Hindistan, zıtlıkların ve mucizelerin ülkesi… Kimileri sabahın ilk ışıklarıyla birlikte matlarını serip güne yoga ve meditasyonla başlarken, kimileri ellerini semaya açıp hayatlarını değiştirecek bir mucize için dua ediyor. Evet, kulağa şaşırtıcı gelebilir ama Hindistan’da gerçekten de birilerinin kutsal dokunuşuyla tüm kaderinin değişeceğine inanan milyonlar var. İşte bu inançlar, yüzyıllardır süregelen geleneklerin ve ruhani figürlerin etrafında şekilleniyor. Ve bu figürler arasında, hem mecazi hem de kelimenin tam anlamıyla ışıldayan bir isim öne çıkıyor: Radhe Maa. Renkli kıyafetleri, göz kamaştırıcı aksesuarları ve en önemlisi de takipçilerine göre iyileştirici gücüyle “Mucize Anne” olarak anılan bu kadın, inananları için yalnızca bir ruhani lider değil; adeta kutsal bir varlık, bir umut kapısı, hayatın yükünü hafifleten ilahi bir dokunuş… İşte Tanrı kadın Radhe Maa ve ona inanların ilginç hikayesi.
Radhe Maa, “tanrı adamlar” diye bilinen ve Hindistan’da oldukça yaygın olan bir sınıfın üyesi. Ama onu özel kılan şey şu: o bu erkek egemen alanda öne çıkan az sayıdaki kadından biri
Yani hem ilginç bir karakter hem de dikkat çeken bir istisna. Radhe Maa’nın huzuruna çıkmak sıradan bir “ibadet” deneyimi değil. Bu, adeta kırmızı halıdan geçmek gibi bir şey! Düşünün: Louis Vuitton çantalar, Gucci topuklular, altın takılarla donanmış kadınlar… Hepsi gece yarısı onun karşısında olabilmek için sıraya giriyor. Ruhani bir buluşma ama modayla iç içe!
Maa, diğer mistik figürlerin aksine sabah erken kalkmayı, sade kıyafetler giymeyi ve uzun uzun vaazlar vermeyi sevmiyor. Onun tarzı farklı. Kendisine “Mucize Anne” diyor ve bu unvanı ciddiye alıyor.
Radhe Maa açık sözlü biri. İnsanlar mucize görmeden paralarını etrafa saçmaz diyor!
Ve bu mucizeler, ağızdan ağıza yayılan efsanelerle büyümüş durumda. Kimilerine göre Radhe Maa çocuk sahibi olamayanlara bebek bahşediyor, sadece kız çocuğu olanlara erkek evlat getiriyor, hastaları iyileştiriyor, batan iş yerlerini ayağa kaldırıyor.
Tabii Radhe Maa bu konuda tek değil. Hindistan’da “Tanrı adamlar” (ve az da olsa “Tanrı kadınlar”) sayısız. Sayıları kesin olarak bilinmiyor ama her geçen yıl arttıkları kesin
Kimi ilahi güçler iddia ediyor, kimisi yolsuzlukla, hatta cinsel saldırıyla suçlanıyor. Radhe Maa da çeyiz zorlaması ve kara büyü iddialarıyla gündeme gelmiş. Ancak hakkında açılan davaların çoğu düşmüş. Yani bir yandan kutsal sayılan, diğer yandan skandallarla anılan oldukça karmaşık bir figür.
Birçok kişi bu tür “tanrı figürlerine” inananların eğitimsiz, yoksul ya da kolay kandırılabilir olduğunu düşünüyor olabilir. Ama işler o kadar basit değil. Radhe Maa’nın takipçileri arasında iyi eğitim almış, şehirli ve hatta zengin kişiler de var
Örneğin, Oxford Üniversitesi’nin prestijli işletme fakültesinden mezun olmuş ve eğitim danışmanlığı şirketi yöneten Pushpinder Bhatia, bir gün kendini Radhe Maa’yı görmek için sıraya girmiş halde buluyor. Başta onun da kafası karışıkmış: “Tanrı insan formuna girebilir mi? Bu gerçekten olabilir mi? Bu mucizeler nasıl gerçekleşiyor?”
Ama hayatında yaşadığı büyük bir kayıptan sonra, teselliyi Radhe Maa’da bulmuş. Ve ilk karşılaşmalarında onun “aura”sına kapıldığını, insani görünümünün ardındaki yüce varlığı hissettiğini söylüyor.
Peki bu inanç nereden geliyor? Bu sorunun cevabını Prof. Shyam Manav veriyor. Kendisi Hindistan’da batıl inançlara karşı savaşan en büyük örgütlerden birinin başında. Şöyle diyor: “Hint kültüründe birçok insan meditasyon, dua ya da ibadetle ilahi güçlere ulaşılabileceğine inanır. Ve bu güce ulaşan kişi ‘Tanrı adam’ ya da ‘Tanrı kadın’ olur.” Yani mesele sadece bir figüre tapınmak değil. Bu, bir kültürün içinde büyüyen, nesilden nesile geçen bir inanç sistemi. Ve bu sistem, bazen çok güçlü bir kişisel boşluğu doldurabiliyor.
Tanrı kadın Radhe Maa ile tanışmak öyle kolay bir iş değil. Onunla görüşmek isteyen yüzlerce kişi var. Aralarında iş dünyasının ağır topları da var, ailesiyle birlikte sırf bu anı yaşamak için uçakla gelen üst düzey devlet memurları da
Radhe Maa’nın odası, en sevdiği renkler olan kırmızı ve altınla süslenmiş. Duvarda altın çerçeveli aynalar, yerde kırmızı halılar, loş ışıkta her şey bir rüya gibi ama… ürkütücü. Maa’nın gözleri herkesi izliyor, her an her şey olabilir. Bir an gülümsüyor, bir sonraki saniye öfke dolu bakışlarla bir müridine yöneliyor ve bam! Müridinin bedeni bir anda transa geçiyor, kadın yerde kıvranıyor. Oda sessiz.
Ama sonra… Hop! Müritler “Maa affet!” diye yalvarıyor, arkadan bir Bollywood şarkısı yükseliyor ve Radhe Maa dans etmeye başlıyor. Herkes derin bir nefes alıyor. Tehlike geçti.
Asıl adı Sukhwinder Kaur. Punjab’da sıradan bir köyde, ortalama bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiş. Ama onun hayali doktor ya da pilot olmak değilmiş. O hep “Ben kimim?” diye sorarmış. Bir gün babası onu bir gurunun yanına götürmüş. Guru onu görünce “Bu kız, insan formunda bir tanrıça!” demiş. Ve işte bu cümleyle her şey değişmiş.
Radhe Maa’nın ilk “tapınağı”, kocası Mohan Singh’in yurt dışında çalışarak biriktirdiği parayla yaptırılmış. Sadece tek odalı bir yer ama içinde inanç çok büyük. Kız kardeşi bu tapınağı “Bizim için o anne, bu tapınak da baba,” diye tanımlıyor. İlginç değil mi?
Yirmili yaşlarında, kocası yurt dışındayken iki çocuğunu kardeşine bırakıp iş adamlarının evlerinde kalmaya başlıyor. Şehir şehir dolaşarak Mumbai’ye yerleşiyor ve burada bir iş adamının evinde 10 yıldan fazla kalıyor.
Şimdilerde Radhe Maa’nın oturduğu malikane, oğulları tarafından inşa ettirilmiş
Kocaman, lüks bir yer. Ama o sadece üst kattaki özel alanında yaşıyor ve oradan sadece müritleriyle görüşmek ya da gösterilere gitmek için çıkıyor.
Maa’nın gelini Megha Singh şöyle diyor: “O bizimle yaşamıyor, biz onun sığınağında yaşıyoruz. O bizi ailesi değil, müritleri olarak görüyor.”
Bağışlar mı? Onlar da ailesiyle birlikte seçilmiş kişilerce yönetiliyor. Ama dikkat! Tanrı kadın Radhe Maa bu işlerle ilgilenmiyor, çünkü o dünyevi şeylerin çok üzerinde… Tabii, güzel elbiseler ve kırmızı ruj hariç! Radhe Maa tam bir stil ikonu gibi giyiniyor. Gösterişli elbiseler, takılar, kırmızı ruj… Onun için bu görünüm bir ibadet şekli.
“Evli her kadının güzel giyinmesi gerek,” diyor. Gelini de hemen ekliyor: “İdolümüzü süsleriz. Peki ya yaşayan bir tanrıçayı neden süslemeyelim?”
2020’de Hindistan’ın “Big Brother” tarzı reality show’una konuk oluyor. Elinde altın bir mızrakla, ikonik kırmızı elbisesiyle… ekrana çıkıyor. İzleyiciler bu anı asla unutmuyor.
Müritlerden biri olan Santosh Kumari, evindeki sunaklarda sadece Radhe Maa’nın fotoğraflarına yer verdiğini söylüyor
Çünkü bir gün kocası kalp krizi geçirdiğinde, Maa’nın ona verdiği kutsamayla kocası hayata dönmüş.
“Hatta ağzından kan geldi ve bana sürdü. ‘Kocan iyileşecek’ dedi,” diye anlatıyor. Ve bu mucize sadece ona özel değil. Birçok mürit benzer hikâyeler anlatıyor: Radhe Maa’nın kanayan dili, onun ilahi gücünün işareti olarak kabul ediliyor. Ayrıca her ay yüzlerce dul kadın, kurduğu vakıf aracılığıyla 1000-2000 rupi yardım alıyor. Onlara göre, bu sadece para değil, bir kutsanma.
Surjeet Kaur adında başka bir kadın, Radhe Maa’ya olan bağlılığı nedeniyle her gece istisnasız özel lambasını yakıyor
Kimse ona “yorma kendini, bir gece ara ver” diyemez çünkü ona göre bu lamba sadece bir ışık değil. Bu, Radhe Maa’ya olan bağlılığının, inancının gözle görülür hali. Lambayı yakmazsa? Kötü şeyler olabilir. Hatta Surjeet bu konuda net: “Lambayı yakmazsam hasta oluyorum.”
Evet, bu kadar ciddi! Peki neden? Neden bu kadar derin bir bağlılık? Profesör Manav bu durumu oldukça çarpıcı bir şekilde açıklıyor: “Bu insanlar, Tanrı adamlarının ya da bu durumda Tanrı kadının ‘gücünü’ kaybetmekten korkuyor.”
Yani sistem şöyle işliyor: Eğer bir kehanet tutarsa, “bak işte mucize!” deniyor. Ama kehanet tutmazsa? Hemen top müritin kucağına atılıyor: “Yeterince inanmadın”, “İçin temiz değildi”, “Kısmetin kapalıydı.”
Ama işin ilginç kısmı şu ki, Radhe Maa’nın mucize yaratma gücüne pek inanmayan insanlar da var. Üstelik bazıları bu görüşlerini açık açık söylüyor. Mesela biri “bunlar tamamen hayal ürünü” diyor, bir diğeri ise süslü püslü kıyafetleri ve abartılı makyajını kastederek “öyle giyinince ilahi olunmuyor” diyor.
Ama durun, bu insanlar Radhe Maa’nın etkinliğine katılmışlardı! Neden mi? Çünkü eğleniyorlarmış. “Televizyonda izledik, baya merak ettik, geldik.” Evet, adeta dini bir ritüelden çok bir reality show izlemeye gider gibi…
Ama bu işin arka planında daha karmaşık hikâyeler var
Geçmişte Radhe Maa’ya bağlı olan ama zamanla uzaklaşan, hatta “zarar gördüm” diyen insanlar da var. Fakat hiçbiri adını açıklamak istemiyor. Çünkü içten içe bir korku var. Radhe Maa’nın sadece fiziksel değil, manevi bir otoritesi var onlar için.