İran’da 22 yaşındaki Mahsa Amini, kıyafet kurallarına uymadığı gerekçesiyle gözaltına alındıktan kısa bir süre sonra hayatını kaybetmişti. Amini’nin ölümü İran’da geniş çaplı protestoların başlamasına neden oldu. Yaklaşık 10 gündür devam eden protestolarda şu ana kadar 76 kişi hayatını kaybetti. İran’da internet kapalı olduğu için protestoların ne boyutta olduğu tam olarak bilinmiyor. Fakat sosyal medyada paylaşılan videolarda özellikle kadınların, başörtülerini atarak sivil itaatsizlik eylemleri başlattıkları görülüyor. Öte yandan birçok kadın saçlarını keserek şeriat rejiminin baskılarına karşı tepki gösteriyor. Tüm bu yaşananlar İslam Devrimi’nden önce İran’da kadınların nasıl bir hayat sürdürdüğünü merak etmemize neden oluyor. Gelin bu sorunun yanıtını aramak için İran tarihine kısa bir yolculuğa çıkalım?
Günümüzde İranlı kadınlar başlarını örtmek ve bol giysiler giymek zorunda. 1979 yılındaki İslam Devrimi’nden önce kadınlar için yasalarla belirlenen sıkı kıyafet kuralları yoktu
BBC çalışanlarından Rana Rahimpour ve Feranak Amidi’nin anlatımlarına göre, 1979 yılından önce İran liberal bir ülkeydi ve kadınlar çok daha özgürdü. Devrimden sonra önce okullar birbirinden ayrıldı. Akrabalık ilişkisi olmayan kadın ve erkekler aynı ortamda sosyalleşmeye başladıklarında gözaltına alınmaya başladılar.
Devrimden önce bazı kadınlar başörtüsü takma bazıları da mini etek giyme özgürlüğüne sahipti. Filmlerde de kadınların istedikleri gibi giyinebildikleri görülüyor
İran’daki kadın hareketi 19. yüzyılın sonrasında başlamıştı. Bu dönemde kız çocukları için okullar açılıyor, kadınlar kendi dergilerini çıkarıyordu. Kadınlar hiç olmadığı kadar kamusal alandaydı. Ancak kıyafetleri her zaman İranlı liderlerin gündemindeydi.
Modern İran’ın babası olarak bilinen Rıza Şah Pehlevi döneminde kadınların çarşaf giymesi resmen yasaklandı
Pehlevi döneminde kadınlar çarşaf giymek yerine başörtüsü takmaya özendiriliyordu. Ancak bu kadınlar için sadece zafer değil bir anlam trajediydi. Çünkü yine nasıl giyinmeleri gerektiği konusunda seçme hakkına sahip değillerdi.
1941 yılında Muhammed Rıza İran’da iktidara geldi. Onun döneminde modernleşme hareketi hız kazandı. 1963 yılında kadınlara oy kullanma hakkı verildi. Öte yandan erkeklerin sahip olduğu diğer siyasi haklara da sahip olmuşlardı. Eğitimde eşitlik düşüncesi kapsamında kırsal bölgelerde yaşayan kadınların eğitime erişimleri artırıldı.
Kadınların evlenme yaşı o zamana kadar 13’tü. Beyaz Devrim olarak anılan bu süreçte evlenme yaşı 18’e çıkarıldı
Artık erkekler sadece bir kadınla evlenebiliyordu ve o kadının 18 yaşını doldurmuş olması gerekiyordu. Özetlemek gerekirse İran İslam Devrimi’nden önce kadınların lehine birçok ilerici adım atılmıştı. Ancak ortada hala büyük bir sorun vardı. İnsanların sosyal özgürlükleri olsa da siyasi anlamda özgür değillerdi. Kendisini Kralların Kralı ilan eden Muhammed Rıza, dünyanın en zengin insanı ve ülkenin mutlak lideri olmuştu.
Devrimden hemen önce tüm siyasi partiler kralın kontrolündeydi. Basın özgürlüğü yoktu ve muhaliflere yönelik baskıcı tutum giderek artıyordu
Hal böyle olunca İran’da sosyal bir huzursuzluk başladı. Bu huzursuzluk 1978 yılında sokaklara taştı. Liberaller, komünistler ve dindarlar Şah rejimine yönelik başlayan protestolara birlikte destek veriyordu. Bu dönemde tüm kadınlar devrimin sosyal, hukuki ve siyasi statülerini güçlendireceğini düşünüyordu. Bu nedenle muhafazakar ve seküler kadınlar el ele yürüyordu. Ancak olaylar, kadınların hayallerindeki gibi gelişmedi.
İran İslam Devrimi’nden sonra kadınların kamusal görünürlükleri azalmaya başladı
Kısa bir süre içinde kadınların tüm kazanımları ellerinden alındı. Dindar kadınlar devrimden sonra sokağa çıkarken daha rahat olsalar da liberaller oldukça farklı düşünüyor. Geldiğimiz noktada kadınlar davranışları ve kıyafetleri nedeniyle İrşad Devriyeleri tarafından gözaltına alınabiliyor. Mahsa Amini’nin gözaltına alındıktan sonra ölmesi yeni bir protesto dalgası başlattı. Uzmanlara göre bu protestolar, İranlı liderlerin karşı karşıya kaldıkları en büyük meydan okumalardan biri. Peki bu meydan okumanın sonucu ne olur? İran’da ilk defa bir ayaklanma dalgası başlamadı. 2017-2018 yılında ekonomi politikaları nedeniyle, 2019 yılında ise benzin fiyatlarındaki artışlar nedeniyle insanlar sokağa dökülmüştü.
2019 yılındaki gösterilerde binlerce kişi gözaltına alınmış ve Uluslararası Af Örgütü’nün iddiasına göre protestocuların üzerine bina çatılarından ateş açılmıştı. Hatta Washington, İran’ı binlerce insanı öldürmekle suçlamıştı. Bugün yaşanan protestoların ise İran İslam Cumhuriyeti’ni temelden sarstığına yönelik bir görüş hakim. Çünkü bu sefer; oyuncular, yönetmenler, sanatçılar, üniversite öğrencileri, esnaf ve daha bir çok sosyal grup protestolarda birbirlerine destek veriyor. İranlı gazeteci Nefis Motlak; “Artık bu protestolarla cin şişeden çıktı. Bundan sonra da biraz zor geri girer” ifadelerini kullanıyor.