Ana sayfa » Tarih » Gilles de Rais: Tarihi Kayıtlara Geçen Dünyanın İlk Seri Katili
Gilles de Rais: Tarihi Kayıtlara Geçen Dünyanın İlk Seri Katili
Gilles de Rais, 15. yüzyıl Fransası’nda doğmuş, zengin ve güçlü bir soyluydu. Genç yaşta Jeanne d’Arc ile birlikte savaşarak ün kazandı ve Fransa Mareşali oldu. Ancak savaş sonrası Bretonya’daki malikanesine çekilen Gilles, söylentilere göre karanlık ilimlerle ilgilenmeye başladı.
15. yüzyıl Fransası… Bir yanda ihtişamlı şatolar, zengin soylular, görkemli şölenler; diğer yanda savaşların, salgınların ve karanlık söylentilerin gölgesinde yaşayan halk… İşte bu sahnenin tam ortasında, hem savaş kahramanı hem de tarihin en korkunç suçlularından biri olarak anılan bir adam duruyor: Gilles de Rais. Bir zamanlar Joan of Arc (Jeanne d’Arc) ile omuz omuza savaşarak Fransa’nın kurtuluşuna katkı sağlamış, genç yaşta mareşal unvanı almış bu soylu, yıllar sonra “çocuklara işkence edip öldüren bir cani” olarak tarihe geçecekti. Ancak bu hikâye sadece kanlı bir suç dosyası değil; aynı zamanda güç, servet, söylenti ve siyasetin nasıl bir insanın kaderini şekillendirdiğinin de hikâyesi. Kahramanlıktan dehşete, halkın sevgisinden darağacına uzanan bu yolculuk, hâlâ cevaplanmamış sorularla dolu: Gilles de Rais gerçekten tarihin ilk seri katillerinden biri miydi, yoksa dönemin kirli politikalarının kurbanı mıydı?
Tarih bazen çok acımasızdır. Bir gün ülkenizin kahramanı olursunuz, ertesi gün ise en karanlık suçların zanlısı. İşte 1404 civarında doğan, “Retz Baronu” unvanıyla tanınan Gilles de Rais’in hikâyesi de tam olarak böyle
Çocuk yaşta soyluluk payesi aldı; hem baba tarafından Laval Hanedanı, hem anne tarafından Croan Hanedanı’ndan gelen servet, üstüne bir de zengin bir kuzenle yapılan evlilik, onu Fransa’nın en güçlü ve varlıklı isimlerinden biri haline getirdi.
Genç yaşta askeri kariyerine atıldı, İngilizlere karşı Yüz Yıl Savaşları’nda çarpıştı ve en önemlisi, Jeanne d’Arc ile omuz omuza savaştı. 1429’da Orleans Kuşatması’nı kaldırma başarısında yer aldı, ardından Kral VII. Charles tarafından Fransa Mareşali unvanına layık görüldü. Bir başka deyişle, o dönemin gözünde gerçek bir kahramandı.
Ama işler Jeanne d’Arc’ın idamından sonra değişti. Gilles, ordudan ayrıldı ve Bretonya’daki malikanesine çekildi. Burada sanata, müziğe ve yazarlara cömertçe para harcadı. O kadar ki ailesi “hazinenin boşaldığını” fark edip kraldan önlem almasını istedi
İşte tam bu yıllarda, söylentiler baş göstermeye başladı. Kayıp çocuklar… Bazıları, yiyecek ya da para istemek için kalesine yaklaşmış, bir daha geri dönmemişti. Bu dönemde Gilles’in “karanlık sanatlara” ilgi duyduğu, simya ve şeytan çağırma ritüellerine merak sardığı, bu işlerde Prelati adında bir din adamıyla çalıştığı iddia edildi.
1440’ta işler resmen ciddiye bindi. Gilles de Rais, sapkınlık, livata, onlarca çocuğun kaçırılması, işkence edilmesi ve öldürülmesi suçlamalarıyla tutuklandı
Rivayetlere göre kurban sayısı en az 140’tı. Hem dini hem sivil mahkemede yargılandı, itiraf etti (ama bu itirafın işkence tehdidi altında alındığı unutulmamalı) ve iki yardımcısıyla birlikte idama mahkûm edildi. Ceza öylesine ağırdı ki sadece asılmak yetmedi; darağacında sallanırken ayaklarının dibinde bir ateş yakıldı.
Bu dava, tarihin ilk seri katili vakası olarak anıldı
Hatta ünlü Fransız halk masalı “Mavi Sakal” karakterine ilham verdiği düşünülüyor. Yine de bugün hâlâ tartışma sürüyor: Gilles gerçekten suçlu muydu, yoksa düşmanlarının servetine el koymak için kurduğu bir komplonun kurbanı mıydı? O dönemde hiçbir fiziksel delil yoktu, sadece ifadeler ve söylentiler…
1992’de yazar Gilbert Prouteau, “yeniden yargılama” adı altında bir gösteri düzenleyip onu suçsuz ilan etti, ama bu duruşmanın ciddi bir araştırma olmadığı, delillerin uydurulduğu sonradan ortaya çıktı
Yine de bu olay, Gilles’in masumiyet ihtimalini tartışmaya açtı. Bugün Orta Çağ tarihçileri arasında genel kanı şu: Kurban sayısı abartılmış olabilir, ancak Gilles de Rais’in gerçekten çocuk cinayetleri işlediği büyük ölçüde kabul ediliyor. İster kahraman, ister katil olarak anılsın, onun adı hâlâ tarihin en karanlık sayfalarında yazılı duruyor.