65 milyon yıl önce dev bir asteroit dinozorları yeryüzünden silip süpürmeye yetti. Aynısı insanlık için de geçerli olabilir mi? Bir süper yanardağ patlaması sonucu dünyamıza gelen güneş ışınları kapanırsa sonuçları ne olabilir? Oldukça güçlü bir güneş patlaması veya süpernova patlamasından çıkan gama ışınları dünyamızı nasıl etkilerdi? Bu olaylar oldukça nadir fakat bir o kadar da olası. Uzay boşluğunda boş bir ceviz kabuğu gibi yuvarlanan savunmasız gezegenimiz dışarıdan gelebilecek muhtemel tehlikelere sandığımızdan daha açık.
Anders Sandberg bu faktörleri ele alan bir çalışma yayımladı
Oxford Üniversitesi İnsanlığın Geleceği Enstitüsü’nde bir araştırmacı olan Anders Sandberg, türümüzü tehlikeye atabilecek faktörleri ve varoluşsal riskleri göz önünde bulunduran bir çalışma yaptı. Bu varoluşsal riskler insan yapımı (nükleer savaş, yapay zekâ veya biyo-mühendislik faaliyetleri) olabileceği gibi 65 milyon yıl önce dinozorları yok eden asteroitler gibi doğal oluşumlar da olabilir. Sandberg’e ait, 2018’de yayımlanan “Doğal Tehlikeler Sonucu İnsanlığın İmhası” adlı çalışma bu kategoriyi ele alıyor.
Peki, eğer insanlık olarak kendi sonumuzu getirmezsek, doğal tehlikelerden yok olma ihtimalimiz nedir? Dünya için yanlış gidecek bütün durumları ele alan bu çalışmada Sandberg, insanlığı tehdit eden mevcut doğal olayların kesinlikle göz önünde bulundurulması gerektiğini söylüyor. Fakat aynı zamanda fazlasıyla güvende olduğumuza dair basit bir argüman da söz konusu. Yazımızın geri kalanında bahsedilecek doğa olaylarının meydana gelme ihtimalleri ve sıklıkları yüksek olsa da gezegenimize en yakın felaketin tarihi 65 milyon yıl önce. Bu da önümüzdeki birkaç yüzyılda bu olayların meydana gelme olasılıklarının yine düşük olduğunu gösteriyor.
Doğal felaketler insanlığı nasıl imha edebilir?
Tüm medeniyetimizi tek bir darbede yok edebilecek çok az sayıda doğal felaket var. Bu doğal felaketlerin çoğu dünyada yaşayan insanların büyük bir kısmını imha ederek dünyayı yaşanılması mümkün olmayan bir yer haline getirebilir. Bütün bu şartlar geride kalanları da yok ederek insanlığın sonunu mühürleyebilir. Dünya üzerinde gelişmeyi başarmış akıllı canlı yaşamı sona ererse bugüne kadar medeniyetimizin kolektif tecrübeleri ve birikimleri yok olacaktır. Bu bütünüyle 7 milyar insanın yok olup gitmesinden daha büyük bir kayıp olacaktır diyebiliriz.
Aslında, medeniyetimizin bütünüyle imhasına tarihte birçok kez yaklaştık. Veba salgını, İspanyol Gribi gibi milyonların ölümüne sebep olan salgınlar ve yıkıcı savaşlar insan nüfusunun hatırı sayılır bir kısmına mal oldu. Yıkıcı sonuçları olan bu felaketlerden sonra bile insanlık bir şekilde yaşamını devam ettirmeyi başardı ve belki de eskisinden daha güçlü bir şekilde yoluna devam etti. Sağ kalmayı başaran birkaç bin insan olsa bile bir topluluk oluşturup dünyadaki akıllı canlı yaşamını sürdürebiliriz.
İnsanlığın devam edebilme potansiyeli
Anders Sandberg, “Nüfusun kendini yenileyip yenileyememesi, kurtulanların bir topluluk oluşturup oluşturamamalarına bağlı. Fonksiyonel bir ekoloji oluşturacak minimum seviyeye erişmediği sürece bu topluluk da insanlığın yok olmasıyla sonuçlanacaktır. Küçük nüfuslu topluluklar sonrasında daha sabit ve köklü büyük topluluklara dönüşebilse de bu olasılık oldukça düşük. Fonksiyonel ekolojik dengeyi oluşturacak minimum seviyenin altında kalan topluluklar artçı felaketler ve demografik, çevresel ve genetik değişenlere boyun eğmek zorunda kalacaktır.” diyor.
İlk bakışta pek bir kasvetli gözükse de aslında bu durum insanlık için iyi bir haber. Milyarlarca insanın yok olmasıyla sonuçlanan bir felaket bile bize tür olarak sağ kalabileceğimiz sayıda insanı bırakabilir. Tabii bir insan topluluğunun hayatta kalabileceği bölgeler mevcut olduğu sürece.
Asteroitler kitlesel bir imhaya sebep olabilir
Dinozorlar ve diğer birçok canlı türü Kretase Dönemi sırasında bir asteroitin gezegenimize çarpmasıyla gelişen küresel iklim değişiklikleri sonucu yok oldu. Aynısı bizim başımıza da gelebilir mi? Eğer gelirse hepimizi yok edebilir mi? Araştırmacılar dünya dışı objelerin dünyamıza çarpması sonucu etkilerini taklit eden simülasyonlar geliştirdiler. Cismin hızı ve temas ettiği bölge gibi küçük faktörler önemli sayılsa da, dünya dışı bir cismin yok edici potansiyelinin asıl faktörü cismin kütlesi. Başka bir çalışma 1,6 kilometre çapında bir objenin dünyaya teması sonucu, çarpışmanın dolaylı etkilerinden ötürü insan nüfusunun yüzde birinin yok olabileceğini ortaya koyuyor. Korkunç olan ise, insanlığın tamamının yok olması için 10 kilometre çapında bir objenin dünyaya çarpması, doğrudan ve dolaylı etkiler sonucunda gerçekleşebilir. Fakat Sandberg bu sayıların en iyi ihtimalle rakamlardan oluşan birtakım tahminler olduğunu düşünüyor. Zira bu tarz çarpışmaları gözlemleyebilme imkânımız şu güne kadar olmadı ve yaratılan simülasyonlar da dünya dışı objelerin gezegenimize teması konusunda yetersiz bilgilerle dolu.
NASA, dünya dışı objelerin haritalanması ve takip edilmesi konusunda harıl harıl çalışıyor
ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi NASA, çapı 1 kilometreden daha büyük olan dünya dışı objeleri sürekli olarak takip edip rota haritalarını oluşturuyor. Bu şekilde bu cisimlerin gezegenimize bir tehlike arz edip etmediğini kesin bir biçimde bilebiliyoruz. Bir önceki maddede bahsi geçen ve çapı 10 kilometre veya daha fazla olan dünya dışı objelerden haritası çıkarılanlar ise sabit yörüngelerinde dünyadan uzakta seyrediyor. Bu da şimdilik bir asteroit faciasının yaşanmayacağını ve oldukça güvende olduğumuzu gösteriyor.
Gezegenimizi tehdit eden farklı kategoride dünya dışı bir cisim daha var
“Uzun periyodik” kuyruklu yıldızlar güneş sistemimizde düzensiz yörüngelerde hareket edebiliyorlar. Astronomlar, rotaları belirsiz bu cisimlerin haritalarını henüz çıkartamadılar. Şu an sayılarını tahayyül etmeye çalışırken sadece tahminlerde bulunabiliyoruz. Sandberg, deneysel bir tahminle böyle bir tehlikenin yaklaşık 5 ila 10 milyon yıl içinde 2 kilometre veya daha büyük bir cismin gezegenimize teması olabileceği gibi bir olasılık çıkartıyor. Söz konusu olasılık de pek fazla sayılmaz. Bir kuyruklu yıldız veya asteroitin dünyamıza çarpması sonucu oluşacak yıkıcı etkileri daha iyi anlayabilmemiz için dünya dışı objelerin takibine daha çok yatırım yapılması şart gibi gözüküyor.
Sandberg, ortalama bir hesapla dünya dışı objelerin takibine yapılacak sağlam ve düzenli bir yatırımın 16 ila 32 milyar dolara patlayacağını söylüyor. Fakat şu an dünya dışı objelerin takibine yapılan yatırımın hacmi yıllık 4 milyar doları geçmiyor. “Bu çarpışmaların bizi öldürme ihtimali pek yüksek olmasa da konuya daha duyarlı yaklaşılmalı ve yatırım yaparak takip edilmeli.” diyor Sandberg.
Büyük çaplı bir volkanik aktivite geri dönüşü olmayan çevresel hasarlar verebilir
Genetik kalıntılara bakarak, insan nüfusunun geçmişte yok olma seviyesine gelecek düzeylerde düştüğünü biliyoruz. Araştırmacılar buna sebep olan faktörün geniş çaplı etkiler yaratan bir süper yanardağ aktivitesi olabileceğini düşünüyor. Bu süper volkan faaliyetleri birtakım zehirli gazları atmosfere salmakla kalmayıp atmosferi kalın bir toz tabakasıyla kaplamaya yetiyor. Bu partiküller yüzünden güneş ışınlarının dünyanın yüzeyine çarpması imkânsız hale geliyor. Partiküllerin yarattığı bu atmosferik şemsiye çok uzun süre boyunca dünya yüzeyine gelen güneş ışınlarını engellediği için, gezegen çok zorlu ve uzun süren bir kışa giriyor. Fosil araştırmalarına derinlemesine bakıldığında, geçmişte bu tarz bir faciadan kaynaklı kitlesel imhalar gerçekleşmiş olabilir. Fakat böyle bir facia günümüzde insanları yok edebilir mi? Bu pek açıkça cevap verilebilecek bir soru değil. Halihazırda değişen küresel iklim bir süper volkan aktivitesiyle katlanırsa birçok insanın yaşamına mal olacaktır şüphesiz. Fakat günümüz insanlığı adapte olma konusunda, teknolojik imkânlar sayesinde, daha başarılı diyebiliriz. Daha geniş küresel iklim bölgelerine yayılmış durumdayız. Ayrıca nükleer kış veya süper volkan aktivitesi gibi insanlığın yiyecek kaynaklarını tehlikeye sokacak olaylara karşı alınan birtakım önlemler de var. Özetlemek gerekirse; modernleşme insanı doğal facialara, iklim değişikliklerine ve yiyecek kaynaklarına kast edebilecek dış faktörlere karşı daha korunaklı hale getirdi.
Süpernova ve gama ışını patlamaları gezegenimizi yaşanamaz hale getirebilir
Anders Sandberg’in insanlığı yok edebileceğini düşündüğü bir diğer doğa olayı ise bir bilim kurgu romanından yapılan bir alıntı gibi: Süpernova ve gama ışını patlamaları.
Süpernova patlamaları, yeterli büyüklüğe ulaşmış yıldızlar yaşamlarının sonuna geldiklerinde oluşur. Sonucunda akıl sır erdirilemez seviyelerde enerji patlamaları açığa çıkartıyorlar. Bu patlamalar, eğer varsa, bir gezegendeki canlı yaşamını yok etmeye yetebilir.
Gama ışını patlamaları bir diğer yüksek enerjili astronomik olay. Sebepleri tam olarak anlaşılmasa da açığa çıkardıkları korkunç miktarda enerjiler yakınlarındaki gezegenleri tehlikeye sokmaya yetecek seviyede. Sandberg bu risklerin milyonlarca ışık yılı olarak tanımlanabilecek astronomik mesafelerde gezegenimize bir hasar veremeyeceğini söylüyor. Fakat patlama, gezegenimizde ısınmaya sebep olacak kadar yakın ise yayılan radyoaktif ışınlar atmosferimizi delip dünyamızı korumasız bırakabilir. Atmosferimizin hasar gördüğü takdirde kozmik ışın yağmurlarına maruz kalabiliriz. Nitro oksit oluşumu ozon tabakasına geri dönüşü olmayan hasarlar verebilir ve sonucunda asit yağmurları gezegenimizdeki canlı yaşamına hasar verebilir. Bütün bu etkiler, yoğun olduğu takdirde kitlesel bir imhaya sebebiyet verebilir. Peki, korkmalı mıyız?
Eğer meydana gelirse yıkıcı etkileri olacak bu doğa olayları oldukça nadir görülüyor. Bu tarz bir tehlike açığa çıkaracak objeyi takip etme ve gözlemleme şansımız da var. Komşu yıldız sistemlerinde herhangi bir süpernova veya gama ışını patlaması riski olan obje yok. Şu ana kadar astronomlar tarafından gözlemlenen süpernova patlamaları ve gama ışını patlamaları da gezegenimizden bir hayli uzakta gerçekleşmiş.
“Şanslıyız ki şu anda gama ışını patlaması veya süpernova riski olan bir uzay cismi, ne güneş sistemimizde ne de yakın yıldız sistemlerinde yok. Bu yüksek enerjili patlamaları anlamak için hâlâ çabalıyoruz. Görünen o ki gezegenimiz şu an oldukça güvenli.” Anders Sandberg
Kaynak: 1