Büyük Britanya’nın Victoria Dönemi, imparatorluğun en parlak dönemleri olarak görülüyor. Ancak bu dönemde pek çok farklı alışkanlık vardı. İmparatorluğun yükselişine rağmen, Kraliçe Victoria devri pek çok ölümün görüldüğü bir dönemdi. 1860’lı yıllara Thames Nehri’ne atılan tonlarca dışkı, halk da bu nehirden su içtiği için dizanteri, kolera ve tifo gibi pek çok salgın hastalığa neden oldu. Özellikle çocukları etkileyen bu salgın hastalıklar kraliçenin bir tür ölüm modası yaratmasına neden oldu ve ölülerle fotoğraf çektirmek popüler hale geldi.
19. yüzyılın ortalarından 20. yüzyılın başlarına dek süren Kraliçe Victoria dönemi, Britanya İmparatrluğu’nu zirvede olduğu bir dönemdi
Ancak bu zenginliğin içinde Victoria Dönemi’ne dair rahatsız edici pek çok şey bulunuyordu
Bunlardan biri de 19. yüzyılda daha popüler hale gelmiş olan post mortem yani ölü fotoğrafçılığıydı
Victoria döneminde kızamık, difteri, kızıl hastalığı ve kızamıkçık hastalıkları sık görülüyor ve çocuklarda ölümcül oluyordu
Fotoğraf çektirmek ise 18. yüzyılda oldukça pahalıydı ve pek de yaygın değildi. Fakat, aileler sevdikleri birini kaybettikten sonra onlarla bir anıları olması için fotoğraf çektiriyorlardı
Fotoğraflardaki, uzun pozlama süresi nedeniyle hareket etmeyen ölüler daha net çıkarken, yanlarındaki insanlar ise daha flu görünüyordu
Fotoğraf stüdyoları, ölülerle çekilen fotoğrafları, yas tutan yakınlara verilmesi için kartpostal haline de getiriyordu
Bazı fotoğraflarda ise ölüyü biraz daha canlı göstermek için farklı baskı teknikleri kullanılıyordu
Bunun yanı sıra Victoria Dönemi’nde ölülerin kesilen saçları kolyelere ya da yüzüklere konuluyor, balmumundan ölüm maskeleri yapılıyor ve tablolarla heykellerde ölümün sembolleri yer alıyordu
Salgın hastalıkların ve ölümlerin artmasıyla popüler olan ölü fotoğrafçılığı, tıp alanındaki ilerlemelerin ardından popülaritesini yitirdi
Her ne kadar ürkütücü gözükse de aslında fotoğrafları garip bir çekiciliği olduğu düşünülüyor
Kaynak: 1