20. yüzyıl birçok politik krize ve iki büyük dünya savaşına sahne oldu. Böyle bir ortamda ülkeler istihbarat servislerini güçlendirmeye başladı. 1940’lı yıllarda sadece Amerika Birleşik Devletleri 13.000 yeni casus görevlendirdi. Bu kişiler dikkat çekmeden istihbarat toplayarak ülkelerine hizmet edecekti. Nazi Almanya’sı Avrupa’nın çoğu bölgesini işgal etmiş, Hitler gözünü okyanus ötesine dikmişti. Dünya için tehlike büyüktü. Hitler’i yenmenin tek yolu ise bilgiye ulaşmaktı. Bu yüzden yolda yürüyen 10 kişiden 8’i casusluk yapıyordu. İkinci Dünya Savaşı sırasında görev yapan casusların çoğu halkın yakından tanıdığı isimlerdi. Hükümetler, meslekleriyle ön plana çıkan isimlerin dikkat çekmeyeceğini düşünüyordu. Bu nedenle pek çok ünlü isim hayatlarını tehlikeye atarak bilgi toplamaya başladı. İşte İkinci Dünya Savaşı casusu olan 6 isim…
1. Morris Berg: Beyzbol oyuncusu / Antrenör
Dünya spor tarihinin önemli figürlerinden Morris Berg, 1902 yılında New York’ta eczacı bir babanın oğlu olarak dünyaya geldi. Zekası ve fiziksel özellikleriyle yaşıtlarından hep bir adım önde olan Berg, Princeton Üniversitesi’nden dereceyle mezun oldu. Berg, çocukluğundan beri beyzbola ilgi duyuyordu. Kariyeri boyunca Brooklyn Robins, Chicago White Sox, Cleveland Indians, Washington Senators ve Boston Red Sox takımlarında oynadı. Morris Berg birçok dile, ana dili gibi hakimdi. Yetenekleri sayesinde Amerikan Hükümeti’nin dikkatini çekti. Hükümetin casusluk teklifini kabul eden Berg; Japonya, Almanya, İsrail, İtalya ve Yugoslavya gibi ülkelerde gizli görevlerde bulundu. 1943 yılında Nazilerin atom bombası yapıp yapmadığını öğrenmek için Avrupa seyahatine çıktı. 1944 yılında Alman fizikçi Werner Heisenberg’e suikast düzenlemesi için İsviçre’ye gönderildi. Ancak Berg, Nazilerin atom bombası yapamadığını görünce Heisenberg’i öldürmekten vazgeçti. Savaştan sonra CIA için çalışmaya devam eden ünlü beyzbol oyuncusu, hayatının geri kalanını istihbarat toplayarak geçirdi.
2. Graham Greene – Roman yazarı
İngiliz öykü ve roman yazarı Graham Greene, ülkesinin önde gelen yazarlarından biriydi. Eserlerinde modern dünyanın karmaşık siyasi ve ahlaki problemleri üzerinde duruyordu. Greene’nin çalışma hayatı bununla sınırlı değildi. 1941 yılında İngiliz İstihbarat Servisi MI6 için casusluk yapmaya başlamıştı. Afrika’dan Almanya’ya giden gemilerde kaçak elmas aramak ve Gine’deki Vichy güçleri hakkında istihbarat toplamak temel görevleri arasında bulunuyordu. 1943 yılında Londra’ya dönen yazar, uzun bir süre ülkesi için çalışmaya devam etti. Ancak 1963 yılında aniden Moskova’ya kaçtı. Ardından Greene’nin Sovyetler Birliği’ne köstebeklik yaptığı ortaya çıktı.
3. Josephine Baker – Dansçı / Şarkıcı
1920’li yıllarda Paris’te fırtınalar estiren Josephine Baker, güzelliğin ve gençliğin sembolü haline gelmiş bir isim. Baker, Paris’e taşınmadan önce Broadway’de sahne alıyordu. Buradaki gösterilerinden sonra şöhreti yakalayan sanatçı, Caz Dönemi’nin simgesi olmuştu. İkinci Dünya Savaşı sırasında Naziler, Josephine Baker’ı siyahi olduğu için küçümsüyordu. Bu durum Baker’ın Fransa için casusluk yapmasına yol açtı. Sanatçı olduğu için şüphe çekmeden Avrupa’yı dolaşabiliyordu. Gezileri sırasında büyükelçiliklerdeki partilere katılıyor ve Fransa’nın işine yarayabilecek bütün askeri ve siyasi bilgileri topluyordu. Genellikle istihbarat notlarını görünmez kalemle alıyordu. Bu nedenle yakalanmadan ülkelerden çıkış yapabiliyordu. Josephine Baker, savaştan sonra Fransızlardan sayısız ödül ve nişan aldı. Aynı zamanda Amerikan sivil haklar hareketinin de aktif bir savunucuydu. Ajanlık kariyerine son verdikten sonra dünyanın dört bir yanından 12 çocuğu evlat edindi. Kalan hayatını onlarla birlikte Fransa’daki malikanesinde geçirdi.
4. Roald Dahl – Roman yazarı
İkinci Dünya Savaşı casusu dendiğinde akla belki de ilk Roald Dahl geliyor. 1916 yılında Galler’de dünyaya gelen Roald Dahl, 1940’lı yıllarda çocuklara yönelik yazdığı kitaplarla şöhreti yakaladı. Dahl’ın her kitabı en çok satanlar listesine giriyordu. Ancak başarılı kariyerine rağmen savaş pilotu olmak istiyordu. Ronald Dahl bu isteğini gerçekleştirmek için Kraliyet Hava Kuvvetleri’ne katıldı. İkinci Dünya Savaşı boyunca birçok cephede görev aldı. 1942 yılında Washington’daki İngiliz büyükelçiliğine hava ataşesi yardımcısı olarak atandı. Burada İngiliz Güvenlik Koordinasyonu (BSC) isimli bir casus ağının parçası oldu. Bu ağın üyeleri arasında James Bond’un yaratıcısı olan Ian Fleming de vardı. Ekibin görevi Amerikalıları Almanya’ya karşı savaşmaya ikna etmekti. Aynı zamanda ülkedeki İngiliz çıkarlarını gizlice desteklemeye devam ediyorlardı. Roald Dahl; politikacılar, gazeteciler, sosyetikler ve hatta First Lady Eleanor Roosevelt ile arkadaşlık kurarak Amerikan siyaseti hakkında bilgi topluyor ve ülkesine iletiyordu.
5. Julia Child – Şef / Televizyon programcısı
Ünlü bir şefin İkinci Dünya Savaşı casusu olması imkansız gibi gelebilir. Ancak casuslar çağında bu imkansız değil. Julia Child, 1912 yılında varlıklı bir ailenin çocuğu olarak Kaliforniya’da dünyaya geldi. İstihbarat çalışmalarına ilk defa 1942 yılında Los Angeles’ta başladı. Görevi, bulunduğu bölgedeki gemi trafiğini takip etmekti. Savaş yıllarında istihbarat teşkilatı lideri William Donovan’ın asistanı olarak görev yaptı. 1944 yılında Sri Lanka ve Çin’de gizli belgeleri kopyalamaktan sorumlu oldu. Bu sırada kıdemli bir istihbarat subayı olmuştu. 1946 yılında ömrünün çoğunu Fransa’da geçiren Paul Cushing Child ile evlendi. 1960’lı ve 70’li yıllarda fast food yemeye alışkın Amerikalılara Fransız mutfağını tanıtan televizyon programları yaptı. 1961 yılında onlarca dile çevrilen Fransız Yemek Pişirme Sanatında Ustalaşmak isimli kitabını yayınladı. Hayatının geri kalanını kitap yazarak ve televizyon programı yaparak geçirdi.
6. Arthur Goldberg – Yüksek Mahkeme Yargıcı
Arthur Goldberg, İkinci Dünya Savaşı sırasında Amerikan istihbaratı için çalıştı. Avrupa’daki Nazi karşıtı grupları bir araya getiren bir ağ kurdu. Goldberg bu ağ sayesinde düşman birliklerinden bilgi toplamaya başladı. Savaş sona erdikten sonra avukatlık yapmaya başlayan Goldberg, 1961 yılında Çalışma Bakanlığı sekreteri olarak atandı. Ertesi yıl Başkan John Kennedy, Goldberg’i Yüksek Mahkeme Yargıcı olarak görevlendirdi. 1965 yılında Birleşmiş Milletler büyükelçisi olan Goldberg, görev bitiminden sonra avukat olarak çalışmaya devam etti.
Kaynak:1