve işletme dünyasında bu tutarsızlıkların düşünme şeklimizi ve piyasanın çalışma şeklini tamamen değiştirme olasılığı vardır.
Hayatınız için vereceğiniz kararlar içinde bu teorileri kullanabilirsiniz.
İnsanlar en iyi motivasyon teorisine karşılık veriyorlar
Ekonomist Michael Jensen ve William Meckling’in araştırmalarına göre insanlara ne kadar para verirseniz o kadar fazla çalışırlar. Örneğin hissedarlara yaratılan değer ile üst yönetim primlerinin ilişkilendirilmesinin nedeni budur.
Ama teşvikler motivasyonla aynı etkiyi sağlamaz. Teşvikler kısa vadeli amaçlar için sağlanırken motivasyon faktörleri daha geniş kapsamlı amaçları içerir.
Eğer bir işi hayatınızı garanti almak yerine, sizi motivasyonunuzu sağlayacak faktörlerine göre seçiyorsanız, içsel olarak motivasyona sahip olduğunuz için işinizi daha iyi yapabilirsiniz, daha mutlu ve başarılı olabilirsiniz.