Bu liste Doğruluk Payı tarafından hazırlanmıştır, haberiniz olsun.
Geçtiğimiz Cuma günü işçinin, emekçinin bayramı 1 Mayıs’ta yine bir çok söz, bir çok iddia ortaya atıldı. Sadece 1 Mayıs nedeniyle de değil, yaklaşan seçimler dolayısıyla da işçi hakları ile ilgili vaatler havada uçuşuyor. Eh böylesi bir ortamda biz de işçilerimizin durumunu ortaya koyan bir liste hazırlayalım dedik.
Bu konunun bir an önce iyileştirilmesi dileği ile diyelim ve listemize geçelim.
CHP Kocaeli Milletvekili Haydar Akar: “Tarihin en alt seviyesine indi Türkiye’deki sendikalaşma…”
İşçi güvenliği ve işçi hakları denildiği zaman aklımıza mutlaka sendikalar gelir. Türkiye’nin sendikal durumunun pek de iç açıcı olmadığı bir sır değil zaten, sendikalı işçi sayısının azlığı, sendikaların organizasyon eksiklikleri gibi konular sıkça gündemde yer buluyor. Ancak bu kez CHP milletvekillerinden Haydar Akar hayli iddialı bir demeç vermiş ve Türkiye’de sendikalaşmanın en kötü durumunda olduğunu söylemiş.
Bu konuyu analiz edebilmemiz pek de kolay olmadı çünkü bu alandaki verilerin güvenilirliği çok tartışmalı. Hem devletin sunduğu veriler, hem de sendikaların verdikleri birbirleri ile uyumsuz. Bu uyumsuzluğa uluslararası kurumların verileri de katılınca iş iyice zorlaşıyor. Ancak yine de genel bir bilgi edinebilmek mümkün.
Çalışma Bakanlığı verilerine baktığımızda 1999 yılı için sendikalaşma oranı %69,3 olarak verilirken, OECD verilerine göre bu oran %10,6’dır. Sendika istatistiklerindeki bu karmaşanın en önemli nedeni bilgi toplama ve hesaplama yapılırken kabul edilen farklı tanımlar ve sorunlardan kaynaklanmaktadır. Yapılan bazı düzenlemelerle, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın her yıl iki kez yayımladığı verilerde sendikalaşma %50’lerden %10’lara çekilmiştir.
Sendikalaşma oranları ile ilgili mevcut istatistiki karmaşa dikkate alındığında, sadece resmi verilere bakılarak AK Parti iktidarı döneminde sendikalaşma oranlarının dibe vurduğu iddia edilemez ancak OECD verilerini incelediğimizde, 1999 – 2012 verisine bakılarak sendikalaşma oranının istikrarlı bir düşüş eğiliminde olduğu söylenebilir. 2012 için Türkiye’de sendikalaşma oranı %4,5 olarak açıklandı ve bu oranla Türkiye, OECD ülkeleri arasında sonuncu sırada yer alıyor.
CHP Kocaeli Milletvekili Haydar Akar’ın iddiasında büyük oranda Doğruluk Payı vardır.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik: “Türkiye’de 1992’den beri 1000-1200 işçinin hayatını kaybettiğini her yıl görüyoruz. Şu dönemde yüksek, bu dönemde düşük dememiz bir şey ifade etmiyor”
Baştan söyleyelim, bakan bu iddiasında haklı. Problem de biraz bu zaten; Türkiye’de her yıl ortalama 1200 işçi ölüyor ve bu korkunç sayı, durumun siyasi partiler üstü bir konu olduğunu gözler önüne seriyor.
Örneğin 1992 yılında 1583 işçi, iş cinayetine kurban gitmiş. 93’te 1064 ve 94’te 1034 olmuş bu sayı. Unutmadan söyleyelim, bu sayılar resmi veriler. Kaydı tutulan iş cinayetleri yani. Gerçek sayı bunlardan çok daha yüksek olabilir, kaydı tutulmayan bir çok iş cinayeti gerçekleşiyor olabilir ülkemizde.
Son iki yılda (2013-2014) ise genel ortalamanın üzerinde bir kayıp yaşıyoruz, özellikle 2014 yılı bu konuda tam bir felaket oldu. Hem Soma hem de Ermenek facialarını yaşadık. 2014 yılında kaybettiğimiz işçi sayısı 1886 ve bu sayı kayıt alınan yıllardaki en yüksek sayı.
Sonuç olarak Bakan Faruk Çelik’in iddiasında ‘maalesef’ Doğruluk Payı vardır diyoruz.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu: “Kamuda çalışan 800 bin taşeron işçisi var.”
CHP’nin 7 Haziran seçimleri için açıkladığı beyanname çok konuşuldu, hatta hala da konuşuluyor. Bu açıklamanın yapıldığı gün Kemal Kılıçdaroğlu ilgimizi bir hayli çeken bir iddia ortaya koydu; kamuda çalışan 800.000 taşeron işçiden bahsetti. Biz de analiz etmeden duramadık.
Genel bir bilgi vermek gerekirse, taşeron veya alt işveren, alt işletici gibi isimler ile de anılan, birçok durumda bir işin veya işin bir kısmını gerçekleştirmek ya da işverenin sözleşmesindeki tüm yükümlülüklerini yerine getirmek amacıyla anlaşma imzalayarak üstlenen diğer yüklenicidir. Fakat işçi lehine yasal düzenlemeden yoksun olan taşeron sistemi, rekabetçi piyasanın da etkisiyle Türkiye’de esnek çalışma istismarının, işçi hakları gaspının ve iş güvenliği sorunlarının ana kaynaklarından biri haline gelmiştir.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik 2014 sonu itibariyle Türkiye’de tam 1 milyon 482 bin taşeron işçi olduğunu açıklamıştır. Örneğin bakana göre İstanbul’da tam 330.000 taşeron işçi bulunmaktadır. Yine bakanlığın bir başka açıklamasına göre ise, toplam taşeron işçi sayısı 2004 yılına göre tam 7 kat artmış. Gelelim iddianın içerdiği kısma; 2004’e kıyasla kamuda çalışan taşeron işçi sayısı tamı tamına 185 kat artmış! Bu bilgiyi bakanlığın verdiğini de hatırlatalım.
Resmi sayılara göre 2013 sonu itibariyle kamuda çalışan taşeron işçi sayısı 590.000 olarak belirtilmiş. Yıllar içinde artış ivmesi ve oranlarını da hesaba katarsak, içinde bulunduğumuz zaman içinde bu sayının 700.000 binin üzerinde olduğu çıkarımı yapılabilir rahatlıkla. Bu nedenle de, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun iddiasında büyük oranda Doğruluk Payı vardır diyoruz.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik: “2002’de 100 bin işçide 16 işçi hayatını kaybederken 100 bin işçiden 6 ölüm gerçekleşme noktasına geldik.”
Çalışma bakanının bu iddiasını analiz edebilmek için Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) verileri ile TÜİK istihdam verilerini inceledik. TÜİK verilerine göre, 2002’de Türkiye’de istihdam edilen kişi sayısı 21 milyon 354 bin kişiydi. ILO verilerini incelediğimizde 2002’de iş kazaları ve meslek hastalıkları neticesinde hayatını kaybeden işçi sayısının ise 878 olduğunu görüyoruz.
Ulaşabildiğimiz en yakın tarihli ILO istatistikleri ise 2012’ye ait. 2012’de Türkiye’deki toplam işçi ölümleri sayısı 745 olarak verilmiş. Bu sayı 2002-2012 dilimindeki en az işçi ölümü yaşanan yıldır. Aynı yıl içinde TÜİK’e göre istihdam edilen kişi sayısı ise 24 milyon 821 bindir. 2014 verilerini de hesaba katmak istediğimizden, bu yılın referansı olarak ‘İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’ verilerini dikkate aldığımızda, 2014 yılında en az 1886 işçinin yaşamını yitirdiğini öğreniyoruz. Temmuz 2014 itibariyle istihdam edilen kişi sayısı ise 26 milyon 410 bindir.
Hesaba göre, 2002 yılında işçi ölüm oranı 100 binde 4,1 iken, 2012 yılında bu oran 3’e kadar düşmüş ancak 2014 yılında ciddi bir artışla 7,1’e çıkmış. Yani ortada bakan Faruk Çelik’in iddia ettiği gibi veriler bulunmuyor. Hatta hesaba 2014 yılını dahil ettiğimizde son yıldaki kadar yüksek bir ölüm oranının olmadığını görüyoruz. Sonuç olarak bakan Faruk Çelik’in iddiasında büyük oranda Doğruluk Payı yok diyoruz.
CHP Sözcüsü Haluk Koç: “…bu karar (metal işçilerinin grevinin ertelenmesi) iktidarın 7’nci grev ertelemesi”
Sendikalaşma, grev, boykot gibi aksiyonlar anayasal haklardır. Ancak ülkemizde bu hakların ne kadar verimli bir şekilde uygulanabildiği de ortada. Geçtiğimiz aylarda gündemi belirleyen maddelerden biri de metal işçilerinin grev kararlarının hükümet tarafından ‘milli güvenlik’ nedeni ile ertelenmesiydi.
Bu konu ile ilgili konuşan CHP’li Haluk Koç da, bu grev erteleme kararının hükümetin 7. ertelemesi olduğunu iddia etti.
1961 anayasası işçilere toplu sözleşme ve grev haklarını veren 47. maddeyi içeriyordu ancak kanunlarla bu haklar bir parça sınırlandırılmıştı. Örneğin grev ertelemesi kararlarının yalnızca milli güvenlik ve memleket sağlığı sebepleri ile alınabileceğine vurgu yapılıyordu. 1982 anayasası ise bu kısıtlamaları arttırarak geldi.
AK Parti hükümetlerinin görevde bulunduğu 2002-2015 yılları arasında da düzenlenmek istenen 7 adet grev için 8 adet erteleme kararı alınmıştır. Bunların hepsinde de sebep olarak milli güvenlik sunulmuştur.
Ancak konuyu burada bırakmamak gerekir. 1983 – 2015 arası grev erteleme kararları açısından Tansu Çiller’in başbakanlığını yaptığı 51. Hükümet, Yıldırım Akbulut’un başbakanlığını yaptığı 47. Hükümet ve Recep Tayyip Erdoğan’ın başbakanlığını yaptığı 59. Hükümet ön plana çıkıyor. Bunlar sırasıyla 9, 7 ve 5 grev ertelemesi kararı alan hükümetler olarak ön plana çıkıyorlar.
Dolayısı ile, CHP Sözcüsü Haluk Koç’un iddiasında Doğruluk Payı vardır.