Bong Joon-ho’nun Parasite filminin Oscar ödülüne layık görülmesi, 2020’de Uzak Doğu sineması için bir dönüm noktası olarak müjdelendi. Ancak bu filmden yaklaşık 1,5 yıl öncesinde benzer bir önermeye sahip bir film, Japon sineması için çağdaş bir zirve noktası oluşturmuştu. Tokyo sokaklarında yoksul bir ailenin yaşamını anlatan bir film olan, Hirokazu Kore-eda’nın yönettiği Shoplifters, 20 yılı aşkın bir süredir Altın Palmiye kazanan ilk Japon filmiydi. Bir belgeselci ve bir televizyon yönetmeni olarak zanaatını geliştirdikten sonra, Hirokazu Kore-eda 1995’te ilk uzun metrajlı filmi Maborosi’yi yayınladı ve kısa sürede Batılı eleştirmenler tarafından Japonya’nın ’90’ların Yeni Dalgası’nın önemli bir savunucusu olarak anılmaya başladı.
Düşünceli ve düşündürücü eserleri; başlangıçta, 50’lerde Japonya’nın Altın Sinema Çağı’nın önde gelen film yapımcılarından biri olan Yasujirō Ozu’nun hassas aile dramalarıyla karşılaştırıldı. Ancak o zamandan bu yana film yapım tarzını önemli ölçüde genişleten yönetmen, çağdaş Japon sinemasına yeni bir soluk getirdi. Nazik bir tempo duygusu, aile ilişkilerinin inceliklerine odaklanması ve hayattaki küçük sevinçleri dikkate değer birer unsur haline getirmesi ile Hirokazu Kore-eda , Uzak Doğu sineması için kuşkusuz önemli bir yerde duruyor.
Şimdi de Hirokazu Kore-eda yapımı birbirinden güçlü 9 filmi kısaca inceleyerek tanıtacağız.
Keyifli okumalar…
Bu yazımıza da göz atmak isteyebilirsiniz: Kore Dizileri: Dramdan Komediye İzleyenlerin Aklını Başından Alacak 21 Dizi
1. La Vérité / The Truth – Saklı Gerçekler (2019) – IMDB: 6.5
Saklı Gerçekler, Hirokazu Kore-eda’nın yazıp yönettiği 2019 yapımı bir drama filmidir. İlk gösterimini En İyi Film dalında Altın Aslan ödülü kazandığı Venedik Film Festivali’nde yapan Saklı Gerçekler, Kore-eda’nın ana dilinde ve memleketi olan Japonya’da çekilmemiş ilk filmidir. Fransız sinemasının efsane oyuncuları Catherine Deneuve ve Juliette Binoche, The Truth’ta aile dinamiklerinin dokunaklı bir portresini çizmek için usta yönetmen Hirokazu Kore-eda’ya katılıyor.
Catherine Deneuve’nin canlandırdığı Fabienne’in filmde gergin ilişkileri zekice yansıtması, seyircileri sona doğru dokunaklı bir yolculuğa çıkarır. Bu bağlamda büyüleyici ve cesur bir yapım…
Fabienne (Catherine Deneuve), hafızasındaki anlık kayıplara rağmen, saygıdeğer bir isim olmaya devam eden ancak yaşlanan bir Fransız film yıldızıdır. Anılarının yayınlanması üzerine kızı Lumir (Juliette Binoche), bu durumu yad etmek için kocası (Ethan Hawke) ve küçük kızlarıyla birlikte New York’tan Paris’e döner. Lumir, Fabienne’in geçmişi bu kadar iyimser ve gül renkli yorumlamasına itiraz ederken, anne-kız ikilisi arasında keskin ve komik bir tartışma başlar.
2. Umi Yori Mo Mada Fukaku / After the Storm – Fırtınadan Sonra (2016) – IMDB: 7.4
2016 yapımı bir aile ve drama filmi olan After the Storm, ilk gösterimini yaptığı Cannes Film Festivali’nde Belirli Bir Bakış alanında ödül adaylığına sahiptir. Eleştirmenlerden büyük beğeni toplayan film, gişede 5 milyon doları aşkın hasılat elde etmiştir. Filmi yazıp yöneten Kore-eda, filmi babasının ölümünden sonra bir toplu konutta yalnız yaşayan annesini ziyaret ettiği bir esnada tasarlamış ve 10 yılı geçen bir sürenin ardından senaryoya dökmüştür.
Ödüllü bir yazar olarak geçmişteki ihtişamı ile ayakta kalan Ryota (Hiroshi Abe), özel dedektif olarak kazandığı parayı kumarda harcayan ve boşandığı eski eşine zar zor nafaka ödeyebilen bir insandır. Babasının ölümünden sonra yaşlanan annesi (Kirin Kiki) ve güzeller güzeli eski karısı (Yoko Make) hayatlarına kaldıkları yerden devam ediyor gibi görünmektedir.
Başlangıçta kendisine karşı güvensiz olan ailesiyle yeniden iletişim kuran Ryota; hayatının kontrolünü geri almak, küçük oğlunun (Taiyo Yoshizawa) hayatında kalıcı bir yer bulmak ve eski eşi ile tekrardan gerçek bir bağ kurmak için mücadele etmeye başlar.
3. Umimachi Diary / Our Little Sister – Küçük Kız Kardeşim (2015) – IMDB: 7.5
Filmin yapım yılı olan 2015 Cannes’ında Altın Palmiye adaylığına layık görülen Our Little Sister, Akimi Yoshida’nın aynı adlı manga serisinden esinlenerek üretilmiştir. Kore-eda, yönetmenliğin yanı sıra senaristliğini de üstlendiği yapım, BFI London Film Festivali’nde de gösterime girmiştir ve San Sebastián Uluslararası Film Festivali’nde Seyirci Ödülü kazanmıştır.
Üç kız kardeş, Kamakura şehrinde, yaşamını yitirmiş olan büyükannelerinin evinde birlikte yaşıyorlar. Bu üç kardeş; babaları başka bir kadın için evi terk ettiğinden ve anneleri başka biriyle kaçarak onları yalnız bıraktığından beri birlikte yaşıyorlardır. 29 yaşındaki ve yerel hastanede hemşire olan en büyük kardeş Sachi; 22 yaşındaki Yoshino ve 19 yaşındaki Chika’nın vekil annesi gibi hareket etmektedir.
Üçlü bir gün onları terk eden babalarının öldüğünü öğrenirler ve gönülsüzce de olsa cenazesine katılırlar. Ancak bu yolculukta beklenmedik bir şey olur. Orada 13 yaşındaki üvey kız kardeşleri Suzu ile tanışırlar ve bu zarif ve genç insanın büyüsüne kapılırlar. Babasının dul eşi ve üvey anneleri olan Yoko’nun uygun bir vasi olmayacağını hisseden Sachi, Suzu’yu yanlarına taşınmaya davet edecektir.
4. Maboroshi No Hikari / Maborosi (1995) – IMDB: 7.5
Japonca’da ışık oyunu anlamına gelen “Maborosi”, 1995 yapımı bir drama filmidir. Teru Miyamoto’nun bir romanından uyarlanan yapım, ilk gösterimini yaptığı 1995 Venedik Film Festivali’nde En İyi Sinematografi dalında Altın Osella Ödülü kazanmıştır ve ancak iki yıl sonra Japonya sinemalarında gösterime girebilmiştir. Ayrıca Japon Akademi Ödülleri’nde filmin başrolü olan Makiko Esumi’ye Yılın Yeni Oyuncusu ödülü kazandırmıştır.
Görünüşe göre genç bir kadının kocası, eşini ve bebeğini geride bırakarak görünür hiçbir teşvik veya sebep olmaksızın intihar ediyor. İntihar eden adamın eşi olan Yumiko bir süre sonra yeniden evlenerek Osaka’nın küçük bir balıkçı köyüne taşınır, ancak yalnız hissettiği bu dünyada anlam arayışını sürdürmeye devam edecektir.
5. Wandafuru Raifu / After Life (1998) – IMDB: 7.6
1998 yılında Toronto Uluslararası Film Festivali’nde ilk gösterimi yapılan ve yine bu festivalde En İyi Senaryo ödülü adaylığına layık görülen fantastik drama filmi “After Life”, 2021 yılında remastered bir versiyonuyla tekrar yayınlandı. 1 milyon doları dahi bulmayan gişe performansı sönük dursa da film eleştirmenlerden oldukça olumlu dönütler aldı.
Filmin senaristliğini de üstlenen Kore-eda, filmi; bu tür bir sendromun henüz pek bilinmediği bir dönemde, nörodejeneratif bir hastalıktan muzdarip olan büyükbabasıyla yaşadığı bir çocukluk deneyiminden yola çıkarak tasarlamıştır. 8 mm ve 16 mm filmlerle karışık bir şekilde çekilen, hem renkli hem de siyah beyaz anı sekansları bulunan film; bu bağlamda da etkileyici bir yapımdır.
20. yüzyılın ortalarına ait küçük bir sosyal hizmet ofisi, yakın zamanda ölenlerin ruhları için son işlemlerin yapıldığı bir ara istasyon olma görevini üstlenmiştir. Her pazartesi yeni ölen bir grup insanı karşılayan bu ofis, diyalog yoluyla bu ölülerle iletişime geçmektedirler. Perşembe günü film yapımcıları, ölen insanların hayatlarından birer anıyı sonsuza dek saklamak üzere koruyacak ve haftanın sonunda bu anının bir sinemada gösterime girmesini sağlayacaklardır.
6. Soshite Chichi Ni Naru / Like Father, Like Son – Benim Babam, Benim Oğlum (2013) – IMDB: 7.8
Cannes Film Festivali’nden Jüri Ödülü ve Ekümenik Jüri Ödülü kazanan ve Altın Palmiye’ye aday gösterilen “Benim Babam, Benim Oğlum”; kurgusu, senaryosu ve yönetmenliği Kore-eda’ya ait olan 2013 yapımı bir psikolojik drama filmidir.
Film ayrıca 2013 Toronto Uluslararası Film Festivali’nde de gösterilmiş ve 2013 San Sebastián Uluslararası Film Festivali’nde Seyirci Ödülü kazanmıştır. Film gişede 30 milyon doları aşkın hasılat elde etmiştir. Farklı sosyal ve kültürel yapıya sahip iki Japon ailesini karşı karşıya getiren film, çağdaş Japon toplumunda bir arada var olan farklı unsurları irdelemektedir.
Bir seçim yapmanız gerekse, hiç tanımadığınız öz oğlunuzu mu yoksa 6 yıl boyunca sizin olduğuna inandığınız oğlunuzu mu seçerdiniz? Ryota, sahip olduğu her şeyi sıkı çalışmasıyla kazanan işkolik bir insandır ve hiçbir şeyin onu bu başarılı hayatı sürdürmekten alıkoyamayacağına inanmaktadır. Sonra bir gün eşi Midori ile birlikte hastaneden beklenmedik bir telefon alır.
6 yaşındaki oğulları Keita, biyolojik olarak ‘onların’ oğulları değildir, hastane onlara yanlış bebeği vermiştir. Pek yakında Ryota, “kan bağı” ve “duygu bağı” arasında seçim yapmak için hayatını değiştirecek bir karar vermek zorunda kalacaktır.
7. Manbiki Kazoku / Shoplifters – Arakçılar (2018) – IMDB: 7.9
Hirokazu Kore-eda tarafından yönetilen, yazılan ve kurgulanan 2018 yapımı drama filmi “Shoplifters”, yönetmenin başyapıtlarındandır. Yabancı Dilde En İyi Film dalında Oscar’a ve BAFTA Ödülleri’ne aday gösterilen ve Cannes Film Festivali’nden Altın Palmiye ödülüyle dönen yapım, aile kavramının sorgulanmasının yanı sıra Japonya’daki yoksulluk ve hırsızlıkla ilgili raporlardan esinlenilerek üretilmiştir. 70 milyon doları aşkın hasılatı olan bu eser, Kore-eda’nın dünyaca tanınmasını sağlamıştır.
Yarı zamanlı işlerde sıkışıp kalan ve dolayısıyla yoksullaşan bir Japon çift, geçimlerini sağlamak için mağaza hırsızlığına başlarlar. Ancak bu yönelimlerinde yalnız değillerdir. Evin daha genç ve yaşlı bireyleri de bu işin içindedir. Yeni rutinleri, tasasız bir yaşamın kapısını onlar için aralamak üzereyken; bu çift, kapılarını soğuk havada dışarıda yalnız yaşayan bir genç kıza açar. Pek yakında öngörülemeyen bir olay aralarındaki bağları sınayan bir sırrı da ortaya çıkaracaktır.
8. Aruitemo Aruitemo / Still Walking – Bitmeyen Yürüyüş (2008) – IMDB: 7.9
Hirokazu Kore-eda tarafından kurgulanan, yazılan ve yönetilen bir 2008 yapımı drama filmi “Still Walking”, eleştirmenlerden büyük beğeni toplayan usta bir yapımdır. Filmin birkaç sahnesinin provalar sırasında doğaçlama gerçekleştiğini veya Tokyo’nun güneyindeki Yokohama bölgesi gibi görünen bir yerde çekim yaparken senaryodan yalıtık biçimde üretildiğini Kore-eda bir röportajda ifade etmektedir.
Bir yaz günü boyunca süren film, yetişkin insanlar olmuş kimselerin, yaşlı ebeveynlerini ziyaret ettiği; en büyük oğlunun ölümünü anan bir ailenin kabaca 24 saatlik bir portresini gözler önüne seriyor. Yaşlanan ebeveynler, onlarca yıldır aile evinde kalmaktadırlar. Oğulları ve kızları, nadir bir aile birleşimi için kendi ailelerini de yanlarında getirerek aile evlerine geri dönerler. Bu ferah ev, geçen uzun yıllarda ailedeki herkesin ne ölçüde değiştiğini gözler önüne serecektir.
9. Dare Mo Shiranai / Nobody Knows – Kimse Farketmiyor (2004) – IMDB: 8.0
1998 yılında Sugamo isimli bir kişiye açılan ünlü bir davaya dayanan 2004 yapımı bu drama filminde, Hirokazu Kore-eda yönetmenliğin yanı sıra filmin senaristliğini ve yapımcılığını da üstlenmektedir. Aynı yıl Cannes Film Festivali’nde ilk gösterimini yapan film, Yūya Yagira’ya, 14 yaşında Cannes Film Festivali tarihinde En İyi Erkek Oyuncu ödülünü kazanan en genç oyuncu olma imkânını sağlamıştır. Ayrıca Altın Palmiye için de yarışan bu yapım, gerçekçilik adına salt profesyonel oyuncular kullanmaktan imtina etmiştir.
Tokyo’da pervasız ve bekar bir anne olan Keiko, on iki yaşındaki oğlu Akira Fukushima ve kardeşleri Shigeru ve Yuki ile küçük bir daireye taşınır. Üvey kardeşleri Kyoko ise daha sonra trenle gelir. Okula gitmeyen ancak anneleriyle mutlu bir hayat geçiren çocuklar, Keiko’nun yeni sevgili bulması ile başlarının çaresine bakmak zorunda kalırlar. Ellerindeki para bitince, Keiko’nun büyük oğlu Akira; elektriği, gazı, suyu olmayan ve kira borcu biriken bu evde hayatta kalmanın yolunu bulmayı başarmak zorunda kalacaktır.