Toplumumuzda yaygın olan inançla birlikte genellikle görülen rüyalar sonrası evdeki rüya tabirleri açılır. Evde yoksa internetteki aynı paragrafların kelime kelimesine bir olduğu farklı sitelerden yardım istenir. Yöntemin işe yaramaması halinde bir “bilen”e sorulur ve rüyanın yorumu istenir ki bu sırada yaşanan telaşı ve panik havalarını yazmaya gerek var mı bilinmez. Eğer yine olmazsa akan suya anlatılır görülen rüyalar. Suyun kutsallığının yanlış anlaşılmasından ileri geliyor herhalde. Üstelik bunların dışında da başka yöntemlerin olduğu bilinir ancak yine hiçbirinin bilimsel temeli olmadığını da bilinenler arasına eklemiş olalım.
Rüya tabiri olarak bildiğimiz İslami kökenli açıklamalardan sadece bilimsel metotların kullanılmasına dek geniş bir yelpazede incelenen rüya kavramının merak konusu olması yüzlerce yıl öncesine dayanıyor. Freud’un da psikanaliz kavramı üzerinden açıkladığı kavram için en ciddi araştırmalar 21. yüzyılda yapıldı ve tam olarak çözülemese de rüyanın ne olduğuna, nasıl bir işlev yüklendiğine dair birçok veri elde edildi.
Peki hayvanlar rüya görür mü?
İşte çeşitli araştırmalardan derlediğimiz veriler ve sonuçları.
Asıl konuya girmeye başlayabiliriz
Konu, buradan sonra biraz yön değiştirecek ve detaylı veri elde etmek için insanların gördükleri rüyalar ve bu sıradaki beyin aktiviteleri bir kenarda dursun, hayvanların da rüya görüp görmediğinin merak edilen konular arasına dahil olmasıyla ne tür sonuçların elde edildiğini anlatmaya devam edelim.
Uyku durumu kasların gevşemesi mi?
Hızlı göz hareketlerinin var olduğu rüya aşamasını anlatmak için kullanılan REM uyku aşamasına ilişkin dikkati çeken araştırmalardan biri 1960’da gerçekleştirildi ve deneklerin rüya gördükleri esnada sıra dışı hareketler yaptıkları gözlemlendi. Bu araştırmadan çıkarılan sonuç, uyku sırasında kasların gevşemesi varsayımıydı.
İnsan ve hayvanların uyku durumundaki ortak tepkileri hayvanların da rüya gördüklerini kanıtlıyor mu?
Bilime göre bu fiziksel tepkiler büyük bir olasılıkla rüyalardan kaynaklanan bilinç karışıklığının dışa yansıması.
Rüya, bilindiği üzere beynin bir etkinliğidir. Bu sırada vücut hareketlerinden sorumlu beyin hücreleri de aktif durumda ancak bunlardan hareket sistemine herhangi bir sinyal gitmediği için vücut hareket etmez. Buna rağmen kimi zaman rüya sırasında iletim sisteminde kaçakların şekillenmesi ve sinyallerin hareket edecek uzuvlara gitmesiyle birtakım istemsiz hareketler gözlenebilir.
Bilim dünyası noktayı koyamıyor ancak çok önemli araştırmalar yapıyor
Çeşitli araştırmalardan elde edilen bilgiler başka araştırmalara sebep ve kaynak oluştururken daha tatmin edici cevapların verilmesi için araştırmaların devam ettiğini biliyoruz.
“İsviçreli bilim insanlarının son araştırmasına göre…” geyiğine girmeden çeşitli araştırma merkezlerinin farklı zamanlardaki araştırmalarına ve bunların sonuçlarına değinelim.
Fareler, yiyeceklerine ulaşmak için uykularında haritalandırma yapıyor
Londra Üniversitesi Akademisinde deneysel psikolog olarak çalışmalarını sürdüren Hugo Spiers’a göre “hayvanlar çok büyük olasılıkla rüya görüyorlar”
Spiers’in ekibiyle gerçekleştirdiği bir çalışmanın sonucuna göre fareler, yiyeceklerine ulaşmak için öncesindeki uykularında haritalandırma yapıyor. Araştırmacılar, bu küçüklere uyumadan önce yiyecek gösterdiklerinde, beyinlerindeki bazı hücrelerin uyku esnasında o yiyeceğe nasıl ulaşacaklarını haritalandırdıklarını gösteren bulgular elde etmişler.
Buz Devri animasyonundan hatırladığımız ilk çağ sincabı olarak bilinen Scrat’ın, meşe palamudunun peşinde koşması ve bunun sanrıları içinde olması gibi fareler de rüyalarında ödül olarak gösterilen yiyeceklere nasıl ulaşacaklarını görüyor ve hatta haritalandırma yaparak yiyeceklerine nasıl ulaşacaklarını düşlüyor.
Rüya benzeri olguların benzerleri hayvanlarda da var
Boston Üniversitesinin Evrimsel Nörodavranış Laboratuvarı direktörü Patrick McNamara ise “İnsanların rüya dediği olguların benzerinin hayvanlarda da görüldüğünü düşünmek mantıklı bir davranış olacaktır,” diyor.
McNamara’nın bu söyleminde etkili olan gelişme, 1954 yılında Fransız nörobilimci Michel Jouvet ve ekibinin kedi beyinlerine müdahale ederek REM uykusu sırasında hareket etmeyi engelleyen mekanizmayı devre dışı bıraktığı sonucunu doğuran bilimsel çalışma.
“Bu davranışlara dayanarak kedilerin REM uykusu sırasında bir şeyler gördüğünü söylemek mümkün” diyor McNamara. Ama bunların bizim gördüğümüz anlamda rüya olup olmadığını kesin olarak söylemenin mümkün olmayacağını da ekliyor. Çünkü araştırmalarda gözlemlenen beyin aktiviteleri, rüya gibi karışık bir kavramın açıklanması için yeterli bilgiyi oluşturmuyor.
Sıçanlardaki labirent ve rüya ilişkisi
2001’de Neuron dergisinde yayımlanan başka bir ufuk açıcı araştırmadaysa bilim insanlarının sıçanlar üzerinde yürüttükleri bir dizi çalışma. Sıçanların bir labirentte hareket ederken oluşan beyin hareketleriyle rüya görürken oluşan beyin hareketlerinin kıyaslanması dikkat çekici sonuçları ortaya döktü.
Araştırmayı gerçekleştiren MIT (Massachusetts Teknoloji Enstitüsü)’teki bilim insanları Michael Wilson ve Kenway Louie beyin izlerinin çok benzediğini görmüş. Benzerliğin ne kadar güçlü olduğunu anlamak için sıçanların rüyalarında labirentin hangi bölümünü gördüklerinin tahmin edilebildiğini söylemek yeterli olacaktır. Sıçanların beyninde hipokampus (hafızanın oluştuğu ve kodlandığı )bölgesindeki sinir hücrelerinin (nöronlar) uyku sırasında aktif halde olduğunun tespit edilmesi dönüm noktasını ifade ediyor.
Dolayısıyla, uyku sırasında da aynı hücrelerin aktif olması sıçanların rüyalarında labirentte koştuklarının göstergesi sayıldı. Öyle ki nöronların aktivitesi takip edilerek sıçanların rüyalarında labirentin hangi noktasında oldukları dahi görülebiliyordu.
Söz konusu araştırma labirent gibi fiziksel mekanların REM uykusu sırasında uzun süreli hafızaya kaydedildiği fikrini de destekliyor.
Tıpkı Spiers’in araştırmasındaki gibi.
Kuşların ötme provası
Bir başka araştırma Chicago Üniversitesi araştırmacılarına aitti. Zebra ispinozlarının beynini inceleyen araştırmaya göre bu kuşlar ötüş melodilerini sonradan öğreniyor. Uyanık olduklarında öterken çıkardıkları notalara göre ön beyinlerindeki hücreler belli elektrik akımları oluşturuyor ve bu akımlara bakarak hangi notanın çıktığını tespit edebiliyor.
Araştırmaların ilerleyen aşamalarındaki veriler, gözlemlenen kuşların bu beyin aktivitelerini bilinçli bir şekilde gerçekleştirdiğini ortaya koyuyor. Bu ne anlama geliyor? Uykudayken uyanık kalacakları zamandaki ötme melodilerinin provasını yaptıklarını…
Mürekkepbalığı uykudayken renk değiştiriyor
Plos ONE dergisinde 2012 yılında yayımlanan bir araştırmaya göre mürekkepbalıkları uyku benzeri bir durum yaşıyor ve bu esnada renk değişikliği, seğirme ve REM uykusundakilere benzeyen hızlı göz hareketleri de gözlemlenenler arasındaki birer bulgu olarak duruyor.
Hayvanların beyin aktiviteleri rüya olmayabilir
Araştırmalarda elde edilen veriler yeni tartışmaları, yeni tartışmalar da beraberindeki araştırmaları zorunlu kılıyor. Bu döngüyle gün geçtikçe daha çok bilgi sahibi olacağımız bir gerçek ancak tartışmaların odaklandığı konu oldukça ilginç.
Bilim çevreleri ikiye ayrılıyor
Bu araştırmalarda gözlemlenen beyin aktiviteleri rüya olarak değerlendirilmeyebilir. İşte tartışmanın bir kanadı bunu dillendiriyor.
İnsanlar da uyku sırasında rüya gördüklerini bilmiyor, fakat uyandığında bunun farkına varıyor. Aynı durumun hayvanlar için de geçerli olup olmadığı hala yeni araştırmalar için zemin yaratıyor.
Sonuç olarak “tüm hayvanlar rüya görür” gibi bir genelleme söz konusu değil ancak büyük bir olasılıkla tüm hayvanlar rüya görüyor. Çelişki gibi görünen bu durumda gerekli çözüm bilimsel kanıt bulunup bulunmamasında yatıyor. Mevcut teknoloji ile hayvanların rüya gördükleri şimdilik açıklanamıyor ancak emareler göz ardı edilemez bulguları işaret ediyor.
Hayvanların “rüya gördüğü” kanıtlanabilecek mi?
Fakat bu sonuçlar aksi yönde de gelişebilir ve belki de rüya gibi komplike bambaşka bir bilimsel keşif ortaya konulur. Bilinmezliğin bir süre daha devam edeceği kesin ancak güzel olan şu ki bizim kısmen de olsa uzak olduğumuz bilim dünyası çalışmalarını aksatmıyor ve bu yazıyı okumanızı sağlayan verilerin çıkmasını sağlayan araştırmalarını sürdürüyor.
Kim bilir? Belki de yakın zamanda beklendiği şekilde ya da beklenmedik yeni gelişmelerle sorularımıza cevap bulabiliriz.