Ana sayfa » Tarih » Hiç Terk Edilmemiş! İnsanların Hâlâ Yaşamaya Devam Ettiği Dünyanın En Eski Şehirleri
Hiç Terk Edilmemiş! İnsanların Hâlâ Yaşamaya Devam Ettiği Dünyanın En Eski Şehirleri
Bazı şehirler vardır ki, yalnızca taşları ve sokaklarıyla değil, ruhlarıyla da tarihin kendisidir! Binlerce yıl öncesine uzanan kökleri, medeniyetlerin doğuşuna ve çöküşüne tanıklık eden bu şehirler, hâlâ dimdik ayakta ve yaşamaya devam ediyor.
Hazır mısınız? Şimdi zamanda yolculuğa çıkıyoruz! Ama bu, sıradan bir yolculuk değil. Bizi bekleyen duraklar, insanlığın binlerce yıldır yaşamaya devam ettiği, tarih kitaplarının sayfalarından çıkıp günümüze kadar ulaşan şehirler! Evet, İnsanların binlerce yıldır yaşamaya devam ettiği en eski şehirler arasından bazıları binlerce yıl önce kurulmuş, uygarlıkların doğuşuna tanıklık etmiş, imparatorlukları ağırlamış ve hâlâ ayakta! Bir şehir düşünün ki sokaklarında yürürken taş duvarlar binlerce yıl öncesinin hikâyelerini fısıldıyor, eski pazarlardan yükselen baharat kokuları geçmişin yankılarını taşıyor. Şimdi, tarihin tozlu sayfalarını bir kenara bırakın ve bu efsanevi şehirlerin günümüze nasıl ulaştığını keşfetmeye hazır olun! Eriha’dan Atina’ya, Şam’dan Gaziantep’e kadar uzanan bu büyüleyici yolculukta, geçmiş ve günümüz iç içe geçiyor. İşte insanların yaşamaya devam ettiği en eski şehirler…
1. Eriha, Filistin
Şimdi sıkı durun! Burası sadece eski değil, kelimenin tam anlamıyla tarihin başladığı yerlerden biri! Eriha, tam 11.000 yıllık bir geçmişe sahip ve dünyanın en eski yerleşim yeri olarak kabul ediliyor.
Ürdün Vadisi’nin sıcak topraklarında yükselen bu şehir, tam 23 farklı medeniyetin üst üste inşa ettiği bir tarihi katmanlar yığını! Düşünün, bu topraklarda binlerce yıl boyunca sayısız insan yaşamış, savaşlar görmüş, imparatorluklar kurulup yıkılmış.
Arkeologlar, MÖ 9000’lere tarihlenen taş duvarlar ve kuleler keşfettiğinde, buranın sadece basit bir köy değil, organize bir toplum olduğunu fark etti. Yani, o zamanın şartlarında bile burada gelişmiş bir şehirleşme vardı! Günümüzde ise Eriha, 20.000 nüfuslu sakin bir kasaba olarak hayatına devam ediyor. Ama o taş sokaklarda yürürken, geçmişin izlerini hissetmemek mümkün değil!
2. Şam, Suriye
Asya ve Afrika’nın birleştiği noktada, 5000 yıldan fazla süredir kesintisiz bir yerleşim yeri, karşınızda Şam! Tarih boyunca Helenistik, Roma, Bizans ve İslam İmparatorluklarının etkisi altında kalan bu şehir, adeta medeniyetlerin kavşak noktası. Ticaret yollarının kalbi, farklı kültürlerin buluşma noktası ve hatta birçok efsanenin doğduğu yer!
Buraya gelip de Şam Ulu Camii’ni görmemek olmaz! M.S. 8. yüzyıldan kalma bu devasa cami, kentin görkemli tarihinin en büyük tanıklarından biri. Bugün Şam, yaklaşık 2,6 milyon insana ev sahipliği yapan dinamik bir şehir olarak yaşamaya devam ediyor. Zaman değişiyor ama Şam, hala aynı büyüsüyle insanları kendine çekiyor!
3. Biblos, Lübnan
Eğer bugün okuma yazma biliyorsanız, bunu bir bakıma Biblos şehrine borçlusunuz! MÖ 5000 civarında küçük bir balıkçı köyü olarak kurulan Biblos, zamanla MÖ 3000’lerde büyük bir liman kentine dönüştü. Fenikelilerin bu şehirde geliştirdiği Fenike alfabesi, günümüzde kullandığımız Latin alfabesinin atası kabul ediliyor!
Antik Mısır’dan Roma İmparatorluğu’na, Osmanlı’dan modern çağlara kadar sayısız medeniyetin iz bıraktığı Biblos, günümüzde 100.000 nüfuslu küçük ama tarihi açıdan dev bir yerleşim yeri. Eğer tarihe ilginiz varsa, buraya yolunuzu düşürmeden olmaz!
Şimdi rotamızı Orta Doğu’nun en eski ve en görkemli şehirlerinden biri olan Halep’e çeviriyoruz! Tarihi geçmişi MÖ 3000’lere kadar uzanan bu şehir, İpek Yolu’nun en önemli duraklarından biri olarak tarihte büyük bir rol oynadı.
Hititlerden Perslere, Babillilerden Osmanlılara kadar birçok uygarlık buraya hükmetti. Halep’in tam ortasında yükselen Halep Kalesi, adeta bu şehrin zamana meydan okuyan bir simgesi! Ne yazık ki Halep, modern çağın savaşlarına da tanıklık etti ve büyük hasar gördü. Ancak tüm yaşananlara rağmen, hala Suriye’nin kültürel mirasının en önemli parçalarından biri olarak ayakta duruyor.
5. Susa, İran
MÖ 4200 civarında kurulan Susa şehri, Elam, Pers ve Pars imparatorluklarının başkenti olmuş, yani binlerce yıl boyunca büyük bir medeniyetin merkezi olarak kalmış!
Burada bulunan Ahameniş saraylarının kalıntıları, Susa’nın bir zamanlar ne kadar güçlü bir şehir olduğunu gözler önüne seriyor. Hatta, İncil’de bile adı geçen bu antik kent, sadece tarihi değil, aynı zamanda dini açıdan da büyük bir öneme sahip. Bugün, antik Susa’nın bulunduğu bölge Şuş olarak biliniyor ve İran’ın en önemli tarihi mekanlarından biri olmaya devam ediyor.
6. Feyyum, Mısır
Mısır’ın en eski yerleşim yerlerinden biri olan Feyyum’un geçmişi günümüzden tam 6000 yıl öncesine dayanıyor! Antik Mısırlılar buraya “Shedet” derdi, Yunanlılar ise biraz daha havalı bir isim bulmuş: “Crocodilopolis”! Evet, bildiğimiz “Timsahlar Şehri”! Bunun nedeni de, burada kutsal kabul edilen Sobek adlı timsah tanrısına tapınılması.
Peki, sadece timsahlar mı? Tabii ki hayır! Feyyum, Antik Mısır döneminde tarımın ve ticaretin kalbi olmuş. Orta Krallık ve Roma dönemlerinde de gelişmeye devam etmiş. Bugün ise yaklaşık 433.000 kişilik nüfusuyla hâlâ Mısır’ın önemli kültürel merkezlerinden biri. Eğer tarihe meraklıysanız, buradaki antik kalıntılar sizi zamanda yolculuğa çıkaracak!
İnsanların binlerce yıldır yaşamaya devam ettiği en eski şehirler listemize devam ediyoruz. Yunanistan’ın başkenti Atina, tarih sahnesine MÖ 3000’lerde çıkmış, Miken Uygarlığı döneminde ise tam bir güç merkezi olmuş. Ama asıl bombayı MÖ 5. yüzyılda patlatıyor: Demokrasi burada doğuyor! Felsefe? Sanat? Bilim? Sokrates, Platon, Aristoteles gibi dehaların yetiştiği, dünyanın en önemli tapınaklarından biri olan Parthenon’un yükseldiği yer burası. Akropolis’in taşlarında binlerce yılın hikâyesi saklı! Bugün Atina, 3 milyonu aşkın nüfusuyla hâlâ Yunanistan’ın kültürel ve tarihi başkenti. Bir gün yolunuz düşerse, mitolojik tanrıların ayak bastığı bu topraklarda yürümek gerçekten büyüleyici olacak!
8. Filibe, Bulgaristan
Bugünkü Bulgaristan sınırlarında yer alan Filibe (Plovdiv), Avrupa’nın en eski şehirlerinden biri. Şehrin tarihi geçmişi MÖ 4000’lere kadar uzanıyor. Evet, yanlış okumadınız!
Filibe, Roma döneminde sanatın, ticaretin ve eğlencenin merkezi olmuş. Buradaki antik tiyatro ve stadyum, dönemin ihtişamını gözler önüne seriyor. Şehrin sokaklarında yürürken Roma, Bizans, Osmanlı ve modern Avrupa mimarisinin bir arada olduğunu görebilirsiniz. Bugün Filibe, Bulgaristan’ın ikinci büyük şehri ve kültürel başkenti olarak anılıyor. Her yıl düzenlenen sanat festivalleriyle tam bir kültür mozaiği sunuyor!
9. Beyrut, Lübnan
Beyrut, öyle sıradan bir şehir değil! MÖ 3000’den beri ayakta duran, savaşlar, depremler, istilalar ve yeniden doğuşlarla dolu bir tarih barındırıyor. Antik Mısır yazıtlarında adı geçen bu şehir, Roma döneminde büyük bir koloniydi ve o dönemden kalma harabeler hâlâ sokaklarında saklı. Ancak Beyrut’un gerçek gücü, her zaman yeniden doğabilme yeteneği oldu. Defalarca yıkıldı ama her seferinde küllerinden doğmayı başardı. Bugün, yaklaşık 2,4 milyon nüfusuyla Orta Doğu’nun en dinamik şehirlerinden biri. Modern kafeler, sanat galerileri ve tarihi sokaklarıyla, hem geçmişin hem de bugünün şehri olmayı sürdürüyor.
10. Gaziantep, Türkiye
İnsanların binlerce yıldır yaşamaya devam ettiği en eski şehirler listemizin sonuna geldik. Ve geldik, tarih kokan bir diğer şehre, hem de kendisi ülkemizde yer alıyor: Gaziantep! Burası sadece yemekleriyle değil, aynı zamanda MÖ 3650’lere uzanan tarihiyle de ünlü! Gaziantep, Hititler, Romalılar, Bizanslılar ve Osmanlılar gibi pek çok büyük medeniyete ev sahipliği yapmış. Hâlâ ayakta olan antik kalıntılar, mozaikler ve tarihi çarşılar buranın geçmişini fısıldıyor.
Ama kabul edelim, Gaziantep denince akla ilk gelen şey baklava! Fıstığın anavatanı olan bu şehir, UNESCO tarafından tescillenmiş mutfak kültürüyle dünyaya nam salmış durumda. Bugün 2 milyonu aşkın nüfusuyla hâlâ hem tarihi hem de kültürel mirasını yaşatmaya devam eden bir şehir.