Harika oyunculuk performansları sadece harika filmlerle sınırlı değil. Eğer çok konuşulan Bohemian Rhapsody bir şey kanıtladıysa bu da odur! Eleştirmenler tarafından büyük ölçüde yerden yere vurulan filmi izleyenlerin övmeden duramadığı tek bir şey var, o da Rami Malek’in Freddie Mercury rolündeki muazzam performansı. Bu örnekten yola çıkan Indiewire, çokça eleştirilip beğenilmeyen filmlerdeki unutulmaz 20 oyunculuk performansını bir araya getirdi, ortaya da bu liste çıktı.
1. Rami Malek – Bohemian Rhapsody (2018)
Efsane frontman Freddie Mercury’nin yaşamını ve Bohemian Rhapsody parçasının ortaya çıkış sürecini konu eden Bryan Singer imzalı Bohemian Rhapsody, eleştirmenler tarafından beğenilmedi. Hatta beğenilmedi demek kibar kalıyor, yerin dibine sokuldu demek, filme gelen eleştirileri daha doğru karşılar. Mercury’nin anısına saygısızlık ve hakaret olarak nitelenen film hakkında eleştirmenlerin ortak görüşe vardığı tek konu, Rami Malek’in muhteşem performansı oldu. Sinema yazarları, Malek’in “olağanüstü” ve “üstün” olarak değerlendirdikleri oyunculuğunun, En İyi Erkek Oyuncu dalında Oscar adaylığı kazanması konusunda fikir birliğine vardı.
2. Nicole Kidman – The Paperboy (2012)
Lee Daniels imzasını taşıyan The Paperboy, başarısız bir kara film denemesi olarak tarihteki yerini aldı. Ancak başroldeki Nicole Kidman için durum biraz daha farklı. Kidman, hüküm giymiş bir katile abayı yakmış bir kadın olarak sinemaseverlerin karşısına çıktı ve hem eleştirmenlerden hem de izleyicilerden tam puan aldı. Kidman’ın hafızalara yer eden bu performansı, SAG ve Altın Küre Ödülleri’nde En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu kategorisinde adaylık kazandı.
3. Robert Duvall – The Judge (2014)
Başrolleri Robert Downey Jr. ve Robert Duvall’ın paylaştığı The Judge, her ne kadar sinemaseverler tarafından çoğunlukla beğenilse de, eleştirmenler tarafından gereksiz uzun ve klişelerle dolu bir baba-oğul draması olarak nitelendirildi. Ancak Duvall’ın performansının harika olduğu konusunda herkes hemfikirdi. Tecrübeli oyuncu, Oscar, SAG ve Altın Küre adaylıkları kazandı ve filmin önüne geçmeyi başardı.
4. Kristen Stewart – American Ultra (2015)
Nima Nourizadeh imzasını taşıyan, başrollerde Jesse Eisenberg, Kristen Stewart ve Connie Britton’ı buluşturan komedi-bilim kurgu karışımı American Ultra, eleştirmenlerin favorilerin olmadı ama Kristen Stewart’ı onların gözünde bir basamak daha yukarıya çıkardı. Stewart, canlandırdığı Phoebe karakterini sıradan bir yan rol olabilecekken akıllara kazınan renkli biri haline getirmeyi başardı.
5. Michael Fassbender – Prometheus (2012)
Ridley Scott’ın Alien serisine geri döndüğü Prometheus, tüm eleştirmenler tarafından yerden yere vurulmadı, hatta üstat Roger Ebert filme beş üzerinden dört yıldız verdi. Ancak bazı sinema yazarları ve Alien serisinin hayranları, senaryodaki boşluklardan neredeyse nefret etti. Oysa Fassbender, nefis android performansıyla herkesi hayran bıraktı. Aktörün David rolündeki bu başarısı, filmi izlemek için en büyük sebep olarak gösterildi, bir de Saturn adaylığı kazandı.
6. Meryl Streep – Julie & Julia (2009)
Performance by an actress in a leading role, Meryl Streep in “Julie & Julia” (Sony Pictures Releasing)
Nora Ephron’un mutfak ikonu ve blogger Julia Child hakkındaki biyografisi Julie & Julia hakkında eleştirmenlerin ortak düşüncesi, Streep’in Child rolünde harikalar yarattığı oldu. Canlandırdığı her karakterin hakkını sonuna kadar veren Streep, En İyi Kadın Oyuncu Oscarı’na bir kez daha aday olmuştu.
7. Eva Green – Dark Shadows (2012)
İmza attığı her iş merakla beklenen Tim Burton’ın Dark Shadows’u, maalesef hedefi on ikiden vurmak yerine ıska geçti. Ancak sevilen dizi Penny Dreadful ile hayran kitlesini ikiye katlayan Eva Green için ibreler hep yukarıyı gösterdi. İntikam peşindeki cadı Angelique Bouchard rolünde Green, eleştirmenlerden tam not alırken adından övgüyle bahsedildi.
8. Will Smith – Focus (2015)
Glenn Ficarra ve John Requa’nın romantik suç filmi Focus, senaryosundaki saçma twist’lerle sinema yazarlarını kendinden soğuttu ancak aynı zamanda da Will Smith’in geri dönüşünü müjdeleyen film oldu. Smith ve Robbie, yüksek kimyalarıyla filmi kurtardı diyebiliriz.
9. Josh Brolin – W. (2008)
Oliver Stone imzasını taşıyan George Bush biyografisi, eleştirmenler tarafından hiç beğenilmedi ve çoğunluk tarafından fazla “karikatür gibi” bulundu. Ancak filme de adını veren Bush’u canlandıran Brolin’in performansı “şaşırtıcı derecede” etkileyici bulundu. Anlaşılan bu kadarını kimse beklemiyordu…
10. Jennifer Aniston – Cake (2014)
Daniel Barnz’ın son filmi Cake’te Jennifer Aniston, toplumdan kopmuş, dış dünya ile tek bağlantısı katıldığı terapi grubu olan Claire rolünde öyle başarılıydı ki, şimdiye dek Oscar adaylığına hiç bu kadar yaklaşmamıştı. Ancak film Oscar adaylığı için fazla süslü ve sığ olduğu için Aniston’ın başarılı performansı güme gitti. Yine de çoğu eleştirmen için Claire rolü, Aniston’ın kariyerindeki en yükseldiği an.
11. Jake Gyllenhaal – Southpaw (2015)
Antoine Fuqua imzalı Southpaw, her ne kadar izleyiciler tarafından beğenilse de sinema yazarları filme bu kadar cömert ve iyi niyetli yaklaşmadı. Boks draması Southpaw, aynı yıl gösterime giren Creed’le kıyaslandı ve maalesef vasat bulundu. Ancak bu film için evrim geçirip bolca kaslanan Gyllenhaal, kusursuz performansıyla bolca alkış aldı ve övgü dolu sözlerin de sahibi oldu. Bir de En İyi Uluslararası Oyuncu dalında Jüpiter adaylığının…
12. Eddie Redmayne – Jupiter Ascending (2015)
Wachowski Kardeşler’in Jupiter Ascending, 2015 yılının en büyük fiyaskoları arasında başı çekti. Eleştirmenlerin hiç hazzetmediği film, gişede de çakıldı. Yine de bu kötü filmde parıldayan bir şey vardı, o da kötü imparator Balem Abrasax rolündeki Eddie Redmayne… Öyle ki The Daily Beast’te “Tüm ödüller Eddie Redmayne’a” başlıklı bir yazı bile kaleme alındı.
13. Joaquin Phoenix – I’m Still Here (2010)
Casey Affleck’in yönettiği ve Joaquin Phoenix ile birlikte kaleme aldığı I’m Still Here, gösterime girdiğinde birçok kişinin kafasını karıştırdı. Film rap şarkıcısı olmaya çalışan Joaquin Phoenix hakkında bir belgesel miydi yoksa performans sanatları hakkında entelektüel bir yorum mu? Çoğunluk ne olup bittiğini anlamadı ama Joaquin Phoenix’in üstün performansı sayesinde kimse gözünü aktörden alamadı.
14. Taraji P. Henson – Proud Mary (2018)
Taraji P. Henson’ın bir tetikçiyi canlandırdığı Proud Mary, eleştirmenlerin bu yıl nefret ettiği filmlerin başında geldi. Babak Najafi imzalı film o kadar kötüydü ki, sinema yazarları başroldeki Taraji P. Henson’a üzüldü ve oyuncunun adam akıllı bir filmi hak ettiğini yazdılar. Maalesef Henson’ın hipnotize edici performansı bile filmi kurtarmaya yetmedi.
15. Hugh Jackman – The Fountain (2006)
Darren Aronofsky’nin 2006’da gösterime giren filmi The Fountain hakkında karışık yorumlar yapıldı; beğenip övgüyle bahseden de oldu, gösterişçi ve dağınık bulup hiç beğenmeyen de… Ancak hem Rachel Weisz’ın hem de Hugh Jackman’ın oyunculukları çok beğenildi. Özellikle birden fazla rolde sinemaseverlerin karşısına çıkan Jackman’ın, kendisinden beklenen her şeyi yaptığı yazılıp çizildi. Peki, filmi kurtarabildi mi? Orası tartışılır…
16. Leonardo DiCaprio – The Great Gatsby (2013)
F. Scott Fitzgerald’ın klasikleşmiş romanından beyazperdeye aktarılan The Great Gatbsy, çoğu sinema yazarı tarafından “Baz Luhrmann’ın müsrif uyarlaması” olarak anıldı. “Modern bir klasik” olarak nitelendiren de vardı ancak herkesin hemfikir olduğu nokta, Leonardo DiCaprio’nun Gatsby rolü için biçilmiş kaftan olduğu ve harikalar yarattığı idi. DiCaprio için “tek kelime ile fevkalade” ve “bugüne kadarki en iyi Gatsby performansı” yorumları yapıldı. Daha ne olsun?
17. Jennifer Lawrence – Joy (2015)
David O. Russell ve Jennifer Lawrence işbirlikleri arasında en kötü eleştirilere maruz kalan film Joy oldu… Ancak bu durum Jennifer Lawrence’ın bir Oscar adaylığı daha kazanmasını engellemedi. Silver Linings Playbook ile En İyi Kadın Oyuncu seçilen Lawrence, 2016’da heykelciğe bir kez daha yaklaştı. Genç oyuncu, “olağanüstü” olarak nitelenen performansıyla yere göğe sığdırılamadı.
18. Ezra Miller – Justice League (2017)
Zack Snyder imzalı Justice League, tek kelimeyle fiyasko… Ama en azından sinemaseverlere Barry Allen ve Flash rolüyle muazzam bir performans izleme fırsatı sundu.
19. Tom Cruise – Rock of Ages (2012)
1980’lerin Los Angeles’ında geçen Rock of Ages’in yönetmenliğini 2007’de Hairspray’de imzası olan Adam Shankman üstleniyor ancak film maalesef Hairspray’in seviyesine yükselemiyor. Rock of Ages’ten bize kalanlar, sürekli aksiyon filmlerinde gördüğümüz Tom Cruise’u bambaşka bir halde görmek ve aktörün son 10 yıl içersindeki en iyi performansını izlemek.
20. Viola Davis – Suicide Squad (2016)
David Ayer imzasını taşıyan Suicide Squad, gelmiş geçmiş en kötü eleştirilere maruz kalan süper kahraman filmi olabilir… Ama Viola Davis’in üstün performansını gölgelemeyi bu kötü çizgi roman uyarlaması bile başaramadı. Oscarlı oyuncu, canlandırdığı Amanda Waller karakteriyle tozu dumana kattı. Eleştirmenlere göre filmi izlenmeye değer kılan tek şey Viola Davis’in nefis oyunculuğuydu.