Ana sayfa » ListeList Özel » 31 Yıldır Hidrosefali Hastalığıyla Mücadele Eden Graziely Alves Régis’in Hikayesi
31 Yıldır Hidrosefali Hastalığıyla Mücadele Eden Graziely Alves Régis’in Hikayesi
Doktorların 3 ay ömrü kaldı dediği bir bebeğin, annesinin sarsılmaz sevgisiyle 31 yıla ulaşan olağanüstü yolculuğu. İşte Graziely Alves Régis ve annesi Adalgisa'nın hikayesi…
Brezilya’da bir anne, doktorların “yalnızca üç ay yaşar” dediği kızını tam 31 yıl boyunca hayatta tutmayı başardı. Tıp dünyasının imkânsız dediği bu hikâye, bir annenin sevgisinin sınır tanımadığını kanıtlar nitelikte. Graziely Alves Régis, doğduğunda ağır hidrosefali teşhisi konulan bir bebekti; ama annesi Adalgisa Soares Alves için o, her zaman mucizeydi. Şimdi, yıllar sonra, Graziely konuşamıyor, yürüyemiyor ya da göremiyor olabilir, fakat hayatta olması bile insanlara pes etmemenin anlamını yeniden hatırlatıyor. İşte Graziely Alves Régis ve hikayesi…
Brezilya’nın kuzeyinde yaşayan Adalgisa Soares Alves, hamileliğinin son döneminde garip bir şeyler hissetmeye başladığında her şeyin değişeceğini bilmiyordu
Sekiz aylık hamileyken artık ayağa kalkamayacak hale geldiğinde doktorların yaptığı ultrason, hayatını altüst etti. Kızının kafatasında anormal bir büyüme görülüyordu. Doktorlar, bebek doğduğunda hidrosefali adı verilen nadir bir rahatsızlığa sahip olacağını söyledi. Dahası, küçük Graziely doğduğunda yalnızca üç ay yaşayabileceği tahmin ediliyordu. Ama Adalgisa pes etmedi. “Onu hayatının son gününe kadar seveceğim,” diyerek başladığı Graziely’nin hikayesi, 31 yıl sonra hala sürüyor.
Hidrosefali nedir ve Graziely’nin hayatını nasıl etkiledi?
Tıp dünyasına göre hidrosefali, beynin içinde aşırı beyin omurilik sıvısının birikmesiyle oluşuyor. Bu sıvı, zamanında boşaltılamazsa beyin dokusuna baskı yaparak ciddi tahribatlara yol açıyor. Normalde küçük bir valf ameliyatıyla bu sıvı boşaltılabiliyor ancak Graziely’nin durumu o kadar karmaşıktı ki, doktorlar bu müdahaleyi yapamadı. Zamanla kafatası alışılmadık bir şekilde büyüdü ve bu durum görme, konuşma, hatta hareket etme yetisini tamamen ortadan kaldırdı. Şu anda 1 metre boyunda, 69 kilo ağırlığında ve konuşamıyor. Ancak annesi, “O her şeyi anlıyor,” diyor. Onunla göz teması kuramasa da, annesi her kelimesiyle bir bağ hissediyor.
Adalgisa Soares Alves, kızına 7/24 bakan, bir anlamda onun sesi, elleri ve kalbi haline gelen bir anne
Graziely Alves Régis yürüyemiyor, kendi başına yemek yiyemiyor, hatta tek başına nefes almakta zorlandığı anlar oluyor. Her sabah, annesi tarafından yıkanıyor, temizleniyor, besleniyor ve kucağında taşınıyor. Bu rutin, 30 yıldan fazladır hiç aksatılmadan devam ediyor. Dışarıdan bakan biri için bu sonsuz bir fedakârlık gibi görünebilir, ama Adalgisa için bu, “sevgiyi yaşamanın bir biçimi.” Bazen insanlar kızının hala yaşamasını bir işkence olarak yorumlasa da, o böyle düşünmüyor. “O benim hayatımın anlamı,” diyor Alves, gözleri dolarak.
Graziely Alves Régis ve annesinin hikâyesi, Brezilya’da ve dünyada sosyal medyada hızla yayıldı
Adalgisa, kızının durumuna dikkat çekmek için Instagram hesabından düzenli olarak video ve fotoğraflar paylaşıyor. Bugün sayfasının 8 binden fazla takipçisi var. Paylaşımlarının altında çoğu zaman “Tanrı seni korusun”, “Gerçek bir meleksin” gibi yüzlerce yorum bulunuyor. İnsanlar onun inancına, azmine ve sevgisine hayran. Ama sosyal medyanın öteki yüzü de var. Kızının görüntüsüyle alay eden duyarsız kullanıcılar, zaman zaman Adalgisa’nın kalbini kırıyor. Yine de hiçbir yorumu dikkate almıyor: “Önemli olan, onun mutlu olması ve sevilmesi,” diyor gururla.
Tüm bu yıllar boyunca Adalgisa ve ailesi, Graziely’nin bakımını sürdürebilmek için büyük bir ekonomik yük altına girdi
Brezilya’da engelli bireyler için sunulan BPC yardımı, onların temel geçim kaynağı. Ancak bu destek bile çoğu zaman yeterli olmuyor. Graziely’nin sadece aylık bez masrafı 2.250 reali (yaklaşık 450 dolar) buluyor. Yine de Adalgisa, hiçbir zaman yoruldum demedi. Çünkü onun için her gün, kızıyla geçirdiği bir gün daha demek. “Ben inançlı bir kadınım,” diyor, “Her gün dua ederim. Tanrı’nın bana verdiği bu görevi sevgiyle yerine getireceğim.”
Graziely’nin hikâyesi sadece tıbbi bir vaka değil; aynı zamanda bir ahlak ve etik tartışmasının da merkezinde. Bazı kişiler, bu kadar ağır bir durumda yaşamın sürdürülmesini acı verici bir uzatma olarak yorumluyor. Fakat pek çok insan için bu hikâye, şartsız sevginin en saf hali. Adalgisa, kızı için yaptığı her şeyi bir görev değil, bir lütuf olarak görüyor. Onun gülümsemesini görmek, bütün acıların ilacı gibi. Ve belki de bu nedenle, Graziely’nin hikayesi milyonlarca insanı etkiliyor: Çünkü burada bilimin sınırlarını aşan bir insanlık dersi var.
Bugün 31 yaşında olan Graziely, doktorların söylediği üç aylık ömrü çoktan katbekat aştı. Annesi hala her sabah ona aynı sevgiyle sarılıyor, aynı duaları ediyor. Graziely konuşamıyor, yürüyemiyor, göremiyor ama varlığı bile birçok insana yaşamın kutsallığını hatırlatıyor. Belki de dünya, böyle hikâyeleri duymaya her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyuyor, çünkü bir annenin sevgisi, tıbbın veremediği mucizeleri yaratabiliyor.