O, bir sahne sanatçısı; şarkıcı, kantocu, dansçı ve sunucu… Kimselerin söylemeye cesaret edemediği sözleri söyleyip, yergi yaparak; hem güldüren, hem düşündüren, hem de hep eleştiri oklarına hedef olan bir İstanbul beyefendisi. Huysuz Virjin 17 Temmuz 2020’de 87 yaşında hayata gözlerini yumdu. İyi ki geçti hayatımızdan…
1. Mutaassıp bir aile çocuğu
1932 yılında Trabzon’da doğar Seyfi Dursunoğlu. Babası (kendi deyişiyle) çok mutaassıp, çok dindar ve çok despot olan Hafız Mehmet Efendi; annesi ise yarım dilim ekmeğini bile bir başkasıyla paylaşacak kadar merhametli, saf bir Anadolu kadını olan Selvi Hanımdır.
2. Trabzon’dan İstanbul’a uzanan bir yaşam
Küçük yaşta göç ettikleri İstanbul’da önce Vefa ve Karagümrük semtlerinde otururlar, daha sonra Beylerbeyi’ne taşınırlar. Atikali’de başladığı ilkokulu Beylerbeyi’nde tamamlar.
3. Askeri lisede boşa geçen yıllar
Daha sonra babasının isteğiyle Heybeliada Askeri Deniz Lisesinde yatılı olarak okumaya başlar. Ancak bir süre sonra bu okuldan ayrılır ve Boğaziçi Lisesinden mezun olur.
4. Yoksulluk ve yarım kalan üniversite eğitimi
İngiliz Filoloji’sinde başladığı üniversite öğrenimini maddi sıkıntılar nedeniyle yarım bırakır. Askerliğini Tuzla ve Hadımköy’de yedek subay olarak tamamladıktan sonra SSK’da memur olur ve tam on sekiz yıl burada memur olarak çalışır.
5. Memuriyete veda
1970 yılında Huysuz Virjin’in doğumuyla memuriyet yaşamını bitiren Seyfi Dursunoğlu böylece gösteri dünyasına ve sanat yaşamına ilk adımını atar. Önce küçük kulüplerde sahneye çıkmaya başlar; ama ünü ağızdan ağıza yayıldıkça daha büyük kulüplerden teklifler alır. Her yıl İzmir Fuarı’nda sahneyi Türkiye’nin en büyük solistleriyle paylaşır.
6. Amirlerince sevilmeyen popüler memur
Memurluk yıllarında arkadaşları arasında çok sevilen ve popüler olan Dursunoğlu, işlerini çabucak bitirip arkadaşlarını lafa tuttuğu için amirlerince çok da sevilmez!
7. Ramazan eğlenceleriyle başlayan sahne yaşamı
Memurluktan gösteri dünyasına geçişini şöyle anlatır Seyfi Dursunoğlu: “Memurken Beylerbeyi’nde ramazan eğlenceleri yapardık, para kazanmak için. Yalvar yakar elli kuruşa bilet satardık. Gösterimiz ilgi görmeye başlayınca ertesi yıl bir lira, daha ertesi yıl iki buçuk lira yaptık biletleri. Salonumuz yine hep doldu, yani hep beğenildik. Bunun üzerine sanatçı arkadaşlarımın eşleri beni o zaman sağa sola önermişler. Böylece Kulüp 12’de gösteriye başladım.”
8. Ve Huysuz Virjin doğar
Ve devam eder: “Memurdum, bodrum katında oturuyordum. Ev sahibi kiraya 50 lira zam yaptı, ‘N’olur artırmayın, ödeyemem’ dedim, oralı olmadı, ben de iki elimi göğe açtım; ‘Yarabbim, bu hayat böyle devam edemez. Sen yardım et bana’ diye dua ettim. Birkaç yere sanatçı olarak başvurdum; beğenmediler, bir gün çalıştırdılar, gönderdiler. Sonra baktım, Seyfi’yle bu işi beceremeyeceğim, Huysuz Virjin tipini yarattım. Hep duyuyorlardı ama Öztürk Serengil’in bir programına çıkınca böyle bir insanın varlığını gördüler. O olaydan sonra kısmetim açıldı: Fuarlar, gazinolar… Her gittiğim yerde şovum çok sevildi, sonra derken televizyon. Kanallar koşmaya başladı peşimden…”
9. O, bir İstanbul beyefendisi
Artık tek bedende iki ayrı kişilikle yaşamaya başlar Seyfi Dursunoğlu. Son derece kibar, temiz ve titiz, sevecen, merhametli ve Türkçeyi çok düzgün kullanan tam bir İstanbul Beyefendisi Seyfi ile geçimsiz ve huysuz bir kadın Virjin.
10. Frapan, arsız mahalle kadını Virjin
İşte Seyfi Dursunoğlu’nun anlatımıyla huysuz Virjin: “O hiç kimseye yüz vermeyen, ömrü boyunca bir eş aramış; ama bulamamış çok tahammülsüz bir kadın. Yaşına göre boyanmayan, giyinmeyen, frapan arsız ve cazgır bir mahalle kadını. Yani toplumun içinde yaşayan tiplerden biri.”
11. Babamdan hiç dayak yemedim
Bir de Seyfi’yi dinleyelim Dursunoğlu’nun kendi ağzından: “Biz yedi kardeştik; babam çok sert ve disiplinli olduğu için kardeşlerim çok dayak yerlerdi babamdan. Bense dayak yememe kararı aldığım ve babamın kurallarına uyduğum için hiç dayak yemedim; ama çok da sıkıntı çektim.”
12. Yunan heykeli gibi adam
“Babamın isteğiyle askeri okula gittim, memur oldum; ama gönlümde hep tiyatro vardı. Gençliğimde çok yakışıklıydım, beni sokakta görenler birbirini dürterdi, “A şuna bak, Yunan heykeli gibi” diye. Ama o güzelliğimi kullanamadım. O kadar zapturapt altındaydım ki bir yere gidemezdim, evden çıkmama izin vermezlerdi.”
13. Sahnelerin aranan şovmeni
Türkiye’de televizyonun tek kanaldan izlendiği dönemlerde Seyfi Dursunoğlu, Öztürk Serengil’le yaptığı programlarda, kimsenin söyleyemediklerini esprili bir dille Huysuz’a söyletip izleyenlere takılmaya başlayınca Huysuz Virjin’in ünü bir anda tüm Türkiye’ye yayılır ve böylece o, şov programlarının en çok aranan sanatçısı olur.
14. Katina’nın elinde makası
Huysuz Show adlı programıyla ünü tüm Türkiye’ye yayılan Seyfi Dursunoğlu, pek çok ülkede sahneye çıkar, bazı sinema filmlerinde rol alır, 1980 yılında da kantolardan oluşan bir plak yapar, pek çok televizyon kanalında yarışma programlarını sunar, jüri üyeliği yapar.
15. RTÜK’ün belalısı
Huysuz Virjin tiplemesi ve ona yaptırdığı esprileri nedeniyle RTÜK’ün şimşeklerini sık sık üzerine çeken Seyfi Dursunoğlu, eleştirilerden hiç gocunmaz ve bir söyleşide verdiği bir örnekle şöyle açıklar düşüncelerin: “Muhafazakâr bir ailede büyüdüm. Ama yaptığım işin günah, ayıp olduğunu düşünmüyorum. Bir izleyicim “Kanserim ve bunu unuttuğum tek yer senin şovun” diye telefon ediyor. Bundan güzel bir laf olabilir mi?”
16. Seyfi Dursunoğlu, namı diğer Huysuz Virjin 17 Temmuz 2020’de yoğun bakımda tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti
2012 yılında tüm mal varlığını Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneğine bağışlayacağını açıklayan Seyfi Dursunoğlu 87 yaşında hayata gözlerini yumdu.